¨Senden de dahil olduğun çeteden de hesap soracağız!¨

¨Senden de dahil olduğun çeteden de hesap soracağız!¨

TİP Milletvekili Ahmet Şık, Genel Kurul'da Süleyman Soylu'ya seslendi.

İleri Haber

Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, TBMM Genel Kurulu'nda devam eden İçişleri Bakanlığı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın bütçe görüşmelerinde konuşma yaptı. Sedat Peker'in iddia ve ifşaları üzerine konuşan Şık, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun açıklamalarına da yanıt verdi. 

Ahmet Şık'ın konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:

¨Türkiye aylardır Sedat Peker’in ifşa ve itiraflarını konuşuyor. Bu ifşalara göre TCK'nin 51 ayrı maddesi tam 360 kez ihlal edilmiş. Yani 360 kez suç işlenmiş. Peki açılan soruşturma sayısı kaç? Sadece bir.  Kutlu Adalı'nın katledilmesiyle, yani sizin döneminize ait olmadığı için raftan indirilen bir suç dosyasıyla ilgili. Geri kalan 359 suçla ilgili hiçbir şey yapılmamış. Türkiye yargısının rezilliği bundan daha iyi anlatılamaz. Peker’e “yalancı” diyorsunuz ama halk size değil “mafya” dediğiniz kişiye inanıyor.

Halbuki aklanma fırsatı elinizde. Gelin hemen bir Meclis Araştırma Komisyonu kuralım. Kimin yalan söylediği ortaya çıksın. Ama siz hakikatin ortaya çıkmasını istemiyorsunuz. Nedeni  malum. Zaten geçmişte AKP'nin resmi mafyası olduğunu hatırlatan Peker de, “Ben ancak bir suç örgütünün üyesi olabilirim" diyerek esas çetenin kim olduğunu söylüyor.

Çoğu Soylu’yla ilgili olan suçlamalara karşı bay bakan söylenenlerin yalan olduğunu iddia etti. Yandaş medyaya çıktı. Kendi sordu, kendi yanıtladı. Bir de tehditler savurdu. Ama Peker’e değil. Geçmişte hakaretler edip, “Hesap sormazsam namerdim” dedikten sonra katıldığı AKP’yi, yani sizi tehdit eti. Çünkü korkudan kaynaklı tehdidin kime, niye yöneldiği hiçbir zaman tesadüf değildir.

Bir İçişleri Bakanı düşünün ki mafyanın suçlarını engellemesi gerekirken, mafya çıkmış içişleri bakanının suçlarını anlatıyor. Peki bay bakan ne yapıyor? “Bana kaybetirirseniz, ben de size kaybettiririm” diyor. Nasıl yapıyor, kime söylüyor gelin hatırlayalım: Patlayan bombalardan, çetelerden bahsedip kendisinden önceki İçişleri Bakanı Efkan Ala'yı suçladı.

Mafya lideri Salifov’un serbest bırakılmasında, bir vekilinizin babası olan Mehmet Ağar’ın parmağı olduğunu söyledi. Peker'le ilgili soruşturmanın bekletildiğini ancak talimat vermesi üzerine başlatıldığını söyleyerek dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’ı suçladı. Çünkü Pelikan ekibinin adamı olarak bilinen Çalışkan işe karışınca, sırtını dayadığı Berat Albayrak da oyuna dahil oluyordu.

Peker’e resmi koruma verilmesinin sorumlusunun dönemin İstanbul Emniyet Müdürü, şimdiki AKP’li vekil Selami Altınok olduğunu söyledi. "Bir siyasetçi Sedat Peker'den 10 bin dolar aldı" diyerek eski vekiliniz ve halen partinizin yöneticisi olan Metin Külünk’ün adını tartışmaya açtı. Bildiklerini yargıya anlatmayarak da suç işledi. Oğluyla ilgili sorulara “Oğlum üzerinde bir algı yapılıyor bana. Eski bakanların oğlu meselesi… Hani para sayma makineleri...” karşılığını verdi. Para sayma makinelerinin kimlerin oğlunun evinden çıktığını Soylu kadar sizler de biliyorsunuz.

