Soğuk Su İçmek Hastalandırır Mı?

Soğuk Su İçmek Hastalandırır Mı?

"Soğuk su içme hasta olursun" "Terli terli su içme hastalanırsın" "Soğukta kaldın hastalandın" mitleri gerçek mi?

Hemen herkesin dillendirdiği, annelerin sıkça tembih ettiği “Soğuk su içme, içersen hasta olursun! “ miti doğru mu? 

Soğuk veya sıcak havalar, kimi zaman hastalıklara giden yolu açan faktörler olabilirler. Bu bilinen bir gerçek fakat yapılan araştırmaların ezici bir çoğunluğu, soğuk içecekler veya soğuk ortamlarda kalmanın hastalıklarla doğrudan hiçbir ilişkisi olmadığını göstermektedir. Hava sıcaklığı, hipotermi veya hipertermi gibi doğrudan aşırı sıcaklık değişimiyle ilgili olan sorunlar haricinde, hastalıkların nedeni değildir.

Bu iddia ise kimi zaman soğukta kaldıktan ya da soğuk bir içecek tükettikten kısa bir süre sonra hasta olmanın, hastalığın nedeninin bu soğukluk kaynakları olması gerektiğine yönelik inançtan doğmaktadır. İki olay arasında zamansal bir sıralama olmasının, önce olan olayın, daha sonradan olan olayın nedeni olmak zorunda olmadığını hatırlamak gerekmektedir.

Evrimağacı.org’da yayınlanan bir makale ile bu iddia hakkında bilinen gerçekler masaya yatırıldı.

HASTALIĞIN ANA SEBEBİ SICAK YA DA SOĞUK ORTAMLAR DEĞİLDİR

19. Yüzyıl'da ünlü bilim insanı Louis Pasteur tarafından geliştirilen ve günümüzde gelişmiş bir versiyonu hala tek güçlü kuram olarak kullanılmakta olan Mikrop Teorisi'ne (İng: Germ Theory) göre, hastalıkların sorumlusu mikroskobik organizmalardır.

Sıcaklık veya soğukluk gibi fiziksel unsurlar, hastalıkların doğrudan nedeni olamazlar. Dolayısıyla terliyken soğuk su içmeniz, terli bir şekilde dışarı çıkmanız, soğuk bir ortamda kalmanız hasta olmanızın ana sebebi değildir.

Buna rağmen hastalığın doğrudan sebebi olmasa da sıcak veya soğuk ortamlar, savunma sistemimizin ve vücudumuzun çalışma biçimini etkileyerek hastalığa yakalanma olasılığımızı değiştirebilir. 

Örneğin 2005 yılında yapılan bir araştırmada 90 insan deneğin ayaklarını her gün 20 dakika 0 dereceye yakın suda tuttular. 90 diğer denek ise bunu yapmadan, 20 dakika boş bir kaba ayaklarını sokarak bekledi. Bu sırada deneklerin vücut sıcaklığı dağılımları ve kan akışları takip edildi. 5 günün sonunda, ayaklarını soğuk suya sokan deneklerin %29'u soğuk algınlığı belirtileri gösterirken, diğer grupta %9 bu belirtileri gösterdi. Aradaki fark dikkate değer miktarda gibi gözükse de, araştırmacılar bu oranların soğuk ortamda kalma ile hastalık arasında bir ilişki olduğunu ileri sürecek kadar yüksek olmadığı sonucuna vardılar.

Yine de bulguları, sıcaklık ve kan akışı dağılımları hakkında bazı önemli bilgiler veriyordu: Soğuk ortamlarda, eğer üşüyorsak, vücudumuz en çok üşüyen bölgelerimize en çok kanı pompalar ve orayı ısıtmaya çalışır. Bu, evrimsel olarak mantıklıdır: Eğer ki birkaç saat içinde soğuktan donarak ölecekseniz, savunma sisteminizi güçlü tutarak günler sonra oluşabilecek bir hastalıktan korunmaya çalışmanın anlamı yoktur.

