Sınırların ötesinden gökkuşağı dallarına…

Sınırların ötesinden gökkuşağı dallarına…

“Sen, Ben, Elma Ağacı” savaşın ve göçün acımasız tarafından karmaşık sayılara uzanan bir yolculuğu sıcacık bir dostlukla buluşturuyor. Elma Ağacı’nın dalları sınırların ötesinden çocukların ellerine dokunuyor…

Umut Dağlar

Savaş ve göç yaşamın karanlık, duyguları tahmin edilemez, karmaşık ve acı dolu tarafı. Savaşın ve akabinde göçün yaşattıkları ise en çok çocukları derinden etkiliyor. Yaşamın acımasız tarafıyla daha ilk zihinsel ve duygusal şemalarını oluştururken tanışıyorlar, belleklerinde ise belki de telafi edilemez anlarla ve duygularla yaşamlarına devam ediyorlar. Siyaseti ve kötülüğün acımasız tarafı, onların sokaklarda rengarenk koşuşturması gereken zamanlarda onları bir karanlığa sürüklüyor. En temel gereksinimlerinden bile mahrum kaldıkları bu dönemde birçok eksiklik ve onarılamaz bir biçimde benliklerini ve yaşamlarını kurmaya çalışıyorlar.

“Sen, Ben, Elma Ağacı” savaşın ortasından gelen ve yaşamın renkli yönünü içinde taşıyan Musa ile yaşamın şanslı tarafından gözlerini açmış Bilgin’in öyküsünü anlatıyor bizlere. Bir dostluk ilmek ilmek işlenirken yaşamın gerçek tarafını, sınıf farklılıklarının bu hayatın dengesini oluşturan kısmı olduğunu ve tüm bunların arasında çocukların birbirleriyle birlikte yaralarını nasıl sarılabileceklerini gösteriyor.

Bilgin’in başı sayılarla dertteyken ve sayısal zekası bu kadar yüksek olan ailesi bu durumu asla kabul etmezken Bilgin bir salyangoza benzemek istediği zamanların sayısını çoktan unutmuştu. Rengarenk bakışları olan babaannesinin çabaları dahi onu ailesinin beklentilerinin altında kalmaktan kurtaramıyordu. Sayılar zordu, anlaşılmaz ve karmakarışıktı. Bilgin gittikçe içine kapanıyordu ki savaşın ortasından çıkıp gelmiş, umudunu dallarına iliştirdiği elma ağacı ile ona yaşamın renklerini verecek Musa ile tanışana kadar. Musa yaşamın renklerini sadece Bilgin’e vermeyecekti üstelik. Aynı zamanda Bilgin’in ailesini de yaşam yolculuğunda kendi yollarından geçirecekti. Sabırla, sevgiyle ve elbet Elma Ağacı’nın tükenmek bilmeyen umuduyla…

Yaşamın farklı taraflarından gelmiş çocukların dostluk öyküsü dizerken satırlara Sevim Ak, okuyuculara bazen satır aralarında bazen de apaçık biçimde birçok şeyin mesajını birlikte veriyor. Ebeveynlerin kaygı dolu dünyaları ve kocaman beklentileriyle çocuklarının yorgunluklarını, kuşak çatışmalarını, belli bir yaştan sonra “kendini” tam anlamıyla bulanları; yaşamın dengesinin birçok yolculuktan geçtikten sonra hiç akla gelmeyecek kişiler tarafından sevgiyle kurulabileceğini ve elbet çocuklar ve dünya arasında birçok sebeple oluşan uzaklığın telafi edilebilir olduğunu…

“Kapımı rüzgara, çatımı bulutlara açtım.

Haber gelsin, bana uğramadan gitmesin.”

Sayıların karmaşıklığı, uzaklardan gelen bir çift siyah gözün sabırlı bakışlarında son bulurken ve uzaklıklar sevginin yolunda sarmalanırken Elma Ağacı’nın umut dolu dallarında kendilerini bulan çocuklara… Savaşın yeryüzünden silinerek bir ağacın merhameti ve çocukların sevgisiyle kaybolduğu günlere…

KÜNYE: Sen, Ben, Elma Ağacı, Sevim Ak, Can Çocuk Yayınları, 2021, 223 Sayfa.

 

DAHA FAZLA