Sabiha Gökçen Havalimanı'ndaki Pegasus kazasının bilirkişi raporu tamamlandı
Sabiha Gökçen Havalimanı'ndaki 3 kişinin ölümüne 180 kişinin de yaralanmasına neden olan uçak kazasına ilişkin dava kapsamında hazırlanan bilirkişi raporunda, kaptan pilot Mahmut Aslan 'asli' ve ikinci pilot Ferdinant Pondaag 'tali' kusurlu bulundu.
25-12-2020 12:32

Sabiha Gökçen Havalimanı'nda meydana gelen kazaya ilişkin soruşturmayı yürüten İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 6 kişilik heyetten istenen rapor soruşturma dosyasına girdi.
DHA'da yer alan habere göre, Sabiha Gökçen Havalimanı'nda yaşanan uçak kazasına ilişkin dava kapsamında hazırlanan bilirkişi raporunda, kaptan pilot Mahmut Aslan 'asli' ve ikinci pilot Ferdinant Pondaag 'tali' kusurlu bulundu.
Pistin bir bölümünde lastik temizleme çalışması yapılmadığı gerekçesi ile HEAŞ da asli kusurlu bulundu.
Raporda kaptan pilot Mahmut Aslan'ın, stabil yaklaşma kriterlerine uymadan piste yaklaştığı, indikten sonra 6 saniye boyuncu frenleme yapmadan ilerlediği, rüzgarın şiddetli ve pistin ıslak oluşunu dikkate almadığı belirtildi. Raporda, Sabiha Gökçen Kule Kontrolörü Serhat Kara'yı uçağın pistten çıkabileceği yönünde uyaran kule görevlisi Ela Akar kusursuz bulundu.
BİLİRKİŞİLER 4 KİŞİ VE BİR KURUMU SORUMLU TUTTU
Bilirkişi, dosya şüphelileri kaptan pilot Mahmut Aslan ve yardımcı pilot Ferdinant Pondaag'ın dışında Sabiha Gökçen ve Yeşilköy kule görevlilerinden iki kişi de kazanın oluşumunda gerekli uyarıları yapmadıkları, uçuş trafiğini durdurmadıkları gerekçesi ile kusurlu bulundu. Ayrıca HEAŞ da (Havaalanı İşletme ve Havacılık Endüstrileri A.Ş.) kurum olarak kusurlu bulundu.
Bilirkişi raporunda Kaptan Pilot Mahmut Aslan, bilirkişi raporuna muhalefet şerhi koyan üye dahil 6 kişilik heyetin oybirliği ile aldığı kararla asli kusurlu bulundu. Aslan'ın olay günü rüzgarın kuyruk hızını, pistin ıslak oluşunu hesaba katarak uçağın pistten çıkma ihtimalini göz önüne alması gerektiği belirtilen raporda, "Yalova dolaylarında uçağa yıldırım isabet etmesinin verdiği stres ile yolcuların mevcut meteorolojik koşullardan olumsuz etkilenmelerinin önüne geçmek amacıyla bir an önce uçağı güvenli şekilde indirmeye odaklanması sebebiyle bunu yapamadığı tespit edilmiştir" denildi.
Kaptan Pilot Aslan'ın piste stabil yaklaşma kriterlerindeki hıza da uymadan yaklaştığı savunulan raporda, "Bu nedenle Sink Rate (alçalma hızı) uyarısı aldığı, uçağı indirdikten sonra pist içinde durabilecek seviyede yavaşladığını düşünerek Autobrake (Otomatik fren) ve Speedbrak'ı (Hız freni) kapatmıştır. Uçak 6 saniye boyunca pist üzerinde yavaşlamadan ilerlemiş ve pilotlar tarafından yavaşlamak amacıyla manuel olarak maksimum frenleme yapılmıştır. Sürati düşmeye başlamış olan uçak yerde kuvvetli kuyruk rüzgarı etkisiyle yavaşlayamamış ve söz konusu kaza meydana gelmiştir" denildi.
