Sera Kadıgil’den yargıya tepki: ‘Çekçeklerin peşine düşeceğinize, Rönesans’ın peşine düşün’

Sera Kadıgil’den yargıya tepki: ‘Çekçeklerin peşine düşeceğinize, Rönesans’ın peşine düşün’

TİP MYK'sı dün toplandı. Parti Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil toplantı sonrası bugün gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

İleri Haber

Gündemi değerlendiren TİP Sözcüsü Sera Kadıgil, atık kağıt depolarına yapılan baskınlar ve tutuklanan işçilerle ilgili yargıya seslendi. Kadıgil, “Çekçeklerin peşine düşen yargı sistemi buyurun bunların peşine düşün. İşlem yapmak aklınızdan bile geçmez biliyoruz. Çünkü yoksula, işçiye, öğrenciye ve kadına sizin efeliğiniz” dedi.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Merkez Yönetim Kurulu (MYK) dün toplandı. Parti Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil toplantı sonrası bugün gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Açıklamalarına, bugün görülen birleştirilmiş Gezi ve çArşı davaları ile ODTÜ Onur Yürüyüşü Davaları’na değinerek başlayan Kadıgil, bu davaların asil sorumlusunun AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu kaydetti.

Kadıgil, “Susmuyor, öncelikle onu söylemek gerekir. AKP genişletilmiş il başkanları toplantısında sürekli dönüp dönüp tahrik olduğu gerilim rejimine katkı sunmak adına bir cümle kurdu ve şöyle dedi, ‘Ülkemizin yönetimine talip olmaktan vazgeçmelerinin kendileri için daha iyi olacağını hatırlamak istiyoruz’ dedi. Muhalefete yönelik sarf etti bu sözlerini. Sevgili Ünsal’ın deyimiyle ‘Elbette öyle demek istemedi, daire başkanları devreye girecektir’ ama biz bu cümlelerin neyi kast ettiğini, ‘Verin 400 vekili bu iş huzur içinde çözülsün’ cümlelerinden çok net anlayabiliyoruz” dedi.

Saray Rejimi’nin ülkeyi kan banyosuna çevirdiğini söyleyen Kadıgil, “Tehditlere pabuç bırakacağımızı sanıyorsanız da bilin ki çok yanılıyorsunuz. Amacınız gerilimi tırmandırmak, farkındayız. Gerilimden başka hiçbir şeyle ayakta kalamayan bir iktidarsınız siz” dedi.

'ERDOĞAN ÖNÜNE GELENİ TEHDİT ETMEKLE MEŞGUL'

Kadıgil, şunları söyledi:

Ama bizim başka bir gündemimiz var bugün. Biliyorum çok konu var ama bu videoyu izlediğimden beri başka hiçbir şeyden bahsetmek istemiyorum. Bin odalı saraylardan duymak çok kolay olmuyordur ama 74 yaşındaki Mahsun Amca’dan bahsetmek istiyorum. Çok sinir bozucu bir video, şöyle bitiyor:

“Kebapçıyım bizi kimse işe almıyor, sigorta göstermiyorlar istediğinde işten çıkartıyorlar. Ben de çekçek işi yapıyorum.

Yaşlılık maaşı 828 lira, bir de 3 ayda bir 200 lira veriyorlar. 600 lira ödediğim tek göz bir odada yaşıyorum. Geçen gün markete gittim 4 parça aldım 135 lira para, her şey çok pahalı, nereye elini atsan ateş pahası. Devletin yardımcı olmasını istiyoruz, bir konfor falan değil sadece bir yaşantı, karnımızı doyursak yeter! Ameliyat oldum, bir parmağım kesildi, sancı içindeyim ama çalışmak zorundayım…”

Mahsun Amca’nın sesini duyan yok çünkü Erdoğan ve Saray Rejimi siyasetçilerden öğrencisine, gencinden kadınına önüne gelen herkesi tehdit etmekle meşgul.

