Sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek gözaltına alınan Ayşen Şahin serbest bırakıldı
Sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek gözaltına alınan Evrensel Gazetesi Yazarı Ayşen Şahin serbest bırakıldı.
09-02-2021 02:27

Evrensel Gazetesi yazarı Ayşen Şahin gözaltına alındığını duyurdu.
Ayşen Şahin, 8 Mart Kadın Platformunun toplantısı sırasında polisler tarafından gözaltına alınarak İstanbul Emniyetine götürüldü. Sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilen gözaltında Ayşen Şahin'e "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçlaması yöneltildi.
Sosyal medya hesabından paylaşım yapan Şahin, “Arkadaşlar polis kapıda, Vatan Emniyete götürülüyorum. Üstümü değiştirip çıkıyorum. Herkese tek tek haber veremedim” dedi.
Arkadaşlar polis kapıda, Vatan Emniyete götürülüyorum. Üstümü değiştirip çıkıyorum. Herkese tek tek haber veremedim.
— Ayşen Şahin (@temcikterelelli) February 8, 2021
Evrensel Gazetesi Yazarı Ayşen Şahin'in, 8 Mart Kadın Platformu'nun çevrimiçi toplantısında gözaltına alındığı görüntüler
— İleri Haber (@ilerihaber) February 8, 2021
'HALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA TAHRİK' SUÇLAMASI
Şahin'in gözaltına alınmasına gerekçe olarak sosyal medya paylaşımları gösterildi ve TCK'nin 216. maddesinde yer alan "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçlaması yöneltildi.
HİLAL KAPLAN TARAFINDAN HADEF GÖSTERİLMİŞTİ
Suçlamaya bahane edilen paylaşımlar arasında, Şahin'in Hilal Kaplan tarafından hedef gösterildiği paylaşım da yer alıyor.
Evrensel'de yer alan habere göre Ayşen Şahin, Boğaziçi eylemlerine katılan öğrencilerin yerini polise tarif eden esnafın videosunu Twitter hesabından paylaşmıştı. Hilal Kaplan da "'Eşcinsellik sapkınlıktır' cümlesinde bile hedef gösterme bulup bağırıp çağıranlar, bir adamı ve dükkânını içlerinde teröristlerin de olduğu bir kitleye hedef gösteriyor" iddiasını öne sürerek Şahin'i hedef almıştı. Trollerin saldırdığı Ayşen Şahin, Twitter hesabını kilitlemişti.
Benzer şekilde Hilal Kaplan tarafından hedef gösterilmesinin ardından hakkında soruşturma açılan Bağımsız Vekil Ahmet Şık, Evrensel'e verdiği demeçte yaşananların sistemin işleyişini gösterdiğine dikkat çekerek şunları söylemişti: "Sistem şöyle işliyor: Hilal Kaplan bir çarpıtma ileti paylaşıyor Twitter'da, trol orduları devreye giriyor, sonra da yargı buradan kendine verilen, tebliğ edilen görevin gereğini yapıyor. Böyle işleyen bir sitem var."
SERBEST BIRAKILDI
İfade işlemleri süren Ayşen Şahin'e destek için arkadaşları, Evrensel çalışanları ve avukatlar İstanbul Emniyetine geldi. Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, CHP PM Üyesi Eren Erdem, milletvekilleri Ahmet Şık ve Ali Şeker de Emniyete gelenler arasındaydı.
'HERKESE ÖZGÜRLÜK'
Ayşen Şahin, serbest bırakılmasının ardından yaptığı açıklamada "Hedef gösteren değil gösterilenim. Vatani vazifeye döndü, sırayla hepimiz gelip gidiyoruz. Ben çıktım ama genç arkadaşların suçu neydi? Bana değil herkese özgürlük" ifadelerini kullandı.
