Sakarya'da acil toplanma alanına teleferik yapılmasını protesto ederken gözaltına alınan 18 kişi serbest
Sakarya'da teleferik hattının yerinin değiştirilmesini isteyen yurttaşların sürdürdüğü direnişe polisin saldırması sonucu 7'si TİP üyesi olmak üzere 18 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan 18 kişinin akşam saatlerinde serbest bırakıldığı bildirildi.
15-10-2019 12:27

İleri Haber
Sakarya'nın Sapanca ilçesindeki Kırkpınar Mahallesi'nde yapılması planlanan teleferik hattının alt istasyonun yapılacağı alanın, HasanpaÅŸa Mahallesi'nin mera ve acil toplanma alanı olduÄŸunu belirterek yer deÄŸiÅŸikliÄŸi isteyen yurttaÅŸların yaklaşık 2 aydır sürdürdüÄŸü direniÅŸe bugün polis saldırdı. Polis saldırısı sonucunda 7'si Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyesi olmak üzere 18 kiÅŸi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar akÅŸam saatlerinde serbest kaldı.
Gözaltına alınan TİP üyelerinden birinin gözaltı esnasında uÄŸradığı polis saldırısı sonucu kaburgasının ve 2 noktadan kolunun kırıldığı bildirildi. Gözaltına alınan 18 kiÅŸiden 10'u serbest bırakılırken, 8 kiÅŸi ise gözaltında tutulmaya devam ediliyor.
SAPANCA'DAKİ TELEFERİK PROJESİ NEDİR?
Sapanca Belediyesi tarafından geçtiÄŸimiz yıl ihale edilen “teleferik projesi” Kırkpınar Mahallesi’nden baÅŸlayarak, 1500 metrelik mesafenin ardından Mahmudiye İncebel mevkisinde sona erecek. 25 yıl geçerli yap-iÅŸlet-devret modeliyle Bursa Teleferik A.Åž tarafından inÅŸa edilecek proje yaklaşık 80 milyon liraya mal olacak.
ACİL TOPLANMA ALANI VE ÇOCUK PARKINI KAPSIYOR
Teleferik projesi için Kırkpınar'da seçilen alan Acil Afet Toplanma alanı olmakla birlikte bölge halkının kullandığı çocuk parkı ve dinlence yerini de kapsıyor. Ayrıca, geçmiÅŸte bölge halkı tarafından baÅŸka amaçla kullanılmamak kaydıyla devlete hibe edilmiÅŸ bir arazi.
Teleferik hattının 17 bin metrekarelik bölümünde yaÅŸları 5 ila 80 aralığında yaklaşık 3 bin adet aÄŸaç kesilecek ve teleferik projesi burada yapılırsa hem yeÅŸil alan azalacak hem de erozyon, sel ve su baskınları riski artacak.
GÖZALTILAR SERBEST
Gözaltına alınan 18 kiÅŸinin tamamının akÅŸam saatlerinde serbest bırakıldığı bildirildi.
İLGİLİ HABERLER
Yağma sırası Alanya’da: Ormanlık alana maden açılacak!
Alanya’da kurşun, bakır ve çinko çıkarılıp Çin’e ihraç edilmek üzere maden açılması için ilk adım atıldı. Buna göre çalışmalar, 1540.91 hektarlık ormanlık alanda açık işletme şeklinde yapılacak.
05-12-2019 09:24

Antalya’nın Alanya ilçesinde kurÅŸun, bakır ve çinko çıkarılıp Çin’e ihraç edilmek üzere maden açılması için adım atıldı. Merkezi Alanya’da bulunan özel bir ÅŸirket tarafından Bakır-KurÅŸunÇinko Maden Arama Ve Üretim Faaliyeti Proje Tanıtım Dosyasına göre, Alanya Yeniköy Ve PaÅŸaköy mevkiinde toplam 1540.91 hektarlık ormanlık alanda açık iÅŸletme ÅŸeklinde yıllık 180 bin ton bakır, kurÅŸun ve çinko çıkarılması planlanıyor. Hazırlanan dosyaya göre, bölgede 36 bin ton/yıl BakırKurÅŸun-Çinko kompleksi, 144.000 ton/yıl pasa malzeme çıkarılacak.
