Sivil itaatsizlik

Sivil itaatsizlik

“İnsan bu Amerika hükümetine nasıl olur da hürmet eder? Söyleyeyim, kendini küçük düşürmeden edemez. Kölelliğin de hükümeti olan o siyasi teşkilatı benim hükümetim olarak tanımam mümkün değil.”

Şadi Eraslan

En iyi hükümet hiç hükmetmeyendir.

Kölelik karşıtı, çevreci ve vergi direnişçisi, 19. Yüzyılın entelektüellerinden Henry David Thoreau, Sivil İtaatsizlik kavramının siyasi literatüre girmesini sağlayan kişidir. Daha önce İleri Kitapta Yürümek adlı kitabını yazmıştık.  Yürümek kitabında olduğu gibi yazar bu kitabında da bizi farklı düşünmeye sevk eder.

Thoreau Meksika savaşı sırasında vergi ödemek istemediği için hapishanede alıkonulur. Bir geceyi hapishanede geçirdikten sonra bilmediği biri tarafından borcu ödenir ve serbest bırakılır. Öyleki borcu ödendikten sonra hapisten zorla çıkarıldığı söylenir.Hapishanede geçirdiği bir günü bile iyi değerlendirmeye çalışarak kasabasını ve kasabadaki insanları burdan daha iyi anladığını söyleyecektir. O bu alıkonmayı hapsedilmek olarak algılamayacaktır. Çünkü devletin onun karşısındaki aciz tavrı yalnızca onun bedenini hapsettğini, asıl önemli olanın düşünceleri olduğunu ve bunun önüne kimsenin geçemediğini belirtir. Dışarda olduğu gibi burda da devlete itaat etmeyecektir. 

Devlet çaresizlikten başvurulan bir yoldur. Ancak çoğu zaman devletler genellikle çözüm üretemez. Devlet çözüm üretmediği dönemlerde, halkın kendisine verdiği yetkiyi istismar ederek, otoriteyi sağlamak için kolluk kuvvetlerini devreye sokar. Halkın içinden seçtiği insanları bir motorun sahip olduğu mekanizma gibi donatarak, kalıcılığını devam ettirmek için silah niyetine kullanır.  Thoreau  göre en ‘’iyi hükümet en az hükmedendir’’. Hatta bu uygulandığında en iyi hükümettin hiç hükmetmeyen bir anlayış doğuracağını ifade edecektir. 
‘’En iyi hükümet en az hükmedendir’’ şiarını gönülden benimsemiş biriyimdir ve bunun daha hızlı, daha sistematik bir şekilde hayata geçirildiğini görmek isterim. Bu şiar, uygulandığında şu noktaya gelir ki buna da inanırım: ‘’ En iyi hükümet hiç hükmetmeyendir.’’

Devleti sertçe eleştiren Thoreau’nun tek dileği devletle yüz göz olmadan, devletten uzak bir yaşam sürmek.  Ona göre devlet halk yetkileri verdiği gibi bunları istismar eden bir kurumdan başka bir şey değildir. Devletin en büyük amacı insanların başkaldırmaması ve  itiraz edemeyecekleri bir hayat yaşamalarıdır. 

Amerika hükümetinin sayısız suç işlediğini, köleci ve işgalci bir yapıya sahip olduğunu, amacının ise insanları köleleştirerek devamlılığını sağlamasıdır.  Devlete boyun eğmeyerek köleliğe karşı çıkacaktır. Hükümet olarak kabul edenlere ise kendilerine yaptıkları saygısızlık olarak görecektir. 

‘’İnsan bu Amerika hükümetine nasıl olur da hürmet eder? Söyleyeyim, kendini küçük düşürmeden edemez. Köleliğin de hükümeti olan o siyasi teşkilatı benim hükümetim olarak tanımam mümkün değil.’’

Tarihteki çoğu düşünür gibi, o da devletin işlevini tanımlar. Thoreau’ya göre devlet yalnızca parası olmayan yoksul halkı baskı altına almaya çalışan bir kurumdur.  Malı mülkü olmayan bir kişi devlete para vermek istemediğinde, yalnızca birkaç kişinin yetkisiyle cezalandırılır ancak; bir kişi devletten çok para çalarsa bu kişiye ceza verilmeden salıverilecektir. 

Dünyanın neresine bakarsak bakalım, birbirinden çokta farklı olmayan durumlarla karşılaşırız. Bütün devletlerin tek bir işlevi olduğunu, bunun ise kendi iktidarlarını sarsmayacak yasalar olduğudur. Karşılarında herhangi bir tehdit gördüklerinde bu yasalar rafa kaldırılır ve kendi işlerini yola koyacak yeni yasalar devreye sokulur. Örneğin işçilerin sendikal hakları yasal bir hak olarak görülür fakat işçiler sendikaya üye olmak istediklerinde, işlerinden olurlar. Bunun için devreye girdiklerinde ise devletin silahı durumuna gelen kolluk kuvvetleriyle karşılaşırlar. Anlayacağınız devlet yalnızca yoksul halka tehdit oluşturmakta ve kendi saltanatları için heran savaş ilan edecek durumdadır. Thoreau ise çareyi devletten uzak yaşamakta bulur. Halkın ise topyekün bundan kaçması söz konusu değildir. Yapılacak tek bir şey var o da ancak bunların farkına varılıp buna karşı yöntem geliştirmektir. Bu açıdan Thoreau’nun Sivil İtaatsizliği büyük bir önem teşkil etmektedir. 

Sivil İtaatsizlik geçtiğimiz  ay Egemen Özkan’ın çevirisiyle İthaki yayınlarından basıldı. Sivil İtaatsizlik devletin gerçek yüzünü görmemize yardımcı olacak, yasalarla garanti altına alınan yönetme tarzlarını sorgulamamızı, bu yönetimi yeniden gözden geçirmemizi sağlayacaktır. Sıradan bir okuma kitabından öte, eğitim kılavuzu işlevine sahip bir yapıt olarak karşımıza çıkmakta. Kitapta aynı zamanda ilkesiz hayat adlı metnide yer alıyor.

KÜNYE: Sivil İtaatsizlik, Henry David Thoreau, Çev. Egemen Özkan, İthaki Yayınları, 2019, 69 Sayfa

DAHA FAZLA