Sağlık Bakanlığı: Son 24 saatte 94 kişi daha Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti
Sağlık Bakanlığı, bugün tespit edilen koronavirüs vakalarını ve hastalık sebebiyle yaşamını yitirenlerin sayısını açıkladı.
14-02-2021 20:53

İleri Haber
Sağlık Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de son 24 saatte Covid-19 nedeniyle 94 kişi daha hayatını kaybetti. Toplam can kaybı 27 bin 471’e ulaştı.
Sağlık Bakanlığı son 14 Şubat 2021 yeni tip koronavirüs (Covid-19) verilerini açıkladı. Tabloya göre, son 24 saatte 6 bin 287 yeni vaka ve 666 hasta tespit edildi. Buna göre toplam vaka sayısı 2 milyon 586 bin 183’e yükseldi.
CAN KAYBI 27 BİN 471 OLDU
Tabloda, son 24 saatte 94 kişinin daha yaşamını yitirdiği belirtilirken, toplam can kaybı da 27 bin 471’e ulaştı.
6 BİN 910 İYİLEŞEN
Bugünkü iyileşen hasta sayısı 6 bin 910 olarak açıklandığı tabloya göre, toplam iyileşen hasta sayısı 2 milyon 475 bin 329 oldu.
İLGİLİ HABERLER
Bakan Koca açıkladı... Son bir haftada vaka sayılarının en fazla arttığı ve azaldığı iller hangileri?
Sağlık Bakanı Koca, son bir haftada Covid-19 vaka sayısının en fazla arttığı ve azaldığı illeri açıkladı.
18-02-2021 17:41

İleri Haber
Sağlık Bakanı Koca son bir haftada vaka sayılarının en fazla Bilecik, Erzincan, Kilis, Uşak ve Çanakkale’de arttığını açıkladı. Koca, son bir haftada vaka sayısının en fazla azaldığı illerin ise Bitlis, Mardin, Kastamonu, Yalova ve Bingöl olduğunu duyurdu.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Twitter hesabından son bir haftada yeni tip koronavirüs (Covid-19) vaka sayısının en fazla arttığı ve azaldığı illeri açıkladı.
Buna göre, Bilecik, Erzincan, Kilis, Uşak ve Çanakkale son bir haftada en fazla vakanın arttığı iller olurken; Bitlis, Mardin, Kastamonu, Yalova ve Bingöl bir haftada vaka sayısının en fazla azaldığı iller olarak açıklandı.
Koca, verileri açıkladığı paylaşımında şu ifadeleri kullandı:
"Geçen haftaya göre 1 haftada 100.000 nüfusta görülen vaka sayısı en çok artan 5 ilimiz: Bilecik, Erzincan, Kilis, Uşak ve Çanakkale. En çok azalan illerimiz ise Bitlis, Mardin, Kastamonu, Yalova ve Bingöl. Tedbir ve kısıtlamalara uyum aşı ile birlikte en büyük gücümüz."
Geçen haftaya göre 1 haftada 100.000 nüfusta görülen vaka sayısı en çok artan 5 ilimiz: Bilecik, Erzincan, Kilis, Uşak ve Çanakkale. En çok azalan illerimiz ise Bitlis, Mardin, Kastamonu, Yalova ve Bingöl. Tedbir ve kısıtlamalara uyum aşı ile birlikte en büyük gücümüz. pic.twitter.com/moxqbBdvV5
— Dr. Fahrettin Koca (@drfahrettinkoca) February 18, 2021
Resmi rakamlara göre koronavirüs nedeniyle can kaybı 18 bini aştı!
Sağlık Bakanı Koca, tabloyu, "Ağır hasta ve aktif vaka sayımız düşmeye devam ediyor. Tedbir ve kısıtlamalar netice veriyor. Daha belirgin neticeler alacağımıza inanıyoruz. Bunu birlikte başarabiliriz. Birlikte mücadele virüsten daha güçlüdür" ifadeleriyle değerlendirdi.
20-12-2020 20:30

İleri Haber
Türkiye'de koronavirüs nedeniyle resmi rakamlara göre son 24 saatte 246 kişi yaşamını yitirirken, toplam can kaybı 18 bin 97 oldu. Yine son 24 saatte 20 bin 316 yeni vaka tespit edildi.
Sağlık Bakanlığı tarafından günlük yeni tip koronavirüse (Covid-19) tablosu açıklandı. Tabloya göre, son 24 saatte 246 kişi yaşamını yitirdi, 20 bin 316 yeni vaka tespit edildi. Bu verilerle can kaybı toplam 18 bin 097 olurken, toplam vaka sayısı ise 2 milyon 24 bin 601’e yükseldi.
Son 24 saatte iyileşen hasta sayısı 21 bin 218 olarak açıklanırken, toplam iyileşen hasta sayısı 1 milyon 800 bin 286'ya ulaştı. Ağır hasta sayısı da 5 bin 347 olarak kayıtlara geçti.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, tabloyu şu ifadelerle değerlendirdi:
"Bugün tespit edilen 3.546 yeni hastamız var. Ağır hasta ve aktif vaka sayımız düşmeye devam ediyor. Tedbir ve kısıtlamalar netice veriyor. Daha belirgin neticeler alacağımıza inanıyoruz. Bunu birlikte başarabiliriz. Birlikte mücadele virüsten daha güçlüdür."
Bugün tespit edilen 3.546 yeni hastamız var. Ağır hasta ve aktif vaka sayımız düşmeye devam ediyor. Tedbir ve kısıtlamalar netice veriyor. Daha belirgin neticeler alacağımıza inanıyoruz. Bunu birlikte başarabiliriz. Birlikte mücadele virüsten daha güçlüdür https://t.co/RVlhe7786O
— Dr. Fahrettin Koca (@drfahrettinkoca) December 20, 2020
Sağlık Bakanı Koca: Yıl sonuna kadar BioNTech'ten 25 milyon doz aşı gelecek
Bakan Koca, "Bize Nisana kadar 100 milyon doz gerek, bunu sağlamaya çalışıyoruz. Nisan ayında bu belayı bitirmek, gündemden düşürmek istiyoruz. Bu yüzden tüm aşılarla ilgiliyiz" diye konuştu.
