TİP, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi'ni selamladı: 'Yaşasın işçi sınıfının eşitlik ve özgürlük mücadelesi!'
TİP, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi'nin 49. yıl dönümünde bir mesaj yayınladı. Mesajda "Yaşasın işçi sınıfının eşitlik ve özgürlük mücadelesi!" denilerek, direniş selamlandı.
15-06-2019 17:56

İleri Haber
Türkiye İşçi Partisi (TİP), 15-16 Haziran Direnişi’nin yıl dönümünde bir mesaj yayınladı. Mesajda, büyük işçi direnişi selamlandı.
TİP’in sosyal medya hesaplarından yayınlanan mesajda şu ifadelere yer verildi:
“Türkiye işçi sınıfının şanlı direnişi 15-16 Haziran'ı selamlıyoruz. Yaşasın işçi sınıfının eşitlik ve özgürlük mücadelesi!"
Türkiye işçi sınıfının şanlı direnişi 15-16 Haziran'ı selamlıyoruz.
— Türkiye İşçi Partisi (@tipgenelmerkez) June 15, 2019
Yaşasın işçi sınıfının eşitlik ve özgürlük mücadelesi! pic.twitter.com/k6jUSbq7OQ
15-16 HAZİRAN 1970'TE NE OLDU?
“İki uzun gün” geliyorum diyen bir hareketin tepe noktasıydı. Şiirlerde “serpilip gelişen” olarak bahsedilen Türkiye işçi sınıfı uzun yıllar biriktirdiği öfkeyi 60’lı yılların genel siyasal atmosferi içinde dışarı vurmaya başlamıştı. “47 sendikacılığı” olarak bilinen mücadeleci ve işçi sınıfı ideolojisi ile temas eden bir sendikacı kuşağının Türk-İş’in partiler üstü “Amerikan tipi sendikacılık” anlayışı ile hesaplaşabilmesini sağlayan bu siyasal atmosfer, Paşabahçe grevinin ardından Türk-İş içinde yarılmayı da başlatmıştı.
İŞÇİ SINIFI GÜÇ BİRİKTİRİYOR
1966 yılında başlayan Paşabahçe grevi Amerikan tipi sendikacılık ile mücadeleci bir sendikacılık arasındaki ayrımı da gözler önüne sermişti. Türk-İş yönetimi bu greve destek veren sendikaları konfederasyondan uzaklaştırırken, bu grevi destekleyen sendikalar arasında Sendikalar Arası Dayanışma Anlaşması (SADA) imzalanmıştı. Bu anlaşma bir anlamda DİSK’in de kuruluşunu müjdeliyordu.
13 Şubat 1967’de Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) kurulurken, DİSK’in kuruluşu ile birlikte Türkiye işçi sınıfı hareketi yeni bir döneme girdğinin işaretini veriyordu. İşçiler öğrencilerden öğrenirken, fabrika işgalleri gündeme geliyordu. Sınıf sendikacılığı anlayışı giderek yaygın kabul görürken, bu büyümenin önüne dönemin iktidarı Adalet Partisi DİSK’in fiiliyatta kapatılmasını öngören yeni bir sendikalar kanunu ile karşılık verdi.
274 ve 275 sayılı kanunların değiştirilmesi istemiyle verilen yasa teklifinde en dikkat çekici yan bir sendikanın faaliyet göstermesi için bütün işkollarındaki işçilerin en az 3’te 1’ini örgütlemiş olması zorunluluğu getiriliyordu. Böylece DİSK’e bağlı sendikalar ve DİSK bu barajın altında bırakılarak faaliyetlerine son verilmesi amaçlanıyordu. Ayrıca işçilerin mevcut sendikalarını değiştirmelerinin önüne de zorluk çıkartılıyordu.
BAŞLANGIÇ NOKTASI: 14 HAZİRAN TOPLANTISI
Bu yasa taslağı meclisteki partilerin işbirliği ile geçerken, yasaya yalnızca TİP milletvekilleri ve diğer partilerden bazı işçi kökenli milletvekilleri itiraz etti. Yasanın 11 Haziran günü Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmasının ardından, DİSK 14 Haziran’da 800 kişilik bir toplantı gerçekleştirdi. Bu toplantıda bir Uyarı Komitesi kurulması ve ayrıca DİSK’in 17 Haziran günü Taksim’de bir miting yapması planlanmıştı.
Ancak 15 Haziran Pazartesi günü işçiler işbaşı yaptığında olaylar da başlamış oldu. İşçiler önce üretime geçmeyerek, daha sonra da çeşitli fabrikaların önünde toplanarak yürüyüşe geçtiler. İstanbul’u dört koldan saran yürüyüşler birbiriyle birleştikçe güç kazandı, büyüdü ve kentin gerçek sahibi haline geldi.
İlk günkü eylemlere 75 binden fazla işçi katılırken, sadece DİSK’e bağlı işçiler değil, aynı zamanda Türk-İş’e bağlı işçiler de eyleme katıldı. İkinci gün daha büyük yürüyüş kolları İstanbul’u sardı. İki taraftan gelen işçilerin birleşmemesi için köprüler kaldırılırken, 60 günlük sıkıyönetim ilan edildi.
İşçilerin önüne kurulan barikatlar tek tek aşıldı. İki gün boyunca yer yer çıkan çatışmalarda 3 işçi hayatını yitirdi. Bu 3 işçi Vinleks, Mutlu Akü ve Cevizli Tekel fabrikalarında çalışıyordu.
15-16 Haziran eylemlerinin ardından çıkartılan yasa geri çekilmek zorunda kalındı. Buna karşın DİSK yöneticileri sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandı ve eyleme katılan binlerce öncü işçi işten atıldı. Buna karşın eylemler “Türkiye’de işçi sınıfı var mı yok mu?” tartışmalarını bitirirken, kendiliğinden gelişen eylemlerin gücü ve sınırları da görülmüş oldu.
İLGİLİ HABERLER
Alanya’da ev baskınları: 29 kişi gözaltına alındı
Alanya'da 41 farklı eve düzenlenen ev baskınlarında arama yapan polis, 29 kişiyi gözaltına aldı.
06-12-2019 21:07

