Sabahattin Ali 113 Yaşında!

Sabahattin Ali 113 Yaşında!

​​​​​​​Sabahattin Ali’nin eserlerinde öne çıkan önemli noktalardan biri de sınıf çatışması ve sosyal tabakalaşma meselesidir. Öykülerinde yoksul, ezilen, sömürülen insanların, zenginler tarafından dışlandığı ve ötekileştirildiği işlenirken; yazar köylü- ağa ilişkisinde olduğu gibi burada da yoksulların tarafının tutar. Zenginlerin bencilliği, zorbalığı ve haksızlıkları karakterler diliyle öne çıkarılır. Yazarın öykülerinde tuttuğu “taraf” denilebilir ki, “bizim” tarafımızdır.

Şilan Geçgel

Aldırma Gönül, Leylim Ley, Çocuklar Gibi, Kız Kaçıran ve Göklerde Kartal Gibiydim isimli şiirleri bestelenerek nesilden nesle aktarılan şarkılara dönüşen Sabahattin Ali,  yaşadığı dönemin sanatkârlarının halktan kopuk ve üst zümreye hitap ettiklerini düşünüyordu. Kendisi ile yapılan birçok söyleşide sanat ve toplum ilişkisine dair fikirlerini dile getirmekten kaçınmayan Ali, realiteden kopuk bir sanatın kalıcı olamayacağını, zamanla unutulup gideceğini savunuyordu.

Şiirleri şarkıya çevrilmiş, onlarca öykü ve dünyaca ünlü birçok roman yazmış olan Sabahattin Ali tam da bu nedenle neredeyse tüm eserlerinde realist bir çizgi izlemiş ve toplumsal gerçekçi öykücülüğün ilk isimlerinden olagelmiştir.

25 Şubat 1907’de Gümülcine’de doğup, 2 Nisan 1948’de Kırklareli’nde öldürülmesine değin uzun ve mücadele içinde bir yaşam süren Sabahattin Ali, Milli Eğitim Bakanlığı’nca gönderildiği Almanya’dan, devlet memurluğuna, oradan hapse girmesine neden olan Markopaşa Dergisi yazılarına kadar tempolu bir hayatın işçisi olmuştur.

Türk Kütüphaneciler Derneği’nin 2017 yılında üniversite kütüphanelerinden en çok ödünç alınan kitaplar listesinde yazarın Kürt Mantolu Madonna’sı ikinci sırada yer almıştır.  Kürt Mantolu Madonna, 2018 yılında da hem üniversite kütüphanelerinden hem de bin 146 halk kütüphanesinden en çok ödünç alınan iki kitaptan biridir. En çok ödünç alınan diğer kitap ise Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu isimli romanıdır.

Geçtiğimiz 25 Şubat’ta 113 yaşına giren Sabahattin Ali, Değirmen’de on altı(1935); Kağnı’da on üç (1936); Ses’te beş (1937); Yeni Dünya’da on üç (1943) ve Sırça Köşk’te on üç (1947) olmak üzere toplamda altmış öyküye sahiptir. Ardından da son kitaplarında dört öykü daha yayınlayarak bu sayıyı altmış dörde çıkarmıştır.

Öykülerinde; özenli karakter tasvirleri ile toplumsal konulara eğilen Sabahattin Ali, insanın zayıflığını ve gücünü aynı sarsılmaz üslupla, zaman zaman hüzünlü ve destansı bir biçimde yansıtmayı başarmıştır. Dilde sadelik konusunda büyük hassasiyet gözeten yazar, öykülerinde de sadeliği merkeze almıştır diyebiliriz.

Sabahattin Ali öykülerinde karakter tasvirleri güçlüdür. Romanlarında olduğu kadar detaylı yer verilemese de karakterlerin iyi ve kötü yanları güçlü bir şekilde tasvir edilmiştir. Sabahattin Ali’nin öykü karakterlerine dair muğlâk alan bırakmaması, karakterlerini gri olarak değil; siyah- beyaz netliğinde bir tasvire büründürmesi öykülerinde işlenen ana mesajın net olarak işlenmesi ile doğrudan ilgilidir.

