Salgın ve eğitim arasında: Türkiye yüz yüze eğitime hazır mı?

Salgın ve eğitim arasında: Türkiye yüz yüze eğitime hazır mı?

Koronavirüs etkisi altındaki Türkiye’de milyonlarca öğrencinin hayatını ilgilendiren eğitimin nasıl yapılacağı belirsizliği kendini korurken, konuya ilişkin görüşlerini sorduğumuz Eğitim-Sen Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, MEB’in aldığı son kararları İleri Haber’e değerlendirdi.

Hüseyin Naval - @huseyinNaval

Türkiye'yi etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle uzun bir süre ara verilen eğitime EBA TV üzerinden yapılan uzaktan eğitim programıyla devam edilme kararı alındı.

Peki uzaktan eğitimin öğrenciler üzerindeki etkileri ne? Öğrenciler derslere düzenli olarak katılabiliyor mu? Türkiye'de binlerce ailenin evinde maddi imkansızlıklar nedeniyle televizyon dahi bulunmazken, öğrencilerin internet, bilgisayar ya da tablet gibi ihtiyaçları karşılanabiliyor mu? Yüz yüze eğitime ne zaman geçilmesi gerekiyor? Okullarda salgına karşı yeterli tedbirler alınabilecek mi?

Bütün bu soruların cevaplarını Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan ile konuştuk.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, okulların ne zaman açılacağı sorusuna yanıt olarak geçtiğimiz günlerde önümüzdeki pazartesi gününü yani 21 Eylül'ü işaret etti. Selçuk, alınan kararla birlikte yüz yüze eğitime ilk olarak okul öncesi eğitim kurumlarında ve birinci sınıflarda başlanacağını belirtti.

Bakan Selçuk yüz yüze eğitimde velinin onayının çok önemli olduğu ifade ederken, ilkokul birinci sınıf öğrencilerinin uyum haftasında bir gün, daha sonra ise haftada iki gün olacak şekilde okula gideceklerini söyledi.

Yapılan açıklamada yüz yüze eğitime ilişkin dikkat çeken maddeler şu şekilde:

"1- Okulların açıldığı ilk hafta olan 21-25 Eylül 2020 tarihinde sadece bir gün okul öncesi eğitim kurumlarında ve ilkokul birinci sınıflarda uyum programı, yüz yüze eğitim şeklinde gerçekleştirilecektir.

2- Yüz yüze uyum eğimlerinin hangi gün olacağı okul yönetimince planlanacaktır.

3- Okulun fiziki şartları da dikkate alınarak ihtiyaç duyulması halinde sosyal mesafe kuralına uygun şekilde şubedeki öğrenciler gruplara bölünerek yüz yüze eğitim yapılacaktır. Sınıf mevcudunun bölünmesiyle ortaya çıkan grupların okulla gelecekleri günler, birbirinden farklı olacaktır.

4- Okul öncesi eğitime ve ilkokul birinci sınıfa başlayan öğrencilerimizin okullardaki yüz yüze eğitime katılması zorunlu olmayıp velinin isteğine bağlı olacaktır.

5- Okul öncesi eğitimde günde 30'ar dakikalık beş etkinlik saati süreyle uyum eğitimi yapılacaktır.

6- Uyum haftasından sonraki 28 Eylül-2 Ekim 2020 tarihlerini kapsayan hafta ve devamında okul öncesi eğitim kurumlarında haftada iki gün olmak üzere günde 30'ar dakikalık beş etkinlik saati süreyle eğitim yapılacaktır. Diğer taraftan okul öncesi eğitimde 21 Eylül 2020 tarihine kadar eğitime yüz yüze devam eden kurumlarda bu tarihten itibaren de aynı planlama doğrultusunda eğitime devam edilecektir.

7- Okul öncesi eğitimde yerleşim yerini genel şartları, çocukların hazır bulunuşluk düzeyleri ve ihtiyaçları da dikkate alınarak eğitim programının gelişim alanları, kazanım, gösterge ve kavramlar bazında her öğretmen tarafından kendi sınıfına özgü biçimde ele alınması sağlanacaktır.

8- İlkokul birinci sınıflarda her biri 30'ar dakikalık beş saati süreyle uyum eğitimi yapılacaktır.