Raporda, "Yaklaşma esnasında maruz kaldıkları yıldırım sebebiyle inişe fazla odaklanıp inişe devam eden kaptan pilot Mahmut Aslan'ın meydana gelen kazada asli kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır" denildi.
'UÇAĞI PAS GEÇMESİ GEREKİYORDU'
Raporda ikinci pilot Ferdinant Pondaag'ın bir yıldan kısa süredir Pegasus'ta görev yaptığı belirtilerek, "400 saatlik az bir tecrübesi olduğundan yaklaşma boyunca süratinin üstüne çıkıldığı zaman ve alçalma hattının üstüne/altına hareket edilirken uyarılarıyla kaptan pilotu desteklemesi gerekirken bunları yapmamıştır. Herhangi bir düzeltme kaptan pilot tarafından yapılmıyorsa sesli ikaz, hala tepki gelmiyorsa kontrolleri alıp uçağı pas geçirmesi gerekiyordu. Ancak hem şirketteki hem de uçak tipindeki düşük tecrübesinin de etkisiyle bu görevleri tam olarak yerine getirmediği tespit edilmiştir. Bu sebeplerden dolayı yardımcı pilot Ferdinant Pondaag'ın meydana gelen kazada tali kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır" denildi.
KULE GÖREVLİSİ ŞEFİNİ UYARMIŞ
Dosya şüphelisi olmayan Sabiha Gökçen Havalimanı Hava Trafik Kontrolörü Serhat Kara da raporda kusurlu bulundu. Raporda, Kara'nın, inmenin riskli olabileceği yönünde kendisinde kanaat oluşmasına rağmen uçağın inmesine izin verdiği savunularak, "Pas geçme ile ilgili uyarı, tavsiyede bulunmadığı, hatta yaklaşmakta olan adı geçen trafiğin bu meteorolojik koşullarda nasıl olsa pas geçeceği düşüncesiyle trafiğin güvenliğini sağlamak için gereken önlemleri almadığı" savunuldu.
Raporda, Sabiha Gökçen Havalimanı kule görevlisi Ela Kara'nın ekip şefi olan Serhat Kara'yı uçağın pistten çıkabileceği konusunda uyardığı, Kara'nın Yeşilköy yaklaşma kontrolörü ile iletişime geçtiği ancak koordinasyonun tam sağlanamaması nedeni ile uçağın inişe yaptığı belirtildi. Raporda, "Serhat Kara meydana gelen kaza olayında asli kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır" denildi.
Raporda, şefi Serhat Kara'yı uçağın pistten çıkabileceği yönünde uyaran Ela Akar'ın kusurlu olmadığı ifade edildi.
Atatürk Havalimanı Hava Trafik Kontrolörü Nesrin Bala da asli kusurlu bulundu. Raporda, Serhat Kara'nın Nesrin Bala'dan tüm gelişleri bekletmesini istediği ancak Nesrin Bala'nın bunu yapmadığı belirtildi.
RİSK ANALİZİ RAPORUNA UYULMAMIŞ
Raporda, Sabiha Gökçen Havalimanı'nın 2016 yılından önce yapıldığı için pist sonu emniyet sahasının bulunmadığı, havalimanı yönetiminin bu konuda Hollandalı bir firmaya risk analizi yaptırdığı belirtildi.
Bu firmanın da kazanın meydana geldiği 06 pistinin rüzgarlı havalarda riskli olduğu yönünde rapor düzenlediği belirtilen bilirkişi raporunda, risk analizi yapan firmanın 06 pistinin, kuru pistte 5 knot, ıslak pistte ise 0 knot kuyruk rüzgarı durumunda kullanılması gerektiği yönünde görüş bildirdiği belirtildi. Bunun üstündeki kuyruk rüzgarlarında inişlerin azaltılması yönünde tavsiyede bulunduğu belirtilen raporda, ancak bu tavsiyeye uyulmadığı gibi daha yüksek rüzgarlarda da operasyona devam edildiği kaydedildi.
