Sahne emekçileri, pandemi sürecinde yaşadıkları zorlukları anlattı: 'Kaygılarım taşıyamayacağım bir hal aldı'

Sahne emekçileri, pandemi sürecinde yaşadıkları zorlukları anlattı: 'Kaygılarım taşıyamayacağım bir hal aldı'

Sahne emekçileri Gülay, Dilan Balkay, Doğan Yılmaz, Onur Kurt ve Anıl Bayraktar pandemi sürecinde kültür-sanat emekçilerinin yaşadığı zorlukları İleri'ye anlattı.

İzel Sezer - Tilbe Akan

Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınının Türkiye’yi etkisi altına almasının ardından 16 Mart’ta bar, gece kulübü ve diskotek gibi canlı müziğin yapıldığı birçok mekan kapatılmış; konser ve festivaller yasaklanmıştı. Normalleşme süreciyle beraber alkol satışı yapılan bazı mekanlar ruhsatlarını kafe, restoran veya lokanta ruhsatına çevirmiş ve böylece tekrar faaliyete geçebilmişti. Fakat birkaç gün önce tekrar yayınlanan bir genelgeyle ruhsat değiştirerek faaliyetine devam eden mekanlar tekrar kapandı. Bu mekanlarda çalışan birçok sahne emekçisi de tekrar işsiz kaldı.

AKP hükümetinin yayınladığı genelgelerin ardından mekanların kapatılması ve konser yasakları sebebiyle sahne alamayan sahne emekçileri İleri Haber’e konuştu. Gülay, Dilan Balkay, Doğan Yılmaz, Onur Kurt ve Anıl Bayraktar'ın değerlendirmelerine yer verdiğimiz röportajımızda en öne çıkan düşünce ise pandemi sürecinde kültür-sanat emekçilerinin kendi kaderlerine bırakıldığı…

Besteci, söz yazarı ve şarkıcı Gülay

‘DİLERİM DİKKATE ALINMAYA DEĞER BULUNURUZ’

‘'Elbette, herkes gibi biz de zorunlu bir bedel ödüyoruz’’ diyen besteci, söz yazarı ve şarkıcı Gülay, alınan önlemlerin, kültür ve sanat insanlarını da olumsuz etkilediğini söyledi. Açık ve kapalı alanlarda önceden belirlenmiş halk konserlerine çıkamadıklarını, anlaşmalarının askıda kaldığını ve mekân dinletilerinin iptal edildiğini ifade eden Gülay, ‘'Sadece müzisyenler değil, tüm sanat insanları, sektör çalışanları mağdur oldu’’ dedi.

‘'Belki de bizlerin üretimi temel ihtiyaç görülmediğinden masaya yatırılmıyor, esneklikler ve önlemler tartışılmıyor’’ değerlendirmesinde bulunan Gülay, ‘'Oysa; öyle değil. Bizler; toplumu her koşulda ayakta tutabilen bir alışverişin, paylaşımın parçalarıyız. Diliyorum, dikkate alınmaya değer bulunuruz ve bu güç dönemde ödediğimiz bedellerin karşılığını görürüz’’ şeklinde konuştu.

Trompetçi, söz yazarı ve şarkıcı Dilan Balkay

‘KAYGILARIM TAŞIYAMAYACAĞIM BİR HAL ALDI’

Şubat ayında sadece bir konser yaptıklarını ve mart ayına ise birçok konser koyulduğunu, akustik bir de turne olması planlandığını söyleyen trompetçi, söz yazarı ve şarkıcı Dilan Balkay, konsersiz geçen bir aydan sonra mart ayına sırtını yasladığını ve bu konserlerin iptalinin kendisini epey hazırlıksız yakaladığını söyledi. ‘’Sonrasında en az eylüle kadar konser olmaz haberleriyle panik başladı tabii ki. Sonrası yokuş aşağı’’ diyen Balkay, ‘'Pandemi mevzuu rahatlasa bile en geç rahatlayacak sektör müzik ve eğlence sektörü. Benim dijital streaming gelirim yok, bu gibi mecralarda bir iki şarkım var ama bir gelir sağladığını söyleyemem. Bu süreç benim için kaygılarla geçti hem yakın hem uzak geleceğe dair. Bir yandan da hayat git gide pahalılaştı bu dönemde, çoğu zaman bu kaygılar taşıyamayacağım bir hal aldı diyebilirim’’ ifadelerini kullandı.