9- Uyum haftasından sonraki 28 Eylül- 2 Ekim tarihlerini kapsayan hafta ve devamında ilkokul birinci sınıflarda haftada iki gün yüz yüze eğitim yoluyla dersler işlenecek, ders saatleri arasında 10'ar dakikalık dinlenme süresi verilecek olup okul müdürlükleri tarafından teneffüs saatlerinde öğrenciler arasındaki sosyal mesafenin koruması için nöbet görevi de dahil olmak üzere gerekli b-planlamalar yapılacaktır.

10- İlkokul birinci sınıflarda yer alan diğer dersler ve ders saatleri uzaktan eğitim yoluyla canlı ders, EBA TV ve EBA portal uygulamalarıyla işlenecek.

11- İlkokul birinci sınıf derslerine ilişkin öğretim programlarındaki bütün kazanımların yüz yüze ve uzaktan eğitim yoluyla bir bütün şeklinde işlenmesi sağlanacak ve derslerin işlenmesi sırasında bakanlığımızca yayınlanan basılı ve dijital içeriklerden yararlanılacaktır."

'OKULLARIN İHTİYAÇLARININ KARŞILANMASI GEREKİYOR'

Eğitim-Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) koronavirüs salgını etkisi altında yapılacak eğitime ilişkin aldığı karaları İleri Haber'e değerlendirdi.

21 Eylül'de okulların açılmasıyla birlikte gerekli ve yeterli önlemlerin alınması gerektiğinin altını çizen Aydoğan, "Şu an çok kısmi bir başlangıç olacak. Öğrencilerimizin %90'ından fazlası için yüz yüze eğitimin başladığını söyleyemiyoruz. Ancak her durumda okulların gerekli ihtiyaçlarının karşılanması ve yeterli önlemlerin alınması gerekiyor. Kararların, kamu yararı gözetmesi için bilimsel veriler üzerinden alınması gerekiyor. Mutlaka bilim insanlarının açıklamalarını ve uyarılarını esas alarak süreci işletmek gerekiyor. Salgın devam ediyor ve bilim insanlarının da uyarısı da okulların gerekli önlemler alınarak açılması" dedi.

'İHTİYAÇLARIN GİDERİLMESİ İÇİN GEREKLİ ADIMLAR ATILMADI'

Öğretmenlerin çok büyük bir çoğunluğunun salgına karşı kaygılarının olduğunu belirten Aydoğan, "Arkadaşlarımızın %96,4'ü kaygı içinde. Açıklanan rakamlara baktığımızda bu kaygının haklılığı ortaya çıkıyor. Arkadaşlarımızın %99,3'ü okulların ihtiyacı olan koruyucu malzemenin sağlanması ve okullara ek personel ataması yapılması gerektiğini söyledi. Tüm bu ihtiyaçların giderilmesi gerekliydi ama bu konuda bir adım atılmadı. Bakanlığa uyarılarımızı ilettik. Kaygıların giderilmesi için bütün verilerin şeffaf bir şekilde kamuoyuna paylaşılması gerekiyor" şeklide konuştu.

'VELİLERİN TERCİHİ SINIFSAL KOŞULLARDAN AYRI DÜŞÜNÜLEMEZ'

Yüz yüze eğitimin başlaması konusunda öğrencilerin okula gitmesinin velilerin tercihine bırakılması konusunda da konuşan Aydoğan, "Velilerin tercih etme durumu sınıfsal ve sosyoekonomik koşullarından ayrı değerlendirilemez. Ebeveynlerin çalışmaya zorunlu bırakıldığı bir dönemde uzaktan eğitimi tercih etme gibi bir kararı olacaksa mutlaka anne ya da babadan birine ücretli izin verilmeli. İhtiyacı olan öğrencilere düzenli olarak maddi destek sağlanmalı. Uzaktan eğitime erişim noktaları mutlaka ama mutlaka çoğaltılmalı. Ancak tüm öğrenciler için eşit koşullar hayata geçirilirse velilerin tercihi söz konusu olabilir. Aksi durumda öğrenciler yeterli önlemlerin alınmadığı okullara gitmek zorunda olabilir. Bu da hem sağlık açısından hem de eğitim açısından eşitsizliği daha da artırır" ifadelerini kullandı.

'ÇOCUKLAR SERMAYA İÇİN UCUZ İŞ GÜCÜ OLUYOR'

"Yüz yüze eğitimin başlaması vurgusunu sürekli yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz" diyen Eğitim-Sen Başkanı, okulların açılmadığı her günde öğrencilerin eğitimden uzaklaştığını ve işçileştiğini belirtti.