Hollandalı firmanın düzenlediği risk analizi raporundaki tavsiyelere uyulmadığı kaydedilen bilirkişi raporunda, "Ancak bu tavsiyeye uyulmadığı gibi havalimanı otoritesi kaza günü kendi koyduğu daha yüksek olan pist arka rüzgar limitlerine de uymamıştır. Yüksek arka rüzgarın olduğu bu durumda pist değiştirmekte geç kalınmış ve yüksek rüzgarda uçakları 06 pistine yönlendirmeye devam etmiştir. Trafik yoğunluğu olarak yüzde 35 oranında kullanılan 24 pistinin sonunda RESA (pist sonu emniyet alanı) bulunmasına karşın yüzde 65 oranında kullanılan 06 pistinin sonunda RESA bulunmamaktadır" denildi.
DHMİ ACİL DURUM MÜDÜHALE YOLLARININ UYGUN OLMADIĞI RAPORU DÜZENLEMİŞ
Devlet Hava Meydanları İşletmesi'nin (DHMİ) 2017-2018-2019 yıllarında bu bölgede acil durum müdahale yollarının uygun olmadığı yönünde raporlarının bulunduğu belirtilen bilirkişi raporunda, "Bu kazada uygunsuzluk; 18:19'da gerçekleşen kazadan 24 dakika sonra acil müdahale açarlarının uçak başına ulaşabilmesine neden olmuştur" denildi.
HEAŞ ASLİ KUSURLU BULUNDU
Pistin bir bölümünde lastik izi çalışmasının yapılmaması, acil durum müdahale yolunun uygun olmaması nedeni ile acil durum müdahale yollarının uygun olmaması nedeni ile HEAŞ da (Havaalanı İşletme ve Havacılık Endüstrileri A.Ş.) asli kusurlu bulundu.
Bilirkişi heyeti içinde hukukçu sıfatı ile bulunan Necmi Demir, kazaya ilişkin Kaza Kırım Raporu'nun düzenlenmesinden sonra bu raporun yazılması gerektiğini savundu. Demir, var olan bilgi ve belgeler doğrultusunda hazırlanan bu rapordaki bazı kararlara muhalefet etti. Demir, yardımcı pilot Ferdinant Pondaag'ın da asli kusurlu, Nesrin Bala'nın kusursuz, Ela Akar'ın ise tali kusurlu olması gerektiği yönünde görüş bildirdi. Diğer kararlarda çoğunluk ile hareket eden Demir, DHMİ'nin gerekli denetim görevini yapmadığı için tali kusurlu olduğunu savundu.
İLGİLİ HABERLER
Pres makinasına sıkışan işçi hayatını kaybetti
Kahramanmaraş’ta fabrikada çalışan bir işçi, fabrikanın pres makinasına sıkışarak hayatını kaybetti. Olaydan sonra 4 kişi gözaltına alınırken soruşturma devam ediyor.
18-01-2021 20:47

Kahramanmaraş’ın Onikişubat ilçesinin Kavlaklı Mahallesi'ndeki bir fabrikada, fabrikanın preshane bölümünde çalışan M.D (41) adında bir işçi bir anda dengesini kaybederek pres makinasına sıkıştı.
İhbar üzerine olay yerine gelen sağlık ekipleri, yaralı işçiye ilk müdahaleyi yaptıktan sonra hastaneye kaldırdı.
Yaralı işçi burada yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Olayla ilgili 4 kişi gözaltına alınırken, soruşturma sürüyor
Van'da gösteri ve yürüyüş yasağı
Van’da Valilik tarafından alınan karara göre, toplantı, yürüyüş ve gösteriler 15 gün boyunca yasaklandı.