09-12-2020 13:35

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, BioNTech'in Pfizer ile geliştirdiği koronavirüs aşısından 25 milyon doz geleceğini açıkladı. Koca, "Yıl sonuna kadar 25 milyon dozu verebilecekler. Biz bunu erkene çekmeye çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.
Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınında artış sürerken, aşı ile ilgili gelişmeler de yaşanmaya devam ediyor. Konuyla ilgili Habertürk yazarı Fatih Altaylı’ya açıklamalarda bulunan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “İki firma bize süre konusunda istediğimize yakın tarihlerde aşı verebileceğini söyledi o zaman. Biri Sinovac (Çin), diğeri Astra Zeneca/Oxford (İngiltere) erken dönemde aşı temin edebilecek olanlar bunlardı. Astra Zeneca sonuçlarda sorun yaşayınca onlarla anlaşamadık. Ama hala önümüzde o olasılık var. Astra Zenaca hala aşı verebiliriz diyor ve sonuçlar olumlu çıkarsa İngilizlerin Astra Zeneca aşısını da alabiliriz. O kapı hala açık. Üstelik 4 dolar fiyatı ile en ucuz aşı da o. Moderna ise sizin de bildiğiniz gibi ABD dışına satılamayacak ilk dönemde” dedi.
'ASIL HEDEFİMİZ 100 MİLYON DOZ TEMİN ETMEK'
Altaylı'nın "Diğer ülkeler nasıl alabildi peki Biontech ve Moderna aşılarını?" sorusuna yanıt veren Koca, "Fatin Bey, sürekli listeler dolaşıyor sosyal medyada ve medyada. Amerika 600 milyon doz, Hindistan 1,4 milyar doz, İngiltere 300 milyon doz, Almanya 300 milyon doz gibi sayılar. Biz bunların arasında 50 milyon doz ile altlarda gösteriliyoruz. Ama şunu kimse sormuyor. Bu bahsedilen dozlar bu ülkelere ne zaman verilecek bu aşılar ne zaman halka ulaşacak ve uygulanacak. Alacaklar da ne zaman alacaklar meselesi var" diye konuştu.
Koca, şöyle devam etti:
"Bunların büyük bölümü 2021 sonuna kadar hatta daha sonrasına söz edilen sayılar. Biz ise acilen bu aşıları istiyoruz. Yazdan önce istiyoruz. İngiltere aşı yapmaya başladı bugün. Peki kaç doz. Ay sonuna kadar 600 bin doz. Almanya Nisan sonuna kadar 11 milyon doz yapabilecek. Yani 5,5 milyon kişi. Biz ise Nisan sonuna kadar 50 milyon dozu kesinlikle dağıtıp, aşıyı yapmış olacağız. Ama bizim asıl hedefimiz o tarihe kadar 100 milyon dozu temin edip, yapmış olmak. İnaktif aşıların üretimi daha kolay ve hızlı olduğu için biz hızlıca Sinovac’tan temin edebiliyoruz. Hala diğerleri ile de görüşmelerimiz sürüyor. Çok açık söylüyorum bizim hedefimiz 100 milyon dozu en geç Nisan sonuna kadar temin edip, uygulamış olmak. Sonrası zaten yaz. Biz yazdan önce 50 milyon vatandaşımızı aşılamış olmak istiyoruz. Bu sayıya ulaşmamız şart."
‘YIL SONUNA KADAR 25 MİLYON DOZ VEREBİLECEKLER’
BioNTech tarafından geliştirilen koronavirüs aşısı hakkında konuşan Koca, "Biontech aşısı da gelecek. Üretimi zor bir aşı, taşıması belirli koşullara bağlı bir aşı. Onlarla da bir yere vardık. Yıl sonuna kadar 25 milyon dozu verebilecekler. Biz bunu erkene çekmeye çalışıyoruz. Yoksa Biontceh aşı da gelecek. Mesele zamanlama. Biz yazdan önce istiyoruz. Yangınımız var. Bir an önce söndürmemiz lazım. Ama Biontech aşısı da gelecek" ifadelerini kullandı.
Altaylı'nın 'Ne zaman gelecek?' sorusuna yanıt veren Koca, "Yeni yıla kadar bir kısım gelir. Nisana kadar gerisi gelsin diye uğraşıyoruz. Bize Nisana kadar en 100 milyon doz gerek, bunu sağlamaya çalışıyoruz. Nisan ayında bu belayı bitirmek, gündemden düşürmek istiyoruz. Bu yüzden tüm aşılarla ilgiliyiz" diye konuştu.
TTB'den Sağlık Bakanlığı'na acil 'özel hastane' çağrısı: 'Olanaklar kamu iradesi ile halka sunulsun'
Başından bu yana sürecin dışında bırakılan ve iktidar bileşenleri tarafından hedef gösterilen TTB tarafından yapılan açıklamada, durumun her geçen gün daha da kötüleştiği belirtilerek, salgının boyutu “tsunami” olarak nitelendirildi.
30-11-2020 13:12

İleri Haber
TTB’den Sağlık Bakanlığı’na yapılan çağrıda “Özel ve vakıf hastanelerinin olanaklarını kamu iradesi ile yurttaşların hizmetine sunulmalıdır” denildi.
Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de hızla yayılmaya devam ederken, Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı veriler ve iktidarın salgın politikaları tartışılmaya ve eleştirilmeye devam ediliyor. Başından bu yana sürecin dışında bırakılan ve iktidar bileşenleri tarafından hedef gösterilen Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından yapılan açıklamada, durumun her geçen gün daha da kötüleştiği belirtilerek, salgının boyutu “tsunami” olarak nitelendirildi.
Sağlık Bakanlığı’nın salgının başından bu yana yoğun bakım yatak doluluk oranını “düşük” ve yatak sayılarını “yeterli” olarak duyurduğu belirtilen açıklamada, “pembe bir tablo çizilmeye devam edildiğine” dikkat çekildi. Bakanlığın duyurduğu rakamların, TTB’ye ulaşan rakamlarla çeliştiği ifade edilirken, tablo şöyle açıklandı:
“Türk Tabipleri Birliği’ne illerden ulaşan bilgiler COVID-19 servis ve yoğun bakımlarının %100’ü ya da %100’e yakınının dolu olduğunu göstermektedir. Birçok kamu hastanesinde yoğun bakım yatakları tamamen doludur. Hastalar bazen günlerce acil servislerde yoğun bakım yatağı beklemektedir. Bir hasta vefat ettiğinde ya da iyileşip servise alındığında ancak yer açılmakta ve yerine hasta yatırılabilmektedir. Hastane kapasiteleri dolu olduğu için hastaneler arası nakiller de yapıl(a)mamaktadır. 112 merkezleri sürekli boş yatak aramakta, ancak boş yer bulmakta zorluk çekmektedirler. Bu uzayan bekleme süreleri hastaların daha da kötüleşmesine, hatta tedavi alamadan ölmelerine de neden olabilmektedir. Kamuoyuna yansıdığı kadarıyla Batman il merkezinde yoğun bakımlarda yer bulunmadığı için 1,5 yaşındaki Sakine bebeğin ölümü mevcut tabloyu gösteren en acı örnek olmuştur.”
‘KORİDORLARI YOĞUN BAKIMA ÇEVİRMEK ÇÖZÜM DEĞİL’
Hastanelerde ara koridorlar, boşluklar, sığınaklar ve yemekhanelerin yoğun bakım haline getirildiği ancak çalışan hekim, hemşire, personel ve malzeme sayısı yeterli olmadığı için sorunların çözümünden çok, yeni sorunları ortaya çıkardığının altının çizildiği açıklamada sağlık çalışanlarının yükünün arttığı vurgulandı.
“Mart ayında yayımlanan özel ve vakıf hastanelerinin pandemi hastanesi olduğu ve SGK ödemelerinin buna göre yapılacağı genelgesi değişmediği ve yürürlükte olduğu halde gerekleri uygulanmamaktadır” denilen açıklamanın devamında “temiz hastane” uygulamasının salgın yönetimi için önemli olduğu ancak özel hastanelerin bu uygulamayı fırsata çevirerek, “temiz hastane”yi reklam sloganı olarak kullandığı ve hizmet ücretlerinde artışa gidildiği ifade edildi.
SAĞLIK BAKANLIĞI’NA 6 ÖNERİ
TTB açıklamasında Sağlık Bakanlığı’na şu öneriler yapıldı:
- Ülkemizde dokuz aydır devam eden COVID-19 pandemisini esas olarak ikinci ve üçüncü basamak sağlık kurumları olan hastanelerde karşılanması stratejisinden vazgeçilmeli, toplumsal bulaşıcılığın önlenmesine yönelik tedbirler yaşama geçirilmelidir.
- Salgınla mücadelenin tedavi ve bakım hizmetlerine sıkıştırılamayacağı, salgının sadece yataklı tedavi kurumlarında karşılanması durumunda sağlık altyapısının buna yetmeyeceği artık kabul edilmeli, önümüzdeki günlerde hastalığın seyrinin ağırlaşacağı, yatak ve yoğun bakımlarda yer bulmanın daha da güçleşeceği öngörüsü ile talep ve uyarılarımız dikkate alınmalı, TTB olarak açıkladığımız tedbir paketi bir an önce uygulanmalıdır.
- Yoğun bakım verileri sağlık çalışanları ve toplum ile şeffaf bir şekilde paylaşılmalı COVID-19 hastalarına uygun, yeterli donanım ve sağlık çalışanına sahip erişkin ve çocuk yoğun bakım yatak sayısı kamu ve özel-vakıf hastaneleri için ayrı ayrı açıklanmalıdır.
- Sağlık Bakanlığı özel ve vakıf hastanelerinin olanaklarını kamu iradesi ile yurttaşların hizmetine sunmalıdır.
- Pandeminin gelmiş olduğu vahim tablo göz önüne alınarak başlangıç olarak özel ve vakıf hastaneleri için çıkarılan genelge uygulanarak, SGK ödemeleri de yapılarak her il için tüm hastaneleri sürece dahil eden değerlendirmeler yapılmalıdır. Yoğun bakım ihtiyaçlarında il içi ve iller arası hastaneler için iyi bir koordinasyon kurularak, COVID-19 hastalarını kabul etmeleri sağlanmalıdır.
- KHK’larla haksız-hukuksuz biçimde işlerine son verilen sağlık emekçileri görevlerine iade edilmeli, göreve atanmayı bekleyen sağlık çalışanları da göreve başlatılmalıdır.
- Sağlık Bakanlığı şimdiye kadar yürüttüğü politikalardan vazgeçerek salgınla mücadelede başarılı olmanın ön koşulu olan şeffaflık, akıl ve bilimin kılavuzluğunda belirlenmiş politikaları toplum ve sağlık meslek örgütlerinin katılımı sağlanarak yaşama geçirmelidir.
Bir süredir durduruldu… Covid-19 günlük ve haftalık raporları neden yayımlanmıyor?
Sağlık Bakanlığı’nın internet sitesine girildiğinde raporlardan haftalık olanının 19 Ekim’den, günlük olanının ise 16 Kasım’dan bu yana yayınlanmadığı görüldü.
