Savcılık: Soylu'nun 'Şerefsiz, alçak, düzenbaz' sözleri ifade özgürlüğü
İçişleri Bakanı Soylu, CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nu hedef almıştı. Soylu'nun sarf ettiği 'Şerefsiz, alçak, düzenbaz' sözleri için kovuşturmaya yer olmadığı belirtildi.
22-11-2018 10:26

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için sarf ettiği sözlerle ilgili, kovuşturmaya yer olmadığı kararı çıktı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, İçişleri Bakanı Sileyman Soylu'nun, Man Adası belgeleriyle ilgili iddialarda bulunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için sarf ettiği sözlerle ilgili kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.
AİHM İÇTİHATLARINA ATIF
Hürriyet gazetesinden Mesut Hasan Benli'nin haberinde, Bakan Soylu'nun 11 Aralık 2017'de katılığı bir televizyon programında sarf ettiği sözler şu şekilde aktarıldı:
"İspat etmezse şerefsiz ve alçaktır… FETÖ'cülere beraber işbirliğinin bedelini ödeyecektir… Bir çirkefle karşı karşıyayız… Cumhurbaşkanının veya yakınlarının paralarının olduğunu ispat etmezse, biz onun boğazına ne takacağız o görecek, hangi çıngırakları takacağız… Bir düzenbaz söz konusudur… Bu adam edepsiz siyaset yapıyor…Türkiye böyle bir sahtekar görmemiştir…"
'KABA CÜMLELER KURULMASI BEKLENEBİLİR BİR ŞEYDİR'
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kovuşturmaya yer olmadığı yönündeki kararında, AİHM içtihatlarına atıf yapılarak Soylu'nun sözlerinin, ifade özgürlüğü ve eleştiri hakkı kapsamında olduğu savunuldu.
Kararda, "Fikirlerin serbestçe dile getirilmediği toplumlarda kamusal sorunlar hakkında sağlıklı bilgi edinmek ve çözüme ulaşmak mümkün değildir. Bireylerin bakış açılarına hoşgörülü yaklaşmak, demokratik siyasi bileşenin önemli bir bileşenidir. AİHM, ifade özgürlüğünün herkes için değerli olmakla birlikte siyasi partiler ve faal üyeleri için özel bir önem taşıdığını belirtmiştir. Politik tartışmalar esnasında politikacılara yöneltilmiş eleştiriler söz konusu olduğunda, saldırgan sözcükler kullanılması, sert eleştiriler yapılması ve kaba cümleler kurulması beklenebilir bir şeydir ve AİHM daha fazla hoşgörü gösterir. AİHM daha ileri bir kabul ile bilgi ve kanaatleri açıklama özgürlüğünün bir ölçüde abartmaya hatta kışkırtmaya başvurmayı da içerdiğini savunmuştur" dendi
İLGİLİ HABERLER
AKP'li müteahhitin yaptığı 6 aylık öğrenci yurdu depremde çatladı
Çanakkale'de yaklaşık 6 ay önce faaliyete geçen KYK Safiye Hüseyin Kız Öğrenci Yurdu, Ayvacık'ta meydana gelen 5.0 şiddetindeki deprem sonrası boydan boya çatladı. Firma yetkilileri “Çatlaklar sıva çatlağı” açıklamasında bulundular.
21-02-2019 13:21

Merkez üssü Çanakkale Ayvacık olan 5.0 büyüklüğünde depremin etkisi ile 2018 yılının Eylül ayında faaliyete geçen 2500 kişi kapasiteli KYK Safiye Hüseyin Kız Öğrenci Yurdu binası boydan boya çatladı. Binadaki odalarda da çatlaklar meydana geldi. Paniğe kapılan öğrenciler geceyi bir müddet dışarıda geçirmek zorunda kaldı. Firma yetkilileri ise “Çatlaklar sıva çatlağı” açıklaması yaptı.
