Rus Devrimi’nde kadınların rolü

Rus Devrimi’nde kadınların rolü

Kadınların Rus Devrimi’ndeki rolü en iyi Lenin’in 1920’de Klara Zetkin’le yaptığı bir konuşmada dile getirdiği şu sözlerle açıklanabilir: “Kadın işçiler devrim süresince muazzam bir eylem örneği gösterdiler. Onlar olmadan zafere ulaşamazdık.” Aradan yüz yıl geçse de bu sözler kadınların devrimdeki rolünü bizlere asla unutturmamalı.

Yazar: Mary Davis

Çeviren: Nüket Kantürk

Rus devriminin yüzüncü yılı büyük bir ilgi uyandırdı, ancak bu ilginin tamamı faydalı ya da aydınlatıcı olmadı. 1917’deki iki devrimin tamamen göz ardı edilen özelliklerinden biri kadınların rolü oldu.

Genel kabul gören fikir, Rus kadınların 1917’de yalnızca iki kez önemli rol oynadığıdır. Bunlardan ilki 23 Şubat’ta Petrograd’da (St. Petersburg ve Leningrad olarak da bilinir) geçici hükûmeti kuran devrimin habercileri olmalarıdır. İkincisiyse 25 Ekim’de burjuva kadınların Bolşeviklerin saldırılarına karşı Kışlık Saray’ı savunan taburun bir parçası olarak irticai bir rol oynamalarıdır.

Her iki olay da gerçekten yaşanmıştır ancak üstünkörü bir şekilde sadece bu ikisine atıfta bulunmak, kadınların ‘Devrimin Ebeleri’ (Jane McDermid ve Anna Hilyar’ın kitabının adına gönderme yaparak) oldukları, devrim süreci boyunca oynadıkları son derece önemli role haksızlık olur. Sonuçta devrimin ilk doğum sancılarından, doğumunun son anlarına kadar kritik bir yer tuttular. Ayrıca 1919-20’deki İç Savaş’ta devrimi savunmada hayati bir rol oynadılar.

Kadınların rolünün kıymetini anlamak için Rusya’daki 1905 devrimine gitmek gerekiyor. Kadınların Eşitliği Birliği’nin kurulmasıyla feminist hareketin ateşlendiği zamana. Birlik, o sıralarda Avrupa’da birçok benzer örgütle aynı yolda ilerleyerek oy hakkına odaklandı ve çoğunluğu burjuva kadınlardan oluşmaktaydı. Öte yandan Almanya’da Klara Zetkin kadınların sınıfsal olarak ayrı düştüğünü, işçi sınıfındaki kadınların kendi mücadelelerini vermeleri gerektiğini fark etti. 1907’de Stuttgart’taki Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda bunu şu şekilde dile getirdi:

“Sınıfsal ayrılıklar; işçi kadınların, burjuva feminist hareketine katılmaları ihtimalini kenara atıyor. Ancak bu işçi kadınların -evrensel kadın oy hakkı mücadelesinde farklı cephelerde ortak düşmanla mücadeleye omuz vermeleri durumunda- burjuva feministlerin desteğini reddedecekleri anlamına da gelmiyor.”

Rusya’da; Konkordiya Samoylava, Aleksandra Kollontay ve birçok Bolşevik kadın bu mesajı aldı. Bu kadınlar, sosyalist fikirleri işçi sınıfındaki kadınlara yaymak, kadınları yasallaşan sendikalara katılmaya teşvik etmek ve sosyalist hareketin kadın meselelerini bundan böyle yok saymadığını göstermek üzere 1907’de İşçi Kadınlar Yardımlaşma Merkezi’ni kurdular.

Kadınlar Günü, 1910’da resmen kutlanmaya başlanmış olsa da Rusya’da 1913’e kadar kutlanmamıştır. Lenin, işçi kadınlar arasında kampanya yürütülmesini aktif olarak destekliyordu ve ilk olarak 1914’te yayınlanan “Rabotnitsa” (Kadın İşçi) adlı yeni bir gazetenin basılmasını savunanlardan biriydi. O yıl Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesi, işçi hareketi faaliyetlerinin tavan yapmasına olanak sağlamıştır. Avrupa’nın her yerinde olduğu gibi sosyalistler arasındaki sağcı-solcu bölünmelerini su yüzüne çıkarmıştır. Sosyal Demokrat İşçi Partisi 1903’te Bolşevikler ve Menşevikler olarak ayrıldığında Rusya’da bu durum çok net görülmüştür. Ama Bolşeviklerin savaş karşıtı politikalarına zıt bir şekilde Menşeviklerin savaşı desteklemesi bu ayrımı geri dönülemez bir yola sokmuştur.