27-11-2020 13:20

İleri Haber
Covid-19 verilerinin bölgelere ve yaş gruplarına göre dağılımı gibi bilgilerinin yer aldığı raporların günlük olanının 16 Kasım’dan, haftalık olanının ise 19 Ekim’den bu yana Sağlık Bakanlığı’nın internet sitesinde yayımlanmadığı görüldü. Raporlar, 29 Haziran’dan bu yana yayımlanıyor ve günlük ve haftalık verileri içeriyordu.
Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını en yüksek hızla yayılmaya devam ederken, Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı verilerin şeffaflığı ve salgın yönetimine dair eleştiriler de sürüyor. Bakanlık, çarşamba günü ilk defa vaka sayılarını açıklamış ve kamuoyunda “salgın başından bu yana rakamların gizlendiği” görüşü güçlenmişti.
29 HAZİRAN’DAN BU YANA YAYIMLANIYORDU
Öte yandan Sağlık Bakanlığı’nın sitesinde dikkat çeken bir detay daha göze çarptı. 29 Haziran’dan itibaren Covid-19 salgını için günlük ve haftalık durum raporları yayımlanmaya başlanmıştı. Bakanlığın günlük raporlarında, yeni test sayısı, yeni hasta sayısı, hastaneye yatırılan yeni hasta sayısı gibi bilgilerin yanı sıra, vakaların bölge, yaş ve cinsiyete göre dağılımı bilgileri yer alıyordu. Haftalık raporlarda ise Türkiye’nin Epidemiyolojik Durumu ile ilgili bilgiler veren veriler paylaşılıyordu.
RAPORLARIN YAYIMLANMASI DURDURULDU
Sağlık Bakanlığı’nın internet sitesine girildiğinde bu raporlardan haftalık olanının 19 Ekim’den, günlük olanının ise 16 Kasım’dan bu yana yayınlanmadığı görüldü.
DAHA ÖNCE DE DURDURULDU
Bakanlık 26 Ağustos’ta bu raporları yayımlamayı durdurmuş ve tepkilerin ardından “teknik bir aksaklıktan dolayı 26 Ağustos sonrasında raporların yayımlanmadığı ve durumun çözülmesinin ardından Covid-19 verilerinin sitede yer aldığı” duyurulmuştu.
'Üniversitede kadro tahsisi' Bakan Koca'ya soruldu: 'Adrese teslim atamanın ispatı'
CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, verdiği soru önergesinde Sağlık Bilimleri Üniversitesi'nin 22 Ekim 2020 tarihinde Öğretim Üyesi Alımı İlanı yayınlandığını ve ilanda yer alan Gülhane Tıp Fakültesi, Temel Tıp Bilimleri Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı için açılan Profesör kadrosu ilanının çok dikkat çekici olduğunun altını çizdi.
27-10-2020 14:16

CHP'li Başevirgen Sağlık Bakanlığı Üniversitesindeki Kadro Tahsisini Sordu
CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, Sağlık Bakanlığı Üniversitesi'nde yapılan adrese teslim kadro tahsisi iddiasını Meclis gündemine taşıdı.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın yanıtlaması istemi ile meclis başkanlığına soru önergesi veren CHP'li Başevirgen, "Kadronun, ülkemizde sadece bir vakada görülmüş olan ve onu da vaka taktimi olarak yayınlamış olan ekip içerisinde yer alan bir kişi için açıldığı bellidir. Ülkemizde tek bir olguda görülmüş olan ve hastalık üzerinde moleküler tanıya dayanan, araştırma makalesi bile yayınlanmamış olan MERS-CoV üzerine çalışma yapmış olma şartı adrese teslim atamanın ispatıdır." dedi.
CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, verdiği soru önergesinde Sağlık Bilimleri Üniversitesi'nin 22 Ekim 2020 tarihinde Öğretim Üyesi Alımı İlanı yayınlandığını ve ilanda yer alan Gülhane Tıp Fakültesi, Temel Tıp Bilimleri Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı için açılan Profesör kadrosu ilanının çok dikkat çekici olduğunun altını çizdi.
'TÜRKİYE'DE SADECE BİR VAKA GÖRÜLMÜŞ'
İlan metninde Profesör kadrosu için aranan şartlarda sadece "Mers-CoV virüsünün tanısı ve genotip analizi üzerine çalışmaları olmak" koşulunun yer aldığını belirten Başevirgen, "Ülkemizde MERS sebebiyle ilk ölüm vakası, 2014 yılının Ekim ayı içerisinde Suudi Arabistan'da çalışan bir kişinin Türkiye'ye dönüş yaptıktan sonra hayatını kaybetmesi sonucu görülmüştür. Bu nedenle ülkemizde sadece bir olgunun görülmesi ve bu olgunun da vaka taktimi şeklinde yayınlanması nedeniyle ilandaki istenilen şartlar sadece bir kişiyi işaret etmektedir." dedi.
'KADROLARIN NASIL OLUŞTURULDUĞUNUN GÖSTERGESİ'
Gülhane Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı'na atanacak bir Profesör kadrosu için, tıbbi mikrobiyoloji gibi oldukça geniş bir bilim dalında sadece tek bir hastalığın öne çıkarılmasının oldukça manidar olduğunu vurgulayan Bekir Başevirgen, "Bu çalışma konusu ve istenilen şartlar, sadece Bakanlığın kendi bünyesinde yer alan Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü, Ulusal Mikrobiyoloji Referans Laboratuvarı'nda çalışan bir kişi için kadro açıldığını göstermektedir. Ülkemizde sadece bir vakada görülmüş olan ve onu da vaka taktimi olarak yayınlamış olan ekip içerisinde yer alan bir doçent için açıldığı ortadadır. Tıbbi Mikrobiyoloji alanında daha geniş ve sık görülen hastalıklar için "aranan şartlar" yazılabilecek iken, sadece bir kişi için oldukça spesifik ve bilimsel olarak geçerliliği tartışmaya açık bir şartın yazılmış olması Sağlık Bakanlığı'nın ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi'nin bilimsellikten ne kadar uzak olduğunun ve ülkemizde akademik kadroların nasıl oluşturulduğunun açık bir göstergesidir." diye konuştu.