18-01-2021 19:03

Van Valiliği, yasak kararını şu ifadelerle açıkladı;
‘’Anayasamızda ve kanunlarda öngörülen sınırlandırma ve yasaklama şartlarını doğrudan ve açıkça oluşturduğu değerlendirilen eylemler ile saldırı olaylarının önüne geçmek, vatandaşlarımızın can ve mal güvenliklerini sağlamak, terör örgütlerinin planlarını bertaraf etmek ve bu bağlamda, milli güvenliğin sağlanması ,Kamu düzeni ve genel sağlığın korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, temel hak ve özgürlükler ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin ve genel asayişin devamının temini ile şiddet olaylarının yaygınlaşmasının önlenmesi ve korona virüs salgınının görüldüğü andan itibaren, Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulunun önerileri, Cumhurbaşkanımızın talimatları doğrultusunda salgının/bulaşın toplum sağlığı ve kamu düzeni açısından oluşturduğu riski yönetme ve sosyal izolasyonu temin, sosyal mesafeyi koruma ve yayılım hızını kontrol altında tutma amacıyla; Van ili coğrafi sınırları içerisinde 19/01/2021 tarihinden geçerli 02/02/2021 tarihi de dahil olmak üzere 15 gün süre ile 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu hükümlerine göre düzenlenecek gösteri yürüyüşü ve açık hava toplantıları 2911 Sayılı Kanunun 17. Maddesine istinaden yasaklanmıştır.’’
‘’İlimizde düzenlenecek olan basın açıklaması, oturma eylemi ve anket yapılmasının, çadır ve stant kurulmasının/açılmasının, imza kampanyası düzenlenmesinin, bildiri, broşür ve el ilanı dağıtılmasının ise, yukarıda açıklandığı üzere korona virüs salgınının göründüğü andan itibaren Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu önerileri doğrultusunda salgının/bulaşın toplum sağlığı ve kamu düzeni açısından oluşturduğu riski yönetme, sosyal izolasyon temin, sosyal mesafeyi koruma ve yayılım hızının kontrol altında tutulması amacıyla 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 11. Maddesinin (a) ve (c) fıkra hükümleri gereğince belirtilen tarihler arasında mülki idare amirinin iznine bağlanmıştır.’’
400 bin ton daha buğday ithal edilecek: '18 yılda 15 milyar dolar ödediler'
"Buğday ülkemiz açısından stratejik önemdedir ve pandemi döneminde güvenli gıdaya erişimin önemi daha çok anlaşılmıştır. Bütün ülkeler bu dönemde insanlarının ihtiyaçlarını karşılarken, tarım ve gıdada iş bilmez AKP iktidarı sürekli ithalatla gündeme gelmektedir" diye konuşan Barut, TMO'nun 400 bin ton buğday ithalatı kararına tepki gösterdi
18-01-2021 16:11
İleri Haber
CHP’li Ayhan Barut 400 bin ton daha buğday ithal edileceğini belirterek, AKP'nin 18 yıllık iktidarı boyunca 60 milyon ton buğday ithal edilip 15 milyar dolar ödendiğini söyledi. Barut, "İş bilmez AKP iktidarının ithalat sevdası artarak sürüyor. İthalata değil çiftçi ve tarımımıza destek verilsin" dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut, Çukurova'da mayıs ayında hasadı yapılacak buğday ekili tarlada açıklamalarda bulundu. Bulut, Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) aracılığıyla 400 bin ton buğday ithalatı kararını sert sözlerle eleştirdi.
"Buğday ülkemiz açısından stratejik önemdedir ve pandemi döneminde güvenli gıdaya erişimin önemi daha çok anlaşılmıştır. Bütün ülkeler bu dönemde insanlarının ihtiyaçlarını karşılarken, tarım ve gıdada iş bilmez AKP iktidarı sürekli ithalatla gündeme gelmektedir" diye konuşan Barut, TMO'nun 400 bin ton buğday ithalatı kararına tepki gösterdi.
Barut, şunları kaydetti:
"AKP'nin ithalat sevdası yeni değildir. Yıllardır ithalat politikaları artarak sürüyor. 18 yıllık AKP iktidarı döneminde toplamda 60 milyon ton buğday ithal edilmiş, karşılığında 15 milyar dolar para yurtdışına aktarılmıştır. Oysa bu parayı kendi tarım ve çiftçimize verselerdi bunu fazlasıyla üretirdik. Geçtiğimiz Haziran ayında buğday hasadında ton başına buğday bin 600 liradan çiftçimizden aldılar. Şimdi tonu 2 bin 200 liradan buğday ithal edecekler. Madem bu fiyattan buğday ithal edecektiniz, neden kendi çiftçimizden ucuza buğday aldınız? Bu aradaki fark ve destekleri çiftçimize verelim. Tarımımız ve çiftçimiz kalkınsın, üretim artsın. Bu sağlansın ki güvenli gıdaya erişimin önündeki engeller kalksın. Gelin ithalata değil çiftçimize destek verelim."
