Sinop'ta iş cinayeti: Tamir ettiği kepçenin altında kalan işçi yaşamını yitirdi
Sinop'un Gerze ilçesinde Çağrı Can Çevikbaş isimli iş makinası operatörü, tamir ettiği kepçenin altında kalarak yaşamını yitirdi.
14-03-2021 17:45

Sinop'un Gerze ilçesinde, 28 yaşındaki Çağrı Can Çevikbaş isimli iş makinası operatörü, tamir ettiği kepçenin altında kalarak yaşamını yitirdi.
Samsun'a bağlı Atakum İlçe Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü’nde görev yapan iş makinesi operatörü Çağrı Can Çevikbaş, dün izinli olarak gittiği Sinop'un Gerze ilçesinde tamir için arızalı kepçenin altına girdi.
Aniden hareket eden kepçenin altında kalan Çevikbaş, olay yerinde hayatını kaybetti. Çevikbaş'ın cansız bedeni otopsi için Gerze Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.
Atakum Belediye Başkanı Cemil Deveci ise sosyal medyadan yaptığı açıklamada, “Atakum Belediyesi ailesi ne yazık ki genç bir ferdini kaybetti. Temizlik İşleri Müdürlüğü emekçimiz Çağrı Çevikbaş, dün akşam geçirdiği kaza sonucu aramızdan ayrıldı. Mesai arkadaşımıza Allah’tan rahmet; yakınlarına, sevenlerine başsağlığı ve sabır diliyorum” ifadelerine yer verildi.
İLGİLİ HABERLER
İşçi önderi Hasan Oğuz için Nurtepe'de eylem
Nurtepe-Güzeltepe Dayanışma Ağı, genç işçi önderi Hasan Oğuz ve iş cinayetinde yaşamını yitiren işçiler için eylem yaptı.
16-04-2021 20:08

İleri Haber
Koronavirüs sebebiyle yaşamını yitiren işçi önderi, Dev Yapı İş Avrupa Yakası Temsilcisi ve Nurtepe-Güzeltepe Dayanışma Ağı gönüllüsü Hasan Oğuz için Nurtepe Metro Meydanı’nda bir eylem düzenlendi.
Nurtepe-Güzeltepe Dayanışma Ağı üyeleri, yaşamını yitiren işçiler için saygı duruşuyla başladıkları eylemde yaptıkları açıklamada şu ifadelere yer verdi:
Salgının birinci yılında en az 861 işçi Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybetti. 2020 de en az 2 bin 427 işçi, iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Salgının son bir yılı olan bu sayılara her gün yeni ölümler ekleniyor.
Dayanışma ağı gönüllümüz, Dev yapı-iş Avrupa yakası temsilcisi, genç işçi önderi olan Hasan Oğuz arkadaşımız, Geçtiğimiz yıl 7 Nisan’da Galataport inşaatında çalıştığı esnada kalp krizi geçirerek hastaneye kaldırıldı. Tüm belirtileri Covid-19’u gösteriyordu ve o yönde tedavi uygulandı.6 günlük yaşam mücadelesinin sonunda Hasan’ı kaybettik. O dönem ölüm oranlarını saklamak için Hasan’ın raporlarında ölüm sebebi olarak ‘bulaşıcı hastalık’ yazdılar. İşçi arkadaşımız iktidarın çarklar dönsün diyerek sermayeyi gözetmesi yüzünden yaşamını yitirdi.
İşçi ve emekçilerin canını, yaşamını hiçe sayan sermaye düzeni, bugün de koronavirüs salgını döneminde işçileri “Ya hastalık, ya açlık” cenderesinde sıkıştırıyor. İşçi sınıfı hastalığı haline gelen Covid-19’a rağmen milyonlarca işçi ve emekçi, gerekli tedbirler alınmadan işyerlerinde çalıştırılmaya devam ediyor. Zorunlu ve acil işler dışında tüm işlerin durdurulup, işçilerin ücretli izne çıkarılması gerekirken tam tersine işçi ve emekçiler salgın ile yüz yüze bırakılmış durumda. Yine salgın döneminde işyerlerinde işçilere işten atma, ücretsiz izin, esnek çalışma, yıllık izinlerin gaspı gibi birçok dayatma yapılıyor.