Ara sıra albüm veya teklilere trompet çaldığını ve evinde kaydedip yolladığını söyleyen Balkay, bunun dışında birkaç canlı yayın ve açık hava konserinde çaldığını ekleyerek ‘'Bu işler tekeri döndürmüyor tabii ama kısa nefesler aldırıyor diyelim. Geçimimi çoğu zaman desteksiz sağlayamıyorum’’ şeklinde konuştu.

''Alternatif kuruluşlar bir şeyler yapmaya çalıştılar sağ olsunlar, ama sektör çok kalabalık’’ diyen Dilan Balkay, şöyle konuştu:

''Yalnızca sanatçılar değil, orkestrası, sesçisi, rodisi, ışıkçısı, teknisyeni vesaire çok fazla iş kolu var sektör içinde. Derneklerin ve müzisyenlerin kendi aralarında bir şeyler yapıp, ihtiyacı olanlara yardım etmeye çalışması en fazla ilk bir iki ayı kurtarmıştır diye düşünüyorum. Bu da yeterli değil ne yazık ki.

‘MÜZİK EĞLENCE SEKTÖRÜNÜN BİR PARÇASI, BİR LÜKS GİBİ KABUL EDİLİYOR’

Pandemi sürecinin yönetiminde kültür-sanat emekçilerine sahip çıkıldığını ne yazık ki düşünmüyorum. Aksine sahipsiz bırakıldığımızı hissediyorum. Hayatın görece normale dönmeye başladığı zamanlarda kültür-sanat sektörü hep dışarıda bırakıldı, yasaklar dışında bu konuda konuşulmadı bile. Müzik adına konuşayım, yalnızca eğlence sektörünün bir parçası, bir lüks gibi kabul ediliyor. Dolayısıyla toplumsal bir sıkıntı anında önce müzikten yani eğlenceden taviz veriliyor. Pandemide de durum farklı olmadı.

Böyle acil durumlara hazırlıklı olmadığımızı gördük sanıyorum. Belki bir destek fonu ayrılabilirdi. Sağlık riske atılmadan sektörü bir şekilde yürütmek için projelendirmeler yapılabilirdi. Bu süreçte müzisyenlerin kendi kendine yapmaya çalıştığı şeyler, çok daha büyük ölçekli yapılabilirdi aslında. AHBAP’ın sahne emekçilerine gönderdiği erzak kolileri, ya da Peyk’ten İrfan Alış’ın önayak olduğu dayanışma albümü fikri gibi bir sürü proje çok daha etkili ve kapsayıcı şekilde ülke çapında yapılabilirdi.’’

Gitarist ve vokalist Doğan Yılmaz

‘DEVLET ‘NE HALİNİZ VARSA GÖRÜN’ DEDİ’

''Pandemi süreci başladığından beri her zaman olduğu gibi ilk susan müzik oldu. Oysa yıllardır susuyordu. Toplumsal her olayda önce biz saygımızı gösterdik. Politikalar askerlerimizi kaybetmemize sebep olduğunda ilk saygıyı biz gösterip müziği susturuyoruz, her yasta bizler duruyoruz’’ diyen gitarist ve vokalist Doğan Yılmaz, ''Ülkede geçmişten bugüne gelen ve devam eden tüm hükümetlerin hataları vatandaşa pahalıya mal oluyor. Bu ülkenin tüm felaketlerinde en büyük duyarlılığı eğlence sektörü gösterip farkındalık yaratmaya çalışıyor. Fakat bu öyle bir süreç ki, devlet ‘ne haliniz varsa görün’ dedi’’ şeklinde konuştu.