BALYA’DA NELER OLMUÅžTU?
KurÅŸun, çinko ve bakır madenlerinin çevreye etkisini, Balıkesir’in Balya ilçesinde süren kirlilikten anlamak mümkün. GümüÅŸ, kurÅŸun, çinko çıkarılan ve 65 yıldır kapalı bulunan maden sahasında, dereler de, halen yüksek miktarda siyanür vb. zehirler yüksek oranda ölçülmeye devam ediliyor. Yıllar önce oluÅŸan atıklar nedeniyle tarım ve hayvancılık yapılamaz hale gelen Balya maden sahasında, ağır metaller çevreyi kirletirken bölgede, çevresel kirlilikten kaynaklanan hastalıklar ve ölümler ise sürüyor.
Mersin Nükleer Karşıtı Platform: Akkuyu inşatı durdurulmalı
Mersin Nükleer Karşıtı Platform Yürütme Kurulu, Akkuyu Nükleer Santrali inşaatının durdurulmasını talep etti.
05-12-2019 08:14

Mersin Nükleer Karşıtı Platform Yürütme Kurulu, Akkuyu Nükleer Santrali inÅŸaatının çevreye vereceÄŸi geri döndürülemez tahribatlardan dolayı durdurulmasını talep etti.
Platform Yürütme Kurulu'ndan yapılan açıklamada inÅŸaatın devam ettiÄŸi vurgulanarak çevre mücadelesinin yükseltilmesi için çaÄŸrı yapıldı.
Mersin Nükleer Karşıtı Platform Yürütme Kurulu tarafından yapılan açıklama ÅŸöyle:
"Bilim insanlarının, nükleer santral karşıtlarının, TMMOB, EMO, TTB gibi konu ile ilgili kurumların tüm uyarılarına ve Mersin halkının % 90’ının karşı olmasına raÄŸmen Akkuyu Nükleer Santral inÅŸaatı Türkiye ve Rusya siyasi iktidarları, Türkiye ve Rusya sermayedarları tarafından ısrar ve inatla sürdürülmektedir.
Nükleer santralin sadece kendi varlığı bile doÄŸa ve insan için geri döndürülemez zararlar yaratacak iken ve yıkıcı, yok edici sonuçlara gebe iken, inÅŸaat sürecinde bugüne kadar yaÅŸananlar siyasi iktidarların ve sermaye sahiplerinin gözlerini bürümüÅŸ olan aşırı kar hırsı ile doÄŸa tahribatına ve insanların uÄŸrayacağı zararlara gözlerini nasıl kapattıklarını ortaya koymaktadır:
1 – Akkuyu NGS’nin asıl sahibi Rosatom’un MEFA’ya yaptırdığı binlerce ton ağırlıktaki nükleer reaktörün, türbinlerin, jeneratörlerin ve meÅŸhur “kor tutucunun” yerleÅŸtirileceÄŸi kendi ağırlığı da binlerce ton tutan 80 m x 80 m x3 m boyutlarındaki zemin betonu iki kez çatlamış ve tamir edilmiÅŸtir.
Çatlamalar tutarlı olarak reddedilememiÅŸ en son Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez 12.11.2019’da TBMM Bütçe ve Plan Komisyonunda yaptığı konuÅŸmada çatlaklar konusunda: "Kesinlikle böyle bir ÅŸey söz konusu deÄŸil. Kullanılan en ufak parçaya kadar, bir vida ve somuna kadar tüm parçaların ürünlerinin belgeli olması ve akredite kurumlar tarafından da sertifikalandırma zorunluluÄŸu var. Nükleer Düzenleme Kurumu uzmanları orada. Nükleer konusunda tecrübeli yabancı uzmanlarımız da var. Diyelim ki yanlış imalat oldu; söktürülür, yeniden yaptırılır. Herhangi bir sorun ya da sıkıntı yok." Diyerek minareye kılıf arama tavrını ortaya koymuÅŸtur.