Antalya’nın Alanya ilçesinde sabah saatlerinde yapılan ev baskınlarında 29 kişi gözaltına alındığı öğrenildi.
Alanya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında 41 farklı eve baskın düzenledi. Yapılan baskınlarda arama yapan polis, 29 kişiyi gözaltına aldı.
Mezopotamya Ajansı'nda yer alan habere göre, “örgüt üyesi olmak” ve “örgüte finans sağlamak” iddiasıyla gözaltına alınan 29 kişi Alanya İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde tutulduğu öğrenildi.
Gece yarısı geçirdiler: 600 milletvekilinin aracına trafikte geçiş üstünlüğü hakkı tanındı!
Meclis'te gece yarısı geçirilen torba yasayla 600 milletvekilinin aracına trafikte geçiş üstünlüğü hakkı tanındı.
06-12-2019 20:39

Meclis'te gece yarısı yapılan bir değişiklikle 600 milletvekilinin aracına trafikte geçiş üstünlüğü hakkı tanındı. Bu hakla milletvekili araçları kırmızı ışıkta geçebilecek, park yasağı gibi trafik kısıtlamalarına tabi olmayacak, çakar da takabilecek.
Meclis'te görüşülen torba yasa sabaha karşı 03.00 sıralarında kabul edildi. Görüşmeler sırasında tartışmalara neden olan geçiş üstünlüğü maddesi yeniden düzenlenerek Genel Kurul’dan geçti.
Sözcü'den Veli Toprak'ın haberine göre; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre sadece ambulans, itfaiye araçları, suç takibindeki güvenlik araçları ve koruması bulunan araçlar geçiş üstünlüğüne sahipken; geçiş üstünlüğünün sıralandığı maddenin kapsamına milletvekilleri de eklendi.
Serdar Çekiç için adalet arayışı devam ediyor
İstanbul'da trafik münakaşası sonucu 13 kurşunla öldürülen Serdar Çekiç'in ailesinin bireysel silahlanmaya karşı başlattığı kampanya devam ediyor.
06-12-2019 17:04

