Silikozis hastasına 'yoğurt ye geçer' demişler!
1 Ocak günü hayatını kaybeden silikozis hastası işçiye işyeri doktoru 'yoğurt ye geçer' demiş.
15-02-2019 09:04

1 Ocak 2019'da kot kumlama iÅŸçilerinin yakalandığı silikozis hastalığı nedeniyle Mehmet Ali Bilgiç isimli bir iÅŸçi yaÅŸamını yitirmiÅŸti.
İleri Hatırlatıyor
Mehmet Ali Bilgiç isimli iÅŸçi 10 yıllık tedavinin ardından, 1 Ocak 2019'da hayatını kaybetmiÅŸti. Bingöl’ün Karlıova ilçesinde yaÅŸayan silikozis hastası 37 yaşındaki Mehmet Ali Bilgiç’in memleketindeki pek çok kiÅŸi gibi 2002 yılında İstanbul’a giderek ‘merdiven altı’ olarak tabir edilen kot kumlama atölyelerinde 2 yıl boyunca çalıştığı belirtilmiÅŸti.
Cumhuriyet'ten Barış Önal'ın haberine göre, Mehmet Ali Bilgiç'in aÄŸabeyi Ekrem Bilgiç, “KardeÅŸim hastalandıktan 7 yıl sonra malulen emekli edildi, sadece 3 yıl maaÅŸ alabildi. Maaşı tedavisine bile yetmiyordu” dedi. Bilgiç, daha önce iki kuzeninin aynı hastalık nedeniyle öldüÄŸünü, iki akrabasının da silikozis hastası olduÄŸunu söyledi. Bilgiç’in ölümü, Karlıova’da silikozisten 19. ölüm olarak kayıtlara geçti.
Temiz Giysi DerneÄŸi BaÅŸkanı ve silikozis hastası Abdülhalim Demir de kot taÅŸlama iÅŸçilerinin kaderlerine bırakıldığını söyleyerek “Kot taÅŸlamada çalışan iÅŸçiler için yasa çıkarıldı. Ancak genç yaÅŸta insanları emekli edip kendi kaderlerine bırakmak doÄŸru deÄŸil. Devletin bütün iÅŸçileri rehabilite edip hayata dahil etmesi gerekirdi” dedi.
Mehmet Bekir BaÅŸak 2007’de 10 yıl çalıştığı kot taÅŸlama iÅŸi nedeniyle silikozise yakalandı. Birlikte çalıştığı 40 kiÅŸiden 8’ini hastalık yüzünden yitirdiÄŸini vurgulayan BaÅŸak, 4 yıl önce akciÄŸer ameliyatı oldu. Günde 23 ilaç kullanmak zorunda. BaÅŸak, yaÅŸadıklarını ÅŸöyle anlattı:
“Sürekli buhar makinesine baÄŸlı yaşıyorum. Makinenin fiyatı 15 bin lira. Bunun 12 bin lirasını devlet karşıladı. Günde 23 ilaç kullanıyorum. Evde gidebileceÄŸim her yerde solunum cihazı var. Dışarıya zaten çıkamıyorum. Çalıştığım atölyede tahliye bacası kapalıydı. Tozu biriktirip 3 defa kullanıyorlardı. Normalde 1 defa kullanılıyor. 1 defa kullanılsaydı insanlar hasta olmazdı. İş güvenlik önlemleri yetersiz. İşyeri doktorunun yanına gittiÄŸimizde tedavi etmeden aÄŸrı kesici ve öksürük ÅŸurubu verip gönderiyordu. Atölyenin anlaÅŸtığı hastaneye gidiyorduk ‘üÅŸütmüÅŸsünüz’ diyorlardı ya da ‘yoÄŸurt ye, bir ÅŸeyiniz yok iyisiniz’ diyorlardı.”
İLGİLİ HABERLER
Türkiye asgari ücrette 28 Avrupa ülkesi arasında 22. sırada
CHP'li Erdoğan Toprak, 28 Avrupa ülkesi arasında Türkiye’nin 2 bin 20 TL olan asgari ücretle 22. sırada yer aldığını belirtti.
07-12-2019 11:39

CHP Genel BaÅŸkan Koordinatör BaÅŸdanışmanı ErdoÄŸan Toprak, 28 Avrupa ülkesi arasında Türkiye’nin 2 bin 20 TL olan asgari ücretle 22. sırada yer aldığını belirtti.