Bakanın sözünü ettiÄŸi “sertifikalandıracak akredite kurum” Rosatomun dolaylı yollardan ortağı olduÄŸu Avustralya kökenli gözüken bir gözetim ve sertifikalandırma ÅŸirketi, Nükleer Düzenleme Kurumu ise görevlileri siyasi iktidar tarafından atanan bir kurum, yabancı uzmanlar da Rosatomun uzmanları.
Siyasi iktidar ve Rosatom inÅŸaatı kendileri ile çıkar baÄŸlantısı olmayan bilim insanlarının ve kurumların gözetimine açmaktan ısrarla kaçmaktadırlar. Böylece halktan gizlenecek bir ÅŸeyleri olduÄŸunu ortaya koymaktadırlar. Çünkü inÅŸaat, uydular aracılılığı ile diÄŸer devletler tarafından zaten an be an izlenmektedir. Google Earthdeki yayınlanan en son görüntü 10.10.2019 tarihlidir.
2 – İnÅŸaatta çalıştırılan il dışından getirilmiÅŸ, sayısı bugün 1500 olan, yakın zamanda 4500 e çıkacağı söylenen personel için kurulan prefabrike koÄŸuÅŸların kanalizasyonları Büyükecelinin plajına akan ÇaÄŸlayık Deresine verilmiÅŸtir. Olayın basına yansımasından sonra belediyelerin çok sayıda vidanjörleri ile aralık verilmeksizin sürekli çekilmeye baÅŸlanmıştır. Kar hırsları bir arıtma tesisi kurmaktan bile kaçmalarına neden olmakta, arıtmanın maliyetini halkın vergileri ile çalışan belediyelere yıkmaktadırlar. Bu alanın 10000'e ulaÅŸacağı söylenen insan yükünün altında tamamen tahribi kaçınılmazdır.
3 – Sadece Akkuyyu koyunda deÄŸil, Büyükeceli, Yanışlı,KoçaÅŸlı köyleri sınırları içinde kalan ormanlar santral ve ÅŸantiye inÅŸaatları için yokedilmiÅŸ; Büyükeceli'nin içinde bulunduÄŸu vadi de tamamen inÅŸaat alanına dönüÅŸtürülmüÅŸtür.
4 -Nükleer santral inÅŸaatında kullanılacak çimento için YeÅŸilovacık’ta kurulan çimento fabrikası ile YeÅŸilovacık ve Akdere toz saÄŸnağına tutularak insan hayatı hiçe sayılmış, doÄŸa ve deniz yıkıma uÄŸratılmış, balıkçılık yok edilmiÅŸtir.
5 - Akkuyu Koyu ile Büyükeceli Plajı arasındaki tepe iki taraflı kazılarak yok edilmektedir.
6 – Gülnarda Akkuyu Nükleer Santrali için orman içinde yapılacak takriben 300 dönümlük trafo alanının imar planında iÅŸaretlenmesi önergesi Mersin BüyükÅŸehir Belediye Meclisinde çoÄŸunluk olan siyasi iktidar partileri üyelerinin oyları ile kabul edilmiÅŸ, ancak TBMM de muhalefeti oluÅŸturan partilerin Mersin BüyükÅŸehir Belediye Meclisindeki üyeleri yeterli mücadeleyi ortaya koymamışlardır.
7 – Akkuyu Koyu, Büyükeceli ve diÄŸer çevre köylerin doÄŸası tahrip edilmiÅŸtir ve bu tahribat ağırlaÅŸarak sürmektedir. DoÄŸanın tahribi aynı zamanda ormanların, denizin, kıyıların, derelerin ve tarım arazilerinin de tahribi anlamına gelmektedir. Nükleer santral köylülere herhangi bir ekonomik getiri getirmediÄŸi gibi yoksullaÅŸmalarına sebep olmaktadır. Daha nükleer santralin kendisi kurulmadan ve çalışmaya baÅŸlamadan sermaye sahiplerinin ve siyasi iktidarın kar hırsı ile yol açtıkları yıkım ortadadır.