Erdoğan: Bizi eleştirenler en küçük bir sıkıntıyla karşılaştıklarında dünyanın en faşist uygulamalarına yöneliyor
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin il kongrelerine bağlandı. Erdoğan, "Bizi insan hakları ve özgürlükler konusunda eleştirenler en küçük bir sıkıntıyla karşılaştıklarında dünyanın en faşist uygulamalarına yöneliyorlar" şeklinde konuştu.
18-01-2021 15:40

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin 7. Olağan Manisa, Aydın, Mardin, Adıyaman, Kilis, Bingöl, Bitlis, Elazığ, Muş İl Kongreleri'ne Vahdettin Köşkü'nden canlı bağlantıyla katıldı.
Erdoğan, "Bu ülkede tatlı su demokratları vardır. Bu ülkede bir de tatlı su siyasetçileri vardır. Onların yüzleri seçimden seçime görülür. Biz şartlar ne olursa olsun millete bağımlılığımızı gösteren bir partiyiz. Kuru kuruya demokratlık yapmadık" şeklinde konuştu.
Erdoğan, söz konusu illerin adını saydıktan sonra "2023'e bu duygu, inanç ve şuurla hazırlanmak durumundayız. Buna hazır mıyız?" diye sordu. Gelen karşılıktan tatmin olmaya Erdoğan, "Sizlerden farklı bir coşku bekliyorum" diyerek tekrar alkış istedi.
Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
"Şubat ayı sonuna kadar tüm il kongrelerimizi bitirerek, hazırlıklarımızı tamamlamayı hedefliyoruz. İl kongrelerimizi çok daha farklı şekilde yapmayı hedefliyorduk. Salgın şartlarından dolayı ekim ve kasım aylarında birkaç il dışında bu ziyaretlere imkan bulamadık. Aldığımız tedbirlerin ve geçtiğimiz günlerde başlattığımız aşı sürecinin başarıya ulaşmasıyla, bahar aylarında sizlerle yüz yüze hasret gidermeyi hedefliyoruz.
AK Parti teşkilatlarının geçtiğimiz yılı 1 milyon yeni üye ile kapatmasından memnuniyet duyuyorum. Üye kayıtları ve diğer çalışmalar vesilesiyle milletimizle ne kadar sık hasbihal içerisine girersek, partimizin misyonunu o derece yerine getirmiş oluruz. Biz yılın 365 gününü, günün 24 saatini milletimizin hizmetine adayan bir partiyiz. AK Parti yöneticisi her gün her an milletimizle birlikte olan kişidir.
Bu ülkede tatlı su demokratları vardır. Bu ülkede bir de tatlı su siyasetçileri vardır. Onların yüzleri seçimden seçime görülür. Biz şartlar ne olursa olsun millete bağımlılığımızı gösteren bir partiyiz. Önümüze hangi engeller çıkarılırsa çıkılsın milli iradeyi el üstünde tutmaktan taviz vermediğimiz gibi icaatları kesintiye uğratmadık. Kuru kuruya demokratlık yapmadık.
Ülkemizin bugünkü fiziki çehresinin sembolü olan eserlerin önemli bölümünü biz inşa ettik. Sel gider kumu kalır insan ölür eseri kalır. Son nefesimize kadar milletimize eser bırakmak için çalışmayı sürdüreceğiz. Bu kutlu çatı altında yapılan vazifenin en büyüğü, milletimizin kalbinden gelen Allah razı olsun ifadesidir.
Geçtiğimiz yılı dünya ile birlikte ülkemizi de etkisi altına alan koronavirüs salgının sıkıntıları gölgesinde kapattık. Bu sıkıntılı dönemi en az kayıpla kapatmanın gayreti içinde olduk. Vatandaşlarımızın kendisini sahipsiz hissetmemesi için ne gerekiyorsa yaptık. Halen süren yatırımları tamamlayarak milletimizin hizmetine sunmaya özen verdik.
