Saray bütçesinde olmayanlar… Geleceksizlik ve borç sarmalına terk edilen KYK mağduru gençler anlatıyor
“Kuru ekmek bütçesi” olarak hatırlanacak ve dün Meclis’te onaylanan 2021 yılı bütçesi patronların yüzünü güldürürken, milyonlarca genç ise geleceksizlik ve borç sarmalında yaşamaya devam ediyor. KYK borçluları, yaşadıkları zorlukları ve taleplerini anlattı.
19-12-2020 18:13

Tugay Candan - @TugayCandann
Mail: tugaycandan@ilerihaber.org
Devletin üniversite öğrencilerine verdiği KYK kredilerinin geri ödenmesi, gençliğin karşı karşıya olduğu işsizlik, ülkedeki çalışma ve yaşam koşulları göz önüne alındığında borçlular için çekilmez bir hal alıyor.
Türkiye’de eğitimin ilköğretimden başlayarak en yüksek seviyeye kadar paralı olarak verilmesi, yurttaşlar için büyük bir maddi külfeti de beraberinde getiriyor. AKP iktidarıyla birlikte eğitimdeki gericileşme adımlarının hızlanmasıyla tarikatlara teslim edilen eğitim kurumları, aynı zamanda bir ticarethane haline getirilmiş durumda. Hal böyleyken öğrencilere verilen burslar önem kazanıyor, devletin üniversite öğrencilerine burs alternatifi olarak sunduğu KYK tarafından sağlanan geri ödemeli öğrenim kredilerine çok sayıda öğrenci başvuruyor.
ERDOĞAN’IN ÖVÜNÇ KAYNAĞI
AKP iktidarının, özellikle de Erdoğan’ın sık sık ‘artırmakla’ övündüğü bu krediler asgari olarak harç, barınma, yiyecek, yol ve ders materyallerini kendi cebinden ödemek zorunda kalan öğrenciler için bir mecburiyet halini alıyor. Üniversite öğrencileri lisans süresince aldığı bu kredileri ise son ödeme tarihinden 2 yıl sonra geri ödemeye başlamak zorunda kalıyor. “Sigortalı olarak çalışmaya başlanıldığında ödenecek” denilse de iş bulamayan yurttaşların da ödemek zorunda bırakıldığı krediler, imza atılan miktara yüzde 75-80’e varan faizlerle geri alınıyor.
GENÇ İŞSİZLİK RESMİ RAKAMLARDA BİLE GİZLENEMİYOR
Ülkede yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınıyla birlikte özellikle işsizlik ve ücretlerdeki düşüş daha da artmış durumda. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) ağustos ayı verilerine göre işsizlik oranı 13,2 seviyesinde gerçekleşirken, genç işsizlik oranı ise yüzde 26,1 olarak gerçekleşti. Ancak bu sayıların gerçek verileri yansıtmadığı artık herkesin bildiği bir gerçek.
İKTİDARIN ‘ÇÖZÜM’Ü DE ÇÖZÜMSÜZLÜK: YAPILANDIRMA…
Meclis’te görüşülen 2021 yılı bütçesi de iktidarın 18 yılda neredeyse her attığı adım gibi “mutlu azınlığı” daha da mutlu etmek için tasarlandı ve onaylandı. İktidarın 5 milyonu aşan KYK borçlularına bulduğu ‘çözüm’ ise yapılandırma oldu. Yapılandırma duyurusunun ardından ise yine mağdurların banka hesaplarına e-haciz uygulandığı haberleri işitildi.