AB üyesi 28 ülke arasında, yaklaşık 13 bin TL karşılığı 2 bin euro asgari ücretle ilk sırada Lüksemburg yer alıyor.
Cumhuriyet’ten Mahmut Lıcalı’nın haberine göre, Toprak, “Komisyonda devletin temsili ağırlığı azaltılmalı, çalışan kesimlerin örgütlerinin temsiline olanak saÄŸlanması gerekiyor. Asgari ücret üzerinden alınan gelir vergisi, SGK primi kesintileri düÅŸürülmeli ya da asgari ücretli gelir vergisinden muaf tutularak SGK primi için iÅŸverene en az yüzde 25 devlet desteÄŸi ve sübvansiyonun saÄŸlanması gerekiyor” dedi.
Muğla'da 36 işçi kimyasal maddeden zehirlendi
Muğla'nın Milas ilçesinde temizlik malzemesinden zehirlenen 36 işçi hastaneye kaldırıldı.
07-12-2019 10:48

MuÄŸla'nın Milas ilçesinde faaliyet gösteren bir iÅŸletmede iddiaya göre temizlik malzemesinden zehirlenen 36 iÅŸçi hastaneye kaldırıldı.
Güllük Mahallesi'ndeki bir su ürünleri iÅŸletmesinde çalışan 36 iÅŸçi, dün saat 15.30 sıralarında, geniz yanması, öksürük, bulantı, kusma ve nefes darlığı gibi ÅŸikayetler yaÅŸadı. İhbar üzerine iÅŸletmeye çok sayıda ambulans sevk edildi. Kimyasal madde zehirlenmesi ÅŸikayetiyle 75. Yıl Milas Devlet Hastanesi'ne kaldırılan iÅŸçiler, tedavilerinin ardından taburcu edildi.
36 iÅŸçinin zehirlenmesine neden olan maddenin, temizlik personelleri tarafından iki farklı yüzey temizleyicinin karıştırılması nedeniyle oluÅŸmuÅŸ olabileceÄŸi tahmin ediliyor.
Tez-Koop-İş Başkanı'ndan Türk-İş Başkanı Atalay'a: 'Arkasına işverenleri ve hükümeti değil, Başkanlar Kurulu'nu alan bir lider istiyoruz'
Türk-İş'in Genel Kurul'unda Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay'ın yönetimini eleştiren Tez-Koop-İş'in Genel Başkanı Haydar Özdemiroğlu, "Arkasına iş verenleri ve hükümeti değil, Başkanlar Kurulu'nu alan bir lider istiyoruz" dedi.
07-12-2019 00:12

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu'na (Türk-İş) baÄŸlı Tez-Koop-İş Sendikası'nın Genel BaÅŸkanı Haydar ÖzdemiroÄŸlu, Ankara'da yapılan Genel Kurul toplantısında AKP hükümetiyle iÅŸbirliÄŸi yaparak iÅŸçilere ihanet etmesiyle anılan Türk-İş Genel BaÅŸkanı Ergün Atalay'ı eleÅŸtirdi.
Genel Kurul'da yaptığı konuÅŸmada "EÄŸer sendikacılık yapamıyorsanız, bedel ödemeye hazır deÄŸilseniz gidin camide imamlık yapın" diyen ÖzdemiroÄŸlu, "İşçi kardeÅŸlerimizi Genel Kurul'a iÅŸ kıyafetleriyle çağırıp ön sırada oturtarak iÅŸçinin yanında ‘ÅŸeklen’ olduÄŸunu gösteren deÄŸil, her daim canı pahasına bedel ödeyerek iÅŸçilerin haklarını alanların ve almaya hazır olanların olduÄŸu bir lider önderliÄŸinde Türk-İş görmek istiyoruz" dedi.
ÖzdemiroÄŸlu'nun konuÅŸmasından öne çıkanlar ÅŸu ÅŸekilde:
"Dün bir ara ÅŸöyle gözlerimi kapattım, sanki hiçbir sorun yok iÅŸçi sınıfında... Bir hac mevsimi var, biz de hacca gitmek için kura çekiyoruz. Kürsüde Diyanet İşleri BaÅŸkanı var, o konuÅŸuyor biz de kurayı bekliyoruz gibi düÅŸündüm.