Pandemi ile beraber iktidar çalışanlara, Kısa Çalışma Ödeneği ve ücretsiz izin adı altında işsizlik fonundan sağladığı ‘sözüm ona’ destek ile işçileri günde 39 TL ile geçinmeye zorlarken, işverenlere 16,7 milyar lira doğrudan teşvik ayırdı.
İktidarın Sermayaye sunduğu diğer bir teşvik ise tam bir işçi kıyımıdır. Kamuoyunda Kod -29 olarak bilinen "ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller" maddesini içeren yasa ile bugüne kadar 170 bin işçi işverenin keyfine bağlı olarak işten atılmıştır. Kod 29 ile salt işverenin beyanı yeterli görülmüş, işverene somut ispat veya kanıt sunma zorunluluğu getirmemiştir. Üstelik Kod 29 ile işten çıkarılan emekçilerin kıdem tazminatı ve işsizlik maaşı gibi hakları da gasp edilmektedir.
Bunlarla beraber tam bir güvencesizliği dayatan sermaye düzeni, 2020-2021 yıllları arasında en az 210 işçi ve emekçinin intihar etmesine sebep olmuştur. 210 kişinin yaklaşık 130’u ise hiçbir güvencesi olmadan ölüme terk edilen müzisyenlerdir. Bu intiharların sorumlusu pandemi dönemi yaptığı yanlış politikalarla halkı daha da yoksulluğa sürükleyip her daim sermayenin çıkarını düşünen ve gözeten iktidarın ta kendisidir!
Diğer taraftan yine Covid-19 ile beraber Dünya’da ve Türkiye’de dolar milyarderleri servetlerine servet katarken, Türkiye’deki dolar milyarderlerinin serveti, son 1 yılda neredeyse iki katına yükselmiştir.
İş ve İstihdam kayıplarının neredeyse %35’lere ulaştığı Pandemi koşullarında yoksulluk ve yoksunluk durumları daha da katlanılamaz ve kısa vadede de geri dönülemez noktalara gelmiş bulunmaktadır. İktidar açısından ise bu sorunlara yönelik baskı ve şiddet sarmalı arttıkça artmış, bu durum bütün çalışanları, emeklileri, kadınları ve gençleri derin bir yoksulluğun içine sürüklemiştir.
Kriz süreci, elbette ki sınıf mücadelesi açısından da başkaca yeni dinamik ve imkanları gündeme getirmektedir. Bu yeni dinamik ve imkanları işçi sınıfının birleşik mücadelesine çevirmek ve siyasallaşmış bir işçi hareketi yaratmak; bu amaçla da tabandan, işyerlerinden ve yerellerden başlayarak işçi sınıfının öncülüğünü yapacağı en geniş demokrasi cephesini kurmak ve güçlendirmek Hasan ve iş cinayetinde yitirdiğimiz bütün işçilere buradan sözümüz olsun!
Kayı İnşaat'ın konkordato süreci uzatıldı, adliye önünde fotoğraf çektirmek isteyen işçilere polis saldırdı!
Kartal Adliyesi’ne bir basın açıklaması yapmak isteyen işçiler, polis tarafından valilik kararı gerekçe göstererek engelleme girişimine maruz kaldı. Duruşmanın ardından ise fotoğraf çektirmek isteyen işçilere polis saldırdı.
16-04-2021 19:30

İleri Haber
Kayı İnşaat işçileri Kartal Adliyesi'nde konkordato davası öncesinde açıklama yapmak istedi. Polis, valilik kararını gerekçe göstererek açıklamayı engelleme girişiminde bulundu. Çabalara rağmen işçiler basın açıklamasını yaparken, açıklamada “Biz artık söz istemiyoruz, somut adım istiyoruz. Bankalar bir adım geriye çekilecek. Karar ne olursa olsun, biz haklarımızın peşinde olacağız” denildi. Duruşmada konkodato sürecinin uzatılmasına karar verildi. Duruşma sonrası adliye önünde fotoğraf çektirmek isteyen işçilere polis saldırdı.