‘GÖRMEZDEN GELİNİYORUZ’
Geleceksizlik ve borç sarmalındaki gençler ise mağduriyetlerinin çözümünü bekliyor. O gençlerden biri Eylem Uluçay. Uluçay, İstanbul’da bir vakıf üniversitesinde burslu olarak Psikoloji okuyor. Gelecek kaygıları ve sektörel endişelerinin yanında 3 yıldır almış olduğu kredi borcunun yüküyle yaşadığını söylüyor. “14 bini geçen borcum mevcut ve her ay artıyor tabii. Kredi/burs almanın bir seçenek olmadığını, insanca yaşama halinin kendisini sağlamak, 'ulaşılabilirlikten uzak' eğitimin parçası olabilme hali maalesef bu krediyi almadığımız ihtimalde çok daha zor” diyen Uluçay, öğrencilerin bu nedenle de güvencesiz işlerde esnek çalışma koşullarıyla çalışmak zorunda bırakıldığını vurguluyor. Kredi miktarının da giderleri karşılamadığını ifade eden Uluçay, üç talebi olduğunu söylüyor: Kredi borçlarının silinmesi, kredilerin bursa çevrilmesi ve burs miktarlarının da artırılması…
Uluçay, “Genç işsizlik oranı zirvelerdeyken ve mezun olduktan sonra da hiçbir şekilde iş bulabilme güvencemiz yokken bu borçların üzerine iki yıl sonrasında faiz işlemi uygulanıyor. Yandaş şirketlerin borçları tek kalemde silinebiliyorken, bu ülkenin geleceği olan bizler görmezden geliniyoruz” diyor.
‘KURU EKMEK YİYORLARSA AÇ DEĞİLLER’ DİYEREK DALGA GEÇİYORLAR’
Ezgi Çetinkaya da diğer bir KYK mağduru. İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğrencisi olan Çetinkaya, 1,5 yıldır KYK kredisi aldığını ve bunun zorunlu olduğunu dile getiriyor. Emekçi bir ailenin çocuğu olarak başka hiçbir şansım bulunmadığını söyleyen Çetinkaya, “Ekonomik krizin bilançosu toplumun her katmanını etkilediği gibi biz öğrencileri de etkilemekte. Kira, fatura, ulaşım gibi temel ihtiyaçların bile üstesinden gelemez iken ülkenin başkanı tarafından zorunlu olarak almak durumunda olduğumuz KYK Kredileri için, ‘Beleşçi olmayın!’ tepkisi ile karşılaşıyoruz. Biz gençliği geleceksizliğe, borç içerisine sokan ve kurtuluşu, ülkeyi terk edip gitme hayalleri içinde bulma konumuna getiren iktidar, bizleri her koşulda suçlu bulup hedef gösteriyor. Sosyal devlet olarak her öğrenciye ücretsiz burs verilmesi gerekirken, öğrencilere yollanan icra kağıtlarıdır. Evet, 240.000 aşkın sıra arkadaşımız icra çıkmazı akabinde işsizlik ile karşı karşıya” diyor.
Çetinkaya, “insanca bir yaşam için” belli talepleri olduğunu söylüyor: Kredilerin bursa çevrilmesi, burs miktarının artırılması ve kredi borçlarının silinmesi… Çetinkaya, bu koşullar içerisinde öğrencilerin gerçek anlamda en temel haklarını karşılayabilecek ve sosyal gelişimini sağlayacak ortamı yaratabileceğinin altını çiziyor.
Çetinkaya, şunları ekliyor:
“Ücretsiz eğitim olması gereken devlet üniversitelerinde mezun olduğumuzda belli bir borcun altında mezun olmaktayız. Eğitimin ücretsiz olduğunu söyleyerek PR yapanlar, ‘kuru ekmek yiyorlarsa aç değiller’ diyerek öğrencilerin yaşam mücadelesi ile alay etmektedir. Bu şekli ile ücretsiz eğitim, bir ütopyadan farksız değildir.”
‘ÜZERİMİZDEKİ KRİZ YÜKÜNÜ ERTELEMEYE ÇALIŞIYORLAR’
19 Mayıs Üniversitesi’nde öğrenim gören Betül Aksu da ailesinden ayrı yaşadığını ve KYK’dan aldığı kredinin geçimi için büyük önemi olduğunu ifade ediyor. Aldığı paranın büyük bir kısmının barınma ihtiyacını karşıladığını anlatan Aksu, geriye kalan parayla bir ay hayatını idame ettirmesinin beklendiğini belirtiyor.