MÜTEAHHİT FİRMANIN SAHİBİ ESKİ AKP İL BAŞKANI
Sözcü'den Mehmet Andaç'ın haberine göre binayı yapan firmanın sahibinin AKP eski İl Başkanı Muzaffer Kutlu olduğu öğrenilirken, çatlaklar için de 'sıva çatlağı' açıklaması yapan firma yetkilileri, binayı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan görevli kişilerin incelediğini belirtti. Konuyla ilgili Çanakkale Gençlik Spor İl Müdürlüğü’nden ise herhangi bir açıklama yapılmadı.
Adalet Nöbeti yeniden başladı!
Cumhuriyet Gazetesi davasında verilen istinaf kararına tepki gösterenler Adalet Nöbeti'nde buluştu.
21-02-2019 13:03
İleri Haber
İstinaf mahkemesi Cumhuriyet gazetesi davasında gazeteci, avukat ve çalışanların cezalarını onadı.
Karara tepki gösteren avukatlar ve gazeteciler bugün Çağlayan Adliyesi'nde Adalet Nöbeti'nde buluştu.
CHP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil karara "Onların korkusu bizim umudumuz, 17 yıldır mücadele ediyoruz, gerekirse bir 17 yıl daha mücadele ederiz" şeklinde tepki gösterirken, CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker de "Adalet Sarayı tabelası yazıyor Çağlayan'da... Bu tabela değiştirilsin. Daha bugün bir gazeteci Ankara'da tacizi haber yaptığı için tutuklandı" dedi.
HDP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık ise "Gazeteci kimliğimle konuşuyorum. Söyleyecek sözümüz yok değil. Bu kararlar umutsuzluk vermesin. Bu kararın talimatını verenler, cemaat yargıçlarından farkı olmayanlardır. Hani bir söz vardır 'Yatacak yeri yok' diye; bunların yatacak yeri var! O hapishaneye en tepeden başlayarak sokmazsak namerdiz!" şeklinde konuştu.
Zorla Atatürk büstü öptüren ırkçılara 24 ay taksitle 7 bin TL ceza
Kendisine zorla Atatürk büstü öptürülerek ırkçı saldırıya maruz kalan İbrahim Çay davasında yargılanan 7 kişiye ödül gibi cezalar verildi. Kamu görevlilerinin yargılanması için yapılan tüm itirazlar ise reddedildi.
21-02-2019 12:17

Muğla’da 8 Eylül 2015 tarihinde, ırkçı saldırıya maruz kalan İbrahim Çay’a zorla Atatürk büstü öptürülmüştü. Çay, kendisini linç etmek isteyen fail Hakan Tosun’u “tehdit ettiği” iddiasıyla 5 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.
Çay’a saldıran 16 kişi hakkında takipsizlik kararı verilirken, linç edenler arasında yer aldığı kaydedilen 7 kişi hakkındaysa Fethiye 6’ncı Asliye Ceza Mahkemesi tarafından, “konut dokunulmazlığını ihlal, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” suçlamalarıyla 4 yıldan 19 yıla kadar hapis istemiyle dava açılmıştı.
Mezopotamya Ajansı’ndan Nimet Ölmez‘in haberine göre yaşanan bu gelişmelerin ardından 2016 yılının Haziran ayında Fethiye Cumhuriyet Başsavcılığı’nın içerisinde kamu görevlilerinin de bulunduğu 16 kişi hakkında “kovuşturmaya yer olmadığı” kararına Çay’ın avukatı Mehmet Altuntaş itiraz etti.
‘AĞIRLAŞTIRILMIŞ İŞKENCE SUÇU İŞLENDİ’
İtiraz dilekçesinde, “Bu bağlamda dilekçemizde tarif edilen kamu görevlisi ve kamu görevlisi olmayan faillerin, TCK’nın 94, 95 ve m.37 uyarınca iştirak halinde müvekkile yönelik olarak neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış işkence suçunu işledikleri açıktır. Diğer yandan doğrudan işkence suçuna iştirak etmemiş olsalar dahi olay günü kolluk görevlilerinden sorumlu diğer amirler de denetim ve gözetim yetkilileri gereği gibi yerine getirmeyip TCK m.94/5 uyarınca ihmali surette işkence fiiline iştirak etmişlerdir. Cezalandırılmaları gerekir” ifadeleri yer aldı.
