Sivas Katliamı'nın üzerinden 28 yıl geçti: 'İktidar failleri koruyor, katliamcı zihniyet hala işbaşında'

Sivas Katliamı'nın üzerinden 28 yıl geçti: 'İktidar failleri koruyor, katliamcı zihniyet hala işbaşında'

2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas Madımak Oteli'nde 33 yazar ve aydın ile iki otel çalışanı yakılarak katledildi. Sivas Katliamı'nda yaşamını yitirenler her yıl olduğu gibi bugün de Madımak Oteli önünde anıldı.

İzel Sezer - @izelsezer

Bundan tam 28 yıl önce Pir Sultan Abdal’ı Anma etkinliği için 2 Temmuz 1993 yılında Sivas’a giden Alevilere, aydın ve sanatçılara yönelik saldırılar sonrası Madımak otelin gerici-faşist kalabalıklar tarafından yakılmasıyla 33 kişi hayatını kaybetti.

2 Temmuz 1993 günü Madımak Oteli’nin önüne gelen faşist bir güruh, “Sivas laiklere mezar olacak” sloganları atarak Halk Ozanları Heykeli’ni yıktı. Polis ve askerin müdahale etmemesi üzerine sayıları 15 bine ulaşan gerici-faşist güruh Madımak otelini ateşe verdi.

Aralarında 12 yaşındaki Koray Kaya, 15 yaşındaki Menekşe Kaya, 16 yaşındaki Asuman Sivri, Asım Bezirci, Nesimi Çimen, Muhlis Akarsu, Metin Altıok ve Hasret Gültekin’in de bulunduğu 33 aydın, yazar, semah dönen çocuklar ve gençler yanarak yaşamını yitirdi.

Aziz Nesin’in de aralarında bulunduğu 51 kişi ise ağır yaralarla katledilmekten kurtuldu.

DAVA SÜRECİ

Yakın tarihe ‘Sivas Katliamı' olarak geçen bu olayın perde arkasında yaşananlar hâlâ tartışılıyor. Aradan 28 yıl geçmesine rağmen hukuki süreç bitmedi ve şimdi de Anayasa Mahkemesi'ne taşındı.

Katliamdan bir gün sonra 35 kişi gözaltına alındı. Sonraki gözaltılarla sayı 190’na yükseldi. Gözaltına alınanların 124’ü hakkında “Laik anayasal düzeni değiştirip din devleti kurmaya kalkışma” suçlamasıyla dava açıldı, diğer şüpheliler ise serbest bırakıldı. İddianamede sanıkların “terör örgütü üyesi olmak ve propagandasını yapmak” suçlarından cezalandırılmaları talep edildi.

Soruşturmalar kapsamında Kayseri ve Sivas’ta açılan üç ayrı dava, güvenlik gerekçesiyle Ankara’ya alındı.

Ankara 1 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesinde (DGM) 79’u tutuklu 124 sanığın yargılanmasına 21 Ekim 1993 Perşembe başlandı. Mahkeme, 26 Aralık 1994’te 26 sanığı, “birden ziyade kişiyi yangın çıkarmak suretiyle öldürme, faili belli olmayan adam öldürme” suçlarından 20 yıl hapse çarptırdı, ancak olayda yazar Aziz Nesin’in tahrikini gerekçe göstererek cezaları 15 yıla indirdi.

Mahkeme, 60 sanığı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetten 3’er yıl hapis cezasına mahkum etti. Yakalanamayan eski Sivas Belediyesi Meclis Üyesi Cafer Erçakmak’ın dosyasını ayıran mahkeme, 37 kişi için beraat kararı verdi.

YARGITAY KARARI BOZDU

Dönemin Ankara DGM Başsavcısı Nusret Demiral ile müdahil avukatlar, DGM’nin kararını “taraflı, hukuka ve adalete aykırı” olarak niteleyerek, temyize gitti.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, olayların “Cumhuriyete, laikliğe ve demokrasiye yönelik olduğunu” belirterek DGM’nin kararını esastan bozdu.

Daire, sanıklardan 42’sinin bu maddeye göre idam, 39’unun da “Anayasal düzeni zorla bozmaya kalkışmaya iştirak” suçundan 5 ile 15 yıl arasında değişen ağır hapis cezasıyla yargılanması gerektiğini bildirdi.

Yargıtay, 25 sanığın beraat kararını onarken, 3 sanığa verilen 3’er yıllık mahkumiyeti gerekçeleri yazılmadığı için bozdu. Yine 3’er yıl hapis cezalarına mahkum olan 14 sanığın da beraat etmeleri gerektiğini bildirdi.

Yargıtay, Aziz Nesin’in tahriki iddiasıyla yapılan indirimi yerinde bulmayarak, bazı sanıklar hakkında ölen maktul ve mağdur sayısınca ayrı ayrı uygulama yapılması gerekirken, tek ceza tayini öngörülmesinin de yasaya aykırı olduğuna hükmetti.

Ankara 1 No’lu DGM, Yargıtayın bozma kararına uyarak yargılamayı, 19 Kasım 1996’da yeniden başlattı. Bozma kararına büyük oranda uyan mahkeme 28 Kasım 1997’de kararını verdi. 33 sanık idam cezasına mahkum edilirken, 4 sanık 20’şer yıl, bir sanık 15 yıl, 27 sanık 7 yıl 6’şar ay, 2 sanık 5’er yıl ağır, bir sanık ise 2 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Mahkeme, ilk yargılama sonunda 3’er yıl hapis cezasına mahkum edilen 11 sanık hakkındaki ilk kararında direnirken, 14 sanığın beraatini kararlaştırdı. 6 sanık hakkındaki dava dosyası ayrılırken, hükümle birlikte tutuklu 4 sanığı tahliye etti. Ancak bu karar da temyiz edildi.