Soğukla mücadele etmek aciliyeti olan bir konudur. İşte bu soğuk kısımları ısıtma çabası sırasında, diğer bölgelerimizde kan akış miktarı düşer. Eğer bu bölgede bakteriler gibi patojen (hastalık yapıcı) unsurlar varsa (ki bunlar her yer de olduğu için, oralarda da olmaları çok olası); o bölgede yeterince beyaz kan hücresi bulunmayacağı için hastalık oluşumu meydana gelebilmektedir. Yani bizi hasta eden de bu patojenlerdir. Soğuk, muhtemel aracılardan birisidir.

SOĞUK İLE HASTALIK ARASINDAKİ İLİŞKİ

Bugüne kadar yapılan araştırmaların büyük çoğunluğu hava durumu veya sıcak/soğuk tüketimi ile hastalıklar arasında istatistiki olarak anlamlı bir ilişki tespit edememiştir.

Öyle ki, 2007 yılında yapılan bir tarama makalesinde (İng: review paper) göre bugüne kadar soğuk ile hastalıklar arasında ilişki kurmayı başaran tek 1 adet makale yayınlanmıştır. 2005 yılında yapılan o araştırmada, insanlarda soğuk algınlığına (nezleye) neden olan rhinovirüsler mutasyona uğratılarak farelere bulaşacak bir şekilde değiştirilmiştir.

Sonrasında, soğukta bırakılan fareler ile normal sıcaklıktaki farelerin virüse olan tepkisi incelenmiştir. Görünen o ki, soğukta olan farelerin savunma sistemi, normal sıcaklıkta olanlara göre daha yavaş çalışmaktadır. Bu da, soğuğun hasta olmamızın yolunu nasıl açıyor olabileceğibi göstermektedir: Daha düşük sıcaklıklar, memelilerin savunma sistemini yavaşlatmaktadır.

Carl Zimmer, New York Times'da bu araştırmayı şöyle özetliyor: Normal vücut sıcaklığında, hücreler karmaşık bir savunmayla virüse cevap verdiler. Henüz enfekte olmamış hücrelere uyarı sinyalleri göndererek onları uyardılar. Bu hücreler, antiviral proteinler salgılayarak rhinovirüslere karşı savunmalarını güçlendirdiler. Ancak kısmen daha soğuk olan 91.4 Fahrenheit'ta (33 santigrat derecede) işler değişti. Komşu hücreler sadece zayıf bir savunma ileri sürebildiler. Bu sayede rhinovirüsler onlara kolayca bulaşıp üreyebildi. Bu durum, insanların soğuk havalarda nezleye neden daha kolay yakalanabildiğini izah edebilmektedir: Soğuk havalarda, savunma sisteminiz zayıflar.

Ancak belirtmek lazım ki bu araştırmanın sonuçlarıyla çelişen bazı araştırmalar da bulunuyor. Örneğin 18-65 yaş arası 3000 insan üzerinde yapılan bir çalışmada, kendilerini 90 saniye buz gibi soğuk suyla şoka maruz bırakan kişilerde savunma sisteminin tetiklenerek daha da güçlü hale geldiği tespit edildi. Bu, daha kısa bir süre olsa da, soğuğun tek başına hastalık sebebi olamayacağını gösteriyor.

BOĞAZ AĞRISININ SEBEBİ SOĞUK SU MU?

Dünya çapında birçok doktor arasında yapılan bir araştırmaya göre, doktorların %95'inden fazlası boğaz ağrısının (faranjit) mikrop sebepli olduğunda hem fikirdir. Yapılan araştırmada hastaların faranajit durumlarının %40-60 arasının virüslerden kaynaklandığı, %15'i Streptococcus cinsi bakterilerden kaynaklandığı, geri kalan yüzdenin ise diğer mikroorganizmalardan kaynaklandığı tespit edilmiştir. Hiçbir araştırma deneğinde, hastanın faranjit olmasına rağmen mikroorganizma bulunmaması durumuna rastlanmamıştır.