Sanki demokratik hak ve özgürlükler dört dörtlük, örgütlenme özgürlüÄŸünde hiçbir sıkıntı yok. Yani en azından demokratik hak ve özgürlüklerden bahsederken örgütlenme özgürlüÄŸü engellenen TÜMTİS'in yöneticisi, ÅŸu anda hapiste olan Nurettin KılıçdoÄŸan adı dahi zikredilmedi. DeÄŸerli arkadaÅŸlar dün kendi sendikasından genel baÅŸkan da bahsetti, arkadaşımız kendi sendikasına üye yapmak için örgütleme yaparken, örgüt üyeliÄŸi suçlamasıyla içeri girdi ve ÅŸu anda hala hapiste. Yargılayan hakimler, iddiayı hazırlayan savcıların hepsi de 'FETÖ’den içeride.
'BEDEL ÖDEMEYE HAZIR DEĞİLSENİZ CAMİDE İMAMLIK YAPIN'
Biz özgür olduÄŸumuzu sanıyorsak yanılıyoruz. Nurettin oradan çıkartılmadığı sürece hepimiz hapisteyiz. Geçenlerde BaÅŸkanlar Kurulu'ndan rica ettim, Adalet Bakanlığı'nın önüne gidip bir basın açıklaması yapalım, içerideki arkadaşımızı biz çıkartalım, çıkartma gayretinde olalım diye. Bugün o içerideyse yarın hepimiz içerideyiz. Hangi birimizin garantisi var? Ama korkarak sindirilmiÅŸ vaziyette bu iÅŸi yapacaksak ben baÅŸkanlarıma söylüyorum; sendikacılık zor iÅŸtir. EÄŸer bu iÅŸi yapamıyorsanız bedel ödemeye hazır deÄŸilseniz gidin camide imamlık yapın. En sıkıntısız iÅŸ o.
'BİRLİK BERABERLİK İÇİNDE SEÇİME GİRDİĞİMİZ YALAN'
Burada çıkan genel baÅŸkanlarımızın çoÄŸu, sendika adına konuÅŸan baÅŸkanlardan çoÄŸu 'Türk-İş nerede biz oradayız, birlik beraberlik içerisinde seçime gidiyoruz' diyor. Yalan! Birlik, beraberlik içerisinde seçime gidemiyoruz. ArkadaÅŸlar geçen baÅŸkanlar kurulunda söyledim ÅŸimdi delegelere de söylüyorum. Benim iÅŸ yerlerimle aynı iÅŸ kolumuzdaki sendika, Türk-İş yönetimindeki sendika tarafından iÅŸgal altındadır. Kaybettiklerimden de daha bahsetmiyorum ve hala da saldırmaya devam ediyorlar... Utanmadan sendika gelmeden müdahale etti. Åžu anda sözleÅŸme yapamıyoruz. Yalvarıyorum, yapmayın diyorum. Yahu Türk-İş’in yönetimindeki bir sendika baÅŸka bir sendikaya böyle bir giriÅŸimde bulunabilir mi?
Örgütlenme yaptığımız yerlerde iÅŸçiler bize ÅŸunu soruyor; “Yahu aynı konfederasyondan deÄŸil misiniz? Niye bunlar geliyor?” Ben bunun cevabını veremiyorum. Bunun cevabını verecek Türk-İş yönetimidir. En baÅŸta Türk-İş baÅŸkanıdır.
'BENİM YANIMDA SAVAÅžMAK İSTEYEN SENDİKA BENİ VURMAYA ÇALIÅžIYOR'
Genel baÅŸkanımızla geçen gün konuÅŸtuÄŸumuzda “Ben bu dönem kimseyi disipline vermek istemiyorum, bu dönemi böyle geçiÅŸtirelim” diyor. Yani tüzük iptal ediliyor. Alan aldığıyla kalacak, düzeni bozan bozduÄŸuyla... Birlik ve beraberlik içerisinde mi gidiyoruz ÅŸimdi?
Önce kendi iç örgütlülüÄŸünüze birlik beraberliÄŸi saÄŸlayarak iktidarlara ve sermayeye karşı savaÅŸacağız. Benim yanımda benimle birlikte savaÅŸmak isteyen sendika beni vurmaya çalışıyor. EÄŸer disiplin kurulu iÅŸ yapmayacaksa yarın disiplin kurulu seçmeyin.