Aynı röportajda yaşlı amcayı dinleyen kalabalık arasında bir ses duyuruluyor; “Elin Avrupalısı Amerikalısı gelip burada gezecek benim yaşlım çöp toplayarak yaşamaya çalışacak” diyor birisi. Ama malum Mahsun Amca’nın mesleği de yasaklandı tamamen. Zaten yasak görülen bir meslek gurubuydu, şimdi tamamen suç ilan edildi. Sadece Mahsun Amca değil, Mahsun Amca gibi bir lokma ekmek için günde 10 km yürüyüp, 30-40 TL gibi ücretlerle çalışmak zorunda kalan atık kağıt işçilerine akıl almaz saldırılar yürütüyorlar valilik kararıyla. Sadece geçtiğimiz hafta Ataşehir’de, Ümraniye’de, Sancaktepe’de 100’e yakın yere baskın yapıldı, barakaları yıkıldı bu insanların. Ekmeklerini çıkarttıkları çek çeklerine el konuldu. Yüzlerce zabıta, polis iş makinelerı sanki işgal kuvvetlerine karşı mücadele etmeye gidiyor. Suçları ne bu insanların? Valilik, çevre ve halk sağlığını tehdit, haksız kazanç ve kamu zararına sebep oluyormuş bu arkadaşları.

Hatay Milletvekilimiz Barış Atay ziyaret etti direnişlerini. Dudullu OSB bölgesinde çeşitli yerlerde nöbet tutuyorlar. İşçilerin verdiği bilgiye göre; valilik emri ağustos ayından beri var, bütün partiler görüştüklerini söylüyorlar ve her partinin bu olayı kapalı kapılar ardından kınadığını söylüyorlar. Ayrıca el altından da şöyle bir duyuma ulaştıklarını söylediler; 39 ilçede tüm belediyelerdeki AKP’li meclis üyelerinin nedense bu konuya kafayı takıp peşine düşmüş olduğu yönünde de bir duyumumuz var.

‘SARAY İÇİN CEBİNDE PARAN YOKSA, YOKSUN’

Saray için cebinde paran yoksa yoksun, bunu biliyoruz. Çok uzun zamandır biliyoruz ama haksız kazanç, kamuyu zarara uğratmak gibi cümlelerin bu kadar kolay ve bu şekilde ucuz bir biçimde insanlara kullanılması da bizim sinirimizi bozuyor. Çünkü eğer bir haksız kazanç arıyorsanız siz çekçeği ile kilometrelerce yol yürüyen insanlara bakmayacaksınız. Döneceksiniz o yolcu garantisi verdiğiniz kuş uçmaz kervan geçmez havalimanlarına bakacaksınız. Ya da araba garantili dediğiniz o dev köprülere akıttığınız kaynaklara bakacaksınız. Ya da mesela yandaşlarınıza peşkeş çektiğiniz ihalelere bakacaksınız. Günde 20-30 lira için 10 kilometre yürüdüğü çekçek arabasının aylık kazancının peşine düşenler mesela Pandora belgelerinde gördüğümüz Rönesans Holding’in vergiden kaçırmak için buradan taa Fil Adaları’na yolladığı 210 milyon doları görmüyor, göremiyor. Neden, çünkü görmek işine gelmiyor.

‘ÇEKÇEKLERİN PEŞİNE DÜŞEN YARGI SİSTEMİ, RÖNESANS’IN PEŞİNE DÜŞSÜN’

Kim bu Rönesans Holding hepiniz benden iyi tanıyorsunuz. Türkiye’de en çok inşaat ihalesi alan şirketlerden biri malumunuz ve tam 210 milyon dolar, bugünün parasıyla 2 milyara yakın bir bütçeden bahsediyoruz. Çekçeklerin peşine düşen yargı sistemi buyurun bunların peşine düşün. İşlem yapmak aklınızdan bile geçmez biliyoruz. Çünkü yoksula, işçiye, öğrenciye ve kadına sizin efeliğiniz.