Şahin şunları kaydetti:
"Harika bir ifade verdik. Suçlu psikolojisine girecek bir durum yok zaten Vatan'a geldik diye. Herhalde neşemizden saldılar diye düşünüyorum. Gözaltı gibi değildi gerçekten. Durumun absürtlüğünü anlattık. Martı videosunun üstündeki metni okuyunca bambaşka bir şey çıkıyor. Alttaki tweeti almayınca üstten başka bir bağlam çıkıyor. Bağlamdan koparıldığını ve asıl hedef gösterilenin ben olduğumu biraz izah ettik mantık çerçevesinde. Hilal Kaplan’ın, Ebabil Harekatının ‘Derhal tutuklanmalı’ tweetleri üzerine gözaltına alındık. İfadede de bunu söyledik. Ben olay büyümesin diye kimse hakkında suç duyurusunda bulunmamıştım ama aslında hedef gösteren değil gösterilenim. Bir gazetecilik refleksiyle oraya koyduğum videonun çarpıtılıp bir metazoriyle, bir baskı unsuruna dönüştürülmesi sonucu soluğu burada aldık. Ama yapacak bir şey yok. Bir vatani vazifeye döndü. Sırayla hepimiz bir ara geliyoruz gidiyoruz işte. Bizi de yok yazmasınlar diye bir süre uğramış olduk. Gerçekten tweette hiçbir şey yok, hiçbir suç unsuru yok. Tamamen bağlamından koparma ve çarptırılma var, hedef gösterilme var organize bir şekilde. Zaten iki kere iki dört bir durumdu vaziyet. Sizi burada gördüğüm için şu an çok şaşkınım. Çıktığım için de mahcubum. Bir gün falan kalsam, geldiğinize değseydi gecenin bu saatinde. Beklemiyorduk açıkçası, kalırız diye düşünüyorduk. Beyan da ettiler zaten. Büyük ihtimalle ifadede olayın absürtlüğü ortaya çıktığı için böyle bir karar verildi. Ben çıktım güzel bir şey oldu ama öbür genç arkadaşların suçu neydi? Yaptıkları şey benim yaptığımdan farklı bir şey değildi. WhatsApp’ta bir grup kurmak, bir yerde durumla ilgili bir tweet atmak, aşağı bakmayacağız demek, bunlar da suç unsuru değil. Bunlar da aslında mantık çerçevesinde ve hukukun doğru normlarda uygulandığı takdirde hepsinin benim gibi belli bir süre sonra salınması hatta hiç alınmaması gerekiyordu. O açıdan da aslında biraz vicdani yük çekiyorum çünkü ben dışarıdayım niye bir sürü insan şu an evde kelepçeyle tutuklamayla yargılanıyor ve sabaha karşı operasyonlara maruz kalıyor. Benim için işler iyi gelişti ama gönül ister ki herkes için aynısı olsun. Biz de çıktığımıza sevinebilelim ve içimizde bu burukluk kalmasın. Bana değil herkese özgürlük yani.”
İLGİLİ HABERLER
Hazal Kaya'dan Fahrettin Koca'ya: Ölüyor bu bebekler, ne bekliyorsunuz?
SMA Tip 1 hastası Ayaz bebeğin yaşamını yitirdiğini öğrenen oyuncu Hazal Kaya, sosyal medya hesabından Fahrettin Koca'ya 'Ne bekliyorsunuz, kaldırın şu kriterleri' diyerek isyan etti.
07-03-2021 14:45

SMA hastası bebeklerin tedavisi için sık sık sosyal medya hesaplarından çağrıda bulunan Hazal Kaya, dün bir Twitter kullanıcısının SMA Tip 1 hastası Ayaz bebeğin yaşamını yitirdiğini duyurması üzerine sosyal medya hesabından Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'yı etiketleyerek tepki gösterdi
Kaya paylaşımında şu ifadeleri kullandı;
"Ücretsiz sağladığınızı söylediğiniz ilaçları bebekleri testlere sokarak, kriterlere tabii tutarak sağlıyorsunuz. İlacı alamayan bebekler ölüyor... Ölüyor bu bebekler! Ne bekliyorsunuz, kaldırın şu kriterleri."