'TÜRK-İŞ DEVLET KURUMLARI KARÅžISINDAKİ ÖRGÜTSEL BAÄžIMSIZLIÄžINI KORUYAMAZ GÖRÜNTÜ Ä°ÇİNDE'
Demokratik hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı ekonomik kriz etkilerinin arttığı günümüzde emek ve demokrasi hareketinin ve özel olarak sendikaların yaÅŸadığı sorunların boyutu sanıldığından çok daha ileri düzeylerdedir. Ancak sorunları artan ve genelleÅŸen boyutlarına karşı konfederasyonumuz Türk-İş’in yeterli uyarı görevini yapmadığını, pasif bir tutum alarak suskunluÄŸu ve durgunluÄŸu bir kültür durumuna getirdiÄŸini belirtmek istiyorum.
Türk-İş ne yazık ki yıllardır insan hak ve özgürlükleriyle temel iÅŸçi sorunları da dahil devlet ve devlet kurumları karşısındaki örgütsel bağımsızlığını koruyamaz bir görüntü içerisindedir. Oysa Türk-İş emek ve demokrasi hareketinin çıkardığı sendikal hak ve özgürlükler söz konusu olduÄŸunda sorunun çözümüne odaklanmaktan kaçınmaz. Dirençli ve kararlı davranışının dışında herhangi bir davranışı göstermez, göstermemelidir.
'NE TÜRK-İŞ BAKANLIKLARIN BÜROSUDUR NE DE BAKANLIKLAR TÜRK-İŞ'İN AMİRİ'
Demokratik eylemi ve tepkiyi ön görmeyen, bunu toplumsal sorunu olduÄŸunun zorunlu bir boyutu olarak görmeyen bir sendikal hareketin ‘ekmek barış özgürlük’ sloganının hakkını verdiÄŸi söylenemez. Ne Türk-İş bakanlıkların bürosudur ne de bakanlıklar Türk-İş’in amiridir.
'Bu genel kurula siyasetçileri çağırırsam protesto edilir, sıkıntıya girerim o yüzden genel kurul sönük de geçse çağırmayalım' diyenlerin deÄŸil iktidarlara ve gelecekte iktidar olabileceklere, iÅŸçi sınıfının taleplerini açıkça yüzlerine söyleyerek, tarihe not düÅŸerek cesur sendikacıların olduÄŸu bir lider önderliÄŸinde Türk-İş görmek istiyoruz.
İşçi kardeÅŸlerimizi Genel Kurul'a iÅŸ kıyafetleriyle çağırıp ön sırada oturtarak iÅŸçinin yanında ‘ÅŸeklen’ olduÄŸunuzu gösteren deÄŸil, iÅŸçilerin her daim canı pahasına bedel ödeyerek haklarını alanların ve almaya hazır olanların olduÄŸu bir lider önderliÄŸinde Türk-İş görmek istiyoruz.
'İŞSİZLİK FONUNUN İŞSİZLERE VERİLMESİNİ SAÄžLAYACAK BİR LİDER ÖNDERLİĞİ İSTİYORUZ'
Ülkemizde dakikada 2 emekçi iÅŸsiz kalırken iÅŸçiye destek olacak iÅŸsizlik fonunun iÅŸsizlere yalnızca %27’si verilirken yani asıl ihtiyacı olanlara verilmeyenlere sesiz kalanların deÄŸil, iÅŸverenlere teÅŸvik ve desteklere harcanan bu paralara engel olacak ve o paranın gerçek sahibi iÅŸsizlere verilmesini saÄŸlayacak bir lider önderliÄŸinde Tür-İş görmek istiyoruz.
Kamu sözleÅŸmelerinde çıkmış yasadan habersiz neye imza attığını bilmeyerek protokolle memur sendikasına dönüÅŸtürülen, emekçilerin elini kolunu baÄŸlayan bir Türk-İş deÄŸil, sendikalardan gelen uyarılarla eksiklerini ve yanlışlarını görebilme erdemliÄŸini gösteren ve üyelerinin hak kaybına uÄŸramamasını saÄŸlayan bir lider önderliÄŸinde Türk-İş görmek istiyoruz.
Asgari ücret için 2020 lirayı yeterli bulan Türk-İş deÄŸil, kendi yaptığı araÅŸtırmada yalnızca aylık gıda harcaması en az 2102 liradan hareketle asgari ücreti sefalet ücreti olmaktan çıkartan bir lider önderliÄŸinde Türk-İş görmek istiyoruz.