Aksu mağduriyetlerini şöyle dile getiriyor:
“Ekstra gelir kazanmak için sağlıksız, güvencesiz ve düşük bir ücretle karşı karşıyayım. Online eğitimden önce ulaşım ve yemekhane zamları ile boğuşurken pandemi döneminde ekstra iş olanağı da elimizden alındı. Bakıldığında yetkililer bu konuya dair hiçbir söylemde bulunmuyor. Deyim yerindeyse benim gibi kredi alarak yaşayan 5 milyon öğrenciyi de yok sayıyor. Bunlar yetmezmiş gibi Kredi olarak alınan ana paraya her yıl faiz işleniyor. Artık bizler için önemli olan diplomalı olmak değil, maalesef ki diplomadan hemen sonra iş bulabilme gerçekliği de ortada değilken, bu kredileri faiziyle beraber geri ödemek…”
Aksu, geleceksizlik ve bu borç kıskacında taleplerinin “kredilerin bursa çevrilmesi”, “burs miktarının insan onuruna yaraşır bir düzeye çıkarılması” ve KYK borçlarının silinmesi” olduğunu söylerken “Son olarak şirketlerin ve futbol kulüplerinin borçlarını bir çırpıda silen iktidar, KYK için sadece yapılandırma getirerek üzerimizdeki bu kriz yükünü ertelemeye çalışıyor” diye de ekliyor.
‘ÜCRETSİZ EĞİTİM HAKKIMIZ GASP EDİLDİ, BORCA MAHKUM EDİLDİK’
Barış Dorak ise bu yılın haziran ayında Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuş. Bir senesi İngilizce hazırlık olmak üzere toplam 5 sene öğrenci olduğu dönemde KYK kredisi almış. Kredi alırken imzaladığı sözleşme 22 bin 500 TL iken şu an ödemesi gereken borç tutarı ödemeyi geciktirmeden yaptığı takdirde 34 bin 500 TL imiş. “Zaten üniversite dönemini pahalı ve niteliksiz eğitimle geçirmişken, mezun olmamla beraber işsizlik, geleceksizlik ve bir çok maddi sıkıntıyla boğuşurken, üzerimdeki bu borç yükü ağırlığını iyice hissettiriyor” diyen Dorak, birçok genç gibi kendi eğitim hayatımın sonunun da işsizlik ve on binlerce liralık borçla sonuçlandığını belirtiyor.
Dorak, şunları söylüyor:
“Bütçe görüşmeleri sonucundan da gördüğümüz üzere yine öğrencilere ve genç işsizlere borçluluk ve geleceksizlik çıkarken, şirketlerin ise milyonlarca liralık vergi borcu devlet tarafından siliniyor. Bizim ücretsiz eğitim hakkımız gasp edildi ve borçluluğa mahkûm edildik ancak şuan hâlâ öğrencilere KYK kredisi verilerek bu borç düzeni devam ettirilmekte. Bizim temel taleplerimiz, ücretsiz ve nitelikli bir eğitim, kredi borcu yerine yaşanabilir, insani bir düzeyde burs imkanı ve kredi borcu olan milyonlarca gencin kredi borçlarının silinmesi.”
‘KAMU KAYNAKLARI BİRKAÇ PATRON İÇİN DEĞİL, GENÇLER İÇİN KULLANILSIN’
Bir diğer KYK mağduru Feyyaz Çanak ise Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nden bir yıl önce mezun olmuş. Çok sayıda genç gibi mezuniyetten sonra bulduğu her işte çalışmış. Sokakta kitap satmış, gündelik işlere de koşturmuş. Okuduğu bölümle ilgili bir iş bulabileceğini düşünmüyor.
5 milyonu aşkın genç gibi KYK borcu, deyim yerindeyse “dağı aşmış”. Çanak, güncel olarak 33 bin 659 TL borcu olduğunu ve eğer 1 yıl içersinde ödemeye başlamazsa faiz işlemeye başlayacağını belirtiyor.