‘BOĞAZİÇİ ÖĞRENCİLERİYLE GURUR DUYUYORUZ’

2 gündür yine akıl almaz bir eziyetle, akıl almaz bir hukuksuzluğa maruz kalan Boğaziçi öğrencilerinden bahsetmek istiyorum. AKP Genel Başkanı susmuyor diyoruz ya, susmuyor ve susma işleminin de bir sonucu olduğunu bildiği için susmuyor. Grup toplantısında çıktı ne dedi? “Avrupa’da üniversitelerde bu tipleri 1 saat bile barındırmazlar” dedi. “Bu saygısız, sevgisiz adeta kötü niyetli adeta terörist tiplere arka çıkıldığını” iddia etti ve “kötü niyetlilere meydanı bırakmadan çözeceklerini” vadetti. Şimdi önce şunu söylemek lazım: Sayın Erdoğan evet arka çıkıyoruz ve bununla gurur duyuyoruz. Arkalarında yanlarında nerde isterlerse oradayız bu arkadaşların var mı bir itirazınız? Biz o terörist dediğiniz Boğaziçi Üniversitesi öğrencileriyle birlikteyiz ve bununla gurur duyuyoruz.

Bakın salı günü bu konuşmayı yapıyor Erdoğan, çarşamba günü inanılmaz hızlı çalışmaya başlıyor adalet sistemimiz… Ne hikmetse bir gün sonra okula polis dayanıyor, elinde 14 kişilik bir gözaltı listesi var. Bunlardan 7’sini gözaltına alıp götürüyor. Sebep bir ortaya çıkıyor, kayyum rektör Naci efendi, kendisine yapılan protestolara çok bozulmuş. Kendi öğrencilerini gidip savcılığa şikayet etmiş. Erdoğan da Salı günü grup toplantısı talimatı vermiş, ellerinde listeyle polis okulun kapısına dayanmış.

Bu öğrencilerden 2 tanesi tutuklandı. Şu anda cezaevinde demir parmaklıkların arasında. Kim bu öğrenciler diye baktığım: Boğaziçi Fizik Bölümü’nden Berke ve Boğaziçi Tarih Bölümü’nden Ferit. Her ikisinin de ilginç bir geçmişi var. Daha önce defalarca kez darp edildi bu arkadaşlar. Darp raporları var. Bunlarla ilgili soruşturmaları var ve bu seferde yeniden avukatlarından aldığımız bilgilere göre ciddi darp iddiaları var.

Bunun arkasından ertesi gün arkadaşlarının tutuklanmasını içine sindiremeyen Boğaziçi öğrencileri kapıda bir basın açıklaması yapmak istediler. Her zamanki gibi akıl almaz güvenlik önlemleriyle karşılaştılar. Basını ayırdılar önce öğrencilerden, basın mensuplarını neredeyse darp ettiler. Daha sonra gözümüzün önünde canlı yayında basına demeç veren arkadaşı gözaltına aldılar. 14 öğrenci bu şekilde gözaltına alındı. 10’u serbest bırakıldı, 4 öğrenci içinde iyi haberleri bekliyoruz.

SENİN 1000 ODALI SARAY’IN VAR, BU ÇOCUKLARIN BİR ODALARI BİLE YOK’

Bunun sonuçlarını insanlar özgürlükleriyle, ekmek paralarıyla ödüyorlar. Sayın Erdoğan, hani diyorsun ya “Avrupa’da bu tipleri 1 saat bile barındırmazlar” diye aslında barındırmıyorlar bu çocukları. Senin haberin yok, bin odalı sarayın var ama bu arkadaşların 1 odalı yurtları bile yok.

Bu öğrenciler barınamıyor zaten. Her çıktığınız yerde şu kadar üniversite açtık, bu kadar milyon üniversite öğrencisi var, kaçı için yurt var onların? Hiç baktın mı? Yüzde 10’u için sadece. Bu ülkedeki üniversite öğrencilerinin KYK yurdunda barınabilme imkânları sadece yüzde 10. Yüzde 90’ı “başının çaresine baksın” diyorsunuz. Bunu niye yaptığınızı da çok iyi biliyoruz. Çünkü KYK yurdu yapmıyorsunuz, onun yerine devletin mallarını, bizim vergilerimizi vakıflara ve cemaatlerin yurtlarına peşkeş çekiyorsunuz. Onlara kolaylık sağlıyorsunuz, onlara öncelik veriyorsunuz ki gidecek yeri, uyuyacak yatağı olmayan bu genç arkadaşlar tarikatların, cemaatlerin yurtlarına gidip kalsınlar. Gitmiyorlar onlar da… Haberiniz yok ama banklarda, parklarda sabahlıyorlar. “Barınamıyoruz” diye isyan ediyorlar. Siz de ona buna laf sokup insanları tutuklatmaya çalışacağınız yerde, bu öğrencileri hedef göstereceğiniz yerde öğrencilerin barınma sorununu çözebilirsiniz.

