Taşeron işçisi Zafer Açıkgözoğlu'nun ölümüyle ilgili önemli karar: Mahkeme iş cinayetini tespit etti

Taşeron işçisi Zafer Açıkgözoğlu'nun ölümüyle ilgili önemli karar: Mahkeme iş cinayetini tespit etti

Taşeron işçi Zafer Açıkgözoğlu'nun, lağım suyu temizlemek için zorla indirildiği kanalizasyonda kaptığı enfeksiyonla ölümü arasında illiyet bağı ve iş cinayeti tespiti yapıldı.

İÜ Çapa Tıp Fakültesi'nde çalışırken kaptığı enfeksiyon sonucu karaciğer yetmezliğine yakalanarak yaşamını yitiren taşeron işçisiyle ilgili açılan davada mahkeme, işçinin kaptığı enfeksiyonla ölümü arasında illiyet bağı olduğunu saptayarak, iş cinayeti tespitinde bulundu.

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Çapa Tıp Fakültesi’nde patlayan lağım suyunu temizlemek için zorla indirildiği kanalizasyonda kaptığı enfeksiyon nedeniyle karaciğer yetmezliğine yakalanan 26 yaşındaki taşeron işçisi Zafer Açıkgözoğlu hayatını kaybetmişti.

Artı Gerçek’ten Rıfat Doğan’ın haberine göre İstanbul 32. İş Mahkemesi, Açıkgözoğlu’nun ölümüyle ilgili açılan iş kazası tespit davasında önemli bir karar verdi.

‘İLLİYET BAĞI’ TESPİTİ

Mahkeme, zorla sokulduğu kanalizasyonda kaptığı enfeksiyon sonucunda hayatını kaybeden Açıkgözoğlu’nun ölümünün iş cinayeti olduğu tespitine vardı.

Mahkeme kararında şu ifadelere yer verildi:

“Müteveffa Zafer Açıkgözoğlu'nun 14 Haziran 2013 günü geçirdiği kazanın, iş kazası olduğu ve iş kazası ile müteveffanın ölümü arasında illiyet bağı olduğunun tespitine…”

Mahkeme, gerekçeli kararında 9 Temmuz 2018 tarihinde ATK Uzmanı, İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı ile İntaniye Uzmanı/Mikrobiyolog Bilirkişi Heyeti tarafından hazırlanan rapora da yer verdi. Raporda “Müteveffa işçinin ölümünün ‘fulminant hepatit ve gelişen komplikasyonları’ sonucunda meydana geldiği, ‘fulminant hepatit’ hastalığının ise bahse konu kanalizasyon suyuna maruz kalma olayı ile oluşmasının mümkün bulunduğu” ifade edildi.

Raporda “Gerek kanalizasyon temizliği işi ile bu is sırasında kanalizasyon suyuna maruz kalma olayı arasında ve gerekse de maruz kalman kanalizasyon suyundan kaynaklı olarak ‘fulminant hepatit ve gelişen komplikasyonları’ sonucunda gerçeklesen ölüm olayı arasında uygun illiyet bağının bulunduğu kanaatinin bildirildiği görülmektedir” denildi.

İŞ CİNAYETİ TESPİTİ

Mahkeme kararında, Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurumu'nun 21 Şubat 2016 tarihli raporunda şu ifadelerin geçtiği kaydedildi:

“Müteveffa Zafer Açıkgözoğlu'nun ölümüne sebep olan fulninat hepatit ve gelişen komplikasyonlar sonucu meydana gelmiş olduğu, kişinin ölümüne neden olan fulninat hepatit hastalığının 14/06/2013 tarihinde meydana gelen olay (lağım suyuna maruz kalma) ile oluşmasının mümkün olduğu, kişinin ölüm olayında işverenin ve işyeri yetkililerinin ATK çalışma alanı dışında olduğunun rapor edildiği, görülmektedir.”

Mahkemenin gerekçeli kararın tamamı şu şekilde:

“Gerek mahkememizce alından 09.07.2018 tarihli ATK Uzmanı, İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı ile İntaniye Uzmanı (Mikrobiyolog) Heyetten alınan Bilirkişi Raporu, gerekse Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurumu'nun 21/02/2016 tarihli raporu, dosyadaki diğer tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; Müteveffa Zafer AÇIKGÖZOĞLU'nun 14/06/2013 günü geçirdiği kazanın, 5510 sayılı kanunun 13. Maddesi kapsamında bir iş kazası olduğu ve bu iş kazası ile müteveffanın ölümü arasında illiyet rabıtası bulunduğunun tespitine karar verilerek, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir. Müteveffa Zafer Açıkgözoğlu'nun 14/06/2013 günü geçirdiği kazanın, iş kazası olduğu ve iş kazası ile müteveffanın ölümü arasında illiyet bağı olduğunun tespitine…”

AİLENİN AVUKATI ONUR DENİZ: BU BİR İŞ CİNAYETİ

Mahkeme kararını Artı Gerçek’e değerlendiren ailenin avukatı Onur Deniz şunları söyledi:

“Genç yaşında, işinden olmamak için, görevi olmadığı halde, hiçbir koruyucu, hiçbir güvenlik önlemi olmadan, kanalizasyon sularına girmeye zorlanan Zafer Açıkgözoğlu vefatı sonrasında adeta taşeron sisteminin ne yazık kötü anlamda sembolü haline gelmiştir. Zafer, tek başına ‘taşeron’ denilen sistemin ne kadar korkunç, tehlikeli, gayri insanı olduğunun kanıtıdır. Meydana gelen olay SGK tarafından iş kazası olarak kabul edilmediğinden söz konusu dava açılmak zorunda kalmıştır. Yaşanan tüm bu süreç ailesini daha da yıpratmış, gencecik çocuklarını yitirmiş ailesi, bir de meydana gelen olayın bir iş kazası/iş cinayeti olduğunu ispatlamaya uğraşmıştır. Mahkemenin bu kararı sonrasında aile taşeron firmaya ve üst işveren İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’ne tazminat davası açmaya hazırlanmaktadır.”