“KYK kredilerinin silinmesini istiyoruz ve bunu aslında çok basit gerçeklere dayandırıyoruz” diyen Çanak, şunları söylüyor:
“Birincisi üniversiteye başladığımda öğrenci harçları olarak bilinen 'öğrenim katkı payı' kaldıralı birkaç yıl olmuştu. Ama propaganda malzemesi olarak iktidar tarafından kullanılmaya devam ediliyordu. İktidar eğitimin ücretsiz olduğunu 'müjdeliyordu'.
Bugün bakınca eskiden eğitim ücretleri dönem başında ödeniyordu, şimdi ise öğrenciler KYK kredileri alarak bu ücreti gelecekleri ile ödüyorlar. 5 milyon kişinin KYK borçlusu olduğu gerçeği eğitimin ücretsiz olduğu propagandasının gerçek olmadığını ortaya koyuyor. Ve biz diyoruz ki eğitim ücretsiz ise KYK borçları silinmeli ve tüm öğrencilere burs verilmelidir.
İkincisi ise birkaç patronun borcunu silmek yerine 5 milyon kişinin borcunun rahatlıkla silinebileceği gerçeği. Şirket ve futbol kulüplerinin sahipleri olan patronların daha fazla kâr edebilmesi için vergi borçlarının silinmesine karşı çıkıyoruz ve kamu kaynaklarının birkaç patron için değil gençler için kullanılmasını istiyoruz.
Son olarak KYK borçlarının silinmesi, borçluların mücadelesine bağlı olduğunu biliyoruz. Bu nedenle ‘Cengiz'den büyüğüz, birleşince güçlüyüz’ diyoruz.”
‘YAPILANDIRMA FIRSAT GİBİ SUNULUYOR’
Furkan Ege de Ege Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü son sınıf öğrencisi. İkinci üniversitesini okuduğu için kredi ödeme tarihi gelmiş ve faiz de işlemeye başlamış. “Ne yazık ki mezun olmak üzere olan her öğrencinin yaşadığı gibi, ben de mezun olduktan sonra kısa bir süre içinde iş bulamayacağım, bulsam dahi düşük ücretlerle çalışacağım gerçeğiyle karşı karşıyayım” diyen Ege, bu süre boyunca da 1800 TL gecikme faiziyle birlikte yaklaşık 15 bin 800 TL olan borcunun da artmaya devam edeceğini söylüyor.
Ege, şunları kaydediyor:
“Bugün hükümet tarafından sunulan vergi borçlarının yapılandırılması kanunu KYK borç mağdurlarına bir fırsatmış gibi sunuluyor. Fakat hayata borçlarıyla başlayan öğrenciler için bir çözüm oluşturmuyor. Birçok genç zaten ailesinden destek almadan bu borçları ödeyemeyeceği için yapılandırma yoluna da gitmiyor. Henüz iş bulmuş öğrenciler aylık 400-500 TL’lik ve yıllarca sürecek taksitlerle kendi hayatlarına ne zaman başlayabilirler, ne zaman bir düzen kurabilirler veya geleceğe yönelik plan yapabilirler? Ne yazık ki bizler işsizlik, borç ve geleceksizlik kıskacında sıkışmış durumdayız. Talebimiz gayet açık; yapılandırma yetmez, tüm borçlar silinsin!”
İLGİLİ HABERLER
Rekabet Kurumu'ndan iki ilaç şirketine toplam 278 milyon liralık ceza
Rekabet Kurumu, Roche ve Novartis isimli ilaç şirketlerine toplamda 278 milyon lira idari para cezası verdi.
22-01-2021 23:48

Rekabet Kurumu, Roche ve Novartis isimli ilaç şirketlerine toplamda 278 milyon lira idari para cezası verdi.
Rekabet Kurumu'ndan karar dair yapılan açıklamada, söz konusu şirketlerin göz hastalıklarında uygulanan Altuzan ve Lucentis ilaçlarından, daha pahalı Lucentis’in kullanımını yaygınlaştırmak amacıyla kanunu ihlal edip etmediklerinin araştırıldığı belirtildi.
