Sendikalar ve meslek odaları: Kayyumlar kardeşçe yaşama umuduna vurulmuş bir darbedir

Sendikalar ve meslek odaları: Kayyumlar kardeşçe yaşama umuduna vurulmuş bir darbedir

DİSK, KESK, TMMOB VE TTB kayyum darbesine karşı Kadıköy'de bir basın açıklaması yaptı. Çok sayıda milletvekilinin de katıldığı açıklamada, "Kayyumların gitmesi, halkın iradesinin kayıtsız şartsız tanınması için tüm demokrasi güçlerini mücadeleye çağırıyoruz" denildi.

İzel Sezer - Kadıköy 

Kadıköy’de sendikalar ve meslek odalarının çağrısıyla kayyum darbesine karşı bir basın açıklaması yapıldı. “Halkın iradesini kayyumlara teslim etmemek sadece üç kentin değil hepimizin meselesidir” denilen açıklamada, tüm demokrasi güçleri mücadeleye çağırıldı.

Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediyelerine yönelik kayyum darbesine karşı Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK); Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK); Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de bir basın açıklaması yapıldı.

Basın açıklamasına CHP milletvekilleri Ali Şeker, Zeynel Emre, Onursal Adıgüzel, Sezgin Tanrıkulu, Pınar Uzun; HDP milletvekilleri Züleyha Gülüm, Oya Ersoy, Dilan Dirayet Taşdemir, Serpil Kemalbay, Ahmet Şık, Musa Piroğlu ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile HDP İstanbul İl Başkanı Cengiz Çiçek de katıldı.

Basın açıklamasından önce kadın cinayetlerine tepki gösterilirken, “Kadınların öfkesi katilleri boğacak” sloganı atıldı.

‘BİRLİKTE KAZANDIK, BİRLİKTE SAVUNACAĞIZ, KAYYUMLAR GİDECEK!’

Basın açıklamasını kurumlar adına TTB Başkanı Sinan Adıyaman okudu. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Ülkemizde halkın iradesine karşı bir darbe süreci işlemektedir.

YSK tarafından adaylıkları onaylanarak, halk tarafından ezici bir çoğunlukla seçilen üç belediye başkanının, daha beş ay geçmeden devam eden ve henüz kesinleşmeyen soruşturma ve davalar gerekçe gösterilerek bir ‘idari karar’ ile görevlerinden uzaklaştırılmaları açıkça hukuk dışı bir darbe girişimidir. Aday olmasına engel bir yasal durum bulunmayan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Adnan Selçuk Mızraklı’nın görevden alınması için seçimden bir gün sonra Diyarbakır Valiliği’nin İçişleri Bakanlığı'na yazdığı yazı, tüm bu süreci özetlemektedir. Yargı kararıyla aday olması uygun görülen Belediye Başkanları idari bir darbe süreciyle görevden alınmaktadır.

Başka örneklerde, görevden alınan belediye başkanlarının yerine belediye meclis üyelerinden biri başkan vekili olarak seçilirken, bu üç kentte doğrudan kayyum atanması da gerçek niyeti ortaya koymaktadır. İktidarın amacı sandıkta kaybettiği yerel yönetimleri darbe ile geri almaktır. Bu üç kentin halkına, "Sizin seçtiklerinizi tanımıyorum, benim atadığıma mecbursunuz" denmektedir.

Ülkemiz sandıktan çıkan sonucu hazmedemeyen bir iktidar tarafından yönetilmektedir. Ülkeyi yönetenlerin halk iradesine saygılarının olmadığı gerçeği, 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinden 31 Mart 2019 yerel seçimlerine kadar defalarca tecrübe edilmiştir. Halk 31 Mart 2019'da kayyumlara hayır demiş, 23 Haziran 2019'da da İstanbul'da iradesine sahip çıkmıştır. Bu yenilgileri demokratik bir olgunlukla karşılama yeteneği olmayan iktidar, sandıkta alamadığı sonucu darbe ile almaya kalkışmaktadır. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere çok sayıda büyükşehirde kaybettiği rantı, Diyarbakır, Van ve Mardin'e atanan kayyumlarla kısmen de olsa telafi etmek istemektedir.