Küresel ekonomik düzenin yeniden yapılanma sürecini göz önünde bulundurarak ülkemizi yeni döneme hazırlama çalışmalarına giriştik. Her alanda bu yeni sürece uygun atılımlar içindeyiz. Ekonomide güçlü bir yükseliş için reformları geliştiriyoruz. Yatırım, üretim, büyüme, istihdam ve ihracat odaklı bir yaklaşımla harekete geçiyoruz. Dışarıda da tarihi bir dönüşümün altyapısını oluşturuyoruz. Ortaya koyduğumuz güçlü irade ile bu konudaki kararlılığımızı tüm dünyaya gösterdik.
Türkiye'nin bölgesel ve küresel gücü yükseldikçe, saldırıların da arttığı bir gerçektir. Türkiye yaptığı hamlelerle zulüm ve sömürü üzerine kurulu bir düzeni sarsıyor. Bölgemizde, başka coğrafyalarda masa başında çizilen haritalar hayata geçirilemiyor. Artık bölgemizde tabii kaynakların yağmalanması için iç savaşlar çıkarılamıyor. Artık ülkeler cendereye alınamıyor.
Türkiye'nin aleyhinde kullanılan malzemelere bir bakın, hepsinde bu sancıyı göreceksiniz. Tarih kendi hükmünü veriyor. Bunlar için demokrasi kendi çıkarlarına hizmet ettikçe yücelir. Aynı şekilde bizi insan hakları ve özgürlükler konusunda eleştirenler en küçük bir sıkıntıyla karşılaştıklarında dünyanın en faşist uygulamalarına yöneliyorlar. Terör örgütlerini başka yerlerde desteklerler. Kendi topraklarında en küçük eyleme izin vermezler. Bu büyük Türkiye'nin kendi demokratik ve ekonomik önceliklerini belirleme ve bunlara göre adım atma politikasının ne kadar doğru olduğunu gösterir. En zorlu dönemi geride bıraktık. Ektiklerimizin hasılasını toplama vaktidir."
HDP'li Garo Paylan: Dink cinayetinin aydınlatılması için Meclis sorumluluk almalı
HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, cinayetin aydınlatılması ile ilgili Meclis Araştırması talep ettiği önergeyi TBMM Başkanlığı’na verdi.
18-01-2021 15:07

İleri Haber
HDP’li Garo Paylan TBMM’nin Hrant Dink cinayetinin aydınlatılması için sorumluluk alması gerektiğini vurgulayarak, toplumsal vicdanı rahatlatmak ve “bir bebekten katil yaratan karanlık” ile hesaplaşmak için Hrant Dink cinayeti hakkında Meclis Araştırması açılmasını talep etti.
AGOS Gazetesi Genel Yayın Yöneteni Hrant Dink, 19 Ocak 2007’de gazete binası önünde katledilmişti. Cinayetin üzerinden 14 yıl geçmesine rağmen yargılama sürecinde henüz gerçek sorumlular açığa çıkarılmadı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, cinayetin aydınlatılması ile ilgili Meclis Araştırması talep ettiği önergeyi Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na verdi.
Paylan, önerge gerekçesinde, Dink’in yaşamı boyunca Türkiye halklarının eşit yurttaşlık talebini dile getirmiş, devletin milliyetçi ve ayrımcı politikalarını eleştirmiş, barışın, eşitliğin, geçmişle yüzleşmenin önemini savunmuş bir gazeteci olduğunu vurguladı.
