'Teslim Olmayacağız' diyenler konuştu: 20 Kasım'da Kartal'dayız!

'Teslim Olmayacağız' diyenler konuştu: 20 Kasım'da Kartal'dayız!

Farklı toplumsal alanlarda AKP/Saray saldırılarına karşı direnen emekçiler, siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri, meslek odaları ve yaşam savunucuları bu kez ‘Teslim Olmayacağız’ ortak çağrısıyla Pazar günü saat 14.00’te Kartal’da büyük bir miting düzenliyor.

Biz de hem farklı kesimlerden direnenlere ‘Teslim Olmayacağız’ çağrısının anlamını sorduk hem de miting ile ilgili görüşlerini aldık.

İşte direnenlerin gözünden ‘Teslim Olmayacağız’ çağrısının anlamı:

Cihangir Roma Parkı Direnişi'nden Meriç Şenyüz: “Mahallemizdeki Roma Parkı'nın yıkılarak yerine İBB tarafından Belediye Çay Bahçesi yapılması projesi bölgenin arkeolojik değeri açısından önemli olduğu kadar ülkemizde sürdürülen laiklik mücadelesinin de bir parçasıdır. Kanunsuz yıkıma karşı sürdürdüğümüz direniş sırasında Emniyet Müdürü bize "Burada içki içiliyor, biz burayı sarhoşlardan temizleyeceğiz" diyerek bu niyeti açıkça beyan etmiştir. Mahallemizi, parkımızı, laik yaşam alanlarımızı bir araya gelip Saray faşizminin saltanat ve hilafet özlemlerine karşı mücadele etmeden koruyamayız. Bu yüzden tüm bu yerel direnişlerin Saray faşizmine karşı topyekun mücadelenin yerel ayakları olarak görülmesi ve bu yerel mücadelelerin de yurt sathındaki direnişe enerji aktarması kritik önemdedir. Bu bilinçle mahallemizde direnen tüm komşularımızı ve İstanbul'un her yerinde çeşitli yerel direnişler örgütleyen tüm kent savunucularını 20 Kasım Pazar günü saat 14:00'te Kartal Meydanı'nda Gezi coşkusu ve kararlılığıyla bir araya gelmeye çağırıyorum. #TeslimOlmayacağız”

Artvin Cerattepe Direnişi'nden Sercan Dede: “14 sene boyunca insana saygı duymayan AKP iktidarı doğaya da saygı duymuyor. Bu iktidarın en çok övündüğü şey inşaattır. Her yere yollar, köprüler, santraller yaparak doğayı yok ediyorlar. İktidarı boyunca sürdürülen bu neo-liberal politikalarla birçok yaşam alanı yok edildi. Ama insanlar HES'lere, nükleer santrallere karşı direndiler. Bizlerde Artvin'de altın madenine karşı yıllardır teslim olmadan direniyoruz. Sermayedarlara teslim olmamak için bir arada olmalıyız, yaşam alanlarımızı birlikte savunmalıyız. Bu miting yaşam savunucularını talana karşı bir araya getirme çağrısıdır. 14 sene boyunca bütün yaşam alanlarımıza göz diken AKP iktidarı bugün de OHAL fırsatçılığıyla şahane rantlar elde etmeye çalışıyor. 15 Temmuz sonrası hemen aynı hafta içerisinde çevre yasasında değişiklik çalışmalarına başladılar. Sermayedarlara kolaylık sağlayacaklarını açıkladılar. Neo-liberal politikalarıyla doğayı sonuna kadar talana açanlar 80. maddeyi hazırlayarak yaşam savunucularının karşısına diktiler. AKP iktidarı sadece insana düşman değil aynı zamanda yeşile, denize, vadilere, doğanın tamamına düşman. Gözleri ranttan başka bir şey görmüyor.  Bizim de bu noktada payımıza direniş düşüyor. Vadilerde bastonlarla bekleyip HES'çileri kovan, Cerattepe'den, Dereköy'e kadar her yerde birlikte, kararlı bir şekilde mücadele eden halkın önünde, bu yasaların hiçbiri engel değil. Hukukun tükendiği yerlerde direniş sonuna kadar meşrudur. Bizler de bu bilinçle yaşam alanlarımızı sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz, talana geçit vermeyeceğiz. Yeşil yol projeleriyle, madenlerle, termik santrallerle üzerimize gelen AKP'yi ve sermayedarlarını frenlemek için birleşik, örgütlü bir mücadeleden başka bir şansımız yok. Birleşik Haziran Hareketinin 20 Kasım'da Kartal mitingi için yaptığı çağrı tüm yaşam savunucularını yan yana getirme çağrısıdır, Mehmet Cengiz gibi halka küfredenlere de teslim olmama çağrısıdır.”