Kurumdan yapılan açıklamada, araştırma sonucunda şirketlerin Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun’un ‘rekabeti engelleme, bozma ve kısıtlama yasağı’nı içeren maddesini ihlal ettiğinin belirlendiği ifade edildi.
Novartis 165 milyon 464 bin 716 lira 48 kuruş, Roche ise 112 milyon 972 bin 552 lira 65 kuruş para cezası aldı.
Açıklamada, İdari para cezası ilişkin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemeleri’nde yargı yolunun açık olacağı kaydedildi.
Süleyman Soylu'ya hakaretten soruşturması süren kişi, 'Cumhurbaşkanı'na hakaret'ten tutuklandı
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya hakaret ettiği gerekçesiyle soruşturması süren kişi, Cumhurbaşkanı'na hakaret suçundan tutuklandı
22-01-2021 22:27

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya sosyal medya üzerinden hakaret ettiği gerekçesiyle hakkındaki "Kamu Görevlisine Hakaret" suçundan soruşturma süren E.E., yine sosyal medya üzerinden Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret ettiği gerekçesiyle "Cumhurbaşkanı'na Hakaret" suçlamasıyla çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
T24'te yer alan habere göre, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, Soylu'ya sosyal medya üzerinden hakaret ettiği gerekçesiyle E.E. hakkında "Kamu Görevlisine Hakaret" suçundan yürütülen soruşturma sürüyor. Soruşturma kapsamında E.E.'nin sosyal medya hesapları detaylı olarak incelendi.
İncelemede şüpheli E.E.'nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret içeren paylaşımlar yaptığı tespit edildi. Şüpheli E.E. bunun üzerine gözaltına alınarak polis merkezine getirildi. Polisteki işlemlerinin ardından Bakırköy Adliyesi'ne çıkarılan E.E., savcılık ifadesinin ardından sevk edildiği Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği tarafından "Cumhurbaşkanı'na Hakaret" suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi.
İstinaf, Gezi Davası'ndaki beraat kararlarını bozdu
İstinaf mahkemesi, aralarında Osman Kavala ve Mücella Yapıcı'nın da bulunduğu 9 kişinin hakkında verilen beraat kararını bozdu.
22-01-2021 17:20

İstinaf mahkemesi Gezi Davası'nda, Osman Kavala'nın da aralarında bulunduğu 9 sanık hakkında verilen beraat kararlarını bozdu. İstinaf, dosyanın yeniden incelenmek üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verdi. İstinaf mahkemesinin kararı oy birliğiyle alındı.
Haziran Direnişi'ne yönelik Şubat 2020'de sanıklar Osman Kavala, Mücella Yapıcı, Hakan Altınay, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Aksakoğlu ve Yiğit Ali Ekmekçi hakkında "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs", "mala zarar verme", "nitelik yağma", "tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi", "kasten yaralama", "ağırlaştırılmış yaralama" ve "Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na muhalefet" suçlarından dava açılmıştı.
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, Şubat 2020'de tüm sanıklar hakkında beraat kararı vermişti.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3'üncü Ceza Dairesi 9 sanık hakkında verilen beraat kararının oy birliğiyle bozulmasına hükmetti. Mahkeme, dosyanın yeniden incelenmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verdi.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nden İBB'ye yapılması gereken ödemeler yapılmıyormuş!
Yavuz Sultan Selim Köprüsü için sadece 2019 yılında Hazine tarafından şirkete yaklaşık 3 milyar TL geçiş garantisi ödemesi yapıldı. 2016 yılında beri ödenmeyen geçiş garantisi payı için yeni İBB yönetimi harekete geçti ancak bugüne dek bir gelişme olmadı.
22-01-2021 17:15

İBB, 2016 yılında açılan Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ndeki geçiş garantisi ödemelerinden yüzde 10'luk payını alabilmek için harekete geçtiği öğrenildi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 2016 yılında açılan Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ndeki geçiş garantisi ödemelerinden yüzde 10'luk payını alabilmek için harekete geçtiği öğrenildi.