İKİNCİ KEZ BOZMA

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, bu kez, 33 sanık hakkındaki idam kararını usul yönünden bozdu. Daire, usul eksikliği olarak sanıkların “nüfus cüzdanlarındaki mühürlerin okunmaması ve soyadlarındaki çelişkiyi” gösterdi.

Ankara 1 No’lu DGM’de üçüncü kez görülmesine 26 Şubat 1999’da başlanan davada sanıklar Mevlüt Atalay, Durmuş Tufan ve Ali Kurt, Pişmanlık Yasası’ndan yararlanmak istediklerini söyledi.

Bu talep üzerine mahkeme, İçişleri Bakanlığına müzekkere yazdı. 26 Mayıs 2000’deki duruşmada gelen cevaba göre bakanlık bu sanıkların Pişmanlık Yasası’ndan yararlanamayacaklarını bildirdi.

Sivas Katliamı ana davasında, Ankara 1 Nolu DGM’de tutuklu yargılanarak hapis cezası alan, Yargıtayın bozma kararı sonrası ise firari oldukları anlaşılan sanıklar Murat Sonkur, Eren Ceylan ve Murat Karataş’ın ise yargılanmalarına Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinde devam ediliyor.

SİVAS'TA KATLEDİLENLER ANILDI

Sivas'ta 2 Temmuz 1993 yılında katledilenler Türkiye'nin dört bir yanında anılıyor

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Sivas şubesi önünde toplanmaya başlayan kalabalık Madımak Otel'e yürüdü.

Yürüyüşe PSAKD Genel Başkanı Gani Kaplan, PSAKD Genel Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Ağçal, Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu Başkanı Hüseyin Mat, Alevi Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Celal Fırat, Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Hüseyin Güzelgül, CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, CHP Milletvekili Özgür Özel, HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, HDP İstanbul Milletvekilleri Zeynel Özen ve Ali Kenanoğlu HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, HDP Sözcüsü Ebru Günay da katıldı.

'28 YIL ÖNCESİNDEN DAHA KÖTÜ DURUMDAYIZ'

Yürüyüş öncesi İleri Haber'e açıklamalarda bulunan PSAKD Genel Başkanı Gani Kaplan, "Bugün geldiğimiz noktaya baktığımız zaman 28 yıl öncesine göre daha kötü durumda olduğumuzu söyleyebiliriz" dedi.

Kaplan şunları kaydetti:

"Aradan 28 yıl geçmesine rağmen bugün Türkiye'nin geldiği duruma baktığımızda 28 yıl öncesinden daha kötü durumda olduğumuzu söyleyebiliriz. Hem Aleviler açısından hem diğer demokratik kitle örgütleri açısından hem siyasi partiler açısından. Türkiye 1993'ün çok çok gerisinde kalmış durumdadır."

POLİSLER YÜRÜYÜŞÜ ENGELLEMEK İSTEDİ

2 Temmuz 1993 yılında Madımak Otel'de katledilenleri anmak için yürüyüş düzenleyen kitleye polisler engel oldu.

Polisler, yürüyüşte Almanca pankartın yer almasını gerekçe göstererek yurttaşların önüne bariyer çekti.

Yurttaşlar, polis barikatını aşarak yürüyüşe devam etti.

'KATİLLERİ TANIYORUZ'

Otel önünde son bulan yürüyüşün ardından, karanfil bırakıldı. Burada konuşan HDP Sözcüsü Ebru Günay, Sivas Katliamı’nda adaletin yerini bulmadığını belirterek, iktidarın failleri koruduğunu söyledi. Katliam zihniyetinin günümüze kadar devam ettiğini söyleyen Günay, “Failleri çok iyi tanıyoruz. Katleden bir zihniyetle karşı karşıyayız. Zihniyet hala derin devlet ile işbaşında” diye konuştu.

 

ANKARA

Ankara'da Mimarlar Odası'nda bir araya gelen toplumsal muhalefet güçleri, Madımak Katliamı'nda yaşamını yitirenleri andı. Anmada yapılan basın açıklamasında, "Dünden bugüne hangi siyasi parti iktidar olmuşsa sadece Alevilere Kürtlere değil diğer tüm devrimci-demokrat-muhalif kesimlere karşı baskı, zulüm, katliam ve sindirme politikalarını aralıksız olarak sürdürmüştür. Son on dokuz yıldır iktidar olan AKP, Gezi direnişinden beri ülkeyi süreklileştirilmiş bir ‘Olağanüstü Hal’ rejimiyle yönetmeye çalışmaktadır. Çünkü AKP iktidarı izlediği politikalarla ülkeyi uçurumun eşiğine getirmiştir. Bu yüzden artık rıza üreterek iktidarını sürdürme şansı kalmadığından, kendi iktidar bekaası için, ülkede ağır bir baskı rejimi kurmuştur. Bu süreçte çıkarılan KHK’larla yüz binlerce insan haksız yere işinden atılmış, muhalif basın yayın organları kapatılmış, binlerce insan hukuksuz kararlarla tutuklanmıştır. Bu haksızlığa boyun eğmeyip direnenler, AKP iktidarının saldırgan politikalarının hedefi olmuşlardır. Devletin yıllardır sürdürmekte olduğu ötekileştiren zihniyeti, kendini İstanbul Sözleşmesi’ni kabul etmeyip, yaşanan şiddete göz göre göre izin vermesiyle de göstermektedir." denildi. 

Fotoğraf: Ahmet Ensar Şen