Ücretsiz sağladığınızı söylediğiniz ilaçları bebekleri testlere sokarak,kriterlere tabii tutarak sağlıyorsunuz.İlacı alamayan bebekler ölüyor...Ölüyor bu bebekler!!!Ne bekliyorsunuz,kaldırın şu kriterleri!! @drfahrettinkoca https://t.co/8gSnLBuHmR
— Hazal Kaya (@HazalKaya110) March 6, 2021
WhatsApp yeni özelliğini test ediyor
En çok kullanılan mesajlaşma platformlarından biri olan WhatsApp, 24 saat içinde kaybolacak süreli mesaj ve yeni bir arşiv özelliğini test ediyor. Özelliklerin ne zaman ve hangi sürümle birlikte yayınlanacağı henüz bilinmiyor.
07-03-2021 14:03

Günümüzde bir milyar kişiyi aşkın akıllı telefon kullanıcısının kullandığı mesajlaşma uygulaması WhatsApp, yakında kullanıcılarına yeni bir özellik sunacak. Uygulama, mevcut halinde gönderdiğiniz mesajların 7 gün sonra otomatik olarak silinmesini sağlıyor olsa da yeni özellik, bu süreyi 24 saate indirecek.
Türkçe'de 'Süreli mesajlar' olarak kullanıma açık olan özellik, şu anda yalnızca 7 günlük süre seçeneğine sahip. WABetaInfo tarafından bugün Twitter'da yapılan paylaşıma göreyse şirket, mesajların gönderildikten 24 saat sonra otomatik olarak silinmelerini sağlayacak özelliği test ediyor.
MESAJLAR, DAHA KISA SÜRE İÇİNDE OTOMATİK OLARAK SİLİNEBİLECEK
Webtekno'da yer alan habere göre, WhatsApp'ın 24 saat özelliğini tam olarak nasıl sunacağını henüz bilmesek de özellik, muhtemelen süreli mesajlara bir zaman seçeneği olarak eklenecek. Yani sohbette süreli mesajları etkinleştiren kullanıcılar, mesajların otomatik olarak silineceği süre için 7 gün veya 24 saat seçeneklerinden birini seçebilecek.
Bunun yanı sıra WABetaInfo, paylaştığı bir diğer tweet'te WhatsApp'ın arşivlere yeni bir deneyim katacağını gösterdi. WhatsApp'a eklenecek yeni özellikle birlikte arşivlediğiniz sohbetlere yeni mesaj geldiğinde o sohbetler artık arşivden çıkmayacak. Sohbetlerin arşivden çıkarılıp çıkarılmayacağı kullanıcının seçiminde olacak. Özelliğin ne zaman geleceği henüz bilinmiyor.
WhatsApp, son olarak geçtiğimiz hafta yayınladığı v2.212.3.19 sürümüyle birlikte kullanıcılarına yeni bir özellik sunmuştu. Bu özellik sayesinde kullanıcılar, gönderdikleri bir videodaki sesi devre dışı bırakarak videonun sessiz olmasını sağlayabilir oldular. Bu özellik, yaklaşık bir aydır test aşamasındaydı. Dolayısıyla yukarıda bahsettiğimiz yeni özelliklerin de önümüzdeki haftalarda kullanıma açılabileceğini söyleyebiliriz.
AKP'li Lütfiye Selva Çam: Partimiz sayesinde ülkemiz kadınlarının tamamı önemli demokratik kazanımlar elde etti
AKP Kadın Kolları Başkanı Çam 8 Mart mesajında, "Partimizin haklı mücadelesi sayesinde dili, dini, ırkı, giyimi kuşamı, yaşı ne olursa olsun ülkemiz kadınlarının tamamı için önemli demokratik kazanımlar elde edilmiştir" iddiasında bulundu.