‘KYK YURTLARININ PARALI OLMASINI KABUL ETMİYORUZ’

Nasıl olacağına dair fikriniz olmayabilir. Bizim fikrimiz var, geçen Meclis’e sunduk bunu, zahmet edip bakarsanız kolaylıkla görebilirsiniz. 4 maddeden oluşan bir kanun teklifi sunduk biz öğrencilerin barınma sorunu çözülsün diye.

Birincisi “KYK yurtları ücretsiz” olsun dedik. Sizin için ayda 80-90 bin TL kazanan insanlar olarak 300-400 lira yurt parası bir şey olmayabilir ama bu öğrenciler için çok para. O yüzden KYK yurtlarının paralı olmasını biz TİP olarak kabul etmiyoruz.

Bunun yanı sıra bir sürü atıl kamu binası var. Oraya buraya para yedireceğinize buyurun biraz bütçe ayırın yurt olarak düzenleyin. Sokaklarda kalan arkadaşlarımıza barınacak yer verin.

Her apartman aralarına bir üniversite açtırıyorsunuz ya aynı üniversiteleri kazanan öğrencilerin nerede kalacağını düşünme sorununu da yüklenin.

Yurt çıkmayanlara asgari ücretin 4’de 1’i oranında kira yardımı yapılması gerektiğini de savunuyoruz.

Tabii bunu yapması gerek devletimiz liseli çocuklara çay attılar diye soruşturma açmakla meşgul. Kocaeli’nde sınıf başkanı seçilen bir arkadaşımız sınıf arkadaşlarına çay atmış. Sevgili arkadaşım seni kutluyorum, umarım sen üniversiteye geçmeden bu dalga geçtiğin sistemden de kurtulmuş oluruz.

BAŞAK DEMİRTAŞ’IN HEDEF GÖSTERİLMESİ

Canım Saray Rejimimiz kadınları pas geçti mi peki bu hafta? Asla geçmedi, asla geçmez. Bu hafta kadın gündeminde ele aldığı ismin başında Başak Demirtaş geliyor. Başak Demirtaş, Fox TV’de bir programa katıldı. İşi gücü sarayın borazanlığını yapmak olan ve sarayın borazanlığını yapmayanların önünü kesmek olan RTÜK, yememiş içmemiş programı tehdit etmiş. Başak Demirtaş, RTÜK’e ve kendisini hedef gösteren yandaş medyaya Twitter hesabından şu tepkiyi gösterdi:

“Beş yıldır, gece gündüz her kanalda Selahattin’e ve arkadaşlarına iftira atmak, onları suçlamak serbestken suçsuzluğu AİHM Büyük Daire kararıyla kesinleşmiş olan eşimle ilgili televizyonda biraz olsun konuşmam mı suç? Maalesef hem utanç verici hem de üzücü bir durum. Demek ki beş yıllık yalanlar ve iftiralar, bir saatlik hakikat karşısında tuzla buz olabiliyormuş. Bu kadar saldırıya gerek yok, hakikatin karşısında tüm yalanların, üretilmiş algıların sonsuza kadar sürmeyeceğinin bilinmesi gerekirdi.”

Sevgili Başak, tez zamanda eşine kavuşmanı diliyorum.

'SARAY’IN GÜNLÜK MASRAFI, 390 SAHNENİN BİR YILLIK HİBE DESTEĞİ OLUR'

Saray Rejimi’nin bu hafta üstün maharetini sergilediği alanlardan biri de tiyatrolar oldu.