Cumhuriyet gazetesi muhabiri ve Türkiye Gazeteciler Sendikası İstanbul Şube Başkanı Ali Açar:Bugün siyasi iktidar darbe girişiminin ardından basın kuruluşlarına, siyasi partilere ve demokratik kurumlara yönelik baskılarını artırarak sürdürüyor. Daha dün Fetullahçı terör örgütüne "Ne istediniz de vermedik" diyenler yine mağduru oynayarak başkanlık hayallerini gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Bugün geldiğimiz noktada ise kendisine biat edilmesini isteyen bir Cumhurbaşkanı var. Ancak biz bu ülkenin aydın,ilerici,yurtsever,devrimci ve Atatürkçüleri olarak ne laik ve demokratik Cumhuriyetten ne de basın ve ifade özgürlüğünden asla taviz vermeyeceğiz. Ne birilerinin başkanlık hayallerine ne de otoriter ve baskıcı anlayışa asla teslim olmayacağız.”

HDP İstanbul İl Eş Başkanı Doğan Erbaş: “Özellikle 15 Temmuz sonrasında askeri darbe girişimine karşı durmak adına Türkiye’de kesintisiz fiili sürekli bir darbe sürecine girdik. İçeride ve dışarıda savaşı tırmandıran, kutuplaştırmayı, ötekileştirmeyi arttıran, Saray’ın, AKP’nin kendisinden farklı her düşünceye her yaşam tarzına kimliğe karşı tasfiyeyi dayattığı bir süreçten geçiyoruz. Özgür medyanın susturulmasıyla başladı bu süreç, ardından partimize yönelik saldırılar geldi. Bu saldırılar sadece Kürtlere ve onların siyasi iradesine karşı değil. Türkiye’deki bütün demokrasi güçlerine karşı artacağı görülen saldırılar. Son iki gündür gerek Cumhurbaşkanının açıklaması gerekse hükümet adına yapılan açıklamalar endişeyle izliyoruz. Açık savaş çağrısı yapılıyor. Bir bakan cezaevlerinin basılmasından söz edebilir mi? Cumhurbaşkanı güneydoğu ve doğuyu açıkça hedef gösterdi. Böyle bir ortamdayız. Kurumsal faşizmin OHAL üzerinden işlediği, parlamentonun devre dışı kaldığı, demokratik siyaset kanallarının tıkandığı, düşünce ve ifade özgürlüğünün ayaklar altına alındığı böyle bir süreçte tüm bu saldırılardan zarar gören tüm demokrasi güçlerinin bir araya gelerek birleşik, ortak bir direniş hattını örmesi gerekiyor. Faşizmi geriletmenin, ‘tek adam’ diktatörlüğüne giden yolu durdurmanın yolu da buradan geçiyor. Bu birliği daha da büyütmek, taleplerde ortaklaşmak gerekiyor. Farklılıkları bir tarafa bırakarak bir cephe yaratmak gerekiyor. Halkların umudu haline gelmek gerekiyor. Elbette ‘Teslim Olmayacağız’ ama aynı zamanda bu düzeni yıkacağız. Sarayın saltanatına son vereceğiz. Çünkü demokrasiyi, insan haklarını, eşitliği, özgürlüğünü savunan bir yerden siyaset yapıyoruz.Farklı kimliklerin, inançların eşit özgür biçimde yaşayacağını ifade ettiğimiz bir programımız var. Çalışanların, gençlerin, kadınların sorunlarına, çevre sorunlarına, kapitalist düzene alternatif bir model yaratmaya çalışıyoruz. Bu umudu taşıyoruz. Bu umudu büyütmemiz gerekiyor. Bu anlamda 20 Kasım mitingi İstanbul’da önemli. Birlikte hareket ederek, taleplerimizi ortaklaştırarak meydanlara çıkma günüdür. Biz de HDP olarak bu mitingde düzenleyici olarak renklerimizle yerimizi alacağız.”

Gazeteci Banu Güven: “Bütün yaşadığımız olağanüstü duruma karşı işimizi yapmaya çalışmak, bunda ısrarlı olmak ve dayanışmayı anlatıyor ‘Teslim Olmayacağız’ çağrısı. Güvenilir haber isteyenlerin de arkasında duracağı bir yaklaşım olması lazım bunun. Öyle olduğuna inanmak istiyorum.”