‘DİNK HEDEF GÖSTERİLDİ’
“Dink’in öldürülmesi toplumun pek çok kesiminde, farklı etnik kimlikten ve dini inanıştan yurttaşta ortak bir acı yaratmış, cenazesinde yüz binlerce insan bir araya gelmiş, birbirinin varlığını ve acısını sahiplenerek bir arada yaşamaya duyulan özlemi ortaya koymuştur. Hrant Dink, öldürüldüğü günden sonra da Türkiye’de eşitliğe ve çoğulculuğa duyulan özlemin, demokrasi ve adalet istencinin bir sembolü haline gelmiştir” diyen Paylan, Cinayete varan süreç boyunca Dink’in sahip olduğu Ermeni kimliği üzerinden, medya aracılığıyla ırkçı, milliyetçi kesimler tarafından hedef haline getirildiğini belirterek, “Türk Düşmanı Ermeni!” gibi pek çok nefret söyleminin hedefi kılındığını hatırlattı.
‘KİRLİ İLİŞKİLERİN İPUÇLARI VAR’
Hükümet tarafından Dink’in hedef gösterilmesini engelleyecek, medyadaki nefret söylemlerini kınayan bir tutum alınmadığı, tam tersine hükümet temsilcilerinin cinayetin şartlarını yaratan nefret söylemlerinde bulunduğunun altını çizen Paylan, “Hrant Dink cinayeti örgütlü bir suç niteliği taşımaktadır. Cinayete giden süreçte, devletin çeşitli kademelerindeki kamu görevlileri suikast planı ile ilgili bilgi sahibi olmalarına rağmen harekete geçmemiştir. Ayrıca, Dink’in katil zanlısının Samsun Emniyeti’nde emniyet mensuplarınca bir “kahraman” edasıyla karşılanmasına ilişkin basına yansıyan görüntüler, Hrant Dink cinayetine ilişkin “kirli ilişkilerin” ipuçlarını veren, toplumsal hafızada silinmeyecek derin bir iz olarak değerlendirilebilir” ifadelerini kullandı.
‘ADALET, TÜM SORUMLULARIN ORTAYA ÇIKARILMASI İLE SAĞLANACAK’
Cinayet sonrası soruşturma ve yargı sürecinin gerçek sorumluları açığa çıkarmaktan uzak olduğunu ifade eden Paylan, şu ifadeleri kullandı:
Hrant Dink davasında ihtiyaç duyulan adalet, temsili bir yargılama ve belli kişilerin ceza almasıyla değil; cinayetin şartlarını hazırlayanların, “öldür” diyenlerin ve sonrasında sorumluları bir tür cezasızlık zırhıyla kuşatarak bu nefret suçunun üstünü örten zihniyetin tüm aktörlerinin ortaya çıkarılması ile sağlanacaktır.
TBMM’nin Hrant Dink cinayetinin aydınlatılması için sorumluluk alması gerekmektedir. Meclis, Dink cinayetinin gerçek sorumlularını ortaya çıkarılmasının önünü açması, yeni nefret suçlarını engelleyecektir. Hrant Dink cinayetinin aydınlanması, devletin, içindeki karanlık odaklardan arınmasını sağlayacaktır. Toplumsal vicdanı rahatlatmak ve “bir bebekten katil yaratan karanlık” ile hesaplaşmak için Hrant Dink cinayeti hakkında bir Meclis Araştırması açılmasını talep ediyoruz.
Melih Bulu protestolarını kar da engellemedi: Boğaziçili akademisyenler, eksi 2 derecede rektörlük binasına arkalarını döndü
Boğaziçi Üniversiteli akademisyenler, eksi 2 derecede rektörlük binasına arkalarını dönerek AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından atanan rektör Melih Bulu'yu protesto etti.
18-01-2021 14:21

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Resmi Gazete'de yayınlanan kararıyla, Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör olarak atanan Melih Bulu'ya karşı yapılan eylemler devam ediyor.
Boğaziçili akademisyenleri kar da engellemedi. Akademisyenler, eksi 2 derecede rektörlük binasına arkalarını dönerek alkışlı protesto eylemi yaptı.
Güney Kampüs'te bir araya gelerek Melih Bulu'yu protesto eden akademisyenlere öğrenciler de destek verdi.
Melih Bulu protestolarını kar da engellemedi: Boğaziçili akademisyenler, eksi 2 derecede rektörlük binasına arkalarını döndü
— İleri Haber (@ilerihaber) January 18, 2021