Hazine’nin 2016 yılında yap- işlet- devret modeli ile açılan Yavuz Sultan Selim Köprüsü için IC İçtaş İnşaat-Astaldi Konsorsiyumu’na (ICA) yaptığı geçiş garantisi ödemelerinin yüzde 10’unu İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) aktarması gerekirken tek kuruş bile göndermediği ortaya çıktı. IC İçtaş İnşaat–Astaldi konsorsiyumu (ICA) tarafından inşa edilen ve ağustos 2016'da hizmete giren İstanbul'un 3. köprüsü Yavuz Sultan Selim'den öngörülen sayıda araç geçmediği için Hazine tarafından şirkete her yıl geçiş garantisi ödemesi yapılıyor.
Sözcü'den Özlem Güvemli'nin haberine göre; 3. Köprü'den geçiş yapan araçlardan tahsil edilen gelirlerin yüzde 10'unun İBB'ye aktarılması gibi devletin şirkete ödediği geçiş garantisi bedelinin yüzde 10'unun da belediyeye aktarılması gerektiği ortaya çıktı. Yavuz Sultan Selim Köprüsü için sadece 2019 yılında Hazine tarafından şirkete yaklaşık 3 milyar TL geçiş garantisi ödemesi yapıldı. 2016 yılında beri ödenmeyen geçiş garantisi payı için yeni İBB yönetimi harekete geçti ancak bugüne dek bir gelişme olmadı.
‘GEÇİŞ GARANTİSİ İLE GEÇİŞ ÜCRETİ ARASINDA FARK YOK’
İBB Mali Hizmetler Daire Başkanlığı Gelirler Müdürlüğü, 6 Temmuz 2020'de Sayıştay müfettişlerinin 2019 yılı denetimi sırasında tespit edip İBB yönetiminden savunma istediği geçiş garantisi ödemesi ile ilgili bulgu üzerine ICA 3. Boğaz Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu Yatırım ve İşletme A.Ş'ye yazı gönderdi. 2019 yılı Sayıştay denetimi raporuna girmeyen ancak İBB yönetimine gerekçesi sorulan bulguda, şirkete devlet tarafından geçiş garantisi adı altında ödenen bedelin yüzde 10'unun İBB'ye aktarılması gerektiği belirtildi. Yazıda yer verilen Sayıştay raporuna girmeyen bulguda “köprülerden fiilen geçiş yapan araçlardan tahsil edilen geçiş ücretleri ile garanti kapsamında ilgili işletmeciye ödenen geçiş ücretleri arasında herhangi bir fark bulunmadığından işletmeci tarafından köprünün kullanımından elde edilen tüm geçiş gelirlerinin yüzde 10'u kanun ve sözleşme hükmü dairesinde idareye aktarılmalıdır” tespiti yapıldı. Şirketten 3. Köprü'den tahsil edilen geçiş ücretlerine ek olarak 2019 yılı Sayıştay raporu bulgusuna istinaden bugüne dek geçiş garantisi adı altında ödenen bedelin de yüzde 10'unun İBB'ye aktarılması için gereğinin yapılması talep edildi. Bugüne kadar konuyla ilgili bir gelişme olmadı.
GEÇİŞ GARANTİSİ BEDELİ BİLGİSİ VERİLMEDİ
İBB yönetimi 10 Ocak 2020'de de Karayolları Genel Müdürlüğü'ne bir yazı göndererek İBB'ye aktarılan yüzde 10'luk geçiş ücreti gelirlerinin doğruluğunu teyit edebilmek için geçen araç sayısı, elde edilen gelir ve geçiş garantisi nedeni ile firmaya yapılan ödemelerin miktarını sormuştu. Yapılan yazışmalarda Karayolları, araç sayısı ile elde edilen bilgilerini İBB'ye göndermiş ancak geçiş garantisi nedeni ile yapılan ödeme bilgisini özel hukuk sözleşmesi hükümlerine tabi olduğu gerekçesi ile vermemişti.
