Seçimle gitmek

Seçimle gitmek

"Bugün neredeyse tüm mevzileri eline geçirmiş olan Emevi inançlı Osmanlıcılar bu noktaya bir anda gelmediler. Onlarca yıldır planlarını yaptılar, sistematik olarak çalıştılar; çok partili rejime geçiş sonrasında din sömürüsü ile oy kazanma uğraşında olan ve bugün demokrasi kahramanı ilan edilenlerin himayesi ve desteğiyle palazlandılar. Kazandıkları mevzileri yitirmeye, bulundukları konumdan geri çekilmeye hiç niyetleri olmayacak; son zamanlarda giderek arttırdıkları pervasızlıkları bunun önemli bir göstergesi..."

Zafer İlken

Ülke yönetimine karşı olan kesimin büyük çoğunluğunda dillendirebildikleri ölçüde şöyle bir söylem veya inancın/dileğin demokratik(!) dışavurumu söz konusu: “Bir dahaki seçimlerde iktidar partisi kaybedecek ve yeni oluşum -her nasıl gerçekleşirse- bunlardan hesap soracak ve eski günlerimize geri döneceğiz.“ Biz gerçi eski günlere dönmek derdinde falan değiliz, gözümüz gelecekte; ama hoşnutsuzların çoğu bu gidişin seçimle hallolacağı inancında! Ne büyük yanılgı…

Bugün neredeyse tüm mevzileri eline geçirmiş olan Emevi inançlı Osmanlıcılar bu noktaya bir anda gelmediler. Onlarca yıldır planlarını yaptılar, sistematik olarak çalıştılar; çok partili rejime geçiş sonrasında din sömürüsü ile oy kazanma uğraşında olan ve bugün demokrasi kahramanı ilan edilenlerin himayesi ve desteğiyle palazlandılar. Kazandıkları mevzileri yitirmeye, bulundukları konumdan geri çekilmeye hiç niyetleri olmayacak; son zamanlarda giderek arttırdıkları pervasızlıkları bunun önemli bir göstergesi. Yerel seçimlerde kaybettikleri yerlerde gösterdikleri direnç, yaptıkları engellemeler, en insani yardım çabalarına bile karşı çıkışları, engellemeye çalışmaları, kayyum atamalarıyla seçilmiş insanları ve seçenleri yok saymak, mecliste muhalefetin her dediğine, her önerisine şuursuzca karşı çıkmak sizce yeterli göstergeler değil mi?

Üstelik seçimde başarı kazanma gibi bir niyeti olmayan ilkesiz bir ana muhalefet partisi varken. Onlar hala dindarların ve hatta dincilerin oyları peşinde, onlara sempatik gözükerek, bazen AKP’ lileri bile şaşırtan söylemlerde bulunarak, cuma namazını Sultanahmet köftecisinin(!) önünde kılarak seçim kazanacaklarını zannediyorlar.

Önümüzdeki süreç çok daha zorlu geçecek, salgın hastalığın dünyadaki dengeleri yerinden oynattığı düşünülürse bunun yansıması -sanırım bu deyimi daha önce de kullanmıştım- bizim gibi gelişmeye niyeti olmayan ülkelerde daha şiddetli hissedilecek. Bu noktada sosyalistlere yine çok iş düşüyor. Halkı, “seçim olacak CHP-İYİ Parti koalisyon yapacak ve Türkiye kurtulacak” rehavetinden kurtarmak için örgütlü çatılar altında mücadeleye devam.

************

Bir iki gün önce “aksaçlılar bildirgesi” diye bir metin okudum ve videosunu izledim. İçeriğine yönelik bir itirazım yok; ancak imza atanların bazılarına ciddi itirazım var. “Yetmez ama evetçiler” olarak bir zamanlar iktidarın yılmaz destekçileri olan ve Avrupa birliğine girmeye niyetimiz olduğunu ve onların da bizi içselleştirmeye çok hevesli olduklarını zanneden kimileri bu sefer de bu bildirgeyi imzalamış. Bu, her ne kadar kapalı bir özeleştiri olarak değerlendirilebilse de, ben artık kandırılmışlardan ve özeleştiri yaparak bu ülkenin ve emekçilerinin yıllarını yok edenlerden bıktım. Ben artık zamanı, affetmeme ve hoşgörmeme zamanı olarak değerlendiriyorum; mazur görün…