CHP'li Başevirgen, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde bakana şu soruları yöneltti.
1- Mers-CoV ilk defa 2012 yılında Suudi Arabistan'da tanımlanan ve yeni bir coronavirüsün neden olduğu bulaşıcı solunum yolu hastalığıdır. Ülkemizde MERS sebebiyle ilk ölüm vakası ise 2014 yılının Ekim ayı içerisinde Suudi Arabistan'da çalışan bir kişinin Türkiye'ye dönüş yaptıktan sonra hayatını kaybetmesi üzerine görülmüştür. Bu nedenle ülkemizde sadece bir olgunun görülmesi ve bu olgunun da vaka taktimi şeklinde yayınlanması nedeniyle ilandaki istenilen şartlar sadece bir kişiyi işaret etmektedir. Adrese teslim bu atama iddiaları doğru mudur? Doğru ise gerekçesi nedir?
2- Gülhane Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı'na atanacak bir Profesör kadrosu için, tıbbi mikrobiyoloji gibi oldukça geniş bir bilim dalında sadece bir hastalık üzerinde çalışmış olma şartının gerekçesi nedir?
3- Bu çalışma konusu ve istenilen şartlar sadece Bakanlığın kendi bünyesinde yer alan Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü, Ulusal Mikrobiyoloji Referans Laboratuvarı'nda çalışan bir kişi için kadro açıldığını göstermektedir. Ülkemizde tek bir olguda görülmüş olan ve hastalık üzerinde moleküler tanıya dayanan, araştırma makalesi bile yayınlanmamış olan MERS-CoV'un, aranan tek şart olmasının nedeni nedir?
4- Tıbbi Mikrobiyoloji alanında daha geniş ve sık görülen hastalıklar açısından "aranan şartlar" yazılabilecek iken sadece bir kişi için oldukça spesifik ve bilimsel olarak geçerliliği tartışmaya açık bir şartın yazılmış olması Sağlık Bakanlığı'nın ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi'nin bilimsellikten ne kadar uzak olduğunun ve ülkemizde akademik kadroların nasıl oluşturulduğunun açık bir göstergesi değil midir? Atamalarda liyakat ilkesi göz ardı mı edilmektedir.
5- Bakanlığın bu adrese teslim kadro tahsisi ile ilgili açıklaması nedir?
CHP Denizli Milletvekili Teoman Sancar istifa ettiğini duyurdu
CHP Denizli Milletvekili Teoman Sancar, sosyal medya hesabından bir açıklama yaparak partisinden istifa ettiğini duyurdu.
28-02-2021 17:36

CHP Denizli Milletvekili Teoman Sancar, partisinden istifa ettiğini duyurdu.
İstifa kararını Twitter hesabından kısa bir açıklama ile duyuran Sancar "Cumhuriyet Halk Partisi üyeliğinden istifa ettiğimi kamuoyunun bilgisine saygılarımla sunarım" ifadelerini kullandı.
Sancar, istifasının sebebine dair herhangi bir açıklama yapmadı.
Sancar’ın istifa tweetini yanıtlara kapattığı görüldü.
İşçilerin iradesi bir kez daha çiğnendi: Genel-İş ile belediye arasında anlaşma sağlandı
Genel-İş sendikasının genel merkez yönetimi, grevdeki Maltepe Belediyesi işçilerinin onay vermediği anlaşmaya imza atarak bir kez daha işçinin iradesini çiğnedi.
28-02-2021 17:17

İstanbul’da CHP’li Maltepe Belediyesi ile DİSK’e bağlı Genel Hizmetler Sendikası (Genel-İş) Anadolu Yakası 2 No’lu Şube arasında 5 aydır devam eden Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmeleri tıkanması sonucu belediye işçileri, 23 Şubat günü greve çıkmıştı.
Ancak altı gündür grevlerini sürdüren işçilerin iradesi, Genel-İş Sendikası’nın genel merkez yönetimi tarafından çiğnendi.
Grevde olan işçiler henüz referandumlarını sonlandırmamış ve mücadelenin gidişatına dair kararını açıklamamışken sendikanın genel merkez yönetimi, belediyenin “her şey dahil 4700 lira” önerisine imzayı attı.
Belediye ile varılan anlaşmayı Twitter üzerinden duyuran Genel-İş Sendikası, “Maltepe Belediyesi’nde toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlandı. Yapılan anlaşmaya göre ikramiye dahil en düşük ücret net 4700 TL oldu. Uyuşmazlık nedeniyle 23 Şubat’ta başlayan yasal grevimiz bugün itibariyle sona ermiştir” açıklamasında bulundu.
Maltepe Belediyesi işçileri, belediye yönetimi tarafından kendilerine önerilen sefalet zammına karşı haklarını almak için çıktıkları grevi 6'ncı gününde sürdürürken Maltepe Belediyesi ve SODEMSEN ile Genel-İş İstanbul Anadolu Yakası 2 No’lu Şube arasındaki görüşmeler hafta sonu da sürdü. Görüşmelere Genel-İş Genel Merkezi de katıldı.