07-03-2021 13:25

AKP Kadın Kolları Başkanı Lütfiye Selva Çam, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı. AKP sayesinde dili, dini, ırkı, giyimi kuşamı, yaşı ne olursa olsun kadınların tamamı için önemli demokratik kazanımlar elde edildiğini iddia eden Çam, "Partimizin haklı mücadelesi sayesinde dili, dini, ırkı, giyimi kuşamı, yaşı ne olursa olsun ülkemiz kadınlarının tamamı için önemli demokratik kazanımlar elde edilmiştir. Demokratik kazanımlarımızı, her yıl olduğu gibi bu yılki 8 Mart'ta da tüm kadınlarla heyecanla paylaşıyoruz" ifadelerini kullandı.
Selva Çam, AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin'in çıplak arama iddiaları için ''onurlu kadın 1 yıl beklemez' söylemine destek çıkan açıklamalarıyla yakın zamanda tepki toplamıştı.
Çam, AKP Kadın Kolları olarak başından beri savundukları değerlerin Türkiye'de ve küresel düzeyde daha da sahiplenilmesinden ve aileyi tüm fertleriyle güçlendirecek çalışmaların yapılmasından büyük memnuniyet duyduklarını söylerken şu ifadelere yer verdi:
"Salgınla mücadelenin en önemli aracı olan sosyal izolasyon, kadınların yükünü arttırdı. Evimiz, her şeyi bir arada yaptığımız tek mekan haline geldi. Evlerimiz birer yuva olmaya devam ederken çocuklar için birer okul, biz anne ve babalar için iş yeri oldu. Çocuklarımıza rehberlik ettiğimiz süre arttı. Her mücadelede en ön saflarda yer aldığımız gibi salgınla mücadelede de ön safları tuttuk ve her şerde bir hayır olduğuna inandık. Ailemizin birliği ve sürekliliğini, yaşadığımız yeni dönemde ve sonrasında da sağlamak adına her zamankinden daha çok gayret ettik. Salgın nedeniyle kendimiz de kaygılıyken, çocuklarımıza, eşlerimize, kısacası yakın ve uzak tüm ailemize güven telkin ettik."
Uzmanlar kısıtlamaların kalktığı ilk cumartesiyi yorumladı: 'Bu pandemi böyle asla bitmez'
İstanbul'da kısıtlamaların kalktığı ilk cumartesi gününde sokakların dolmasını ve trafik yoğunluğunun yüzde 80’lere ulaşmasını değerlendiren uzmanlar vaka artışının kaçınılmaz olacağını söyledi.
07-03-2021 12:48

Koronavirüs önlemleri kapsamında üç aydır uygulanan hafta sonu kısıtlaması sonrası İstanbul’da kısıtlamasız ilk cumartesi günü İstanbullular, özellikle sahillere akın etti. İstanbul’un sahillerinde yürüyüş yapanlar, balık tutanlar, yanlarında getirdikleri sandalyelere oturanlar büyük kalabalık oluşturdu. Sahil restoranlarında yer kalmadı. Sahile ulaşmak isteyenlerin araçları uzun araç kuyruklarına neden oldu. Eminönü Meydanı da eski kalabalık günlerine geri döndü. Taksim ve İstiklal Caddesi’nde de insan kalabalığı nedeniyle adım atacak yer kalmadı. Trafik yoğunluğu, öğleden sonra yağmurun da başlamasıyla yüzde 80’lere ulaştı.
İstanbul’daki manzarayı Milliyet’ten Mert İnan'a değerlendiren uzmanlar “Bu pandemi böyle asla bitmez” mesajı verdi.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sait Gönen, son birkaç gündür hastanelere başvuru sayısında bir miktar artış olduğunu belirterek, “Kafeler, lokantalar böyle dolar taşarsa nisan ayında üçüncü dalgayı görürüz. Nişantaşı’nda kafe ve kapalı mekanların dolup taştığını gördüm. Trafik her yerde kilitlenmiş durumda. İnsanlar bunaldı ancak dikkatli olmalıyız. Bu şekilde devam edersek maalesef yine kötü günler bizi bekliyor” dedi.