Kayı İnşaat'ın Cezayir'deki Bechar Askeri Hastane, Cite Financiere, Oran Askeri Konaklama ve Ouargla Askeri Hastane şantiyelerinde çalışan işçilerin 2 yıllık maaşlarının ödenmediği ortaya çıkmıştı. Patron Coşkun Yılmaz’ın işçileri bir yıldır oyaladığı, işçilerin 28 Aralık 2019’da maaşlarını alamadıkları için Cezayir’de grev yaptığı, dava açtığı, yüzlerce kez patronlarla görüştüğü ancak buna rağmen verilen tek cevabın, “Bekleyin” olduğu ifade edilmişti.
İşçiler bunun üzerine İnşaat Emekçileri Sendikası (İnşaat-Sen) öncülüğünde Coşkun Yılmaz’ın ofisi önünde direnişe başlamış ve haklarının ödenmesini talep etmişti. İşçilerin direnişi üzerine şirket konkordato ilan etmek zorunda kalmıştı. Bu arada patron Coşkun Yılmaz'ın sermayesini Antep Şehir Hastanesi hisselerine yatırdığı ortaya çıkmıştı.
BAKANLIK SÖZ VERMİŞTİ
Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, Coşkun Yılmaz'ın Antep Şehir Hastanesi hisseleri üzerinden Kayı İnşaat işçilerinin hak edişlerini ödeyeceğini ve konuyu en üst düzeyde takip edeceklerinin sözünü vermişti.
MÜHLET BİTTİ, İŞÇİLERİN HAKLARI ÖDENMEDİ
Konkordato sürecinde beklenilen satışlar gerçekleşmeyince işçilerin hakları da ödenmedi. Bugün Kartal Adliyesi’nde görülecek dava ile konkordato süreci devam edecek ya da şirket iflasa gidecek.
İŞÇİLERİN EYLEMİNE ENGELLEME GİRİŞİMİ
İşçiler ise direnişi yeniden İstanbul’a taşıdı. Dün yapılan eylemin ardından bugün de dava öncesi Kartal Adliyesi’ne bir basın açıklaması yapmak isteyen işçiler, polis tarafından valilik kararı gerekçe göstererek engelleme girişimine maruz kaldı.
HDP Milletvekili Serpil Kemalbay, LİMTER-İŞ, ESP, Dostlu ve Dayanışma Derneği’nin de destek verdiği eylemde, girişimlere rağmen işçilerin açıklaması engellenemedi.
Açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
Polis, pandemiyi bahane ederek açıklamamızı yapmamızı engellemeye çalıştı. Valilik kararına göre bir ay boyunca eylemler, basın açıklamaları yapılamayacakmış. İşçiler her sabah tıklım tıklım toplu ulaşım araçlarıyla işlerine gidiyorlar. Fabrikalarda, atölyelerde, şantiyelerde işçiler burun buruna çalışıyor. Bu kararlar bir tek işçiler haklarını ararken, biz fikirlerimizi açıklarken mi işliyor. Kayı inşaat işçileri, bu ülkenin emekçileri bu meydanlara çıkmadan önce; bu ülkenin valileri, yetkilileri, bakanları neredeydi? İşçiler alın terinin karşılığını bile alamıyor. Bunlara karşı hiçbir yasa yok. Valiliğin eylemleri, basın açıklamalarını yasaklama kararı tamamen keyfidir. Siz önce genelgenizde yazan maddelere uyun. Marketler 10:00’da açılacakmış. Hangi market buna uyuyor? A101 işçileri sabahın köründe, o mağazaları açmaya çağrılıyor. Bu A101, Şok Marketleri, İstanbul’da değil mi? Genelgelerinizin maddelerini önce işçilerin yararına uygulayacaksınız. Basın açıklamamız valilik kararı ile yasaklanmıştır diye bir işleyişi kabul etmiyoruz, bundan sonra da kabul etmeyeceğiz.
