Tarsus'ta yurttaşlar hayat pahalılığına karşı sokağa çıktı: 'Artık yeter, geçinemiyoruz!'

Tarsus'ta yurttaşlar hayat pahalılığına karşı sokağa çıktı: 'Artık yeter, geçinemiyoruz!'

Tarsus Emek ve Demokrasi Güçleri'nin çağrısıyla Yarenlik Alanı'nda basın açıklaması yapan yurttaşlar, art arda gelen zamlara ve hayat pahalılığına tepki gösterdi.

İleri Haber

Mersin'in Tarsus ilçesinde yurttaşlar, Türkiye'nin içinden geçtiği tarihi ekonomik kriz koşullarıyla artan hayat pahalılığı ve geçim derdine karşı eylem yaptı.

Tarsus Emek ve Demokrasi Güçleri'nin çağrısıyla Yarenlik Alanı'nda bir araya gelen yurttaşlar, basın açıklaması gerçekleştirdi.

Açıklamayı Tarsus Emek ve Demokrasi Güçleri adına Yasemin Yücel okudu.

Eylemde okunan basın açıklamasında "Ülkemizi bir günde dolara ve uluslararası sermayeye karşı bu kadar yoksullaştıranlar ve sosyal, ekonomik olarak iflasa götürenler istifa etmeli, hukuk önünde hesap vermelidir" denildi.

Tarsus Emek ve Demokrasi Güçleri'nin açıklamasının tamamı şu şekilde:

"Tek adam rejiminin ülkemizi taşıdığı nokta açlık, yoksulluk, işsizlik ve sefaletten başka bir şey değildir.  Döviz kurlarındaki artış, emekçilerin hayatına zam olup yağmaya, yüksek enflasyon, gelirlerde düşüş ve işsizlik olarak yansımaya başlamıştır. Market raflarında kota uygulanmakta, en temel gıda ürünlerine ulaşım zorlaşmakta, yoksulluk giderek derinleşmektedir. Kara kış kapıdadır! 

İktidar ülkenin yeraltı ve yerüstü tüm kaynaklarını, dağını, deresini, toprağını, kamu kaynaklarını, çok uluslu şirketlere, bir avuç sermayeye yerli ve milli hamasetiyle peşkeş çekmeye devam ediyor.

İktidarla çıkar birliği içindeki bir avuç yandaş ve işbirlikçinin kasaları şişerken, geniş emekçi kesimleri her gün daha fazla borçlanmaya, ihtiyaçlarından daha fazla kısmaya zorlanmaktadır.  Bu düzen bir avuç haraminin kazandığı; geniş halk kesimlerinin yoksullaştığı kötülük düzeninden başka bir şey değildir. Bu düzen halkın emeğini yağmalayanların zenginleştiği, hesabını gençlerin, kadınların, işçilerin ödediği saltanat düzenidir! Bu düzen saray bahçelerinde “gerekirse kuru soğan yeriz” diyenlerin, halka “porsiyonları küçültün” diyerek şatafat ve lüks içinde sefa sürenlerin düzenidir. 

Döviz ve faiz kıskacında paranın değerinin her geçen gün erimesi halk için mutlak yoksulluğa, açlığa sürüklenmek anlamına gelirken, başta yandaşlar olmak üzere büyük sermaye için spekülasyon, rant ve vurgunun büyümesi demektir.

Milyonlarca insanımız, halkımız adına haykırıyoruz. Ekonomik krizin ve pandeminin ağır yükünü biz taşıyoruz. Bu memleketin kadınları, gençleri, tüm emekçileri taşıyor. Her sabah yeni zamlara uyanıyor, her gün yoksullaşıyoruz. Bugün döviz kurları yükselirken servetlerine servet katanlar, "dövizden size ne” diyor. Bizim aklımızla dalga geçmeyin! 

Bizim cebimizden aldıklarınızı bir avuç yandaş müteahhide “faiz” olarak aktarmaktan vazgeçin!

Bizim cebimizden aldıklarınızı yandaş vakıflara, tarikatlara, cemaatlere aktarmaktan vazgeçin!

Bizim cebimizden aldıklarınızla yaşadığınız şatafat düzenden artık vazgeçin!

Eğitimi için kitap dahi alamayan çocuğun, barınacak ev bulamayan gencin, çocuğunun karnını doyuramadığı için intihar eden babaların, geceleri semt pazarları artıklarından topladıklarıyla çocuklarını beslemeye çalışan annelerin; fabrikalarda gece gündüz insani olmayan koşullarda çalıştırılan işçinin, ataması yapılmayan öğretmenlerin cebinden alan, ülkemizin kaynaklarını sermayeye peşkeş çeken, bir avuç mutlu azınlığın harami düzenine ARTIK YETER!   

Artık Yeter, bugün burada yükselttiğimiz sesi, bu kentin her yerinde büyüteceğiz. Bu yolsuzluk ve yoksulluk düzenine teslim olmayacağız. Bizler gayet iyi biliyoruz, bu memleketin kaynakları, bu kaynaklar üzerinden bir avuç sermayedar elini çektiğinde tüm halka yeter! Bizlerin sırtına yüklediğiniz borç yüküne karşı, dayattığınız yoksulluk düzenine karşı, zulmünüze karşı, insanca bir yaşam ve insanca bir düzen için sesimizi büyütmeye devam edeceğiz. 

Ve buradan diyoruz ki:

Ağustos ayında Memur-Sen ile yapılan, milyonlarca kamu emekçisini, işçisini, emeklisini ilgilendiren satış sözleşmesi iptal edilmeli, yeni ekonomik duruma göre kamu emekçilerinin ve emeklilerinin iki yıllık ekonomik ve sosyal hakları, tüm kamu emekçileri sendikalarıyla birlikte yeniden belirlenmelidir.

Emeği ile geçinen tüm halk kesimlerini açlığa yoksulluğa mahkum eden tüm zamlar geri alınmalıdır.

Kamu emekçilerine, asgari ücretlilere, emeklilere yoksulluk sınırının üzerinde zam yapılmalıdır.

Yaşanan bu ekonomik iflas dikkate alınarak 2022 bütçesi halktan ve emekçilerden yana bir bütçe olarak hazırlanmalıdır

Ülkemizi bir günde dolara ve uluslararası sermayeye karşı bu kadar yoksullaştıranlar ve sosyal, ekonomik olarak iflasa götürenler istifa etmeli, hukuk önünde hesap vermelidir.

Bir kez daha sesleniyoruz!

Gelin bu kötülüğü hep birlikte yenelim!

Krizi biz yaratmadık, Gelin krizin ağır faturasını bu memleketin emekçileri, kadınları, gençleri olarak bir kez daha biz ödemeyelim!

Gelin bizlere işsizlikten, açlıktan, yoksulluktan başka bir şey vadetmeyen bu düzene karşı hep birlikte mücadele edelim!"