Covid-19 önlemleri kapsamında uzun süre kapalı kalan sahneler, hali hazırda büyük yaralar almışken, Kültür ve Turizm bakanlığı tarafından verilen 2021-2022 sezonu tiyatro hibelerine kabul edilen kurum sayısı yüzde 30 oranında artmış, dağıtılan hibeler ise sadece yüzde 18 seviyesinde kalmıştır.

Hibe niteliğinden çıkıp, adeta cep harçlığına dönüşen bu durum, tiyatroları ve sahne emekçilerini başka bir dertle daha baş başa bırakmıştır.

Değerlendirme komitelerinin kimler tarafından oluştuğunun bilinmezliğiyle de şeffaflıktan uzaklaşan bu süreç, başvuruları reddedilen kurumların kriterleri sorgulayamadığı, keyfi kararların uygulandığı bir hal almıştır.

Saray’ın günlük masrafının, hibe programına kabul edilen 390 sahnenin bir yıllık hibe desteğine eş değer olması, sanata olan düşmanlıklarının açık kanıtıdır. Göstermelik etkinliklerle saray soytarılarının ceplerini dolduranların, sanat emekçilerini açlığa, intihara mahkum eden düzenini kabul etmiyoruz.

Sanatçıların intihar etmediği, sahnelerin kapanmadığı, özgür sanatın ülkemizin her yerinde hayat bulacağı günler yakındır. Türkiye İşçi Partisi bütün gücü ve desteğiyle tiyatroların yanındadır.

KOLTUK KAPASİTE REZALETİ

AVM, restoran, okul toplu taşıma tam kapasite, tiyatrolar kısıtlı kapasite. Yüzde 100 olsun diye bakanlıkla temas halindeler aylardır. 8 Eylül’deki bilgilendirme mesajında şöyle deniliyor: “Tam kapasite oynanacak, hallediyoruz.”

Genelge çıkmadan bakanlık inisiyatifiyle tiyatrolara müjde olarak duyuruldu. İnsanlar bilet sattılar; “Genelgeye onay bekliyoruz, bilgi vereceğiz” dediler.

Satılan biletler ne olacak! Derdiniz nedir bu kurumlarla?

‘HALKIN TEK GERÇEK GÜNDEMİ GEÇİM DERDİ’

Yani bu hafta da Saray Rejimi gerçekten ilgilenmesi gereken tek gündem dışında her şeye ziyadesiyle burnunu soktu ve öğrencisinden işçisine, gencinden kadınına, sanatçısına hayatına burnunu soktuğu herkesin hayatını eskisinden beter bir hale getirdi.

Oysa halkın tek gerçek gündemi geçim derdi. “Barınamıyoruz, geçinemiyoruz!” diyorlar.

Oysa başka bir düzen mümkün. Gerçekten adil bir düzen kuruncaya dek mevcut sistemde birkaç kanun maddesini değiştirerek milyonlarca yurttaşı bir nebze olsun rahatlatmak mümkün!

‘HER ALANDA ÇÖZÜM ÖNERİLERİMİZİ ORTAYA KOYACAĞIZ’

Nasıl mı? Bu sabah itibariyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne titizlikle çalışılmış bir kanun teklifi sunduk. Biz sadece AKP’nin kötülüklerini en iyi anlatan parti değiliz. Bir yandan Saray Rejimi’ni ifşa ederken bir yandan eğitimli kadrolarımızla her alanda çözüm önerilerimizi de ortaya koymakla mükellefiz.

Süreç ilerledikçe göreceksiniz, faturalara ilişkin teklifimiz gibi bu ülkede emeğiyle çalışan insanları ilgilendiren her temel konuda somut ve radikal çözüm önerilerimizi yeri geldikçe her mecradan sizlerle paylaşacağız.

‘PEK YAKINDA YOLLARA DÜŞECEĞİZ’

Son olarak MYK’mız dün toplandı. Alınan karar uyarınca planladığımız Türkiye ve Avrupa turumuza da önümüzdeki hafta başlayacağımızı müjdeleyerek bitirmek isterim.

Bir yol var biliyoruz. Bu medya ablukasında ulaşamadığımız kim varsa ulaşıp anlatmak üzere az ama öz kadromuzla pek yakında yollara düşüyoruz.