Belediye yönetimiyle yaptıkları görüşmenin ayrıntılarını işçilere aktaran Şube Başkanı Yenigül Özen Dolgun, “Biz burada ekmeğimizin peşindeyiz, kimsenin bunu maniple etmesine mücadele etmeyeceğiz. Dün akşam toplam 4 bin 600 lira gibi bir teklif geldi, onu da kabul edemeyeceğimizi söyledik. En son söyledikleri şey 'en fazla 4 bin 700 lira yaparız' oldu. Bunu şube yönetimi olarak kabul etmeyeceğimizi berlirttik. TİS yetkisi Genel Merkezde olduğu için Genel Merkez bu iradesini kullanacağını söyledi. Genel Merkez bunu imzalarsa yasal olarak grev sürecimiz sona erer. Devam etmeyi seçersek geçen seneki gibi eylem süreci başlatmış oluruz. Pandemi koşullarını da gözeterek bunu da hep birlikte değerlendireceğiz, birlikte karar vereceğiz” dedi.
İşçi temsilcileri de yaptıkları açıklamada “Sandık kuracağız, referandum yapacağız, ya tamam diyeceğiz ya devam diyeceğiz” dedi.
BELEDİYE BAŞKANI KILIÇ, REFERANDUM BİTMEDEN "ANLAŞTIK" DEDİ
Öte yandan Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, işçilerin referandumu henüz sonuçlanmadan Twitter hesabından grevin sona erdiğini söyleyen bir paylaşım yaptı. İşçiler, bunun bir algı yönetme çalışması olduğunu ve henüz resmi bir anlaşma olduğuna dair Genel-İş merkez yönetiminden açıklama gelmediğini vurguladı.
Trump'ın Erdoğan'a yazdığı mektubu paylaşmak 'örgüt propagandası' sayıldı
Diyarbakır'da yaşayan M.S.Ö'ye sosyal medya paylaşımları sebebiyle açılan 'örgüt propagandası' suçlaması davasına Trump'ın 2019'da Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yazdığı mektubu paylaşmak da suç sayıldı.
28-02-2021 17:11

Sosyal medya paylaşımları nedeniyle dava açılan kişiye yöneltilen suçlamalar arasında, ABD eski başkanı Donald Trump’ın 2019 yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yazdığı ve “Aptal olma" ifadesini kullandığı mektubu yayınlaması da yer aldı. Mektup ile ilgili Erdoğan yalnızca 'İade edeceğiz' demişti.
Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde yaşayan 35 yaşındaki M.S.Ö.’nün adına kayıtlı Facebook hesabından yaptığı kimi paylaşımlar, hakkında dava açılmasına sebep oldu. Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğünün talimatı ile Kulp İlçe Emniyet Amirliği tarafından M.S.Ö.’nün Facebook hesabında yapılan inceleme neticesinde yaptığı kimi paylaşımların “örgüt propagandası” olarak değerlendirilmesi üzerine hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatılıp, iddianame hazırlandı.
M.S.Ö.’nün “örgüt propagandası” olarak değerlendirilen paylaşımları arasında HDP’lilere yönelik gözaltı operasyonlarına dair haberler, HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya’nın paylaşımını alıntı yaparak, içeriğinde makinalı tüfeğin güvercinle kırıldığı ve "insan barışla yaşar" ibareli bir resim ve Kürtçe şarkıların yanı sıra ABD eski Başkanı Donald Trump’ın 9 Ekim 2019’da AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gönderdiği mektup da yer aldı.
Trump’ın, Türkiye'nin Kuzey Suriye'ye yönelik operasyona girişmesi öncesinde Erdoğan’a gönderdiği mektubu başka bir hesaptan alıntılayarak paylaşan M.S.Ö. hakkındaki iddianamede şu ifadeler yer aldı: “Şüphelinin 18 Ekim 2019 tarihinde Yüksekovaesnaf isimli facebook sayfasında alıntı olarak İngilizce yazılı ABD başkanı Donalt Trump tarafından yazıldığı iddia edilen mektubun fotoğrafı ve altında çevirisi olarak ABD başkanı Donald Trump, Erdoğan'a açıkça tehdit ve hakaret içeren bir mektup yazdı, mektup kamuoyunda yayınlandı. Türkçesi şöyle: ‘Sayın Başkan, iyi bir anlaşmaya varalım. Binlerce insanın katledilmesinden sorumlu olmak istemezsiniz ve bende Türk ekonomisini mahvetmekten sorumlu olmak istemem-ki bunu yaparım. Rahip Brunson sırasında size zaten bunun küçük bir örneğini gösterdim. Bazı sorunlarınızı çözmek için çok çalıştım. Dünyayı hayal kırıklığına uğratmayın. İyi bir anlaşma yapabilirsiniz. ISDG genel komutanı General Mazlum sizinle müzakere etmeye istekli ve geçmişte asla vermeyecek tavizleri vermeye de istekli. Onun bana yazdığı, benim yeni aldığım mektubun bir kopyasını size gönderiyorum. Bu işi doğru ve insancıl bir şekilde hallederseniz tarih sizi iyi hatırlayacaktır. İyi şeyler yaşanmazsa tarih sizi sonsuza dek bir şeytan olarak hatırlar. Sert adam olma, Aptallık etme! seni daha sonra arayacağım...’ yazısının paylaşıldığının ve 3 beğeni aldığının görüntülendiğinin görüldüğü…”
Alınan ifadesinde suçlama konusu yapılan paylaşımların kendisine ait olduğunu kabul eden M.S.Ö. kendisine yöneltilen suçlamaları reddetti. Hakkında iddianame hazırlanıp, sunulduğu Diyarbakır 11. Ağır Ceza. Mahkemesince kabul edilerek yargılamasına başlandı.(MA)
HDP'li Gergerlioğlu Uşak'taki çıplak aramaya ait suç duyurusu evrakını paylaştı
Uşak'ta cezaevinde "Çıplak arama" yapıldığına dair suç duyuruları ortaya çıktı.