Kayyum atamaları ile beraber İçişleri Bakanlığı verileriyle 418 kişinin gözaltına alınmış olması, tüm baskılara ve gözaltılara rağmen demokratik haklarını kullanıp itiraz edenlere sokaklarda işkence yapılması, belediye meclislerinin fesih edilmesi, yaşadığımız sürecin adını koymayı kolaylaştırmaktadır: Halk iradesi bir darbe girişimiyle karşı karşıyadır.

Halkın yetki verdiği, gücünü halk iradesinden alan Belediye Başkanlarının yerine atanan kayyumların yerel yönetimlere verdiği zararlar ortadadır. Lüks harcamalarla, Cumhurbaşkanı'na ve İçişleri Bakanı'na aldıkları pahalı hediyelerle, yolsuzluklarla, yol açtıkları ağır borçlarla ve işçi kıyımlarıyla gündeme gelen kayyumlara karşı halkın tepkisi 31 Mart 2019’da sandıkta açığa çıkmıştır. Halka değil kendini atayanlara ve bir avuç hortumcuya hizmeti görev bilen kayyum yönetimleri sandığa gömülmüştür. Ülkeyi yönetenler, halkın bu net iradesine hakkı, hukuku, adaleti ve demokrasiyi ayaklar altına alarak yanıt vermektedir.

İktidar kayyum atamalarıyla sadece seçim yenilgisinin değil aynı zamanda dış politikadan ekonomiye, yönetemediği bir dizi krizin üstünü örtmeye çalışmaktadır. İşsizlik Cumhuriyet tarihi rekorlarını kırarken çifter çifter maaş alan bir avuç yandaşın; orman yangınlarına uçak bulunamazken ülkeyi yönetenlerin bindiği lüks uçak filolarının; emekçiler yaşam mücadelesi verirken şirketlere yağmalatılan doğamızın; göz dikilen kıdem tazminatımızın, işimizin, ekmeğimizin hesabının sorulacağını bilen iktidar, kayyum atamalarıyla tüm muhaliflere, tüm itiraz edenlere gözdağı vermek istemektedir.

Bu sadece bir baskı politikası değil aynı zamanda da ayrıştırma ve savaş politikasıdır. Diyarbakır, Van ve Mardin’de yaşayan yurttaşların ayrımcılığa uğraması ve en temel haklarından olan seçme ve seçilme hakkının tümüyle ortadan kaldırılması, sadece halk iradesine değil aynı zamanda barış içinde, bir arada ve kardeşçe yaşama umuduna da vurulmuş bir darbedir.

Seçime saygı yoksa demokrasi de yok demektir. Diyarbakır’da, Van’da, Mardin’de atanan kayyumlara karşı çıkmak, hepimiz için demokrasiyi savunmaktır.

Bizler halkın seçme ve seçilme hakkını ortadan kaldıracak girişimlere karşı halkın iradesini, demokrasiyi, adaleti ve barışı savunmaya devam edeceğimizi ilan ediyor, görevden uzaklaştırılan belediye başkanlarının derhal görevlerine iadesini talep ediyoruz.

Halkın iradesini kayyumlara teslim etmemek sadece üç kentin değil hepimizin meselesidir. Kayyumların gitmesi, halkın iradesinin kayıtsız şartsız tanınması için tüm demokrasi güçlerini mücadeleye çağırıyoruz.”

OTURMA EYLEMİNE ÇAĞRI

Basın açıklamasında sık sık “Faşizme karşı omuz omuza”, “Kayyum darbedir, darbeye geçit yok”, “Birlikte kazandık, birlikte savunacağız” sloganları atıldı. Açıklama, yarın saat 14.00’te Beşiktaş Barbaros Bulvarı’nda yapılacak olan ve milletvekillerinin de katılacağı oturma eylemine çağrıyla son buldu.