1 ay boyunca İstanbul’da eylemler yaptık. Haklarımızı alana kadar mücadele edeceğiz dedik. Şirket konkordato ilan etti. Bugün dava ile ya iflas kararı ya da konkordatoya devam kararı çıkacak. Ama biz sadece hukuk yolu ile bu sorunun çözülemeyeceğini biliyoruz. Çünkü hukuk, mala mülke ipotek koyan bankaları koruyor. Hukuk, diğer sermaye gruplarını koruyor. Kayı İnşaat patronu Coşkun Yılmaz, işçilerin hak edişlerini ödemeyip, gidip o paralarla Gaziantep Şehir Hastanesi’ne yatırım yaparken bu bakanlıklar neredeydi? Ticari faaliyetleri adım adım izliyorsunuz. İşçiler Cezayir’de iken grev yaparken de bunu gördünüz. Çözeceğiz dediniz, tek bir adım bile atmadınız. Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran Dışişleri komisyonunda söz verdi, bu tutanaklara geçti. Hem de geçtiğimiz Çarşamba günü heyetimizle yaptığımız görüşmede, bu sorunu çözeceklerinin sözünü verdi. Biz artık söz istemiyoruz, somut adım istiyoruz. Bankalar bir adım geriye çekilecek. Karar ne olursa olsun, biz haklarımızın peşinde olacağız.
‘İLK ÖNCE YASA YAPILMALIDIR’
Çözüm bellidir; bunun için yasa yapılmalıdır. İflasta da konkordatoda da ilk önce işçi alacakları ödenecek diyeceksiniz. İşçilerin alın terinin önüne hiçbir bankanın ipoteği konamaz. Siz bu yasayı çıkarmakla mükellefsiniz. Siz o yasayı, tüm işçi sınıfı için çıkaracaksınız. Şirketleri, bankaları, sermaye gruplarını koruma devri kapanacak. İşçiler emek veriyorsa, haklarını da son damlasına kadar alacaklar. Biz sonuna kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Kimse sanmasın ki, işçiler evlerine dönecekler, bir süre sonra da bu konu kapanacak.
KONKORDATOYA DEVAM, İŞÇİLERE SALDIRI
Konkordato davasında ise mahkeme, konkordatonun devam etmesine karar verdi. Duruşma sonrası işçilerin adliye önünde fotoğraf çekilmesini polis ‘savcının talimatı var’ diyerek engellemek istedi. "Karar nerede" diye soran işçi ve avukatlara polis saldırdı.
Kayı İnşaat'ın konkordato süreci uzatıldı, adliye önünde fotoğraf çektirmek isteyen işçilere polis saldırdı!
— İleri Haber (@ilerihaber) April 16, 2021
Bir sağlık emekçisi daha koronavirüs sebebiyle hayatını kaybetti
TTB, Prof. Dr. Melih Aktan'ın Covid-19 sebebiyle hayatını kaybettiğini duyurdu.
16-04-2021 07:24

Türk Tabipleri Birliği (TTB), yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle bir sağlık emekçisinin daha hayatını kaybettiğini duyurdu.
AKP iktidarının ''Hakkınız ödenmez'' dediği fakat salgınla mücadelede yalnız bıraktığı sağlık emekçileri hayatlarını kaybetmeye devam ediyor.
TTB'nin yaptığı sosyal medya paylaşımına göre, İstanbul Tıp Fakültesi’nden emekli öğretim üyesi, Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Melih Aktan koronavirüs sebebiyle yaşamını yitirdi.
#ÖfkeliyizÇünküÖlüyoruz
— TürkTabipleriBirliği (@ttborgtr) April 15, 2021
İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi’nden emekli öğretim üyesi, Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Melih AKTAN’ı COVID-19 nedeniyle kaybettik.
Ailesine ve tüm sağlık camiasına başsağlığı diliyoruz. pic.twitter.com/oQ5pWynWvM
Kayı İnşaat işçileri haklarını almak için İstanbul'da
Ödenmeyen maaşları için 2 buçuk yıldır direnen Kayı İnşaat işçileri, Kadıköy'de eylem yaptı.