'PANDEMİ SÜRER GİDER'
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Erk, yeni normalleşme sürecinin erken olduğunun ısrarla altını çizdi:
"En son söyleyeceğimi ilk baştan belirteyim, İstanbul gibi metropolde bu davranış biçimiyle pandemi sürer gider. Haftalar sonra bir işim dolayısıyla Bakırköy’e gittim. Gördüğüm manzara gerçekten korkuttu. Sokaklar insan yığınlarından geçilmiyor. Umarım olmaz, umarım kimsenin canı yanmaz ama birkaç hafta sonra çok ciddi vaka artışları göreceğiz. Caddeler, sokaklar arabalardan insanlardan geçilmez durumda. Vatandaşlara kapalı, dar alanlardan uzak durmaları gerektiğini söylemekten dilimizde tüy bitti. Maske kullanımımız da sorunlu. Bazı kişiler bir maskeyi günlerce takıyor."
'ASIL TABLOYU ÜÇ HAFTA SONRA GÖRMEYE BAŞLAYACAĞIZ'
Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan da mevcut görüntülerin devam etmesi durumunda vaka sayılarının ciddi oranda artacağına değindi:
"Son bir haftalık dönemde az da olsa tırmanışa geçen vaka artış sayısı Karadeniz’deki tablo ile ilintili. Karadeniz’den her gün binlerce insan İstanbul’a geliyor. Asıl tabloyu ise üç hafta sonra görmeye başlayacağız. İstanbul’da vaka artışı kaçınılmaz olacak. İnsanların pandemiyi ne derece anlayıp anlamadığını bir yıllık süreçte görmüş olmamız gerekiyor. ‘Biz bu işi başardık, artık tehlike geçti’ algısı yaratarak normalleşmeye giderseniz, vatandaş da tedbirleri gevşetir. Mevcut görüntüler sürdükçe pandemiyi atlatamayız."
DSÖ’den salgınla ilgili ‘kitlesel travma’ açıklaması
DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, koronavirüs pandemisi nedeniyle oluşan ‘kitlesel travmanın’ İkinci Dünya Savaşı'ndan daha yoğun olduğunu belirtti.
07-03-2021 12:29

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle oluşan ‘kitlesel travmanın’ İkinci Dünya Savaşı'ndan daha yoğun olduğunu söyledi.
Ghebreyesus, pandeminin ruh sağlığı üzerindeki etkisinin uzun yıllar boyunca süreceğini de sözlerine ekledi.
DHA'nın haberine göre; Ghebreyesus, “İkinci Dünya Savaşı’nın ardından çok sayıda hayatın etkilenmesi nedeniyle dünya kitlesel travma yaşadı. Corona virüsü pandemisinde ise daha fazla hayat etkilendi” ifadelerini kullandı. DSÖ'den epidemiyolog Maria Van Kerkhove da insanların ruh sağlığının öncelikli olması gerektiğine vurgu yaparak, pandeminin uzun vadede insanlık üzerinde psikolojik açıdan önemli etkisinin olacağı konusunda uyarıda bulundu.
Boğaziçi'ne İÜ ve İÜ-Cerrahpaşa öğretim üyelerinden destek mektubu
Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ve akademisyenlerine destek amacıyla İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa'dan öğretim üyeleri bir mektup yayımladı.
07-03-2021 11:57

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör olarak atanan Melih Bulu'ya karşı sürdürülen protestolara, İstanbul Üniversitesi (İÜ) ve İÜ-Cerrahpaşa'dan öğretim üyeleri yayımladıkları mektup ile destek çıktı.
