Sınıf mücadelesiyle kadın mücadelesinin birleştiği an

Sınıf mücadelesiyle kadın mücadelesinin birleştiği an

Erkek şefin, sabah on, akşam on altı haricinde kadın işçilere tuvalete gitme izni dahi vermediği ve tuvalet anahtarını cebinde taşıdığı bir fabrikada; kadınların imdadına “gizlice” tuvalete gitme izni veren kadın şefler yetişiyor. Bekârken “babalarına araba almak için” çalışan işçi kadınlar, evlendiğinde ise “maaşını eşinin avucuna bırakmak” zorunda kalıyor. Baba, erkek kardeş, koca, şef, patron…  Erkek egemenliğini her alanda geriletmek mümkün, bunu da sadece kadınlar yapabilir. Novome Grevi bize bunu anlatıyor.

Şilan Geçgel

“Fabrikaya giriyorsun hamile kadın yok. Toplu işten çıkarılanların listesine bakıyorsun, otuz kadından on beşi hamile. Çünkü hamile kadın sermayenin işine gelmiyor. Çalıştığım fabrikada iki yüz kadar çalışan vardı. Kadın işçiler çoğu zaman sabahlara kadar mesai yapardı. Bu durum ailelerin işine de geliyordu eve daha fazla gelir getirsin diye. İşçiler sabaha karşı beş civarı yerlerde, kesim masalarının ya da kumaş balyalarının üzerinde uyuyordu…”

“Evleninceye kadar bu tempo devam ediyor. Yaş ortalamaları 17-22… Tuvalete sabah onda, öğlen birde, akşam saat dörtte gidebiliyorlar. Bu saatler dışında tuvalet kilitli ve anahtarı da bant şeflerinde. Bant şefi kadınsa sorunsuz gönderiyor tuvalete, idare ediyor en azından…”

“İlk zamanlar 05:10’da servise biniyor, 06:00’da işbaşı yapıyorduk. İşin başında uyumamak için zor duruyorduk. Ramazan’da 04:00’te servise binip 05:00’te işbaşı yapıyorduk. Sonradan ilk vardiya 07:00’ye alındı. Vardiyalı işte uykusuzluk hep var.” (Ş.C)

Yukarıdaki ifadeler sosyolog Feryal Saygılıgil’in “Serbest Bölgede Kadın Olmak: Bir Kadın Grevi” isimli kitabından. Kitaba konu olan Novomed Grevi’ni ve greve giden fabrika koşullarını anlatıyor kadın işçiler.

Almanya merkezli Fresenius Medical Care (FMC) ise dünyaya diyaliz ürünleri sağlayan çok büyük bir şirket. Bu şirket 1996’dan beri Türkiye’de de faaliyet gösteriyor. Saygılıgil’in doktora tezine, kitabına ve belgesel filmlerine konu olan Novomed ise FMC’ye bağlı ve diyaliz hastaları için tıbbi malzemelerin üretim, dağıtım ve pazarlamalarını yapan bir fabrika.

Antalya Serbest Bölgede Petrol-İş Sendikası üyesi 83 kadın işçi, maruz kaldıkları saldırıları bertaraf etmek, sendikalaşma haklarını savunmak için 26 Eylül 2006 tarihinde 1 yıl 2 ay 23 gün sürecek bir greve çıkıyor. 26 Eylül 2006’da başlayıp Aralık 2007’ye kadar süren bu grevde, üç yüz on beş kişinin çalıştığı fabrikada sadece 85 işçi grev yapıyor.

Türkiye’de birçok direniş/grev deneyimi olmasına rağmen Novomed Grevi, özellikle iki nedenle diğer deneyimlerin arasından sıyrılıyor. Bunlardan birincisi Novomed Grevi’nin Türkiye’deki Serbest Bölgede başarıya ulaşan ve toplu iş sözleşmesi imzalanan ikinci grev olması (ilk grev İzmir/Serbest Bölgesinde); ikincisi ise greve çıkan seksen beş işçiden seksen üçünün kadın olması.

 Yakın tarihimizdeki grev deneyimleri göz önüne alındığında kadın grevcilerin erkeklerden sayıca fazla ya da eşit olduğu grev deneyimi yok denecek kadar az. Bu açıdan bakıldığında Novomed Grevi; kadınların öncü pozisyonunda olduğu, hem sınıf hem kadın mücadelesi açısından birçok deneyimi içinde barındıran önemli bir eşik olarak görülebilir.

Feryal Saygılıgil, o dönemde Filmmor Kadın Kooperatifindeyken hem direnen işçilerle temas etmek hem de bu direnişi belgelemek isteğiyle kolları sıvıyor ve arkadaşı Güliz Sağlam ile birlikte grevdeki işçileri ziyarete gidiyor. Bu ziyaretlerin başında greve çıkan kadın işçilerin sendikal mücadele için çıktıkları yol, sonraları yine aynı kadın işçilerin kimliklerinin ve iş yerleri dışında devam eden sömürünün de farkına varmaları ile başka bir derinliğe kavuşuyor.