'ARKASINA İŞVERENLERİ VE HÜKÜMETİ DEĞİL, BAÅžKANLAR KURULU'NU ALAN BİR LİDER İSTİYORUZ'
Asgari ücret görüÅŸmelerinde o süreçte olduÄŸu gibi eleÅŸtiriler karşısında panik yapan deÄŸil her türlü saldırılarda arkasına iÅŸverenleri ve hükümeti almak yerine Türk-İş BaÅŸkanlar Kurulu'nu alarak örgütten güç kuvvet nefes alarak gücümüzü ve kararlılığımızı gösterecek bir lider önderliÄŸinde Türk-İş görmek istiyoruz.
Patronların kar hırsıyla güvenlik önlemlerini almayarak her gün 5-6 emekçi iÅŸ cinayetlerine kurban giderken ölüm istatistiÄŸi tutan Türk-İş deÄŸil, iÅŸverenlere ve iktidara önce insan odaklı iÅŸ yerleri açma yaptırımında ve baskısında bulunacak bir lider önderliÄŸinde Türk-İş görmek istiyoruz.
'SUSAN, TEPKİSİZ KALAN BİR TÜRK-İŞ İSTEMİYORUZ'
Siyasetin arkasına takılarak ona göre 1 Mayıs alanlarını belirleyenlerin deÄŸil tarihimizden de ders alarak topçulara ve popçulara siyasi gösterilere açıldığı halde emekçilere verilmeyen Ankara’da Kızılay’a İstanbul’da Taksim’e yüz binleri toplayarak 1 Mayıs ÅŸehitlerimizin kemiklerini sızlatmayacak inançlı ve kararlı olan lider önderliÄŸinde Türk-İş görmek istiyoruz.
Susan, tepkisiz kalan bir Türk-İş asla istemiyoruz. Er ya da geç bugün ya da yarın bizden sonrakiler bunu baÅŸaracaktır. Adı sanı ne olursa olsun buna kimse engel olamaz olamayacaktır."
Sivas'ta iş cinayeti: İskeleden düşen işçi yaşamını yitirdi
Sivas'ın Yıldızeli ilçesinde iskeleden düşen Nadir Çınar isimli işçi hayatını kaybetti.
06-12-2019 18:28

Sivas'ın Yıldızeli' ilçesinde iskeleden düÅŸen 54 yaşındaki inÅŸaat iÅŸçisi Nadir Çınar yaÅŸamını yitirdi.
Yıldızeli ilçesine baÄŸlı Köklüce köyü İncesu mezrasında kültür mantarı üretim tesisi inÅŸaatında çalışan Nadir Çınar, elektrik tesisatı döÅŸediÄŸi sırada dengesini kaybederek yaklaşık 3 metre yükseklikten beton zemine düÅŸtü.
Ağır yaralanan Çınar, ambulansla kaldırıldığı Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi AraÅŸtırma ve Uygulama Hastanesi'nde müdahalelere raÄŸmen yaÅŸamını yitirdi. (AA)
TİP İşçi Bürosu’ndan 8 Aralık mitingine çağrı: AKP iktidarına sert ve kitlesel bir cevap verilmesi gerekiyor
Türkiye İşçi Partisi İşçi Bürosu, İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri'nin 8 Aralık'ta yapacağı Bakırköy Mitingi'ne çağrı yaptı.
06-12-2019 17:51

Tugay Candan - @TugayCandann
İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri, 8 Aralık Pazar günü Bakırköy Pazar Alanı’nda vergi adaletsizliÄŸine, zamlara ve ekonomik krize karşı miting düzenleyecek.
“Geçinemiyoruz: İnsanca yaÅŸamak istiyoruz, 8 Aralık’ta Bakırköy’deyiz” çaÄŸrısıyla yapılan miting, aralarında İstanbul Tabip Odası, DİSK gibi emek örgütlerinin ve siyasi partilerin de içinde bulunduÄŸu İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi güçlerinin çaÄŸrıcılığıyla saat 13.00'da düzenlenecek.
Miting öncesi Türkiye İşçi Partisi (TİP) İşçi Bürosu'ndan Avukat Pınar Dinç, mitinge iliÅŸkin sorularımızı yanıtladı:
Ülkemizde, özellikle 2 yıla yakın bir süredir halkın yoÄŸun biçimde hissettiÄŸi bir ekonomik kriz var. Bu krizin sebepleri sizce nedir?