Nükleer santral inÅŸaatı daha fazla geri döndürülemez yıkıma yol açmadan derhal durdurulmalıdır.
Karar vericileri caydırmak için daha fazla ve daha çok katılımlı etkinlikler gereklidir.
Termik santrallere filtre takılmasının ertelenmesine iliÅŸkin kanunda geri adım attırılması bunun kanıtıdır. Siyasi iktidar kamuoyu baskısı karşısında geri adıM atmak zorunda kalmıştır. Kamuoyunun oluÅŸturulmasında eko sistemi ve insan saÄŸlığını savunma mücadelesi veren aktivistlerin, kurumların çabası tartışılmazdır.
Nükleer karşıtı mücadele de özünde halk ve alan mücadelesidir.
Sermaye sahipleri ve siyasi iktidar bir taraftan termik santral filtrelerinde geri adım atarken diÄŸer yandan Sinop Nükleer Santral projesi için İDK (İnceleme DeÄŸerlendirme Komisyonu) toplantısı düzenleyerek ikinci bir nükleer santral için süreci devam ettirme çabasındadırlar.
DoÄŸa, ekoloji, çevre mücadelesine ve nükleer karşıtı mücadeleye gönül vermiÅŸ herkesi daha etkin ve yaygın bir mücadele için alana çağırıyoruz."
TİP Genel Başkanı Erkan Baş'tan, Kaz Dağları'yla ilgili soru önergesi
Baş, Kirazlı Altın ve Gümüş Madeni Kapasite Artış ve Zenginleştirme Projesi'yle ilgili Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in yanıtlaması istemiyle 4 soru yöneltti.
03-12-2019 13:02

İleri Haber
TİP Genel BaÅŸkanı Erkan BaÅŸ, Kaz DaÄŸları’nda siyanürle altın arayarak on binlerce aÄŸacın katledilmesine ve doÄŸa talanına yol açan Kanada merkezli Alamos Gold ÅŸirketinin ruhsatıyla ile ilgili ayrıntıları Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’e sordu.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel BaÅŸkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan BaÅŸ, Kaz DaÄŸları’ndaki doÄŸa katliamının mimarı olan Alamos Gold ÅŸirketinin Türkiye’de baÄŸlı kuruluÅŸu olan DoÄŸu Biga Madencilik A.Åž.’ye ait Kirazlı Altın ve GümüÅŸ Madeni Kapasite Artış ve ZenginleÅŸtirme Projesiyle ilgili ruhsat yenileme konusunu Meclis gündemine taşıdı.
Maden ve Petrol İşleri Genel MüdürlüÄŸü'nün internet sayfasında ruhsat tarihi sorgulama kısmında söz konusu ruhsatın tarihinin uzatılmadığının ve hala son tarih olarak 13.10.2019 olduÄŸunu hatırlatan TİP Genel BaÅŸkanı, Alamos Gold firmasının resmi internet sayfasında 14 Ekim 2019 tarihinde yapılan açıklamada da, ruhsatın yenilenmediÄŸini ancak ilgili bakanlık ile görüÅŸmelerin devam ettiÄŸini, inÅŸaat faaliyetlerini 2021’e kadar durdurduklarının açıklandığını belirtti.
