SES: Durum Sağlık Bakanı'nın anlattığı gibi değil, kontrol altına alınmış bir salgın yok

SES: Durum Sağlık Bakanı'nın anlattığı gibi değil, kontrol altına alınmış bir salgın yok

Raporda, “Durum bakanın söylediği gibi değil. Sekizinci haftada kontrol edilmiş bir salgın söz konusu değil. Beşinci dönemde dahi 22 bin 924 yeni vaka sayısı bunun kanıtı olarak tüm çıplaklığı ile karşımızda duruyor” ifadeleri yer aldı.

İleri Haber

SES’ten yapılan açıklamada, Covid-19 salgınında mevcut durumun Sağlık Bakanı Koca'nın anlattığı gibi olmadığı belirtildi. Sekizinci haftada kontrol edilmiş bir salgın söz konusu olmadığı savunulan açıklamada, vakaların büyük kısmının işçi sınıfının yoğun olduğu kentlerde görüldüğü ifade edildi.

Dünyayı etkileyen yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını Türkiye’de de ilk  resmi vakadan bu yana 8 haftayı geride bıraktı. AKP iktidarından “salgın kontrol altına alındı” açıklamalarının ardından ‘normalleşme’ adımları atılırken, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) 'Covid-19 Salgınına İlişkin İki Aylık Değerlendirme Raporu'nu kamuoyuyla paylaştı.

SES’in raporunda, Türkiye’nin toplam 150 bini geçen vaka sayısı ile dünya genelinde salgından en çok etkilenen dokuzuncu ülke konumunda olduğuna vurgu yapılarak "Covid-19 pandemisi ile birlikte en çok duyduğumuz söylem 'önümüzdeki iki hafta kritik’ söylemi idi. Nedense şimdi duymaz olduk. Böyle beş tane on dört günlük dönem geçti, yani on hafta geçti” denildi.

‘KONTOL ALTINA ALINMIŞ BİR SALGIN YOK’

“Durum bakanın söylediği gibi değil. Sekizinci haftada kontrol edilmiş bir salgın söz konusu değil. Beşinci dönemde dahi 22 bin 924 yeni vaka sayısı bunun kanıtı olarak tüm çıplaklığı ile karşımızda duruyor” ifadelerinin dikkat çektiği raporda pandeminin gidişatının Türkiye için oldukça belirsiz olduğuna vurgu yapıldı. Raporda, “Sağlık Bakanlığı’nın önlem alma konusunda ciddi yetersizlikleri ve umursamazlığı önemli bir durum olarak karşımızda duruyor. İşçi sınıfı salgının pik yaptığı dönemde çalıştırıldı. Toplu ulaşım, işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini almayan işyerleri, marketler ve sokaklarda bulunma zorunluluğu ile fiziksel mesafeye uyumun güçlüğü, uygun maske kullanımı ve el dezenfektanı olanaklarının olmaması enfekte olma olasılığını ve salgını büyütüp yayma potansiyeli de taşıyor. Hasta olduğunu bile bilmeyen yüz binler, riskli gruplara da hastalığı yayma potansiyelinin yüksek olduğu da bilinmektedir” ifadeleri yer aldı.

‘VAKALAR BÜYÜK KISMI İŞÇİ SINIFIN YOĞUN OLDUĞU KENTLERDE’

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün 28 Nisan tarihli raporuna göre dünya genelinde 35 binden fazla enfekte sağlık emekçisi olduğunun da hatırlatıldığı raporda şu ifadeler kullanıldı:

“Ülkemizde Covid-19 vakalarının çoğunluğunun büyük şehirlerde ve işçilerin yoğun yaşadığı semtlerde olduğunu Bakanlık paylaşımlarında görüyoruz. İstanbul, İzmir, Ankara, Kocaeli, Sakarya, Zonguldak gibi nüfusun ve işçi sınıfının yoğun olduğu kentlerde salgının boyutunun yüksek olduğu paylaşılıyor. Sağlık Bakanlığı’nın nadir paylaşımlarında vaka sayısının yetişkin grupta, ölüm sayısının yaşlı grupta daha çok olduğu bildiriliyor.

Bilgilerimiz oldukça sınırlı olup salgının nüfusun çeşitli kesimleri nasıl etkiledi bilemiyoruz. Sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı olanlar, işçi nüfus, yoksullar, cezaevindeki tutsaklar ve mülteciler toplum kesimlerinin istatistikler verilmese de oldukça sert etkilendiği gözlenmektedir. Medyada yer alan haberler ve sendikaların raporları bu yorumu yapmamızı kolaylaştırıyor.

Salgına rağmen ‘üretim devam edecek’ stratejisi işçi sınıfını salgına feda etmeden başka anlam taşımamaktadır. İşçilere yapılan uygulama örtülü dahi olmayan sürü bağışıklığıdır ve bu uygulamalar kapitalizmin normal zamanlardaki sınıf alışkanlıklarının da devamıdır. Bu stratejinin sonucu büyük kentlerde salgının aldığı boyut ile de kendini ortaya koymuştur.”