Akademisyenlerin "Evet bir sorun var! Tüm üniversiteler kendi bileşenleri tarafından seçilmiş bir rektör ile yönetilmeli" başlığıyla kaleme aldığı mektupta ''Hiç merak etmeyin, her değişik görüşten, ama en öncelikli amaçları, öğrencilerinin bilimsel ve demokratik değerlerle donanmış iyi insanlar olmasını amaçlayan öğretim üyeleri hâlâ çoğunlukta. Ve bu büyük çoğunluk olan bizler, öğrencilerimizin gözlerindeki ışıltının kaybolmaması ve hep yukarıya bakmaları için elimizden gelen her şeyi yapmaya devam edeceğiz" ifadeleri kullanıldı.
Akademisyenlerin destek için yayınladıkları mektubun tamamı şu şekilde:
"Sevgili Öğrencilerimiz;
Hepiniz farklı coğrafyalardan, farklı kültürlerden üniversite dünyasına katıldınız. Her biriniz, kendinizi geliştirmek, dünyanızı zenginleştirmek, farklı yaşamları tanımak, farklı düşünceleri keşfetmek ve bütün bunların yanında iyi bir insan, iyi bir meslek sahibi olmak adına, zorlu sınavlardan geçerek üniversiteli oldunuz. Şu an öğrencilerimiz, yarın meslektaşlarımız ve hepsinden önemlisi, yaşlarımızdan dolayı belki birçoğumuzun göremeyeceği, güzel geleceğin yaratıcıları olacaksınız. Bizler bu yaşam yolunda, sizlerin önce iyi bir insan, sonrasında hayatı sorgulayan, merak eden, eleştiren, bütün görüşlere saygı duyan, dogmalardan uzak, donanımlı yetişkinler olarak hayata devam etmeniz konusunda elimizden gelen her şeyi yapıyoruz, yapacağız.
Sevgili Öğrencilerimizin Aileleri, Yakınları
Hepiniz öğrencilerimizin yaşam yolunda türlü zorluklara, türlü sınavlara göğüs germesinde en büyük yardımcıları oldunuz, üniversiteyi kazandıklarında en büyük mutluluklardan birini yaşadınız. Üniversite orta öğrenim değil, kuşkusuz. Bizler genç yetişkinlere eğitim verdiğimizin farkındayız. Onlar haklı olarak bireysel farklılıklarına saygı duyulsun ister. Geleceğe güvenle bakan, kendine güven duyan insan olmanın ön koşuludur bu. Farklı görüşte, faklı dini inançta, farklı etnik kökende olabilirler ve bunlara saygı duyulsun isterler. Üniversite bütün bireysel farklılıklara saygı duyma yeridir, biz farkındayız. Saygı duyulmayı beklemek sadece öğretim verenlerin değil, öğrencilerin de hakkıdır.
Demokrasi bir kültürdür, farklılıklara saygı duymayı, düşünceni ifade edebilmeyi, haksız olduğunu düşündüğün bir şeyle karşı karşıya isen, başkalarının haklarına saygı duyarak, yasalar çerçevesinde itiraz edebilmeyi de içerir. Biz üniversitelerin demokrasi kültürüne sahip yerler olması gerektiğine inanıyoruz ve bu bilinçle davranıyoruz. İstiyoruz ki bu kültür, sizlerin öğrencilerimize verdiğiniz iyi insan olma kültürü ile birleşsin, istiyoruz ki bu kültür, öğrencilerimizin kuracakları yeni hayatlarda, yeni ilişkilerde yaşasın, aktarılsın.
Bunun inancındayız, bu inançla yapıyoruz işimizi. Üzücü haberler duyuyorsunuz basında. Bu insanlara mı bırakıyoruz eğitim işini dediğinizi duyuyor gibiyiz. Ama inanın onlar bir avuç. Hiç merak etmeyin, her değişik görüşten, ama en öncelikli amaçları, öğrencilerinin bilimsel ve demokratik değerlerle donanmış iyi insanlar olmasını amaçlayan öğretim üyeleri hâlâ çoğunlukta.
Ve bu büyük çoğunluk olan bizler, öğrencilerimizin gözlerindeki ışıltının kaybolmaması ve hep yukarıya bakmaları için elimizden gelen her şeyi yapmaya devam edeceğiz."