Savunmanın yargılanmasında ilk gün sona erdi

Savunmanın yargılanmasında ilk gün sona erdi

17’si tutuklu 20 avukat bugün Bakırköy Adliyesi’nde görev yeri olan savunma kürsüsünde değil, sanık kürsüsünde hakim karşısına çıktı.

İleri Haber

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Halkın Hukuk Bürosu'na (HHB) bağlı 17’si tutuklu 20 avukat, bugün ‘sanık’ kürsüsünde hakim karşısına çıktı.

DESTEK KAMPANYASI

Bugün başlayan ve 14 Eylül'e kadar İstanbul’daki Bakırköy Adliyesi’nde görülecek duruşma öncesi ÇHD ve HHB de herkesi yargılanmasına başlanan avukatlara destek olmaya çağırdı. Dava için sosyal medyada başlatılan destek kampanyasına da kısa sürede binlerce kullanıcı katıldı.

#SavunmaİçinBakırköydeyiz etiketiyle başlatılan sosyal medya eyleminde ÇHD’li ve HHB'li avukatlara özgürlük istendi.

AVUKATLARIN SAVUNMALARI

Avukatlar duruşmanın ilk gününde şu savunmaları yaptılar:

SELÇUK KOZAĞAÇLI: BİR POTEMKİN PANOSU OLDUĞUNUZA İNANIYORUM

“Ben bir mahkeme karşısında olduğuma inanmıyorum. Bir Potemkin Panosu olduğunuza inanıyorum. Sefaleti ve yoksulluğu gizleyen Potemkin Panosu gibi siz, büyük mahkeme salonları Potemkin Panolarıdır, sahtedir.

Çok kötü hazırlanmış bir iddianame ve dosya. Bu nedenle dosyayla ilgili özel bir şey anlatmayacağım.Türk ceza ve adalet sistemine güvenmiyoruz. Ben gerçek mesele üzerine konuşacağım; bir şeyler söyleyeceğim. 37 adet Ağır Ceza Dairesi bulunan bir hukuk sistemi metastaz yapmıştır, kanserlidir. Yargıda nasıl bir çürüme, çökme, kokuşma olduğunu biz görüyoruz. Biz panonun önünde değil, arkasındayız. Avukatlık çok tehlikeli ve ciddi bir iştir. ‘Hakikat’ çok çirkin şekillerde, işkenceyle, psikolojik baskıyla, sahte evrak tanzimiyle ortaya çıkarılmaya çalışılır bu ülkede. Biz bu sözde hakikate defalarca kez engel olduk, bunla gurur duyduk. Bu dosyanın tanığı olan en yoz, en çürük kişiler bizim hakkımızda tek bir onur kırıcı laf edemiyor. Güvenilir, sonuna kadar mücadele eder, müvekkilini bırakmaz diyor. Başkasını diyemezler de. Biz böyle avukatlık yapıyoruz.

Az önce buradan çıkardığınız polislerin ikisi beni yere yatırıp parmak izimi almak için dövdü. Üzerimde nüfus cüzdanım, avukatlık kimliğim var. Sizce parmak izimin tekrar alınmasına gerek var mı? Bu çocuklara beni tekrar dövdürtmenize gerek var mı? Ama dövdürttünüz. Tabii ‘Bize geldiğinde dövülmüştü’ diyeceksiniz. Avukatın hakikati insan onuruna uygun olan hakikattir. Sizin tahliye ettiğiniz cinayet zanlıları tahliye edilince endişeleniyor musunuz? Bizim neye bakmamızı istiyorsunuz? Avukatlık mesleğini ortadan kaldırmaya çalışıyorsunuz.

Müvekkilinizin yanından ayrılın bizim yanımıza geçin diyorsanız böyle bir şeyi asla kabul etmiyoruz. Bir maden çöküp de 301 kişi ölürse eğer o gün bugündür o 301 insanın hesabını sorarım. Bugün buradalar, hepsine minnettarım. 4 yıldır omuz omuza dövüşüyoruz. Hiç utanmadan bana verilen kağıtta deniliyor ki: ‘Bu avukat kendisini meşru göstermek için böyle numaralar yapıyor’. Eğer gösteriş için yapıyorsak bunu, biz bu insanların ailesiyiz. Ölene kadar da avukatlıklarını yapacağım. Bu bir mahkeme değil. Bana sorarsanız bir varoş yargılaması yapıyorsunuz. Biz gecekonduların, yoksul mahallelerin avukatlığını yapıyoruz. Siz de bir varoş yargılaması yapıyorsunuz. Böyle bir çöküş döneminde böyle avangard kararlar vermenizi sağlayan bu varoş mahkemeleridir.