En çok çocukların, daha sonra da kadınların daha geri planda kaldığı öykülerde kurgu genellikle iyi ve kötü erkek karakterler etrafında döner ve hikâye onlar üzerinden işlenir. Kadın karakterler öykülerde genellikle ev hizmetlerini gören, sevdiği erkekler için fedakârlık eden, cefakâr ve rol model olarak tarif edilen insanlardır.

Öykülerde öne çıkan unsurlardan bir başkası köylü- ağa ilişkisidir. Değirmen, Kağnı- Ses ve Yeni Dünya öykülerinde ağa-köylü ilişkisine pek yer vermez. Ancak “Kafa Kâğıdı” (Kağnı); “Kağnı” (Kağnı); “Asfalt Yol” (Yeni Dünya) gibi kimi öykülerinde köy ağalarının köylülere yaptığı haksızlıklara değinir ve konum olarak ağanın karşısında yer alır. Öykülerinin neredeyse tamamında köylü- ağa, işveren- işçi, zulmeden, zulme uğrayan arasında belli mesafelerin işlenmesi kuşkusuz yazarın politik fikirleri ile doğrudan ilintilidir.

Yazar ağayı, işvereni, zulmedeni hep haksız bulurken bunun karşısında köylüyü, işçiyi, zulme uğrayanı hep koruma meyli gösterir. Yazarın yer yer kinaye yoluyla, yer yer açık olarak kendini açık ettiği bu pozisyon, denilebilir ki kendini ısrarla hissettirecektir.

“Bir Skandal” ( Kağnı) isimli öyküsünde idealist bir köy öğretmeninin devletin köylere olan ilgisizliği anlatılırken; “Asfalt Yol”( Yeni Dünya) köylülerin ulaşım problemini, “Sulfata”( Yeni Dünya) köylerde yaşanan sağlık aksaklıklarını, “Kanal” ( Değirmen) da ise köylülerin su probleminin yarattığı sorunlar gündeme alınır.

Köylüler ve devlet asayişi gibi meselelere de öyküleri aracılığıyla değinen yazar, devlet memurlarını haksız bulmakla bazı kesimlerin tepkisini çekmiş, eleştirilmiştir. “Sıcak Su” (Ses) isimli öyküsünde bir suçluyu arayan askerlerin, suçluyu aramak üzere gittikleri evde suçlunun eşine tecavüz etmelerini anlatması yazara dair milliyetçi çevrelerden tepkiyle karşılanmıştır.

Sabahattin Ali’nin eserlerinde öne çıkan önemli noktalardan biri de sınıf çatışması ve sosyal tabakalaşma meselesidir. Öykülerinde yoksul, ezilen, sömürülen insanların, zenginler tarafından dışlandığı ve ötekileştirildiği işlenirken; yazar köylü- ağa ilişkisinde olduğu gibi burada da yoksulların tarafının tutar. Zenginlerin bencilliği, zorbalığı ve haksızlıkları karakterler diliyle öne çıkarılır.

Yazar, toplumsal konuları işlerken gerçekçidir. Köy ve kentler öykülerinde ana mekânlar iken, köylüler, şehirliler, ağalar, ezilenler ise ana karakterlerdir. Yazarın öykülerinde tuttuğu “taraf” denilebilir ki, “bizim” tarafımızdır. Toplumsal gerçekçi edebiyatın ve öykücülüğün mihenk taşlarından olan Sabahattin Ali’nin öyküleri yıllar geçse de okurun ilgisinden mahrum kalmayacak görünüyor.

 KÜNYE: Sabahattin Ali- Bütün Öyküleri 1, YKY, 2020, 304 Sayfa

               Sabahattin Ali- Bütün Öyküleri 2, YKY, 2020, 340 Sayfa.

 

 

 

DAHA FAZLA