İleri Haber
İstanbul'da 3 Temmuz'da TEM Otoyolu'nun Bağcılar kısmında bir trafik münakaşası sonucu 13 kurşunla öldürülen Serdar Çekiç'in ailesinin sosyal medyadan bireysel silahlanmaya karşı başlattığı kampanya devam ediyor.
Cinayetin ardından #BireyselSilahlanmayaHayır, #SerdarÇekiçİçinAdalet etiketiyle başlatılan kampanyaya destek isteyen aile, kampanyada “Bu cani en ağır cezayı alsın ve bizim yaşadığımız bu acıyı başkaları yaşamasın” dedi.
Serdar Çekiç'in ablası, yaptığı paylaşımda "Kardeşim Serdar Çekiç'e ablamın gözü önünde 13 kurşun sıkıldı, katilin mermisi bitmese ablamı da katledecekti. Ne yazık ki bu ülkede kamuoyu tepkisi oluşturmadan masum bir canın hakkını dahi arayamıyoruz" açıklaması yaparak destek istedi.
NE OLMUŞTU?
Yaşanan tartışmanın ardından 13 kurşun sıkılan ve vücudunun çeşitli yerlerine 9 mermi isabet eden Serdar Çekiç, hastanede hayatını kaybetmiş, zanlı Hasan Saykal tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.
3 Temmuz'da İstanbul Bağcılar'da motosiklet sürücü Hasan Saykal, TEM otoyolunda tartıştığı Serdar Çekiç’i 13 el ateş ederek ölümüne sebep olmuştu. Tutuklanan Saykal ifadesinde “Arabayla beni ezeceğini düşünerek can korkusu yaşadım. Öldürme kastım yoktu. Yaşananlardan pişmanım, kendimde olsaydım, havaya ateş ederdim asla ona ateş etmezdim" iddiasında bulundu.
Rabia Naz'ın ölümünü inceleyen Mülkiye Müfettişi Özay: Kaza değil düşme ama 'Çocuk nasıl düştü?' diye sormayın
İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişi Melih Özay, Rabia Naz Vatan’ın trafik kazasında ölme ihtimali bulunmadığını savunarak, "Topukları patlamış. Trafik kazasıyla topuklar nasıl patlar, düşme. Ama bana şunu sormayın, 'çocuk nasıl düştü' demeyin. İntihar demem için elimde hiçbir bulgu yok” dedi.
06-12-2019 14:49