‘ENSTRÜMAN VE EKİPMANLARIMI SATMAK ZORUNDA KALDIM’

Mart ayından bu yana, geçmişten bugüne birikim yaptığı birçok stüdyo malzemesini ve enstrümanlarını satmak zorunda kaldığını söyleyen Yılmaz, ‘’Yıllarca para biriktirip aldığım gitarımı daha ilk ayda satmak zorunda kaldım. Ülkenin ekonomik durumu da döviz karşısında sallandığı için satılan ürünlerimi geri koymaya gücüm uzun yıllar yetmeyecek. Sermayeyi yemeye başladık hep beraber. Benden daha kötü durumda olan dostlarım için bile birçok ürünümü elden çıkarıp yardım ettim, etmeye devam ediyorum. Fakat yıllarca çalışıp didinip biriktirdiğim, vergisini ödediğim, ödemeye devam ettiğim tüm ekipman elimden kayıp gitti’’ ifadelerini kullandı.

‘ELİMDE SATACAK EKİPMAN BİTTİKTEN SONRA NE OLACAK BİLMİYORUM’

Doğan Yılmaz, şöyle konuştu:

‘’Verdiğimiz vergiler geri dönmedi. Vatandaşın hakkı vatandaşa verilmedi. Turizm sektörü hareketlensin diye pandemiyi daha kötü şartlara getirecek kararlar alındı, toplu taşımalar, uçuşlar, ibadethaneler ve mitinglerle daha da yayıldı. Biz 'Camiler açık, konserler neden yok?' dediğimizde din düşmanı etiketi kolayca yapıştırılabilirken 'Sanat düşmanısınız' dediğimizde bir anlam ifade etmemeye başladı. Toplumun sanat yargısı minimalleştirildi. Elimde belki 1-2 ayımı daha idare edecek kadar ekipman kaldı. Sonrasında ne olacak bilmiyoruz. Bu belirsizlik psikolojimizin altını üstüne getiriyor. Aile içinde huzur, sosyal hayatta tahammül bırakmıyor. ‘Bunun yaralarını nasıl saracağız’ sorusunun cevabını da ben değil devlet biliyor. O koskoca devlet beni vatandaş olarak görmüyor.

‘EV SAHİBİME KONSERVEYLE KİRA ÖDEYEMİYORUM’

Devleti yönetenler belli ki eğer ünlüyseniz sizi sanatçı olarak kabul ediyor. Ünlü sanatçıları toplayıp Cumhurbaşkanlığı bünyesinde konserler verildi, yardımlarda bulunuldu. Onların dijital gelirleri var, aç kalmıyorlar. Ama o geliri kazanmasına vesile olan albümde çalan müzisyenler için artık durum hiç iyi değil. Sakarya'da bir eylem başlattım, sessiz eylem. ‘Müzik susmaz’ dedik… Aynı eylemi Antalya'da yaptılar. Sessizce önlerine enstrümanlarını koydu insanlar, polis gelip 'Dağılın müdahale ederiz' dedi. Onlar için sorun yok. 15'inden 15'ine maaşını alıyor memur. Sonra da arabasında bizlerin çaldığı albümleri korsan bir şekilde internetten indirip taşınabilir belleğiyle dinleyip eğlenip pikniğe gidiyor. Bu bizim ağırımıza gidiyor. Acil nakdi yardım yapılmalı. Erzak kolisi falan da değil. Ev sahibime konserveyle kira ödeyemiyorum. Bana destek olmayan devlet benden her ay evimin faturalarını eksiksiz alıyor. Acilen devletten destek bekliyoruz.’’