Tehditlerine Plan ve Bütçe Komisyonu'nda da devam etti. Sezgin Baran Korkmaz’ın İnan Kıraç’la arasındaki alacak verecek meselesine dahil olduğunu, Korkmaz’a kaçmasını söylediğini reddetmedi. Bir kumpası boşa düşürdüklerini iddia edip, “Devletin bütün kurumlarıyla yukarıdan aşağıya öyle bir karar aldık” dedi. Devletin en yukarısında kimin bulunduğu hepinizin malumu. Yani “Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bilgisi ve talimatıyla yapıldı” her şey dedi.

Envanter kayıtları bulunmayan kalaşnikofların dağıtılmasıyla ilgili “Silah dağıtılması talimatını ben vermedim” demekle yetindi. Yani silahlar dağıtılmış. Ama emri Soylu vermemiş. Buyursun cevap versin. Kim o emir veren? Silahlar kimlere, ne için dağıtıldı?

Komisyonda, “Bylokçu vekilleri de konuşalım” dediğini sizler de duydunuz. Fethullahçı çetenin geçmişte iktidar ve suç ortağınız olduğu malum. Haliyle bylokçu vekillerin muhalefet değil AKP sıralarından çıkması kimse için şaşırtıcı olmaz.

İsim vermeden AKP İzmir İl Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş’un öldürülmesinden bahsetti. Kimdir Ahmet Kurtuluş? Eski bir vekilinizin de adının karıştığı FETÖ Borsası soruşturmasının itirafçısı. Bakan kendi çalıp söylediği televizyon programlarından birinde “Azdan az çoktan çok gider” bile dedi. Bu sözü en sık kullananın Erdoğan olduğunu akılda tutarsanız sevgili bakanınızın kimi tehdit ettiği de ortaya çıkıyor. Zaten bu tehditle amacının hasıl olduğu hala bakan sıfatıyla şurada oturmasından belli. Zira güce sahip olanla, o güce biat edenlerin menfaatleri arasındaki denge bozulursa savaş da kaçınılmaz olur. Ve haysiyetten yoksunlaşanın kötülüğünün de sınırı olmaz. 

Mevlana böylelerine şöyle seslenir: “Ey zulmüyle kuyu kazan! Kendi kuyunu kazıyorsun, bari boyunca kaz!” Böyle gelmiş olabilir. Ama böyle gitmez. Gitmeyecek.  Ve o gün geldiğinde sadece yaptıklarınızın ve konuştuklarınızın değil yapmadıklarınızın ve sustuklarınızdan da hesabını vereceksiniz. Doğrunun yanında duramıyor olabilirsiniz. Ancak yanlışın, yalanın, riyanın, suçun ve suçlunun yanında durmayın. Çünkü hakikati söyleyerek haklı olmanın gücü iktidara tapınmanın gücünden daha uzun sürer.

Burada hakkı ve haddi olmadan hesap soracağını iddia etti ya, ben kimden hesap sorulacağını, niye sorulacağını söyleyeyim: KHK ile işten attıklarınız için hesap vereceksiniz. Çocuğuna pantolon alamadığı için intihar eden, evde saç kurutma makinesini açıp yoksulluktan ısıtamadığı çocuklarının kahrıyla intihar eden annenin hesabını vereceksiniz. Bir sokakta resmi ve sivil faşistlerce katledilen Ali İsmail Korkmaz'ın, Berkin Elvan'ın, Oğuz Arda Sel'in, Medeni Yıldırım'ın, Kemal Kurkut'un, nefret öznesi haline getirdiğiniz LGBTİ+'ların, geleceğini ve umutlarını çaldığınız gençlerin, talan ettiğiniz doğanın, kestiğiniz ağacın, kuruttuğunuz derelerin, yağma ve yolsuzlukla yoksullaştırdığınız emekçilerin, bunların tümünün hesabını vereceksiniz. 

Senden de dahil olduğun çeteden de hesabını soracağız!¨