Yazarın 2011 yılında yazdığı doktora tezinin elden geçirilmesi ile yayımlanan bu kitapta ana eksenini Novomed Grevi oluştursa da kitap, birçok noktaya dokunuyor. İlk olarak kavramsal arka planında patriyarkaya yaklaşım, sınıf analizi, emek- görünmeyen emek, feminist araştırma yöntemleri ele alınıyor. Yazar burada kimi başlıklara dair kendi bakışını açıklıkla dile getirirken devam eden bazı kavramsal tartışmalar üzerine de okura akıl açıcı sorular devrediyor.

İkinci kısımda Türkiye’de kadın emeği, Osmanlı’dan bugüne kadın işçilerin durumu ve direniş stratejilerinin önemi; üçüncü kısımda serbest bölge özelinde kadın emeği ele alınırken kitabın son kısımları Novomed Grevi, grevin kazandırdıkları, sınıf mücadelesi ile kadın mücadelesinin ortaklaşmasına tanıklık edilen kişisel deneyim aktarımları ile devam ediyor.

Salt serbest bölgede değil, iş hayatının hala en önemli savaşım başlıklarından olan “Kadın işçi vasıfsızdır.” ön kabülü; kadınların en temel taleplerinden olagelen “Eşit işe eşit ücret.”in ne kadar haklı ve doğru bir talep olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Erkek işçi ile aynı işi yapan kadın işçiler; neredeyse her sektörde erkeklerden daha az maaşa çalışıyor, terfiye daha az layık görülüyor, yaptıkları iş değersizleştiriliyor veyahut  “başarıdan başarıya koşan erkeklerin” arkasında duran kadınlar gibi sembolik bir toplumsallıkla vitrine çıkarılıyor.

Novomed Grevi’nde de olduğu gibi kapitalizmin yapısal tartışma başlıklarından olan vasıflı ve vasıfsız işçi kavramları, söz konusu cinsiyet eşitsizliği olduğunda kendine hızla bir çizgi çekerek kadınların aleyhinde bir kavram olarak karşımıza çıkıyor. İktidarı elinde bulunduran ataerki; erkeği vasıflı olarak tanımlayıp daha yüksek ücret öderken kadını her koşulda vasıfsız işçi olarak kodlamaktan geri durmuyor. Başta kitabımıza konu olan Novomed Grevi olmak üzere vasıfsızlaştırma meselesinin özellikle kadınları hedef alan ve temeli cinsiyetçi iş bölümüne dayanan önemli bir arka planı var.

Erkek şefin sabah on, akşam on altı haricinde kadın işçilere tuvalete gitme izni dahi vermediği ve tuvalet anahtarını cebinde taşıdığı bir fabrikada kadınların imdadına “gizlice” tuvalete gitme izni veren kadın şefler yetişiyor. Bekârken “babalarına araba almak için” çalışan işçi kadınlar, evlendiğinde ise “maaşını eşinin avucuna bırakmak” zorunda kalıyor. 

Yazar Saygılıgil’in kitabında sıklıkla işaret ettiği noktalardan birisi ve belki en önemlisi ise Novomed Grevi’ni sınıf mücadelesi ile kadın mücadelesinin birleştiği bir an olarak görmek ve bu grevi bir deneyim aktarımı olarak ileriye taşımak meselesi. Kadınların insanca yaşam koşulları, işyerinde koşulların işçilerin lehine düzeltilmesi talebiyle başlattıkları grev, sonrasında kadınların kadın kimliklerinin farkına varmaları ile tabiri caizse şölene dönüşüyor.

Novamedli kadınlar düşük ücret, hamile kalmanın işten atılma gerekçesi olması, tuvalette kalış saat ve sürelerinin belirlenmesi, şefler tarafından aşağılanmaları, mobbing, işyerinde taciz, cinselliklerinin denetime tabi olması gibi birçok zorlukla baş ederken meselenin sadece fabrikada çalışma koşullarının düzeltilmesi olamayacağını da fark ediyor.

Baba, erkek kardeş, koca, şef, patron…  Erkek egemenliğini her alanda geriletmek mümkün, bunu da sadece kadınlar yapabilir. Novomed Grevi bize bunu anlatıyor.

Kitabını “hayatın her alanında direnen kadınlara” atfeden sevgili Feryal Saygılıgil’i, Novomedli kadınları 8 Mart’ın ve kız kardeşliğin sıcaklığı ile selamlıyor; “Bir Kadın Grevi” kitabının kadın mücadelesi ile sınıf mücadelesinin buluşacağı nice eşikten biri –kıymetli bir deneyim- olarak okunmasının önemli olacağını düşünüyorum.

KÜNYE: Serbest Bölgede Kadın Olmak: Bir Kadın Grevi, Feryal Saygılıgil, Gündünya Yayınları, 2018, 243 Sayfa.

 

 

 

DAHA FAZLA