Kapatılan Özgür Radyo Sunucusu Zeynep Derya Yıldız: “Teslim Olmayacağız” demek, AKP iktidarına ve saltanat sevdalılarına karşı henüz bizlerin son sözünü söylemediği anlamını taşıyor. Bu nedenle AKP iktidarına ve onun OHAL kararnameleri adı altında rahatça çıkardığı kapatma, baskıcı ve ötekileştiren kararlarına karşı henüz teslim olmadığımız anlamına geliyor. Çünkü ‘hayır’ demeyi başaran çok az insan bir araya gelecek ve AKP iktidarına ve onun hepimizi sindiren politikalarına durdurmak için yola çıkacağız. Teslim bayrağını henüz açmadık anlamına da geliyor. Ben de orada olacağım. Kapatılan medya organlarından biri olarak biz de orada olacağız. Medya susturulursa bu tecavüze uğrayan çocukların yapılamayacağı anlamına geliyor. Medya susturulursa iktidarın şakşakçılarının at koşturacağı bir ortam anlamına, halkın haber alma özgürlüğünün kısıtlanacağı bir ortam anlamına geliyor. Bu nedenle biz teslim olmadık. 20 Kasım’daki mitingde biz de medya çalışanları olarak yerimizi alacağız.”

KHK ile görevine son verilen Kocaeli Üniversitesi eski Öğretim Üyesi Doç.Dr. Hakan Koçak: “Çağrıyı olumlu buluyorum. Güçlerin bir araya gelmesi ve ses çıkarması önemli. Emek, barış, demokrasi için farklı kanallardan, farklı önceliklerle yürütülen mücadelelerin birleşmesi önemli. Temel sorunumuz buydu bugüne kadar. Miting, moral verici ve güç verici olabileceğini düşünüyorum. Farklı muhalefet kanallarının da bir arada olabilmesi önemli. Biz tasfiye edilen akademisyenlerin de kimliği bir yandan emek mücadelesi  yürütürken, bir yandan barış içinde ses verdik. Bunları ayrı düşünmüyoruz. Bu anlamda bu çağrı ve eylem olumlu. Umarım daha geniş kesimleri kapsayacak hale gelir.”

CHP PM ve HAZİRAN Yürütme Kurulu üyesi Canan Kaftancıoğlu: “Biz Birleşik Hareketi olarak çok uzun zamandır AKP faşizminin geldiği noktaya dikkat çekmenin ötesinde, bunun önüne geçebilmek adına eylem kararları almıştık. 20 Kasım’da yapacağımız ‘Teslim Olmayacağız’ mitingini bu nedenle çok önemsiyoruz. AKP faşizminden mağdur olmuş ve örgütlü ve örgütsüz mağdur olma ihtimali olan herkesin bir buluşma noktası olacak. Saray rejiminin toplum üzerinde yarattığı korku duvarının yıkılmasında da çok etkili olacak diye düşünüyoruz. Bir araya gelmeyi önemsiyoruz. Çünkü bir araya gelmeden karanlıktan aydınlığa çıkamayacağımızı biliyoruz. Hiçbir zaman hiçbir dönem faşizm uzun süreli olmamıştır, diktatörler her zaman yıkılmaya mahkumdur. Bizim bunu başarabilmemiz, hep bir arada direnç göstermemizden geçiyor bunun yolu. O nedenle 20 Kasım Pazar günü ‘Teslim Olmayacağız’ diyen herkesi orada görüp, ele ele hep birlikte umudumuzu büyütmek ve yükseltmek istiyoruz. Bu nedenle önemli.”

Adalet için Hukukçular’dan Avukat Özgür Urfa: “Hukukun kırıntısının bile kalmadığı, yargının tamamen siyasi iktidarın kontrolünde hareket ettiği bir ülkede eşitlik, özgürlük ve adalet mücadelesini yükseltmek için toplumun tüm kesimlerinin baskılara karşı "teslim olmayacağız" sloganını yükseltmesinin tarihsel bir anlamı bulunuyor. Bu nedenle Adalet İçin Hukukçular olarak 20 Kasım'da Kartal'da olacağız.”

Kapatılan Hayatın Sesi Televizyonu Programcısı Ercüment Akdeniz: “Emek ve demokrasi güçlerinin birlikte hareket etmesi oldukça önemli. Çünkü tıkanan demokratik kanalların yeniden açılması basın özgürlüğü açısından da önemli bir kazanım olacaktır. Yoksa muhalif  basının kendi başına mücadele etmesiyle kapatılan televizyonların, radyoların yeniden yayın hayatına dönmesi çok zor. Siyasi iklimin değişmesi lazım. Bu bakımdan bu birlikleri kapatılan televizyonlar ve radyolar olarak önemsiyoruz.”