28-02-2021 16:05

AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin, mecliste gündeme taşınan çıplak arama iddiaları üzerine, “Onurlu kadın, ahlaklı kadın bir sene beklemez. Bu, kurgusal bir harekettir ve biliyoruz ki size bir 'Aferin' geldi. Hapisteki bu çıplaklıkla alakalı mevzuyu başlatan FETÖ'cü kadınlara bekledikleri yerden bir takdirname geldi" demişti.
HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, 20 Ocak 2021 tarihli suç duyurusu evrakını Twitter hesabından paylaştı. Suç duyurusunda, Uşak'ta gözaltına alan kadın öğrencilerin çıplak aramaya, otur-kalk uygulamasına, tehdit ve şantaja maruz kaldığı belirtildi.
...Ve işte belgesi!!!
— Ömer Faruk Gergerlioğlu (@gergerliogluof) February 27, 2021
Uşak'taki öğrencilerin suç duyurusu!
"İnanamıyorum" dedi, "onurlu kadın 1 yıl beklemezdi" dedi!
Ama kral çıplak, bana ne kadar iftira edilse de var!
Gerçeği örtmek nafile çaba
Çıplak arama var
Söylediğimizden daha fazlasını yaşamış öğrenci!!! pic.twitter.com/FqlAutURoQ
Suç duyurusunun tam metni şu şekilde;
“Müvekkil 31.08.2020 günü sabah saat 06.00 sularında ikâmet adresinden gözaltına alınmış ve İzmir Bozyaka’da bulunan Çevik Kuvvet Polis Merkezi’ne götürülmüştür.
Burada belirli bir süre kalan müvekkil gece saatlerinde Uşak Emniyet Müdürlüğü KOM Şube’te getirilmiştir. Giriş işlemlerinin ardından isminin … olduğu bilinen ve bulunduğu yerde kıdemli olduğu düşünülen polis memuru kişi, müvekkile ve orada bulunanlara hitaben ‘Hata yaptınız, devlete yanlış yaparsanız buradan çıkamazsını’ şeklinde tehdit ve şantajda bulunmuştur.
Akabinde müvekkil ve beraberinde bulunan kız öğrenciler üst aramasına alınmıştır. Binada boş bir odaya alınan müvekkile, üstünde bulunan her şeyi çıkartması söylenmiştir. Önce tişörtünü ve üst iç çamaşırını çıkaran müvekkil önünü ve arkasını döndükten sonra tişörtünü giymiştir.
Akabinde, alt kısımda bulunan kıyafetlerini de çıkartması söylenmiştir. Müvekkil, ‘İzmir’de altını çıkarttırmamışlardı’ dediğinde, bağırarak, ‘Çıkaracaksın’ denmiştir.
Müvekkil korkarak ve utanarak pantolonu ve alt iç çamaşırını çıkarmak zorunda kalmıştır. Tekrar öne ve arkaya döndürüldükten sonra otur kalk yaptırılmış ve hızlıca giyinmesi emredilmiştir. Müvekkil ağlayaraka üzerini giyinmiş ve üçer kişilik gruplar halinde nezarete konmuştur.
Nezarette de ağlamaya devam eden müvekkil kısa bir süre sonra nezaretten alınmış ve bir odaya götürülmüştür. 5 tane erkek polisin bulunduğu odaya alınan müvekkil burada ‘Mülakat’ adı altında yanında avukatı bulunmaksızın sorgulanmıştır.
Odada bulunan polis memurlar müvekkilime ‘İsim verirsen çıkarsın ailen de dışarıda, seni onlara teslim ederiz, isim vermezsen hem sana hem de ailene zarar veririz, hatta savcıyı ararız, uslu durmadığını söyleriz” şeklinde tehdit ve şantajlarla müvekkilin üstüne gitmişlerdir. Bununla da yetinmeyip müvekkile ‘Fotoğrafların elimizde, her şeyi biliyoruz, seni takip de ettik’ diyerek usulsüz ve kanuna aykırı olarak müvekkilimden bilgi almaya çalışmışlardır.
Müvekkilim, avukatı olarak bizler yanında olmadan bir şey söylemek istemediğini belirttiğinde ‘Avukatın filan yok lan, konuş yoksa kötü olur’ şeklinde müvekkili tehdit etmişlerdir. Müvekkilim ağlamaktan dolayı kendinden geçince nezarete tekrar götürülmüştür.
Gözaltında bulunduğu süre boyunca da türlü eziyet ve işkencelere maruz kalan müvekkilime sürekli olarak psikolojik baskı uygulanmıştır. Müvekkilim lavaboya gitmek istediğinde ‘Sizle mi uğraşacağız, tutun biraz’ şeklinde cevap almıştır. Müvekkilim gözaltı sırasında regl olduğunu belirtmiş ve kadın polis memurundan çantasında bulunan pedi istemiştir. Kadın polis memuru ‘Ped yasak’ diyerek müvekkilimin en temel gereksinimi dahi vermeyerek müvekkile işkence ve eziyeti reva görmüştür.
Akabinde müvekkil başka bir erkek memura utanarak durumu izah etmiş ve bu şekilde zorla çantasında bulunan pede ulaşabilmiştir. Yine gözaltı müddetince istediği başkaca temel gereksinim maddeleri ‘Sizin burada hizmetçiniz yok’ denilerek reddedilmiştir.
Müvekkil 5 gün boyunca gözaltında kaldıktan sonra Sulh Ceza Hâkimliği’ne çıkarışmıştır. CMK gereki en fazla 4 gün olan gözaltı süresinin uzatılamasına yönelik ayrıca bir karar alınmamıştır. Böylelikle müvekkil, hakkında geçerli bir gözaltı kararı olmaksızın gözaltında tutulmaya devam edilmiş ve hürriyeti tahdit edilmiştir.