Savaşı destekleme ve savaş karşıtlığı meselesi, zaten çatlamakta olan kadın hareketindeki sınıf ayrımlarını da su yüzüne çıkardı. Burjuva feminist hareket (Emmeline Pankhurst’ün liderliğindeki Britanya’da olduğu gibi) savaşı destekliyordu. Öte yandan Bolşevik kız kardeşlerinden etkilenerek Birinci Dünya Savaşı’na karşı çıkan işçi kadınların sayısı gitgide artıyordu. 1917’ye gelindiğinde fabrikalarda çalışan kadınların sayısı hiç görülmemiş bir noktaya ulaşmıştı. Hem cephane üretimiyle ilgileniyor hem de askere çağrılan erkeklerin yerini alıyorlardı. 23 Şubat 1917 (Miladi Takvime göre 8 Mart) Kadınlar Günü, kadınların grevleri ve muazzam gösterileri ile tarihe geçmiştir. Bolşevik gazetesi olan Pravda devrime yol açanın bu gün olduğunu yazmıştır:

“…Devrimin ilk günü Kadınlar Günü’dür. Kadınlar… birliklerin kaderine yön verdi. Kadınlar, kışlalara gittiler, askerlerle konuşturlar ve onları devrime kattılar… Selam olsun kadınlara.”

Öte yandan hâkim görüşün aksine bu, devrim sürecindeki işçi kadın hareketinin sadece başlangıcıydı. Burjuva feministler içinse bir sonu niteliyordu. Burjuva feministler, azimle yeni geçici hükûmeti desteklemeye giriştiler. Bu hükümetin başına önce Lvov, sonra Kerenski geçti. Burjuva feministler hâlâ oy hakkı için kampanya yapıyor olsalar da başlıca talepleri “zafere ulaşmak için savaşmak”tı. Daha önce bahsi geçen Kadın Taburu, hem Almanlarla hem de Bolşeviklerle savaşmak için bir araya gelen bu savaş yanlısı kadınlardan oluşmaktaydı.

Emmeline Pankhurst, 1917’nin temmuz ayında Kerenski’den savaşa devam etmelerini istemek için Rusya’yı ziyarete gittiğinde bu kadınlarla tanıştı.

Kadın işçilerse savaşa, hükûmete ve burjuva kadınların onlar adına söz söyleyebilecekleri varsayımına tamamen karşı çıkıyorlardı. Böylece örgütlemesi zor olan hizmet alanında çalışan işçiler bile iş bırakma eylemlerini sürdürdüler. Örneğin 1917’nin Mart ayında çamaşırhane işçileri, Bolşeviklerden Sofya Gonçarskaya’nın öncülüğünde dört hafta boyunca grev yaptılar. 1917’nin Nisan ayındaysa, 100 bin asker eşi, er azıklarının iyileştirilmesini ve savaşa son verilmesini talep eden bir yürüyüş ve gösteri düzenledi. Kollontay, gösteride konuşma yaptı. Bolşevikler, tekrar yayına başlayan, ayda birkaç kez basıma girerek 40-50 bin tiraja ulaşan Rabotnitsa gazetesinin desteğiyle kadınları ajite etmekle uğraşıyordu (Yayın kurulunda Nadejda Krupskaya ve Inessa Armand gibi isimler yer alıyordu). Kadın işçiler Kornilov’un Ağustos’da gerçekleştirdiği darbe girişimine karşı mücadelede aktif rol aldı. Barikat kurulmasına yardım ettiler ve “Kızıl Kız Kardeşler” örgütüyle tıbbi yardımı örgütlediler. Eylülde Samoylava ilk resmi kadın işçi konferansını düzenledi. Ekim devriminin ardından konferans bir kez daha gerçekleştirildi. Devrim sırasında ve sonrasında birçok kadın muhariplik dâhil pek çok farklı görevde yer almak üzere Kızıl Muhafızlar’a katıldı. Devrim sürecinde kadınların öneminin gözler önüne seren bir unsur da, sosyalist hükûmetin aldığı ilk kararlardan birinin Evlilik ve Aile Yasası olmasıdır (Ekim 1918). Bu, kadın eşitliğine dayanan toplumsal ilişkilere dair mevcut devrimsel bakış açısının özeti olarak görülebilir.

Kadınların Rus Devrimi’ndeki rolü en iyi Lenin’in 1920’de Klara Zetkin’le yaptığı bir konuşmada dile getirdiği şu sözlerle açıklanabilir: “Kadın işçiler devrim süresince muazzam bir eylem örneği gösterdiler. Onlar olmadan zafere ulaşamazdık.” Aradan yüz yıl geçse de bu sözler kadınların devrimdeki rolünü bizlere asla unutturmamalı.

Kaynak: Marx Memorial Library

DAHA FAZLA