Çevre ve Åžehircilik Bakanlığı'nın 2020 yılı bütçesinin görüÅŸüldüÄŸü Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Çevre ve Åžehircilik Bakanı Murat Kurum’un “Kirazlı Dağı Altın ve GümüÅŸ Madeni Kapasite Artışı ve ZenginleÅŸtirme Projesi kapsamında biz de ilgili bakanlıklarla CumhurbaÅŸkanı Yardımcısı nezdinde bir araya geldik ve burada hakikaten yapılan bir yanlış olup olmadığının tespiti ve gerekirse verilmiÅŸ ruhsatların durdurulması dahil her türlü süreci o toplantı çerçevesinde deÄŸerlendirdik. Biz de doÄŸamızı, çevremizi herkes gibi korumak istiyoruz. Bize bırakılmış emanetleri çocuklarımıza en iyi ÅŸekilde koruyarak aktarmak istiyoruz ki bu çerçevede zaten bu süreci de durdurduk” sözlerini de anımsatan BaÅŸ, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in yanıtlaması istemiyle ÅŸu soruları yöneltti:
1- Çevre ve Åžehircilik Bakanı Sn. Murat Kurum tarafından yapılan açıklamaya istinaden ve ruhsat verme/uzatma yetkisinin Enerji Bakanlığı Maden ve Petrol İşleri Genel MüdürlüÄŸünüzde olması nedeniyle, Firmanın ruhsat yenileme baÅŸvurusu ile ilgili olarak Bakanlığınızca ne gibi bir iÅŸlem yapılmıştır? İşlemler için herhangi bir ek süre verilmiÅŸ midir? VerilmiÅŸ ise son süre nedir? Bu süre içerisinde Bakanlığınızca alanda her hangi bir inceleme araÅŸtırma yapılacak mıdır?
2- Söz konusu ruhsatın süresi uzatılmış mıdır? Uzatılmış ise tarih ve süresi nedir?
3- Ruhsat uzatılmamış ise gerekçesi nedir?
4- Kirazlı Altın Madeni Ruhsatı’nın baÅŸka firmalara devri konusunda herhangi bir baÅŸvuru var mıdır? Var ise bu devir iÅŸlemi Bakanlığınızca onaylanmış mıdır? Onaylanmış ise hangi firmaya devredilmiÅŸtir?
Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi: Kanal İstanbul'dan vazgeçilmelidir!
Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi yayımladıkları açıklamayla AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Çılgın Projesi' olarak da bilinen Kanal İstanbul Projesi'nden derhal vazgeçilme çağrısında bulundu.
02-12-2019 18:52

Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi, İBB BaÅŸkanı Ekrem İmamoÄŸlu'nun, Kanal İstanbul'a karşı olduklarını ve kararı halka sorma yoluna gidebileceklerini ifade etmesi üzerine, "Uyarımızdır!" denilerek bir açıklama yayımladı.
Açıklamada, "Kanal İstanbul'un yapılıp yapılmayacağının kararı halk oylamasına gitmeden bilimin uyarıları dikkate alınarak verilmelidir!" ifadelerine yer verildi.
Açıklamada ÅŸu ifadeler yer aldı:
"ErdoÄŸan'ın 'Çılgın Projesi', tam bir akıl tutulması olan Kanal İstanbul yeniden gündeme getirildi. UlaÅŸtırma Bakanı Cahit Turhan, "1/100.000 ölçekli çevre düzenleme planının kesinleÅŸmesini müteakip ihalesine çıkacağız’’ dedi ve Kanal İstanbul nihai ÇED Raporu'nun beklendiÄŸini açıkladı. Nihai ÇED Raporu toplantısına katılan İstanbul BüyükÅŸehir Belediyesi İmar ve Åžehircilik Dairesi BaÅŸkanı olumsuz yönde görüÅŸ bildirdi.
TMMOB İstanbul İKK tarafından Ankara'daki nihai ÇED toplantısı yapılarken aynı zamanda süreci deÄŸerlendiren ve itirazlarını bir kez daha yükselten bir basın toplantısı gerçekleÅŸtirildi. Kanal İstanbul projesinin ilk açıklandığı günden bugüne tüm ekolojik, ekonomik, kentsel, politik sorunları dile getirildi. Bu projenin ertelenmesi deÄŸil tamamen unutulması gereken bir proje olduÄŸunu söyleyen uzmanlar özellikle su sorunu yeniden gündeme gelen İstanbul için tüm bölgenin su havzalarını tehdit eden bu projenin deprem riski konusundaki uyarılarını yinelediler.
'UYARIMIZDIR!'
İBB BaÅŸkanı Ekrem İmamoÄŸlu, Kanal İstanbul'a karşı olduklarını ve kararı halka sorma yoluna gidebileceklerini açıkladı.