TBMM Rabia Naz ve Şüpheli Çocuk Ölümleri Araştırma Komisyonu dördüncü toplantısını düzenlerken 33 kişiyi dinledi.
İçişleri Bakanlığı'ndan Rabia Naz Vatan'ın ölümü ile ilgili inceleme yapan Mülkiye Müfettişi Melih Özay, önceki gün komisyona geniş kapsamlı bir sunum yaptı.
Hürriyet gazetesinden Umut Erdem'in haberine göre, Rabia Naz’ın ölümünde trafik kazası ihtimali olmadığını aktaran Özay, kaza olması durumunda çok profesyonel bir senaryodan söz edilebileceğini belirterek, "Eğer bir trafik kazasıysa, kim niye bir kimyasal bulsun, kim niye kucağında alsın oraya getirsin" dedi.
Özay, sunumunda polisin ihmali olduğunu da kaydetti. Eynesil polisinin teknik donanımının yeterli olmadığını ve bunun için Vatan’ın çantasını ve ayakkabısını bir delil poşetinin içine koymadığını dile getiren Özay, şöyle devam etti:
"Eliyle alıp ve süreç uzadıktan sonra kriminale gittiği için buradaki süreç karışmıştır. Ayakkabısının altındaki kireç ile evin üstündeki kireç tozları da birbirine uyumlu; ama yolda da bu kireçlere rastlıyoruz. Bunun kriminal raporla belirlenmesi lazımdı. Çatıdaki kireç mi aşağıdaki kireç mi diye. Bu yapılmamış. Kriminal eksiklik var."
‘TOPUKLAR PATLAMIŞ, TRAFİK KAZASIYLA TOPUKLAR NASIL PATLAR?’
Kanın kimyasalla temizlendiği iddialarını da yanıtlayan Özay, özetle şunları aktardı:
“Bu mümkün değil. Ama bana şunu sormayın; çocuk nasıl düştü demeyin. Adli tıp raporlarını inceledim, hayatımı bu işe verdim. Topuklar patlamış. Trafik kazasıyla topuklar nasıl patlar? Bağları kopmuş. Kalça kemiği omur bağlantısı patlamış. Fındıklığa düşmüş. Fındık dallarına düşerken ellerini vuruyor. İzleri var. Yerde kan izi olmaması normal. Kanama olmamış. Kan içeriye akmış. Kesi olmadığı, kırık olduğu için kanama olmuyor. İntihar demem için elimde hiçbir bulgu yok. Bunun için ailenin bütün olarak beş ay geriye yönelik incelenmesi gerekir. Aile arasındaki ilişkiler, o an merdivende kim var, kim yok. Daha önce kim ne yapardı, incelenmesi gerekirdi. Bilgisayardaki oyun süreleri kriminal olarak izlenmeli. Hangi zamanda bilgisayara girilmiş... Ama bu benim işim değil.”
ALİKEV eğitime katkı için koşmuştu: 210 öğrenciye burs verilecek
Ali İsmail Korkmaz Vakfı, anne Emel Korkmaz ve 205 gönüllüsüyle birlikte 11 Kasım’daki 40. Vodafone İstanbul Maratonu’nda eğitime katı için koşmuştu. 631 bin 847 TL’lik bağışın toplandığı kampanya sayesinde 210 öğrenciye burs verilecek.
06-12-2019 14:28

Gezi direnişi sırasında saldırıya uğrayarak katledilen Ali İsmail Korkmaz'ın adını taşıyan vakıf için Vodafone İstanbul Maratonu'nda koşan Emel Korkmaz ve 205 gönüllü eğitime katkı sağlamak amacıyla toplanan 631 bin 847 lirayı bağış ile 210 öğrenciye burs verecek.
Eskişehir’de, Gezi Parkı direnişi sırasında 2 Haziran 2013’te sivil giyimli kişiler ve sivil polisler tarafından sopalarla saldırıya uğrayan üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz, 38 gün komada kaldıktan sonra 10 Temmuz 2013 tarihinde yaşamını yitirmişti. Ailesi, Ali İsmail’in adını kurdukları vakıfta yaşatmaya karar vermişti.
Ali İsmail Korkmaz Vakfı (ALİKEV), anne Emel Korkmaz ve 205 gönüllüsüyle birlikte 11 Kasım’daki 41. Vodafone İstanbul Maratonu’nda eğitime katkı için koştu. 631 bin 847 TL’lik bağışın toplandığı kampanya sayesinde 210 öğrenciye burs verilecek.
Ceren'in katili sevk edileceği Şırnak'ı istemedi
Ordu’da 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Ceren Özdemir'i bıçaklayarak öldüren Özgür Arduç, güvenlik gerekçesiyle nakledilmek üzere yola çıkarıldığı Şırnak Cezaevini kabul etmeyince, araç Van’a yönlendirildi.
06-12-2019 13:33

Mahkemece ‘canavarca hisle adam öldürmek ve iki polisi yaralamak’ suçlarından tutuklanarak Perşembe Efirli F Tipi Cezaevine gönderilen katil Özgür Arduç, güvenlik gerekçesiyle sabahın erken saatlerinde karayoluyla Şırnak Cezaevine götürülmek üzere yola çıkarılmıştı.
Duvar'da yer alan habere göre Şırnak’a gitmek istemeyen Arduç’un itirazı üzerine aracın Van'a yönlendirildiği öğrenildi.