Müvekkil yaşamış olduğu bu sıkıntılardan dolayı çeşitli fiziki ve psikolojik sağlık sıkıntıları çekmiş ve tedavi olmuştur. Genç bir öğrenci olan müvekkilim okulunu dahi bırakmak istemiş ve psikolojik deste almıştır.
Özetle, savcılığınızca tespit edilecek şüphelilerin, görenlerin, gereklerine aykırı davranarak müvekkilin üstünde bulunan kıyafetlerin tamamen çıkartmasını sağlaması, mülakat adı altında erkek polisler tarafından tek başına sorguya alınması ve türlü şekillerde tehdit ve şantaja uğraması, temel gereksinimileri dahi verilmeden günlerce gözaltında tutulması hususları birlikte değerlendirilerek işbu suç duyurusunu yapma zorunluluğu doğmuştur.
Yukarıda izah edilen ve re’sen nazara alınacak nedenlerden dolayı şüpheliler hakkında soruşturma yapılarak cezalandırılması için kamu davası açılmasını saygıyla talep ederim.”
Metin Çulhaoğlu ile Sohbetler | İki Dünya Savaşından Bugüne Dersler
Metin Çulhaoğlu ile Sohbetler programının 14. bölümünde 3. Dünya Savaşı'nın yaşanma ihtimali ele alınıyor...
28-02-2021 15:49
İleri Haber
Cüneyt Göksu tarafından hazırlanıp sunulan, Metin Çulhaoğlu ile Sohbetler programının 14. bölümünün başlığı; İki dünya savaşından bugüne dersler.
Metin Çulhaoğlu; 1. ve 2. Dünya Savaşı'nın ortak özelliklerini ve birbirlerinden ayrılan taraflarını tahlil edip 3. Dünya Savaşı'nın yaşanma ihtimaline dair görüşlerini paylaşıyor.
İyi seyirler...
YouTube linki için tıklayınız.
📌 Metin Çulhaoğlu ile Sohbetler | İki Dünya Savaşından Bugüne Dersler
— İleri Haber (@ilerihaber) February 28, 2021
👉🏻 İleri TV YouTube kanalında...
Toplumcu Seçenek dergisi dijital ortamda yayınlandı
Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi tarafından hazırlanan 'Toplumcu Seçenek' dergisi dijital ortamda yayınlandı.
28-02-2021 14:25

İleri Haber
Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi'nin yayın çalışma grubunun hazırladığı 'Toplumcu Seçenek' dergisi, dijital ortamda yayınlandı. Pandemi temasıyla yayınlanan dergide emek, sağlık, ekoloji, feminist perspektif, teknoloji ve eğitim gibi başlıklarda birçok yazı yer alıyor.
Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi tarafından hazırlanan metinde dergiyle birlikte mühendis, mimar ve şehir plancılarının mesleki birikimlerinin sermayenin değil, toplumun çıkarlarına hizmet etmek için kullanılmasının hedeflendiği belirtilirken, "Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi; ülkemizin ve dünyamızın kaynaklarına; tüm yaşam alanlarımıza, mahallelerimize, meydanlarımıza, evlerimize ve yaşamlarımıza saldırıya karşı başta mühendis, mimar ve şehir plancıları olmak üzere eşitlik ve özgürlük için yanyana gelmiş topluluktur. Mesleki bilgi birikimini sermayenin değil, toplumun çıkarlarına hizmet etmek için kullanmanın araçlarını geliştirmeyi amaç edinmiştir. Bunu yaparken de meslektaş dayanışması hem meslek pratiğini gerçekleştirirken, hem omuz omuza mücadele eder ve dayanışırken bizleri hayatta tutacak olandır" denildi.
'PANDEMİ DÖNEMİNDE DOĞANAN VE EMEĞİN YAĞMALANMASI ARTARAK DEVAM ETTİ'
Öte yandan tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınının Türkiye'de görüldüğü ilk günden bu yana kentlerin, doğanın, emeğin ve yaşamın yağmalanmasının önüne geçilemediği gibi artarak devam ettiğinin altı çizilen metinde "Bu süreçte önlemlerin plansız ve yetersiz bir şekilde alınması 'prematüre normalleşme' sınıf farklılıklarından oluşan kırılganlıkları derinleştirirken eşit, adil ve hakça yaşamanın ne kadar hayati olduğunu bir kez daha göstermiş oldu" ifadeleri kullanıldı.
'OKUMUŞ İNSAN EMEKÇİ HALKA SORUMLUDUR' DİYEREK YOLA ÇIKTIK...'
Metinde ayrıca Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi'nin kuruluşunun 10. yılında olduğu hatırlatılırken, "Toplumcu Meclis olarak üzerine düşünüp tartıştığımız, mücadele ettiğimiz ya da katkı sunmaya çalıştığımız konuları paylaşmak ve analizler, sorun tespitleri ile birlikte seçeneğimizi de ortaya koymak amacıyla bir yayın serisi hazırlamak istedik. 'Toplumcu Seçenek' başlığı ve farklı temalarla
işleyeceğimiz serimizin ilk sayısını da Pandemide Toplumcu Seçenek’e ayırdık. Toplumcu Meclis, yola 10 yıl önce, 'okumuş insan emekçi halka sorumludur' diyerek çıkmıştı. Yaşadığımız Covid-19
pandemisi 1. yılına yaklaşırken bu sorumluluğu pek çok boyutu ile daha derinden hissediyoruz" denildi.
Toplumcu Seçenek dergisinin dijital ortamda yayınlanan sayısına buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Toplumcu Seçenek dergisi dijital ortamda yayınlandı✌
— Toplumcu Meclis (@toplumcumeclis) February 27, 2021
Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi yayın çalışma grubunun kolektif üretimi ile hazırlanmış, dostlarımızın katkısıyla üretilmiş olan dergimize linke tıklayarak ulaşabilirsiniz:
🔗 https://t.co/icMjonq0mP pic.twitter.com/9YYOOvlpH8