Kanal İstanbul'un yapılıp yapılmayacağının kararı halk oylamasına gitmeden bilimin uyarıları dikkate alınarak verilmelidir! Bu proje bir 'deli' projedir ve potansiyel olarak bölgenin katili olacaktır! Tüm bilimsel uyarılar bu projenin yapılmaması gerektiÄŸini söylerken; kararı halka bırakalım demek bu coÄŸrafyanın henüz doÄŸmamış çocuklarının, hayvanları ve bitkileriyle tüm yaÅŸayanlarının geleceÄŸini tehlikeye atmak demektedir.
Halka sormak, yeniden değerlendirmek, ertelemek değil; uzmanlara, bilim insanlarına kulak verilerek bu proje derhal unutulmalıdır!
KANAL İSTANBUL PROJESİ NEDİR?
ÇED Raporu'nda Karadenizden Terkos Gölü'nün doÄŸusundan (3. Havalimanı'nın batısından) baÅŸlayıp Sazlıdere baraj havzası boyunca devam edip Küçükçekmece Gölü'nü yararak Marmara Denizi'ne ulaÅŸan 45,2 kilometre uzunluÄŸundan bir kanal öngörülüyor. 20 metre derinliÄŸinde ve 250-1000 metre aralığında deÄŸiÅŸen geniÅŸlikte olması planlanan kanalda 4 yıl süreyle hafriyat kaldırılması ve 1,5 milyar metreküp taÅŸ ve toprak çıkarılması hesaplanıyor. Bu çıkarılacak hafriyatla Karadeniz ve Marmara Denizleri kıyılarında konteyner limanı ve lojistik alan yapılması planlanıyor. Karadeniz kıyısına yapılması planlanan dolgu 605 bin 865 metrekare!
KANAL İSTANBUL NASIL ETKİLEYECEK?
Kanal İstanbul projesi bölgenin coÄŸrafi yapısını kökten deÄŸiÅŸtirecek ekolojik tüm dengeleri sarsarak bir yıkıma sürükleyecektir. Karadeniz ve Marmara Denizi arasındaki yükseklik farkı nedeniyle İstanbul boÄŸazı dışında açılacak bu yeni kanaldan jet akıntıyla Karadeniz'den Marmara'ya hızlı akış gerçekleÅŸecektir. Marmara'nın oÅŸinografik sistemi bozulacaktır.
ÇED raporunda, proje alanının yüzde 52'sinin tarım arazisi olduÄŸu belirtilmektedir. Tehdit altındaki tarım arazisi sadece ÇED alanı olarak düÅŸünülmemeli, etki alanı çok daha fazla tarım arazisini içerecektir.
Planlanan kanalın depremde yanal ve düÅŸey hareketlere karşı sıfır toleranslı olacağı uzmanlar tarafından söylenmektedir. Yine bir deprem sırasında 8 milyon nüfuslu yeni bir kent yaratılacağı söylenen yeni ÅŸehrin nasıl tahliye edileceÄŸi de bir baÅŸka sorundur.
Projenin yapımı için tahmin edilen süre olan 7 sene boyunca tüm İstanbul'u kat eden hafriyat kamyonlarının yaratacağı hava kirliliÄŸi ve trafik riski de hesaba katılmalıdır. Åžule İdil Dere'nin ailesi tarafından hazırlanan ‘Türkiye ve İstanbul Hafriyat Kamyonu-Beton Mikseri Can Kaybı Raporu’na göre sadece 2018 yılında Türkiye’de hafriyat kamyonu ve beton mikseri ile 253 kiÅŸi hayatını kaybetti, 943 kiÅŸi de yaralandı.
Tüm bu risklerle beraber Kanal İstanbul etrafında kurulması planlanan Yeni Åžehir yeni emlak projelerine gebe olacak! İstanbul daha da yoÄŸunlaÅŸan nüfusu, tüketilen kaynakları, tüm bölgenin ekosisteminin yıkımıyla karşı karşıya gelecek!"
Van Gölü kıyısına kemikler vurdu
Van Gölü kıyısına kafatasları ve kemikler vurdu.