Feray Aydoğan şunları kaydetti:

"Çocukların yüz yüze eğitime başlamadığı her gün, eğitimden kopuşunun hızlandığını görüyoruz. Dünyada da okulların uzun süre kapalı kaldığı ülkelerde çocuk işçiliğinin arttığını, çocukların köktenci grupların hedefi hâline geldiğini görüyoruz. Okullar sadece akademik bilgi aktarımı yapıldığı yerler değil, öğrencilerin sosyal, psikolojik, bilişsel davranışlarının geliştiği yerler. Çocuklar okullarda yüz yüze eğitime ulaşamadığı zaman ya sermaye için ucuz iş gücü oluyor, ya da çeşitli köktenci grupların hedefi oluyor. Okul bütün çocuklar için bir güvence. O yüzden bütün uyarı ve eleştirilerimizi yüz yüze eğitimin başlaması üzerinden iletmeye devam edeceğiz."

'BAKANLIK DÜZGÜN İŞLEYEN BİR SİSTEM VARMIŞ GİBİ ALGI YARATMAYA ÇALIŞIYOR'

Uzaktan eğitimde eşitsizliklerin devam ettiğini belirten Aydoğan, "Bakanlık sürekli düzgün işleyen bir sistem varmış gibi algı yaratmaya çalıştı ancak okulların kapatılmasının üzerinden 6 ay geçmesine rağmen ne uzaktan eğitim için ne de yüz yüze eğitim için gerekli çalışmaların yürütülmediği çok net" dedi.

Feray Aydoğan yapılması gerekenleri şu şekilde sıraladı:

"Öncelikle öğrencilerin erişim sorunu çözülmeli. En son yayınlanan TÜİK verileri bölgeler arasında çok ciddi eşitsizliklerin olduğunu gösteriyor. İstanbul'da internete erişim %90-95'lerdeyken, bu Güneydoğu Anadolu'da %53'e kadar düşüyor. Hem öğrencilerin ihtiyacı olan cihazlar ücretsiz karşılanmalı, hem internet erişim sorunu mutlaka çözülmeli ve devlet tarafından karşılanmalı.

Sorun sadece erişim de değil. Arkadaşlarımızla 4 Eylül'de yaptığımız Uzaktan Eğitim Çalıştayı'nda öğrencilerin uzaktan eğitim programlarından sürekli olarak faydalanmaları oranının %15'lerde kaldığını görüyoruz. Arkadaşlarımızın %93,8'i öğrencilerin uzaktan eğitimden faydalanamadığını ifade ediyor. 

Çok temel sorunlar var. Örneğin ders içerikleri. Kimin nasıl hangi sürede neyi öğreteceği oturmamış durumda. Öğrencilerin devamlılığını sağlayan araçlar üretilmeli.

Eşitsizliğin giderilmemesinden kaynaklı salgının başından itibaren yaşadığımız sorunlar sürüyor. Bakanlık 17 kitaplık bir çözüm sunuyor ama bu çözümün öğrencilerimizin hayatında hiçbir karşılığı yok. Güçlü bir öğretim tasarımı üzerine program inşa edilmez ve öğrencilerin uzaktan eğitim ihtiyaçları karşılanmazsa kitap ya da erişim noktaları öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılar nitelikte kesinlikle değil."

'BİR ÖĞRETMENE 100'ÜN ÜZERİNDE ÖĞRENCİ ATANIYOR'

Öğretmenlerin canlı ders programlarındaki sorunları hakkında da konuşan Eğitim-Sen Başkanı, "Bir öğretmene 100'ün üzerinde öğrenci atanıyor. Öğretmenlere atanan öğrenciler haftalık değişiyor, devam ve takip ortadan kalkıyor. Hazır ders içeriklerinin olmaması çok büyük bir sorun. Bunlar aslında şimdiye kadar çoktan planlanması gereken sorunlar.

Aynı zamanda öğretmenlerin öğrencilere nitelikli bir eğitim ulaştırabilmesi için teknik desteğe ihtiyaçları var. Öğretmenler tebeşir kullanırken şimdi tablet, bilgisayar kullanıyor. Bu konuda da öğretmenlerin desteklenmesi gerekiyor. Ancak bu konuda da bir adım yok.

Mutlaka çok sayıda ders içeriği hazırlanması gerekiyor. 7/24 öğrenci ve öğretmenlerin ulaşabileceği bir destek hattına da ihtiyaç var" dedi.

DAHA FAZLA