Klavye, gitar, bağlama ve ut sanatçısı Onur Kurt

’SİYASİ PARTİ ETKİNLİKLERİNİN VE DİNİ MEKAN AÇILIŞLARININ ERTELENMEMESİNİ ANLAYAMIYORUM’

Klavye, gitar, bağlama ve ut sanatçısı Onur Kurt ise, pandemi sürecinde yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:

''İşlerimiz tek tek ertelendi, iptaller oldu en sonunda tamamen durdu. İster sokakta çalın isterseniz büyük konser salonlarını düşünün, müzik dinlemeye gelen insanlar elbette kalabalık oluşturacaktır. Bu anlamda durdurulmasını anlayabiliyorum fakat siyasi parti etkinliklerinin, ticari ya da dini mekan açılışlarının ertelenmemesini, milletin düğünlerini baltalayıp kendi düğünleri için tarihlerle oynayan devlet erkanını, sinek giremeyen metrobüsleri anlayamıyorum. 

‘HAYATIMIZIN İDAMESİ İŞİMİZE BAĞLI’

Biraz bizim penceremizden bakabilmeliler. Kültür-sanat emekçilerinin hayatlarının idamesi işlerine bağlı. Herkesin sorumlulukları var, kimi arkadaşım eşi ve çocuklarına bakmakla yükümlü; hasta anne-babaları, engelli kardeşlerini geçindirmek zorunda olanlar var. Zaten destek konusunda çok da iç açıcı olmayan ülkemiz Covid-19 vurgunuyla tamamen öldü. Atanamayan memurlar gibi, müzisyenlerin intihar ettiğini duymaya başladık. Enstrümanlarını satan arkadaşlarımız var. Bunlar tekrardan nasıl alınır bilmiyorum. 

‘ZATEN VARLIKLI OLAN 3-5 SANATÇIYA KONSER VERDİRMEK ÇÖZÜM DEĞİL’

Şu anda ben de dahil birçok arkadaşım farklı sektörlere yöneldik. Tabii günümüz Türkiyesinde iş bulabilen şanslı... Birçok sahne emekçisi günlük kazanıyor, sigortasız şartlarda hiçbir güvencesi olmadan çalışıyordu. Bu insanlar sanatçı, emekçi. Yağmacı, hırsız, arsız değil. Gerçekten mağdur. Salgın, adeta bu sektörü bitirmek için bahane oldu. Yani zaten varlıklı olan 3-5 sanatçının konseriyle olacak iş değil bunlar. Zaten meslek olarak bile kabul görmüyoruz, maalesef bu süreçte de sahip çıkıldığını düşünmüyorum.''

Gitar teknisyeni ve ses mühendisi Anıl Bayraktar

‘PARASIZLIKTAN BİR KAFEDE GARSON OLARAK ÇALIŞMAYA BAŞLADIM’

‘’Bu süreçte tahmin edildiği üzere birçok sorun yaşayan insandan biriyim’’ diyen gitar teknisyeni ve ses mühendisi Anıl Bayraktar, sahne emekçilerinin genellikle yaptığı iş başına para kazandığını, yani konser varsa geçimini sağlayabildiğini, konser yoksa sağlayamadığını söyledi. ‘’Yaklaşık 7 aydır herhangi bir konser yapamadık ve haliyle bu süreçte çok zor duruma düştük’’ diyen Bayraktar, ‘’Parasızlıktan dolayı şu an bir kafede garson olarak işe başladım ve geçimimi o şekilde sağlamaya çalışıyorum. Hükümetin göstermelik ve çok düşük bir şekilde yaptığı yardımdan bile yararlanamadım ve çevremdeki çoğu kişinin de bu yardımları alamadığını gözlemledim’’ dedi. 

‘MÜZİSYEN EN AZ 3 ARKADAŞIMIZ İNTİHAR ETTİ’

Hükümetin süreci özellikle müzik, tiyatro ve sinema emekçileri açısından çok kötü yönettiğini söyleyen Bayraktar, şu şekilde konuştu:

‘’Hükümetin daha kapsayıcı olması ve düzenli bir yardım süreci planlaması gerekiyordu. Açıkçası bu dönemde eğlence sektöründe çalışan kimseye sahip çıkıldığını düşünmüyorum. Öyle ki, bu dönemde elinde avucunda ne varsa hepsi giden, geçinemediğini söyleyerek intihar eden en az 3 müzisyen arkadaşımızın haberini aldık.’’

DAHA FAZLA