02-12-2019 13:34

Van Gölü’nde iskele ile kampüs arasındaki sahil kısmında sular çekilince, çok sayıda kemik ortaya çıktı. İri kemiklerin yanısıra insana ait kafatasları da sahile vurdu.
Duvar'dan Oktay Candemir'in haberine göre, Van’da daha önce de kafatası ve kemiklere rastlanmıştı ancak ilk kez bu yoÄŸunlukta olduÄŸu görüldü.
Madde madde Kanal İstanbul’la gelecek yıkım
Kanal İstanbul Projesi’nde ihale safhasına doğru gidilirken Prof. Dr. Naci Görür’den projeye karşı bir dizi uyarı geldi. Küçükçekmece-Terkos Gölü arasındaki vadi boyunca yapılacak kazı çalışmaları nedeniyle vadi ve çevresindeki ekosistem, fauna ve floranın büyük ölçüde tahrip olacağını belirten Prof. Görür, projenin deprem riskini artıracağına dikkat çekti.
02-12-2019 13:11

Kanal İstanbul Projesi’nin tartışmalı Çevresel Etki DeÄŸerlendirme (ÇED) raporuna son halini vermek üzere DeÄŸerlendirme Komisyonu geçtiÄŸimiz günlerde toplandı.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları BirliÄŸi (TMMOB), konunun tarafı olan meslek odalarının göz ardı edildiÄŸini belirtirken, projeden “derhal vazgeçilmesi” çaÄŸrısı yaptı.
Projede ihale safhasına doÄŸru gidilirken bir dizi uyarı da Türkiye’nin önde gelen deprem uzmanlarından, Deniz Jeolojisi Uzmanı Prof. Dr. Naci Görür’den geldi.
Prof. Görür sosyal medya platformu Twitter üzerinden sıraladığı uyarılarda Kanal İstanbul’un yaratacağı tahribata ve tehlikeye dikkat çekti.
Kanalın güzergahı pic.twitter.com/9TlIKNoYRM
— Prof. Dr. Naci Görür (@nacigorur) December 1, 2019
Kanal İstanbul’u yerbilimleri ve deprem açısından deÄŸerlendiren Prof. Görür, projenin ana amacının İstanbul BoÄŸazı’nda gemilere geçiÅŸ kolaylığı saÄŸlamak, kazaları önlemek ve gelir saÄŸlamak olduÄŸuna dikkat çekti.
Güzergahın Küçükçekmece-Terkos Gölü arasındaki vadi boyunca olacağını anımsatan Prof. Görür, “Tek bir geminin geçebileceÄŸi geniÅŸlik ve derinlikte olacaktır” dedi.
Prof. Görür, projenin zemin planına dair de ÅŸu bilgilendirmeyi yaptı: “Kanal Küçük Çekmece yöresinde Miyosen ve daha genç, görece daha sorunlu zemini (çökelleri) kesecek ve kuzeye gittikçe Eosen-Oligosen yaÅŸlı birimlerin içerisine girecektir. Bu zemin yer yer çok sert kireçtaÅŸları ile görece daha yumuÅŸak kiltaşı, silttaşı, kumtaşı ve marnlardan oluÅŸmuÅŸtur. Kanalın Karadeniz’e giriÅŸi de çürük zeminden ibarettir.”
Prof. Görür, Kanal’ın kazılması durumunda ‘kaçınılmaz olumsuzlukları’ ise 9 maddede sıraladı:
- Yaklaşık 1-1,5 milyar m3 malzeme kazılacaktır. Bu malzemenin kazılması yıllarca sürecek, kazıda iÅŸ makineleri ve patlayıcı kullanılacak dolayısıyla vadi ve çevresindeki ekosistem, fauna ve flora büyük ölçüde tahrip olacaktır.
- Bu boyuttaki bir malzemenin herhangi bir yere serilmesi mümkün deÄŸildir. Bir ihtimalle Marmara içerisinde adacıklar oluÅŸturulacaktır. Marmara’nın içerisindeki aktif fay sistemi düÅŸünülürse bu iÅŸ son derece riskli olacaktır.
- Kanalın kazılması esnasında zemin özelliklerine göre fazla kayma, heyelan ve göçmeler olacaktır.