İtiraz dilekçesinde yer alan tüm talepleri değerlendiren Fethiye Cumhuriyet Başsavcılığı, ikinci kez şüpheliler hakkında “kovuşturmaya yer olmadığına” dair itirazı reddetti. Ayrıca Çay’ın uğradığı ırkçı saldırıyı da kabul etmeyen savcılık şu ifadelere yer verdi: “Her ne kadar Çay’ın müvekkili, sunmuş olduğu dilekçede, Çay’a karşı işkence, halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama, kamu görevlisinin suçu bildirmemesi, kasten insan öldürmeye teşebbüs suçlarının da işlendiği iddia edilmiş ise de, Çay’a yönelik işlendiği iddia edilen suçların unsurları itibariyle olayda oluşmadığı anlaşılmakla olay nedeniyle şüpheliler hakkında kamu adına kavuşturmaya yer olmadığına karar verildi.”
7 SANIK YARGILANDI
Bunun yanı sıra olayın yaşandığı tarihte haklarında savcılığın soruşturma kararı verdiği 7 sanık hakkındaysa “Konut dokunulmazlığı”, “Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” ve “Kasten yaralama” suçlarından Fethiye 6’ncı Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. 7 kişi hakkında açılan dava 3 yıl boyunca devam etti.
ÖDÜL GİBİ CEZA
7 sanık hakkında mahkeme 15 Kasım 2018 tarihinde verdiği kararla, “Konut dokunulmazlığı” suçundan hepsi için beraat kararı verdi. Yine, 7 sanık için “Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçundan ayrı ayrı 3 yıl 4 ay, “Kasten yaralama” suçundan da 11 ay 20 gün hapis cezası verdi. Verilen 11 ay 20 günlük hapis cezası 350 gün adli para cezasını çevrilirken, mahkeme heyeti 7 sanığın sabıka kayıtlarına bakılarak daha önce hiçbir suça bulaşmamış 3 kişi hakkında hükmün açıklanması geri bırakıldı. Geriye kalan 4 kişi hakkında ise daha önceden sabıkalarının olması nedeniyle verilmiş olan 350 günlük adli para cezası karşın 7 bin TL para cezası 24 eşit taksit şeklinde tahsiline karar verildi.
DOSYA İSTİNAF MAHKEMESİNE GÖNDERİLDİ
İbrahim Çay olayına karışan 7 sanık sadece “Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” suçundan 3 yıl 4 ay hapis cezası alırken, sanıklar diğer tüm suçlardan ceza almadı. Kamu görevlileri hakkında ise dava bile açılmadı. Yerel mahkemenin 7 sanık hakkındaki gerekçeli kararını açıklamasının ardından, Çay’ın avukatı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne itirazda bulundu.
Emniyet, işkenceyi ortaya çıkaran baroyu şikayet etti!
Emniyet işkenceyi ortaya çıkaran Van Barosu'nu şikayet etti, 65 baro Van Barosu'na sahip çıktı.
21-02-2019 12:13

Van’ın İpekyolu ilçesinde 15 Şubat tarihinde gözaltına alınıp, götürüldükleri Asayiş Şube’de işkenceye maruz kalan 3 çocuğa ilişkin açıklama yapan Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM), rapor işkenceyi ortaya çıkaran Van Barosu hakkında suç duyurusunda bulundu.
İleri Hatırlatıyor
Söz konusu şikayetle ilgili Van Barosu'na sahip çıkan 65 baro ortak bir açıklama yayınladı:
BASINA VE KAMUOYUNA
Gözaltında bulundukları sırada işkence ve fena muameleye uğradıkları ifade tutanakları ve doktor raporları ile ortaya konan çocuklar dolayısıyla Van Barosu tarafından ilgililer hakkında 16.02.2019 tarihinde Van Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmuştur. Suç duyurusu öncesinde gözaltında bulunan çocukların işkence ve kötü muameleye uğradıkları duyumu alınması üzerine Van Baro Başkanı ve Yönetimi, İnsan Hakları ve Çocuk Hakları Komisyon Başkanları ve üyeleriyle birlikte Çocuk Şube Müdürlüğü’ne gitmiştir. İşkence ve kötü muameleye tabi tutulduklarını söyleyen çocuklarla görüşülmüş, yapılan gözlemlerde çocukların vahim nitelikte yaralandıkları, işkence ve kötü muameleye tabi tutuldukları görülmüş, doktor raporlarına da yansıyan bu hususlar aynı zamanda tutanağa da bağlanmıştır.