4 YILDA 637.5 MİLYON GEÇİŞ ÜCRETİ TAHSİL EDİLDİ
Karayolları'nın İBB'ye gönderdiği rakamlara göre 3. Köprü'den 2016-2019 yılları arasında toplam 637 milyon 569 bin 910 TL geçiş ücreti geliri elde edildi. 2016 yılında eylül ayından yıl sonuna kadar 47 milyon 27 bin 268 TL, 2017'de 166 milyon 341 bin 861 TL, 2018'de 178 milyon 744 bin 196 TL, 2019'da 245 milyon 456 bin 585 TL geçiş ücreti tahsil edildi.
‘BAKANLIKLAR ALT ŞİRKETLERE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ’
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Oya Ersoy da konuyu Meclis gündemine taşıdı. Ersoy, İBB’ye ödeme yapılma zorunluluğu olmasına rağmen, ödeme yapılmıyor olmasını Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’na sordu.
“Şirketlerin kar elde etmesini sağlamak amacıyla, yurttaşların geçmediği köprünün bedelini ödüyor olması, bakanlık tarafından şirketle yapılan sözleşmenin hemen feshedilmesini gerektirmektedir. Bakanlıklar şirketler lehine proje üreten ‘alt şirketlere’ dönüşmüştür!" diyen Ersoy, şu bir gerçek ki ülkemiz bugün, AKP iktidarı boyunca şirketlerin lehine projeler üreten bir ülkeye dönüştürülmüştür” dedi.
Ersoy, bakanlığa yanıtlanması istemi ile şu soruları yöneltti;
1- Hazine’nin 2016 yılında açılan Yavuz Sultan Selim Köprüsü için IC İçtaş İnşaat-Astaldi Konsorsiyumu’na (ICA) yaptığı geçiş garantisi ödemelerinin yüzde 10’unu İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) aktarması söz konusu iken hiçbir ödeme yapmıyor olmasının nedeni nedir?
2- 2016 yılından itibaren Yavuz Sultan Selim Köprüsünden kaç araç geçmiştir? Elde edilen gelir ve geçiş garantisi nedeni ile firmaya yapılan ödeme miktarı ne kadardır?
3- 2016 yılından itibaren Yavuz Sultan Selim Köprüsünün geçiş garantisi ödemelerinden Bakanlığınıza ödeme yapılmış mıdır? Ödeme yapıldıysa ödenen tutar ne kadardır?
Canan Kaftancıoğlu hakkında yeni iddianame
Kaftancıoğlu hakkında 6 yıla kadar hapis istemiyle hazırlanan iddianame, değerlendirilmek üzere mahkemeye gönderildi.
22-01-2021 14:58

Fahrettin Altun’un evinin fotoğraflarının çekilmesi suçlamasıyla Canan Kaftancıoğlu'na 6 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı.
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, CHP Üsküdar İlçe Başkanı olan Suat Özçağdaş'ın 21 Nisan 2020 tarihinde Fahrettin Altun ile ailesi tarafından kullanılan bahçeli evin fotoğrafını çektiği ve görüntüyü de Canan Kaftancıoğlu'na göndermek suretiyle özel hayatın gizliliğini ifşa ettiği belirtildi. Altun'un avukatının savcılığa başvurarak, Suat Özçağdaş'ın, Canan Kaftancıoğlu tarafından azmettirildiğini belirtip şikayetçi olduğu belirtildi.
İddianamede Canan Kaftancıoğlu ifadesinde, ‘Suat Özçağdaş'ın siyasi görevi gereği kentteki hukuka aykırı yapılaşmayı kontrol ettiğini, müştekiye ait evin fotoğraflanması yönünde Özçağdaş'a hiçbir telkinde bulunmadığını, iddiaların asılsız olduğunu ve suçlamayı kabul etmediğini' belirtti.
Soruşturma kapsamında iletişim kayıtları ve Suat Özçağdaş'a ait telefonun incelenmesi sonucu Kaftancıoğlu'nun “şüphelinin eylemini gerçekleştirmesine” azmettirdiğine dair veri bulunmadığı belirtildi. İddianamede, Kaftancıoğlu hakkında delil yetersizliğinden kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, itiraz üzerine kararın kaldırıldığı, bu durumda ''şüpheli'' hakkında kamu davası açma zarureti doğduğu kaydedildi.