15-04-2021 15:56

İleri Haber
Hakları ödenmediği için daha önce patronun ofisi önünde direnen Kayı İnşaat işçileri, şirketin ilan ettiği konkordatonun geçici 3 aylık mühletinde de haklarının ödenmemesi üzerine bir kez daha İstanbul’a geldi. Kadıköy'de bir basın açıklaması yapan işçiler, konkordato sürecini başından beri takip ettiklerini belirtti.
Çözüm için devletin adım atması gerektiğini dile getiren işçiler, açıklamalarında şu ifadelere yer verdi:
Biz bir ay boyunca Kayı İnşaat İşçileri Koordinasyonu olarak bu şehrin tüm meydanlarında buluştuk. Bugün de Kadıköy’de bir aradayız. Bugüne kadar işçilere hukukun çözümsüz yolları bir adres olarak gösterildi. Biz üç aydır adım adım konkordato sürecini takip ediyoruz. Ama çözüm ne adliyeler, ne de işçileri aylarca yıllarca adliyelerde süründüren hukuk sistemidir. Batan şirketlerin nasıl kurtarıldığını biliyoruz. Peki hak edişlerini alamayan işçiler ne olacak? Buna cevap vermesi gereken devlettir.
Dün Ankara’da heyetimizle birlikte görüşmeler yaptık. Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran ile görüştük. Dışişleri Bakanlığı’nın konuyu adım adım takip ettiklerini, Bakanlığın ellerinden geleni yaptığını söylediler. Bundan sonra bizim aldığımız, tanıdığımız söz budur. Dışişleri Bakanlığı Kayı İnşaat işçilerinin alacaklarını alabilmeleri için ellerinden geleni yapmalıdır. Bankaların geri çekilmesi için de, adresimiz Dışişleri Bakanlığı olacak. Ortada bir söz var, getirilen bir süreç var. Biz bunların takipçisi olmaya devam edeceğiz.
'İŞÇİLERDEN YANA KARAR VERMELİDİR'
İşçiler hak edişlerini alabilmek için bu korona koşullarında ülkenin dört bir yanından geldiler. 2,5 yıl önce hak ettiğimiz parayı almak için geldiler. Devlet yetkilileri bize bir söz verdi. Hakim yarın ya konkordato sürecine devam ya da iflas kararı verecek. Hakim işçilerden yana karar vermelidir. Bankalar bir adım geri çekilsin. İflas ta olsa, konkordatoda olsa öncelik işçilerindir. Biz Afrika’nın o sıcağında canımızı dişimize takıp çalışırken, siz burada rahat koltuklarınızda oturuyordunuz. Yıllarca çalıştık, ama hak edişlerimize el koydular. 15 aydır, 20 aydır 300 aile alacakları bekliyorlar. Yarın mahkemede devlet bize verdiği sözü tutmalıdır.
Devlet işçilerin haklarını garanti altına almakla sorumludur. Bunun için kanunsa kanun, teklifse teklif. Tüm Meclis tüm bu sorunları gündeme getirmekle ve çözüm yolunu geliştirmekle sorumludur. Biz bunların takipçisi olacağız.
'PATRONLAR SIRTLARINI İKTİDARA DAYADI'
İşçilerden sonra söz alan Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu, iktidarın işçilere yönelik “düşman” siyaseti yürüttüğünü söyledi. İşçi hakkının yok sayıldığını dile getiren Piroğlu, "Kod 29 işçilere dayatılmaya devam ediliyor. Halk ne zaman hakkını arasa, karşısında polis zorunu buluyor. Burada işçiler hakkını aradığı zaman da aynı zorluklar ile karşılaşıyor. Patronlar sırtlarını iktidara dayamış ve önlerine polis kalkanını alarak işçinin hakkını yemeye devam ediyor" diye konuştu.
Sağlık Bakanlığı izin, emeklilik ve istifa başvurularını durdurdu
Bakanlık izinlerin durdurulduğunu, emeklilik ve istifa başvurularının da kabul edilmeyeceğini açıkladı.