Bu krizin nedeni tek başına siyasi deÄŸildir. Bu krizin nedeni tek başına uluslararası durum deÄŸildir Veya bazı muhalefet partilerinin de merakla sarıldığı sermaye örgütü IMF politikalarından sapma deÄŸildir. Bu krizin nedeni YAPISALDIR! Borçlanmaya, dolayısıyla dövize ve faize baÄŸlı hastalıklı ekonomik modeldir. Ayrıca mega projeler adı altında siyasal ÅŸov ve iktidarı pekiÅŸtirmek amacıyla yapılan büyük israf ekonomisidir. Türkiye gibi büyük ekonomisi olan bir ülkenin lokomotif sektörünün, dış kredilerle, mega projelerle coÅŸmaya çalışan inÅŸaat sektörü olması kabul edilebilir mi?
Halkın hissettiÄŸinin tek nedeni ise, bu hastalıklı ekonomik yapıda ortaya çıkan sonuçların doÄŸrudan emekçi halka yıkılmasıdır. Aslında sorunuzu düzeltmek gerek, ortada hissedilen ekonomik sıkıntılar var, hayat pahalılığı var, bireysel borçlanma, geçinememe sorunu var. Ama ekonomik kriz ancak halk sokaÄŸa çıktığında ekonomik krizdir. Yoksa sermaye açısından daha büyük baskı ve sömürü politikalarını dayatmak dışında bir anlam taşımaz.
AKP ve MHP’den oluÅŸan Saray bloku, son günlerde halkın ekonomik taleplerine karşı “Bir mermi kaç para, sizin haberiniz var mı?” gibi bir söylem türetti. Ekonomik taleplerin karşısına savaÅŸ söyleminin konulmasında amaç nedir?
Ne diyeceklerdi? Sizin paranızla gereksiz, anlamsız ve saçma dev havaalanları yaptık, köprüler yollar yaptık ve onları kullanmak için yine sizden astronomik miktarlar istiyoruz. Bankaların borçlarını üstümüze alır gibi görünüp, aslında size ödetiyoruz. 15 gün elektrik borcunu ödemeyenin elektriÄŸini kesiyor, ama Cengiz Holding’in milyonlarca TL vergi borcunu bir kalemde siliyoruz vs. vs. mi diyeceklerdi? Aslında yaÅŸanan gayet doÄŸal ve sermaye sınıfına özgü bir ÅŸey. Milliyetçilik, ÅŸovenizm, ırkçılık, din sosuyla hortlatılacak; insanlar birbirlerine düÅŸman edilecek, “ülkemiz savaÅŸ halinde ha, milli birlik ve beraberlik ÅŸart” denilecek, emekçiler susturulacak… BaÅŸka ellerinde ne kaldı ki? Saray blokunun oy oranının %40’lara düÅŸtüÄŸü, gerçekten demokratik bir seçimde ErdoÄŸan’ın “baÅŸkanlık” seçimini kaybedeceÄŸi söylenirken, ekonominin pastası giderek küçülür, sermayedarlar daha da pervasızlaşırken daha ne söylenecek?
Ülkemizde iÅŸsizlik resmi rakamlarla bile yüzde 14’ü gördü, genç iÅŸsizlik ise yüzde 30’a doÄŸru ilerliyor. Veriler bunları gösterirken, yoksulluk nedeniyle yaÅŸamlarına son veren yurttaÅŸlar da bu verilere paralel olarak artıyor. Bu intiharlar, çaresizlik ve seçeneksizliÄŸin bir tezahürü müdür? Halk seçeneksiz midir? 8 Aralık mitingini bu açıdan nasıl deÄŸerlendirirsiniz?
Pek çok tartışma yapılabilir. İntihar çaresizliktir ama öte yandan bireysel bir isyan halidir. Emekçiler arasında tahminlerin ötesinde bir rahatsızlık var. Homurdanma, ÅŸikayete, ÅŸikayet protestoya, protestolar isyana dönüÅŸüyor. Yoksulun daha da yoksullaÅŸmasının ötesinde, belli bir gelir durumu olan kentli emekçilerin (öÄŸretmen, akademisyen, mühendis, her türden ofis çalışanı…) iÅŸsizlik, yoksulluk, statü kaybı yaÅŸadığı ve giderek de onurlarının ellerinden alınmaya çalışıldığı bir süreç de yaÅŸanıyor. Halk seçeneksiz deÄŸil, bu seçeneÄŸi yaratmak isteyenler var, örgütlü bir emekçi halkın ancak bu çaresizlik görüntüsünü ortadan kaldıracağını düÅŸünen ve bunun için çalışanlar var. 8 Aralık’ı gelin bunun düÄŸmeye basıldığı gün olarak düÅŸünelim.