İş bu gözaltında işkence ve fena muamele iddialarının kamuoyu ile paylaşılması sonrasında Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından 19.02.2019 tarihinde konuyla ilgili basın açıklaması yapılmış ve Van Barosu ile ilgili avukatlar hakkında suç duyurusunda bulunulduğu belirtilmiştir. 1136 sayılı Avukatlık kanunun 76. Maddesi Barolara “İnsan haklarını savunmak ve korumak” görevini vermiştir. Van Barosu tam olarak da Avukatlık Kanunu’nun kendilerine görev olarak yüklediği insan haklarını savunmak ve korumak adına hareket etmiştir. Gözaltındaki çocuklarla görüşülmüş, çocukların beyanları tutanağa bağlanmış, çocukların savcılık ifadelerinde de bu hususları belirtmeleri ve doktor raporlarının da bunu teyit etmesi üzerine sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur. Dolayısıyla gözaltında işkence ve fena muamele nedeniyle sorumlu emniyet personelleri hakkında derhal soruşturma açılması ve bu konuda açıklama yapılması gerekirken iş bu işkence ve fena muamelenin ortaya çıkarılmasında etkin rol oynayan Baro ve avukatlar hakkında suç duyurusunda bulunulmasının kabul edilir bir tarafı bulunmamaktadır.
Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinin İşkence yasağı başlıklı 3. Maddesinde belirtildiği üzere “ Hiç kimse işkenceye veya insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele veya cezaya tabi tutulamaz.” Bunun yanı sıra, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 5. Maddesinde belirtilen “ Hiç kimseye işkence yapılamaz, zalimce, insanlık dışı veya onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz ve ceza verilemez. ” hükmü ve yine Anayasanın 17. Maddesinde belirtildiği üzere “ Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz ” hükmü birlikte değerlendirildiğinde çok net bir ifadeyle belirtiriz ki işkence ve fena muamele insanlık onuruna aykırıdır ve kabul edilemez. Haklarındaki suçlama ne olursa olsun hiç kimseye gözaltında iken işkence yapılamaz ve fena muamelede bulunulamaz. Bulunan görevliler hakkında derhal gereği yerine getirilmelidir. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün açıklamasındaki suç türüne ve suça sürüklenen çocuklara yönelik toplanan delillere yapılan vurgu, göz altında yapılan işkence ve fena muameleyi meşru kılmadığı gibi haklı da göstermez.
5395 sayılı Çocuk koruma Kanunu’nun, Çocuğun gözaltında tutulması başlıklı 16. Maddesinde belirtildiği üzere “ Gözaltına alınan çocuklar, kolluğun çocuk biriminde tutulur. Kolluğun çocuk biriminin bulunmadığı yerlerde çocuklar, gözaltına alınan yetişkinlerden ayrı bir yerde tutulur. ”hükmü gereği gözaltı sonrası Çocuk Karakolu’na götürülmesi gereken çocukların İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldüğü, kamuoyuna yansıyan fotoğraflar, ifade tutanakları ve doktor raporları ile ortaya çıktığı üzere darp ve cebire maruz kaldıkları bir vakıa iken, sorumlu emniyet görevlileri hakkında soruşturma açılması yerine Avukatlık Kanunu’nun kendilerine yüklediği görevi yerine getirerek gözaltında işkence ve fena muameleyi ortaya çıkaran Van Barosu hakkında suç duyurusunda bulunulmasının bir izahı bulunmamaktadır.
Konuyla ilgili olarak sürecin takipçisi olacağımızı ve bu süreçte Van Barosunun yanında olduğumuzu kamuoyuna saygı ile duyururuz.
