TİP Aliağa İlçe Örgütü'nden ölüm saçan geminin bölgeye getirilmesine karşı eylem

TİP Aliağa İlçe Örgütü'nden ölüm saçan geminin bölgeye getirilmesine karşı eylem

Brezilya Donanması’nın envanterinden çıkararak hurdaya ayırdığı NÂe Sao Paulo isimli savaş gemisinin, söküm için Aliağa'ya getirilmesi planlanıyor.

Asbest ve radyoaktif bulaşı dahil olmak üzere çok sayıda kimyasal ve zehirli atık içeren Brezilya Donanması’nın envanterinden çıkararak hurdaya ayırdığı NÂe Sao Paulo isimli savaş gemisi, geri dönüşüm ile Sök Denizcilik adına satın alınarak Aliağa’ya söküm için getirilmesi planlanıyor. 

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Aliağa İlçe Örgütü, konuyla ilgili bir eylem düzenledi. 

Eylemde yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: 

Brezilya Donanması’nın envanterinden çıkararak hurdaya ayırdığı NÂe Sao Paulo isimli savaş gemisi, asbest ve radyoaktif bulaşı dahil olmak üzere çok sayıda kimyasal ve zehirli atık içermektedir. Bu hurda gemi, geri dönüşüm için yüksek bir meblağ ile Sök Denizcilik adına satın alınmış, Aliağa’ya söküm için getirilmesi planlanmıştır.

     Geminin gövdesinde bulunan 600 ton asbestin kullanımı, kansere yol açması nedeniyle  2010 yılında Türkiye’de yasaklanmıştır. Hafif bir toz olan asbest, rüzgâr ile birlikte kolayca çevreye yayılmaktadır.

 

     Soruyoruz:

          Dünyanın hiçbir yerinde tesislere kabul edilmeyen bu gemi; açık bir şekilde çevre ve geleceğimiz için ölümcül sonuçlar barındırmasına rağmen, hangi gerekçe ile zaten büyük bir tahribata maruz kalacak olan Aliağa’ya kabul edilmiştir?

               Bugüne kadar yapılan gemi sökümleri denetimlerinin, sadece kâğıt üstünde kaldığı ; çevre, deniz ve Aliağa halkı için büyük risk oluşturmaya devam etmektedir. Nükleer ve asbestli madde içeren gemilerin sökümü durdurulmalı; doğaya ve halka karşı uygulanan, raporlarla uyuşmayan felaket adımlarına derhal son verilmelidir.

     2002 yılından beri iktidarda bulunan AKP/Saraj rejimini sermaye çıkarlarına doğa ve halk sağlığını hiçe birçok uygulmasından tanıyoruz.  Kamuya ait doğal birçok alanı özel şirketlere peşkeş çekenler, denetleme gereği bile duymayarak patronlara hizmet etmeye devam etmektedir.

          Bu kısa sürede memleketin dereleri kurutulmuş, toprakları çoraklaşmış, denizi kirletilmiş ve göller çekilmeye başlamışken... bunlar yetmezmiş gibi ne  gölgesinde oturabileceğimiz ağaçların, ne de kenarında serinleyebileceğimiz göletlerin ve yeşil alanlar kalmışıtr. Halkın geleceğe dair bir söz  hakkı bulunmamakta, tüm kararlar saraya bağlanmış bulunmaktadır.

 

          Onların doğa düşmanı oldukları, Gezi’den bugüne öok iyi biliyoruz. Kazdağları’na yapılmak istenen maden, aynı şekilde halk tarafından sert tepkilerle karşılaşmasına rağmen, bu doğa ve halk karşıtı neoliberal politikaları izlemeye devam eden iktidar güçleri; her satılan alanın başına dikilen patron müsveddeleriyle halka aslında şunun mesajını net bir şekilde vermeye çalışmaktadır:     “Bu ülkede hiçbir şey artık halkın değildir, her şey sermayenin ve patronların eline geçmiştir.” Patronlara satılan maden alanlarına polisi ve jandarmayı diken iktidar ve patronları, halka tepki verme hakkının olmadığını gösterdiği yetmezmiş gibi Gezi Parkı eylemlerindeki gibi sert müdahaleler yapmaktan çekinmemektedir. İkizdere’de halkın üzerine taş yuvarlayan, Van Gürpınar’da halkın üzerine ateş açan sanıyor musunuz ki Jandarma? Hayır. Direkt olarak sermaye, onun sahibi olan AKP ve kan emici patronlardır.

          Yıllardır uygulanan sağ-neoliberal politikalarla, gözlerimizin önünde işlenen planlı talanlarınızla, geleceğimizi kansere mahkûm etmenize izin vermiyoruz!

          Doğayı, kentleri ve kamusal mekanları kendi çıkarları doğrultusunda dönüştüren, toplum sağlığını bir kenara bırakan; tek hedefi betonlaşma, rant ve kâr olan Saray rejimini inadımızla durduracağız.

 

         Atık ithalatına, nükleere, doğa katliamlarına karşı;

          Temiz hava, su, toprak ve yaşamda inat ediyoruz!

DAHA FAZLA