Sosyalistiz, sosyalizm mücadelesi veren insanlarız. Örgütlerle temasımız var mıdır? Evet, olmak zorunda. Olmadan nasıl avukatlık yapabiliriz? Örgüt seni seviyormuş, bahsediyormuş demek ayıptır. Benim tanıdığım insanların %75i düzenin silah yoluyla devrilmesi gerektiğine inanıyor. Çok zor avukatlıklar yaptım. 150’nin üzerinde müvekkilim yaşamını yitirdi. Hiç tanınmayacak olanlar vardı otopsilerine katılmak zorunda kaldım.Bu avukatlar solculuk yapmayı seviyor gibi bir şey değil bizim yaptığımız. Devlet şiddetinin ve devrimci şiddetin değdiği bir alanda çalışıyoruz. Benim yanında bir adam yatıyor. Tek başına 50 kişiyi öldürmüş. Avukatının adını biliyor musunuz? Tanıyor musunuz avukatını? Benim yaptığımın aynısını yapıyorlar. Müvekkilini dinliyor ve bu şekilde anlatırsan şu kadar yıl hapis yersin diyorlar.

Banliyö merkezi hukukun değil derebeyi mahkemesinin geçerli olduğu Biz hangi derebeyinin mahkemesindeyiz? Mehmet Ağar’ın. Siz onun adamlarının getirdiği hukukla bizi yargılıyorsunuz. Cumhuriyetin yargıçlar kastına her gelen kılıç çaldı. Askeri cuntalar, cemaatler, ulusalcılar herkes kılıç çaldı. Siz bunların kılıç artığısınız. Bu bir mahkeme değil. Cumhurbaşkanı Kabinesinin yargıya bir etkisi var. Hükümetin beğenmeyeceği bir karar vermeye insan korkar. Benim avukatlığını yaptığım örgütlerle elbette temasım olacak. Gıyabında yakalama kararı olanların avukatlığını yaptım. Siyasi ceza davası avukatının hayatı zaten böyle geçiyor. Ben bu yaşamı mücadele ederek kendim inşa ettim. Avukat susma hakkını kullandırtmış, biz de gerçeği öğrenemedik diye avukat tutuklanır mı? Müvekkilinin sırrını savcıya, hakime, polise söyleyen avukat olur mu?

Müvekkillerim dünyanın en cesur, en kararlı mücadele eden insanları. Onlarla gurur duyuyorum. 150’nin üzerinde müvekkilim yaşamını yitirdi. Ailelerine öldüklerini anlatmak zorunda kaldım. Ülkenin en zor işlerinden birini yapıyoruz. Şiddetin çarpıştığı alanda avukatlık yapıyoruz. Devlet şiddetinin ve devrimci şiddetin çarpıştığı alandayız Bu ülkedeki katliamların faillerinin avukatlarının adını biliyor musunuz? O avukatlar benimle aynı şeyi yapıyorlar. Ben müvekkillerimin kullandığı şiddetin türü yüzünden burdayım.Bu şiddet iktidara talip bir şiddettir. Halka zarar vermeyen şiddettir. Devleti korkutan şey müvekkillerimin silah gücü, bomba envanteri değil. Devleti korkutan şey iktidara talip şiddet. Bu yüzden bizi tutukladınız.

Size güvenmiyorum, vereceğiniz her türlü cezayı yatarım. Onlarca stajyer yetiştirdim, salondalar. Bizim geleneğimiz bitmez. Asla yılmayız, asla vazgeçmeyiz. Devlet işkenceyi sekteye uğrattığımız için bize engel koyuyor. Tekrar tekrar sekteye uğratmaya devam edeceğiz."

AHMET MANDACI: MESLEĞİMİZİ ONURLUCA YAPTIĞIMIZ İÇİN HAPİSHANEDEYİZ

“Soruşturma dosyamızla ilgili haber yaptığı için Cumhuriyet Gazetesi’nden Canan Coşkun iki yıl hapis cezası aldı. Mesleğini onurluca yapan tüm gazetecilere selam olsun. Biz de mesleğimizi onurluca yaptığımız için hapishanedeyiz. Ben daha önce duruşma salonunda avukat olarak da dayak yedim. Zaten avukatlık pratiğimiz sebebiyle tutukluyuz. TEM şube bu operasyonları her sene yapmak zorundadır. O sene az operasyon yaparsanız amirler değişebilir. Yeni bir delile, sürece ihtiyaçları yoktur. Onlar çalıştıklarını göstermek ister. Bir de beş senede bir yapılan operasyonlar vardır. TEM Şube beyan biriktirir bu operasyonlarda kullanır.

Siyasi ve ekonomik krizin yoğunlaştığı dönemlerde halkın isyan etmesine ramak kaldığı dönemlerde bu operasyonlar yapılır. İktidarın en büyük korkusu 2013 Haziran’daki gibi bir isyanın patlak vermesiydi. Nuriye Semih’in avukatlığını yapmak bu operasyonun özel bir sebebidir. Süleyman Soylu’nun biz gözaltındayken emniyete gelmesi bu davanın siyasiliğinin kanıtıdır. İktidar nasıl kendi polisini, sermayesini yaratmak istediyse kendi avukatını da yaratmak istedi. Biz bu kalıba girmedik. Biz halkımıza karşı sorumluluğumuzu yerine getirmeye çalıştık. Ülkede bir yöntememe krizi var. İktidar bu krizi aşmaya çalıştı. Gericiliği, sermayeyi büyüttü. Cemaatle beraber yürüdüler bu ortaklık bozulunca da yumruğunu yine halk yedi.

