Tahir Elçi davasında mahkeme heyeti salonu terk etti

Tahir Elçi davasında mahkeme heyeti salonu terk etti

Davanın avukatlarından Özmen, “Hukuka aykırı bir durum” değerlendirmesinde bulundu.

Tahir Elçi davasının Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmasında mahkeme heyeti duruşma salonunu terk etti. Davanın avukatlarından Ahmet Özmen, söz konusu durumun hukuka aykırı olduğunu belirterek “Mahkeme heyeti, açılan bir duruşmayı neticelendirmek zorunda” dedi.

Diyarbakır eski Baro Başkanı Tahir Elçi’nin 28 Kasım 2015’te Dört Ayaklı Minare önünde yapılan basın açıklaması sırasında düzenlenen silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirmesine ilişkin 3’ü polis 4 kişinin yargılandığı davanın duruşması Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

MAHKEME HEYETİ SALONU TERK ETTİ

Gazete Duvar’ın haberine göre, duruşma sırasında mahkeme heyeti salonu terk etti. Tahir Elçi davasının avukatlarından Ahmet Özmen, olaya ilişkin şu değerlendirmede bulundu:

‘HUKUKA AYKIRI BİR DURUM’

“Müdahil avukatı konuşurken mahkeme başkanı, heyetle birlikte salonu terk etti. Bir saattir mahkeme heyetinin yerini almasını bekliyoruz. Son olarak mübaşir salona gelerek bir anonsta bulundu. Heyetin salona gelmeyeceğini ve duruşmanın kesin bir şekilde bittiğini söyledi. Bu hukuka aykırı bir durum. Mahkeme heyeti, açılan bir duruşmayı neticelendirmek zorunda. Ara kararının açıklamak zorunda ve ara kararını duruşma salonunda taraflara tebliğ etmek zorunda.”

‘ADALETLE ARAMIZA DUVAR ÖRÜLDÜ’

Duruşma sırasında Türkan Elçi de söz aldı. Elçi’nin konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“İlk duruşmaya geldiğimiz gün yargının ülke genelindeki pratiğini bildiğimiz halde yine de adaleti bulma yönünde umudumuzun olduğunu dile getirmekte beis görmemiştik… Fakat anlaşılamadığımızı, en doğal hakkımız olan adaletle aramıza gün geçtikçe bir duvarın örüldüğünü kısa sürede idrak ettik.

‘MAĞDURLAR OLARAK SANIK MUAMELESİ GÖRDÜK’

Yükselen bu duvarın harcında empati yoksunluğu var. Çünkü dört yılı aşkın bir zaman sonra açılması beklenen bir davadan medet uman mağdurlar olarak sanık muamelesi gördük dışarıya atılmak istendik.

Bu duvarın harcında toplumun genelinde ve bu davanın özelinde adalet bekleyenlerin derdini anlamada kayıtsızlık, devletin yargıcı olma kaygısı, devletin polisini yargılayamama, cezasızlık geleneği, kendine yakın hissetmediklerine önyargı var.

‘BU DUVARIN HARCINDA ZULÜM VAR’

Bu duvarın harcında zulüm var. Vatandaş anasının ak sütü kadar helal olan adalete erişemiyorsa, ortada zulüm var demektir. Adaletin zıddı zulümdür. Adalet insaflı davranma çerçevesinde tanımlanır, zulüm başkasının hakkını yemek, hakkına engel olmak, hakkını eksik vermek, eziyet etmekle eş anlamlıdır. Aynı zamanda adalet yükümlülük olarak da kabul edilir. Biz defalarca olay anından bugüne kadar hakkımız olan adaleti dile getirdik; bu sözcüğün anlamını yitirdiğinin de farkındayız. Konfüçyüs ‘Kelimeler anlamlarını kaybettiğinde insanlar özgürlüklerini yitirir’ der. Adalet sözcüğünün anlamını yitirdiğini bu salonda görebiliyoruz.

‘ADALETİ TESLİM ETMEYECEKSENİZ ZULMETMİŞ SAYILIRSINIZ’

Bizim bugün hakkımız olan adaleti teslim etmeyecekseniz zulmetmiş sayılırsınız. Ördüğünüz bu duvarın, zulümden müteşekkil olduğunu da ahir ömür hatırlatacağız. İki yıldır meslektaşlarım bu duvarı aşmak için ellerinden gelen çabayı avukatlık etiğine dikkat ederek, davayı şova dönüştürmeden, sadece hukukun gerektirdiği bir çabayla emek sarf ettiler, bu çabalarından dolayı da ayrıca onlara şükran borcum var.

Bu salonda, hakkımız olan adalete ulaşamayacağımız yönünde hukuksuzluklarla çizilmiş huzura uzak olduğumuzu anlatan karanlık bir tablo hasıl oldu. Bugün burada, bu tabloyu tarife çalışıyoruz. Bu tabloya bir toplumun beklentileri, insanca bir hayat tahayyülü, barışçıl dünya talebi, şiddetin savaşın karşısında aydın bir insanın kendini yükümlü hisseden iffetli ve cesaretli duruşu hapsolacaktır.

‘ADALETİ TALEP ETMEKTEN GERİ DURMAYACAĞIZ’

Hukukun, kanunların, toplumun tanrısal bir paye biçmiş olduğu bu makamın bağımsız, objektif, kendi şahsi menfaatlerinden çok uzak, tarafsızlığını hissettirmesi vereceği karar kadar, kararın oluşturulduğu süreçte de tarafsızlığını hissettirme sorumluluğunun olduğunu hatırlatmak istiyoruz. İki yıllık sürecin sonunda yargının tarafsızlığına güvendiğimizi dile getirmeyi çok isterdik. Kendimizi huzurlu ve hakkı teslim edilmiş bir vatandaş olarak hissedebilmemiz için aleyhimize işleyen her durumda umudumuzu kaybetmeden hakkımız olan adaleti karar anına dek bu salonda düşlemekten ve talep etmekten geri durmayacağımızı bir kez daha dile getireceğiz.”