Yani tek başına sıcaklık unsurunun hastalık yapması mümkün gözükmemektedir. Dolayısıyla hastalık öncesinde, sırasında ya da sonrasında içeceğiniz soğuk suyun, hastalık ile doğrudan hiçbir ilgisi olmayacak, hastalığınızı büyük ihtimalle kötüleştirmeyecektir.

ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü'nün konuyla ilgili açıklaması şu şekildedir: Soğuğa maruz kalmak ile soğuk algınlığı (nezle) gibi hastalıklara yakalanma ihtimalinizin artması arasında ilişki olduğunu gösteren hiçbir deneysel çalışma bulunmamaktadır.

Yapılan bir diğer çalışmada bilim insanları soğuk havaların değil, soğuk havalarla ilişkilendirilen; ancak hava sıcaklığına tamamen bağlı olmayan "nemlilik" durumunun, daha doğrusu "nem eksikliği"nin (kuru havaların) canlıları daha fazla hasta edebildiği ortaya çıkarılmıştır. Ancak yine kuru hava, hastalığın ana sebebi değildir; sadece hastalığın yolunu açmaktadır.

Kuru havalarda nazal boşlukta (burun boşluğunda) bulunan mukoza tabakası kurur. Böylece burundan nefes alırken tutulup etkisiz hale getirilebilen virüs ve bakteriler etkili bir şekilde durdurulamamaya başlar. Bu da, hasta olma şansımızı katlayarak arttırır. Ancak eğer ki savunma sistemimiz yeterince güçlüyse, bu sorunun üstesinden gelinecektir. Yine de tavsiyemiz, soğuk havalardan değil de, kuru havadan uzak durmanızdır. Şunu belirtmekte de fayda var: Kuru havada burnunuzun akmasının sebebi, mukoza tabakasını ıslak tutma çabasıdır. Eğer kuru havaya çok fazla maruz kalırsanız, bu çaba başarısızlıkla sonuçlanacaktır.

SOĞUK HAVALARDA TİTREME DAVRANIŞI HASTALIK BELİRTİSİ MİDİR?

Soğuk havalardaki titreme davranışı, hastalık belirtisi değildir. Beyin, vücut sıcaklığını korumak amacıyla kasları kısa sürelerle ama şiddetli bir şekilde uyarıp gevşetir. Bu sayede, hareket ve ısı üretimi sağlanır. Bu ısı üretimi sayesinde vücudun ısınması hedeflenir. Yine, yukarıda açıkladığımız gibi, soğuktan kaynaklanan bu titremenin hastalıkla doğrudan bir ilgisi yoktur.

SOĞUK SU İÇEREK ZAYIFLAMAK

Amerikan Spor Tıbbı Üniversitesi, yapılan egzersizler sonrasında soğuk su içilmesini (~15 derece) tavsiye etmektedirler. Çünkü yapılan çalışmalar, soğuk suyun oda ya da vücut sıcaklığındaki suya göre daha fazla kalori yakımına sebep olduğunu göstermektedir. Günde, soğuk bir şekilde içeceğiniz 2 litre su, sadece 70 kalori yakmanıza sebep olacaktır. Ancak tabii kalorilerini detaylıca sayan insanlar için uzun vadede bu günde 70 kalori son derece faydalı olabilecektir.

Bu noktada uyarmakta fayda var: Vücudunuz çok sıcakken aniden soğuk su içmeniz baş dönmesine sebep olabilir, çünkü merkezi sinir sisteminiz bu değişikliğe adapte olabilmesi için vücudu uyarır. Bu sebeple tavsiyemiz, egzersizler sonrasında soğuk suyu kafanıza dikmeden önce 2-3 küçük yudum alarak vücudunuzu adapte etmeniz, sonra geri kalanını içmenizdir.
 

DAHA FAZLA