Hakim kararında devlet bekasını düşünemez. O yargılama değil infaz olur. Hakim devletin tarafında mıdır? Jandarmanın,polisin işi de değildir devlet bekası. Ortada bir devlet varsa sahibi halktır, geleceğine o karar verir. Bizim suçumuz devletin tanrılarına inanmamak. Devletin tanrılarının dini kaidelerinde iş cinayetleri kaza, seçim öncesi oy istenen gecekondulara seçimden sonra yıkım ekipleriyle gidiliyor. Cumhurbaşkanına hakaretin cezası orman yakmanın cezasından daha büyük. Düşünceli kadın harika; ama düşünen kadın korkunç. Sermayeye köle, cemaate zevce, savaş meydanına kelle yetiştirmek istiyorlar.

Adolf Hitler, kurmaylarına ‘İtaat ettiğiniz sürece ne düşündüğünüzün bir önemi yoktur’ der. Mesele itaat meselesi! Metin Feyzioğlu, ‘Ülkede işkence olduğuna dair somut delil yok’ diyor. Uluslararası Barolar Birliği, Türkiyede 1488 avukatın işkence gördüğünü söylüyor. Metin Feyzioğlu, bizim hakkımızda “Öldürülen DHKP-C’linin üstünden adlarının çıktığı söyleniyor” dedi. Nereden almış bu bilgiyi, iddianameyi dahi incelememiş. Hangi liste MİT müsteşarı Feyzioğlu, hangi liste TEM Şube müdürü Feyzioğlu?

Biz vatanımızı çok seviyoruz, halkımızı çok seviyoruz. Bizler Kibar Feyzo’ların avukatıyız, kimi zaman Kibar Feyzo olduk. Asla Faşo Ağaların avukatı olmadık. Heyetinizden beklentimiz Faşo ağanın yanaşması Bilo olmamasıdır.

Bize gözaltında ‘Ölürüm Türkiyem’ şarkısını dinleyerek işkence yapmaya çalıştılar. Hes’lere karşı mücadele ederken gaz yiyen biziz. Bize ‘Irmağının akışına ölürüm Türkiyem’ şarkısı ile işkence yapamazsınız. Emperyalizme karşı kim mücadele ediyorsa vatansever odur. Asıl vatansever biziz!

Mahkemeniz tensipte tutuklu olmama rağmen yurt dışı çıkış yasağımı ve diğer adlı kontrollerimi kaldırdı. Mahkeme heyetiniz benim tutuklu olduğunun farkında değildi. Edirne’de ‘Takoz Ahmet’ lakaplı bir çeteci biz içerideyken iki kez tutuklanıp bırakıldı. ‘Takoz Ahmet dışarıda; Avukat Ahmet içeride’ dediğimde, görevli asker bana “Devlet marangoz sevmiyor sen de takoz olsaydın” dedi. Bugün TEM şubenin Vatan Emniyet diye anılması kötü bir kelime şakasından ibarettir. Tıpkı Ankara’da işkence merkezi olan DAL’ın Derin Araştırma Laboratuvarı olarak anılması gibi. Bizler kurtarılmayı beklemiyoruz. Kurtuluş mücadelesinin birer neferiyiz. Gücümüzü siyasal haklılığımızdan alıyoruz!”

AVUKATLARA SALDIRI

Duruşma devam ederken tutuksuz yargılanan avukat Ezgi Çakır ile jandarma arasında çıkan tartışmaya, diğer avukatlar tepki gösterdi ve jandarmalar sanıklara ve araya girmeye çalışan vekillere saldırdı. Bu sırada salonda bulunan başkan arbede yaşanınca dışarı çıktı. Arbedenin ardından tekrar içeriye giren heyetten mahkeme başkanı Kadri Alpar, kelepçelerin takılmasını istedi. Bunun üzerine salondan “Devrimci avukatlar onurumuzdur” sloganları yükseldi. Çevik kuvvet polisleri duruşma salonunun önünde barikat kurdu Avukatlar içeri alınmadı.

YARINA ERTELENDİ

Duruşmaya ara veren mahkeme heyeti ardından duruşmayı yarına erteledi. Duruşma, yarın saat 10.00’da devam edecek.

DERNEK KAPATILDI, AVUKATLAR TUTUKLU

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD); OHAL kapsamındaki 677 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 22 Kasım 2016’da kapatılmıştı. ÇHD’li ve HHB'li avukatlar, aralarında eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ile Soma Davası, Berkin Elvan Davası ve KHK ile ihraç edilen emekçilerin davaları gibi birçok önemli kamu davası için mücadele ediyorlardı. Aralarında ÇHD Başkanı Selçuk Kozağaçlı'nın da bulunduğu avukatlar, geçtiğimiz yıl yapılan baskında gözaltına alınarak tutuklanmıştı. Avukatlara yönelik cezaevinde de birçok hukuksuz uygulama da gündeme gelmişti.