Adana Barosu
Adıyaman Barosu
Afyonkarahisar Barosu
Ağrı Barosu
Amasya Barosu
Ankara Barosu
Antalya Barosu
Artvin Barosu
Aydın Barosu
Balıkesir Barosu
Bartın Barosu
Batman Barosu
Bilecik Barosu
Bingöl Barosu
Bitlis Barosu
Bolu Barosu
Burdur Barosu
Bursa Barosu
Çanakkale Barosu
Çorum Barosu
Denizli Barosu
Diyarbakır Barosu
Düzce Barosu
Elazığ Barosu
Erzincan Barosu
Erzurum Barosu
Eskişehir Barosu
Gaziantep Barosu
Giresun Barosu
Gümüşhane-Bayburt Barosu
Hakkâri Barosu
Hatay Barosu
Iğdır Barosu
Isparta Barosu
İstanbul Barosu
İzmir Barosu
Kahramanmaraş Barosu
Kastamonu Barosu
Kars-Ardahan Barosu
Kayseri Barosu
Kırklareli Barosu
Kırıkkale Barosu
Kocaeli Barosu
Konya Barosu
Kütahya Barosu
Malatya Barosu
Manisa Barosu
Mardin Barosu
Mersin Barosu
Muğla Barosu
Muş Barosu
Ordu Barosu
Rize Barosu
Sakarya Barosu
Samsun Barosu
Siirt Barosu
Sinop Barosu
Şanlıurfa Barosu
Şırnak Barosu
Tekirdağ Barosu
Tokat Barosu
Trabzon Barosu
Tunceli Barosu
Uşak Barosu
Van Barosu
Yalova Barosu
Zonguldak Barosu
Turistik ilçenin yüzde 71'i RES'ler için ayrıldı
İzmir'in Karaburun ilçesinin yüzölçümünün yüzde 71’i, rüzgar enerji santrali projeleri için ayrıldı. İlçedeki konutların 150 metre yakınına kadar türbin kurulmasına da izin verildi
21-02-2019 11:53

İzmir'in turistik ilçesi Karaburun'un 415 kilometrekarelik yüzölçümünün yüzde 71'i, rüzgar enerji santrali (RES) projeleri için ayrıldı.CHP İzmir Milletvekili Mahir Polat, “Karaburun'daki RES'ler, taş ocakları ve balık çiftlikleri doğaya zarar veriyor. Tarım ve hayvancılık yapan vatandaşlarımız mağdur oldu. Geçimini kıl keçileri ile sağlayanlar da, RES'ler nedeniyle hayvanlarını otlatacak alan bulamıyor ve ilçeyi terk ediyor” dedi.
'RES'LER YAŞAM ALANLARININ İÇİNE GİRDİ'
Karaburun'da yapılan RES'lerin yaşam alanlarına zarar vermesinin meclise taşıyan CHP İzmir Milletvekili Mahir Polat, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum tarafından cevaplandırılması istemiyle TBMM'ye soru önergesi verdi. Konuya ilişkin konusan Polat, 'Karaburun'da RES'lerin kapasite artışı gerekçesi ile konutların 150 metre yakınına kadar türbin kurulmasına da izin verildi. RES'ler yaşam alanlarının içine girdi' dedi.
Sözcü'den Başak Kaya'nın haberine göre Polat, Bakan Kurum'a yönelttiğ isoru önergesinde “Karaburun'da, kaç adet balık çiftliği, RES ve taş ocağı faaliyettedir ve ÇED aşamasında bulunanların sayısı ne kadardır? İlçenin yüzde 71'ini kaplayan ve yaşam alanlarının içinde de kurulmakta olan RES türbinlerinin, insan sağlığına etkileri değerlendirilmiş midir? RES'lerin hayvancılık faaliyetine ve hayvanlara yönelik vermiş olduğu zarar var mıdır? RES'lerin kurulduğu bölgede nesli tükenmekte olan hayvanlar ve endemik bitki türleri var mıdır'' sorularına cevap istedi.
Soylu saldırgan polise sahip çıkmaya devam ediyor: Evladımıza tacizci diyen alçaklar...
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu yaptığı açıklamalarla saldırgan polise sahip çıkmaya devam ediyor.
21-02-2019 11:39

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ankara'da polisin cinsel saldırısına maruz kalan kadın hakkında "Mahkemede görüşeceğiz. Elimizde öyle bir belge var ki evladımıza tacizci diyen alçaklar gereğini görecek" dedi.