6 YILA KADAR HAPSİ İSTENDİ
Dosyanın uzlaştırmacıya tevdi edildiği ancak tarafların uzlaşma teklifini kabul etmediklerinin belirtildiği iddianamede, savcılık Canan Kaftancıoğlu'nun “özel hayatın gizliliğini ihlal etmeye azmettirme” suçlamasını yöneltti ve 2 yıldan 6 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi. İddianame değerlendirilmek üzere mahkemeye gönderildi.
Erdoğan'dan erken seçim açıklaması: 'Acelecilik içerisinde değiliz'
Cuma namazı çıkışı gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan muhalefetin erken seçim çağrılarına ilişkin "Şu anki tablomuz Haziran 2023’tür. Bu tarihten önce erken seçim söz konusu değildir" şeklinde konuştu.
22-01-2021 14:39

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, cuma namazı sonrası açıklamalarda bulundu.
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, erken seçim tartışmalarına ilişkin "Muhalefetteki siyasi partiler gibi acelecilik içerisinde değiliz. Şu anki tablomuz Haziran 2023’tür. Bu tarihten önce erken seçim söz konusu değildir" dedi.
Erdoğan öte yandan aşı konusunda da açıklamalarda bulunurken, "İkinci parti aşımız, nasip olursa onayı çıktı Çin'den. Büyük ihtimalle bu hafta sonuna kadar gelebilir" ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
KISITLAMALAR VE AŞI
"Aşı konusunda şu anda ikinci parti aşımızın onayı Çin’den çıktı. Bu hafta sonuna kadar aşılar gelebilir. Beklentimiz 10 milyon geleceği yönünde. Bu arada yine Bilim Kurulu’nun yapacağı çalışmayla kademelendirme belirlenerek aşı süreci devam edecek. Restoran işletmeciliği konusu da kabine toplantısında değerlendirilecek. Endişelerimiz var. Sıkı tutacağız diyorlarsa da maalesef önlemler sıkı tutulmuyor. Şu anda başarılı bir süreç var bu süreci tekrar tersine çevirmek risk almak istemiyoruz. Verilere bakalım gerekirse bir esneme yapabiliriz.
ERKEN SEÇİM TARTIŞMALARI
Nedim Urhan’ı ziyaretimle ilgili daha önceleri de açıklama yaptım. Biliyorsunuz biz muhalefetteki siyasi partiler gibi acelecilik içerisinde değiliz. Şu anki tablomuz Haziran 2023’tür. Bu tarihten önce erken seçim söz konusu değildir. Oturmuş demokrasilerde aklınıza estiği zaman seçime gidilmez. Bu erken seçim yaygaraları oturmamış ama kendilerine ne elde edebiliriz gayreti içerisinde olanların hayalleridir. Böyle bir şey kesinlikle söz konusu değildir. Cumhur İttifakı olarak kesinleşmiş bir tarih vardır. Bu tarih de Haziran 2023’tür.
'REFORM ÇALIŞMALARIMIZI YAPTIK'
Reform paketiyle ilgili biz kendi içimizde çalışmalarımızı yaptık. Bu hafta içinde de özellikle İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni baz alarak eylem planımızı konuştuk. Ekonomiyle ilgili çalışmalarımızı da yapıyoruz. Bu konuyla ilgili önümüzdeki hafta yaparız."
SİNCAR ZİYARETİ
Erdoğan, Hulusi Akar'ın Sincar' yaptığı ziyaret sonrasında ‘Irak Hükümeti destek isterse veririz’ sözünü değerlendirdi. "Ortak operasyonları her zaman yapmaya hazırız ama bunları açıklamak suretiyle bu operasyonlar yapılmaz. Benim bir sözüm var.Cuma namazı çıkışı gazetecilerin sorularını yanıtla Bir gece ansızın gelebiliriz'" dedi.
Erdoğan'dan erken seçim açıklaması: 'Acelecilik içerisinde değiliz'
— İleri Haber (@ilerihaber) January 22, 2021