15-04-2021 12:38

Sağlık Bakanlığı’nın 81 il valiliğine gönderdiği personel işlemleri hakkında “esnek mesai ve idari izin” genelgesine göre izinler durduruldu, istifa ve emeklilik başvurularının da kabul edilmeyeceği açıklandı.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın imzasıyla 81 il valiliğine personel işlemleri hakkında “esnek mesai ve idari izin” genelgesi gönderdi. Genelgede, “Kamu sağlık hizmetinin kesintisiz, etkin, salgının yayılımının önlenmesi ve salgınla mücadelede her alanda yeterli sayıda ve mücadelede tecrübe kazanmış personel eliyle yürütülebilmesi teminen Bakanlığımız merkez ve taşra teşkilatında görevli bütün personele yönelik olarak Cumhurbaşkanlığımızın 2021/8 sayılı Genelgelerine ve Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığının mezkur yazıları çerçevesinde aşağıdaki dizinlemelerin yapılması ihtiyacı hasıl olmuştur” denildi.
İzinlerin durdurulduğunu, emeklilik ve istifa başvurularının da kabul edilmeyeceğini açıklayan Sağlık Bakanlığı, bu önlemlerin sağlık hizmetinin kesintisiz ve etkin bir şekilde devam edebilmesi için alındığını belirtti.
CHP, TÜİK ve sendikaların verilerindeki farka dikkat çekti: Meclis'e işsizlik araştırılsın önergesi
CHP’li 26 milletvekili Türkiye’deki gerçek işsizliğin araştırılması için TBMM Başkanlığı’na araştırma önergesi verdi.
15-04-2021 11:14

CHP’li 26 milletvekili Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı işsizlik verileriyle sendikaların açıkladığı veriler arasında fark olduğunu belirterek Meclis'te araştırma açılmasını istedi. Önergenin ilk imzacısı olan CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, “TÜİK gerçek rakamları açıklamaktan uzak” dedi.
TÜİK, Şubat 2021'de işsiz sayısının bir önceki aya göre 250 bin kişi artarak 4 milyon 236 bin kişiye ve işsizlik oranının ise 0,7 puanlık artış ile yüzde 13,4'e yükseldiğini açıkladı. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR) da TÜİK verilerini baz alarak geniş tanımlı işsiz sayısının 10 milyonu buluğunu duyurdu. TÜİK ile DİSK’in işsizlik verileri arasındaki farka dikkat çeken CHP’li 26 milletvekili Türkiye’deki gerçek işsizliğin araştırılması için TBMM Başkanlığı’na araştırma önergesi verdi.
'İŞSİZLİK FONUNDAN YARARLANMADA ÖN KOŞUL ARANMASIN'
Önergede, “Pandemi dönemi ile git gide artan işsizlik göz önüne alındığında ‘İş Yasası’nın yeniden düzenlenerek keyfi işten çıkarmaların sona erdirilmesi, işsizlik sigortası ödeneğinden yararlanma koşullarının ve ödenek miktarının iyileştirilmesi ile Covid-19 koşullarında işsizlik sigortası fonu ödeneklerinden yararlanmada ön koşul aranmaması, işsizliğin alınacak etkili ve sürekli tedbirler ile önlenmesi amacıyla Anayasanın 98'inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105.maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz” denildi.
'HER GEÇEN GÜN İŞ ARAMAKTAN VAZGEÇEN İNSAN SAYISI ARTIYOR'
CHP’li Tanrıkulu ise önergeye ilişkin yaptığı açıklamada, “Türkiye’de işsizlik pandemi döneminde giderek artmakta. TÜİK gerçek rakamları açıklamaktan uzak. Geniş tanımlı işsiz sayısı 10 milyon civarında. Gençlerde bu oran yüzde 30’dan fazla, kadınlardan yüzde 40’a varan işsizlik oranları var. Her geçen gün iş gücünden azalan ve iş aramaktan vazgeçen insan sayısı da artıyor” diye konuştu.