- Deniz seviyesine kadar kazılınca kanal bir drenaj sistemi olarak çalışacak ve kanal çevresindeki yeraltı su rezervuarlarını tahrip edecek ve yörede tuzlanmaya neden olacaktır.
- Kanal ile BoÄŸaz arasındaki bölge bir ada haline gelecek dolayısıyla tüm ulaşım sistemleri deÄŸiÅŸecek ve zorlaÅŸacaktır. Özellikle Kanalı üstten geçecek yapılar irtifa, zemin koÅŸulları nedeniyle daha riskli ve maliyetli olacaktır. Bu adanın Trakya’dan ayrılması askeri açıdan da riskli olabilecektir.
- İstanbul deprem beklemektedir. Beklenen deprem gerçekleÅŸirse Kanal’ın Marmara aÄŸzı 9-10 ÅŸiddetinde etkilenebilecektir. Kanal gibi yatay ve düÅŸey harekete sıfır toleranslı bir yapının bu depremden (veya sonrakilerden) ciddi hasarlar görmesi mümkündür.
-Yetkililerin ifadesine göre Kanal’ın etrafında en az 3 milyonluk bir ÅŸehir oluÅŸacaktır. Bu da deprem riskini artıracaktır. Fazla nüfus fazla can ve mal kaybı demektir.
- Kanal dünyanın en kirli denizlerinden biri olan Karadeniz ile ÅŸu anda can çekiÅŸmekte olan Marmara’yı birleÅŸtirecektir. Orta Avrupa’nın tüm sanayi kirliliÄŸi bu vesile ile Marmara’ya dolacaktır.
-Marmara’nın oÅŸinografik sistemi bozulacak ve bu denizde oksijen tüketimi daha da hızlanacaktır. Bu da yaÅŸam koÅŸullarını daha da zorlaÅŸtıracaktır.
Bu uyarıların ardından projenin “getirisinden çok götürüsünün” olduÄŸunu vurgulayan Prof. Görür, “Kaldı ki milyarlarca dolara mal olacak bu proje yerine ülkenin çok daha elzem olan iÅŸleri yapılabilir” diye ekledi.
Bugünün teknolojisi ile BoÄŸaz’da trafiÄŸin çok daha güvenli bir ÅŸekilde gözetim ve denetim altına alınabileceÄŸine dikkat çeken Prof. Görür, “Bu hem daha ucuz hem de ülke yararına olur” dedi.
NE OLMUÅžTU?
CumhurbaÅŸkanı ve AKP Genel BaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan, baÅŸbakan olduÄŸu 2011’de yaptığı bir açıklama ile Kanal İstanbul Projesi’ni duyurmuÅŸ, bunu da “çılgın proje” olarak anmıştı.
Projenin güzergahının Küçükçekmece-Sazlıdere-Durusu koridorunda olacağı duyurulmuÅŸtu.
Yaklaşık 45 kilometre olacağı belirtilen Kanal İstanbul’un güzergahı netleÅŸse de projenin ÇED sürecinin ne olduÄŸu ile ilgili hiçbir soru yanıt bulmamıştı.
Son olarak ÇED sürecinin tamamlanması amacıyla UlaÅŸtırma ve Altyapı Bakanlığı, Çevre ve Åžehircilik Bakanlığı ile ilgili kurumların yetkililerinin katılımıyla bir toplantı düzenlenmiÅŸti.
UlaÅŸtırma Bakanı Cahit Turhan, “Teknik çalışmaları tamamladık. ÇED çalışmalarında son aÅŸamaya geldik. 1/100.000 ölçekli çevre düzenleme planının kesinleÅŸmesini müteakip ihalesine çıkacağız” açıklamasında bulunmuÅŸtu.
Kanal İstanbul’un etrafında kurulacak yeni ÅŸehri planlamak için 2018 yılında İBB, Çevre ve Åžehircilik Bakanlığı, UlaÅŸtırma ve Altyapı Bakanlığı arasında protokol imzalanmıştı. (Gazete Karınca)