Partiniz “asgari ücretliden, elektrik-su-doÄŸalgaz faturalarından vergi alınmasın”, “iÅŸten çıkarmalar yasaklansın”, “iÅŸsizlik fonu iÅŸsizlere verilsin”, “EYTlilerin talepleri kabul edilsin” gibi taleplerle bir kampanya baÅŸlattı. Bu kampanya hakkında bilgi verir misiniz?
EmeÄŸin haklarını mümkün olduÄŸunca dile getirmeye ve emekçilerin mücadelelerine destek vermeye çalışıyoruz. “Kriz var çözüm var” baÅŸlıklı kampanyamızı da bu açıdan ele alıyoruz. Bu kampanyadaki taleplerimizden birisi örneÄŸin, asgari ücretin 3 bin 200 TL olması. AfiÅŸler bildiriler ve halk toplantıları ile bunu anlatacağız.
Emekçilere 8 Aralık mitingi ve sonrası için nasıl bir çaÄŸrıda bulunursunuz?
Ne kadar kalabalık olursak, hem kendi moralimiz için, hem de sermayeye karşı gücümüzü gösterebilmek için bir adım atmış oluruz. Kitlesel bir emekçi örgütlülüÄŸü ve isyanı için gelin bu bir baÅŸlangıç olsun. İşçiler, iÅŸsizler, bu düzene ve onun belki de simgesi Tayyip’in Saray’ına karşı baÅŸ kaldırmak için kendine geliyor. 9 Aralık’ta Meclis’e baÅŸlayacak 2020 bütçe görüÅŸmelerinin hemen öncesinde yapılacak mitingde, AKP iktidarına sert ve kitlesel bir cevap verilmesi gerekiyor. Emekçiler mitinge gelsin demiyoruz yalnızca, tutsunlar kolundan bir iki üç arkadaÅŸlarını, eÅŸlerini, dostlarını çocuklarını da getirsinler diyoruz.
Bozankaya Otomotiv'de neler oluyor?
Bozankaya Otomotiv'de sendikalı oldukları gerekçesiyle işten atılan işçilerin sayısı 45’e yükselirken, 265 işçinin tehditle sendikadan istifa ettirildiği belirtildi.
06-12-2019 16:00

Ankara Kazan ve Sincan’da iki ayrı fabrikada faaliyet gösteren Bozankaya Otomotiv’de BirleÅŸik Metal-İş'e üye olan iÅŸçilere yönelik baskı, istifa ve iÅŸten çıkarma devam ediyor. Sendikadan konuya iliÅŸkin yapılan açıklamada, "İşyerinde baskı polis nezaretinde, iÅŸyerinin yönetici ve kısım amirleri tarafından yapılmaktadır. Fabrikanın önünde sendikamız üyesi iÅŸçilere müdahale eden polis, fabrikanın içinde konuÅŸlanarak ÅŸirket yönetiminin iÅŸçiler üzerindeki baskıyı arttırmasına yardımcı olmuÅŸtur" denildi.
BirleÅŸik Metal İş, ÅŸu ifadeleri kullanıldı: “Halen üyelerimiz tek tek iÅŸyeri yöneticileri ve kısım amirleri tarafından sorgulanmakta, kendilerinden e-devlet ÅŸifreleri alınmakta ya da sendikamızdan istifa ettiklerini doÄŸrudan telefonları üzerinden göstermeleri istenmektedir.
Bu baskılar sonucu, ÅŸu ana kadar iÅŸten atılmakla tehdit edilen 265 üyemiz sendikamızdan istifa ettirilmiÅŸtir. Sendikadan istifa etmemekte direnen üyemiz iÅŸçiler arasından iÅŸten atılan iÅŸçi sayısı ise 45’e ulaÅŸmıştır. Fabrikada istifa baskısı da iÅŸten çıkarmalar da halen devam etmektedir.
İşçilerin Anayasal hakkı olan sendikalaÅŸma hakkı baÅŸkent Ankara’da askıya alınmıştır. Bozankaya iÅŸvereni koruma altında suç iÅŸlemeye devam etmektedir. Sendikamız Bozankaya’da üyelerinin haklarını korumak için mücadelesini sürdürecektir. Kamuoyuna duyurulur.” (MA)