Projeniz Değiliz aktivisti ve Cağaloğlu Anadolu Lisesi velisi Filiz Köyman Gökkaya: “Çocuklarımızın geleceğini teslim almak istiyorlar. Öğretmenlerde değişim olabilir, rotasyon olabilir fakat bir anda 20 tane öğretmen değişiyorsa, bunda art niyet ararım. Okulun içi boşaltılıyor, hafızaları yok ediliyor. Onun için biz Projeniz Değiliz diyerek teslim olmayacağımızı ilan ettik. Bunun mücadelesini veriyoruz. Çocuklarımızı feda etmeyeceğiz. Anneler bir işe kalkıştı mı sonuna kadar giderler. Pazar günkü mitinge de kimin yaptığına bakmıyoruz. Önemli olan bize destek vermeleri, bizim yanımızda olmaları. Bizim yanımızda olan herkesle omuz omuzayız. Şu an Türkiye’nin en önemli gündemi bu. Bu çocuklar geleceğimizi temsil ediyor. 3-5 yıl sonra bu çocuklar, bu öğretmenler o okullarda olmayacak. O yüzden bu bizim için çok önemli.”

CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi: “Teslim Olmayacağız çağrısını anlamlı buluyorum. AKP faşizmine karşı ciddi bir birliktelikle mücadeleyi yükseltmek lazım. Bazı farklılarımız olabilir ama bunları kapatarak, gerektiğinde herkes kendi alanında mücadeleyi yükselterek bu işe el atmak zorunda. Herkes bulunduğu alanda direnişi örebilir.”

Projeniz Değiliz aktivisti ve Cağaloğlu Anadolu Lisesi velisi Duygu Yalçıner:  “Mitingin başlığı çok güzel. İşçisiyle, emekçisiyle, araştırma görevlisiyle, öğrencisiyle velisiyle hepimizin sorunlarını çok güzel ifade ediyor. Proje okullar sembol okullar ve bu semboller yok edilmek isteniyor. Bunun sadece öğretmenlerin gönderilmesiyle de sınırlı olmayacağını çok çok iyi biliyoruz. Geçen yıl müdürler atandı, bu yıl öğretmenler gönderiliyor. Önümüzdeki süreçten çok endişeliyiz. O yüzden okullarımıza sahip çıkıyoruz. Biz laik, demokratik, bilimsel, parasız eğitimden yana olan velileriz. Bu sadece proje okullar için değil, bu ülkede yaşayan tüm öğrenciler için istiyoruz. Bunun için mücadele etmeye devam edeceğiz, pes etmeyeceğiz ve teslim olmayacağız.”

Öğrenci Veli Derneği (Veli Der) Genel Başkanı Feray Aydoğan: “Eğitimde çocuklarımız ve bizler veliler olarak çok zor günler yaşıyoruz. Özelleştirme uygulamaları artıyor, laik ve bilimsel eğitim uygulamalarından gün geçtikçe uzaklaşıyoruz. Her geçen gün kaygılarımız daha da artıyor. Bu yüzden de eşit, parasız, bilimsel, laik eğitim mücadelesi veren her eylem ve etkinlik bizim için çok önemli. Çocuklarımız ve bizlerin yaşadığı sorunların duyurulması açısından bu eylemi çok önemli ve değerli buluyoruz.”

Halkevleri'nden 20 Kasım mitingine çağrı: Bir ortaklığın vesilesi olsun diye 20 Kasım’da Kartal’dayız  

Birleşik Haziran Hareketi'nin çağrıcılığında gerçekleşecek 20 Kasım mitingine bir destek de Halkevleri'nden geldi. Halevleri Genel Başkan Yardımcısı Günay adına yapılan açıklamada; “ 'Faşizme karşı omuz omuza' eski bir slogan değil en geniş kitlelerin güncel çağrısıdır, sosyalistler bu çağrıya kulak tıkamamalıdır. 20 Kasım mitingi ortak bir programın ve çabanın ürünü olamadı ancak sonrasında bir ortaklığın vesilesi olsun diyerek mitinge katılım çağrısı yapıyoruz" ifadelerine yer verildi.

Halkevleri adına yapılan açıklamada da “ 'Gün faşizme, sömürü ve zulme karşı birlikte mücadele etme günüdür! Başkanlığa ve diktatörlüğe karşı direnme günüdür.' Halkevleri olarak tüm halkımızı 20 Kasım Pazar saat: 14.00’da Kartal Meydanı’na, “TESLİM OLMAYACAĞIZ” mitingine çağırıyoruz" ifadeleri kullanıldı.