Romanlardan hakları için çağrı

Romanlardan hakları için çağrı

Romanlar yıllardır çözüme ulaşmayan sorunları için 8 Nisan Dünya Romanlar Günü’nde çağrı yaptı.

İleri Haber

Türkiye’deki dört Roman grubu olan Rom, Lom, Dom ve Abdalları temsil eden enformal yapıda bir ağ olan Roman Diyalog Ağı, 8 Nisan Dünya Romanlar Günü ile ilgili toplumun sorunlarını ifade eden ve çözüm önerileri geliştiren bildiri yayınladı.

Dünya Roman Kongresi’nin yapıldığı 8 Nisan 1971 yılından bugüne kadar kutlanan Dünya Romanlar Günü’nde Romanların yaşadıklarını bir kez daha gözler önüne seren bildiride; Romanların eğitim, istihdam, barınma ve sosyal güvence gibi temel haklarına erişimlerinde yaşanılan sorunlar tekrar gündeme getirildi.

Bin yılı aşkın süredir Türkiye topraklarında yaşayan ve en çok ayrımcılığa uğrayan Romanlarla ilgili yayınlanan bildiride şu ifadelere yer verildi:

ROMANLAR TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK GRUPLARINDAN BİRİ

“Tarihsel ve toplumsal bir arka plana sahip önyargılar ve ayrımcılık, Romanların eğitim, istihdam, barınma ve sosyal güvence gibi temel haklarına erişimlerinde ağır sorunlarla karşı karşıya kalmalarına yol açıyor. Bu sorunların yanı sıra yaşadıkları yoksulluk ve yoksunluk Romanların toplumsal, kültürel, ekonomik ve siyasi yaşama eşit olarak katılımının önündeki en büyük engeli teşkil ediyor.

EĞİTİME ERİŞİM ORANI ENDİŞE VERİCİ

Günümüzde, Roman çocukların eğitime erişimi meselesi endişe verici boyutlarda. Roman çocuklar maddi olanaksızlıklar yüzünden çok erken yaşta okul sıralarını terk etmeye mecbur bırakılıyor. Okula devam etme şansı bulan az sayıdaki Roman çocuk ise, bu yoksulluk döngüsünü kırmaları için son derece önemli olan ‘kaliteli’ eğitim alamıyor, okul sisteminde de önyargılarla başa çıkmak zorunda kalıyor.

ORTALAMA %77,5 İŞSİZLİK

Yakın zamanda yapılan Türkiye’de Roman Toplulukları ve Yoksulluk Araştırması’na göre, Romanlar, ortalama %77,5 ile tüm kırılgan gruplar arasındaki en yüksek işsizliğe sahip gruplardan. İş piyasasında da karşı karşıya kaldıkları önyargılar ve ayrımcılığın da etkisiyle, istihdam olanaklarına eşit şekilde erişemiyorlar. Bulabildikleri işler genelde geçici nitelikte, düşük ücretli, güvencesiz ve ağır işler oluyor. Düzgün işlerde çalışamama ve düzenli gelir elde edememe hali Romanları yoksulluk sarmalına kilitliyor.

GÖZDEN UZAK KALMAYA ZORLANIYORLAR

Barınma da Romanlar için ciddi bir sorun. Romanların çoğunluğu alt yapı ve üst yapının yetersiz olduğu kenar mahallelerde, standart altı evlerde yaşamalarını sürdürüyor. Akan çatılar, rutubet, duvarlarda hasar, pervazsız kapı ve pencereler olağan ev koşullarından. Evlerin kışın ısınması, yazın serin tutulması başka bir sorun. Kentsel dönüşüm barınma sorununa çare getirmesi gerekirken, yerinde iyileştirme yapılması gerekirken, bazı yerlerde mekansal dışlanmanın bir ifadesi olarak tezahür ediyor. Romanların yaşam alanları, kültürleri, mahalle kültürü içerisinde var olan toplumsal ve dayanışma ilişkilerini de tahrip ediyor. Şehrin dışındaki yerlere yerleştirilip toplumun geri kalanından tecrit ediliyor.

ORTALAMA YAŞAM BEKLENTİSİ 10 YIL DAHA AZ

Romanların, fiyatların sürekli yükseldiği ortamda, besleyici gıdalara erişmesi daha da zorlaştı. Zaten nesiller boyunca protein ve vitamin açısından zengin gıdalara erişimde sıkıntı yaşayan bu kesim, bakliyatı da öğünlerinden çıkarmış durumda. Temelde hububat temelli gıdalarla karnını doyurabiliyorlar. İyi beslenememe, standart altı evlerde barınma, ağır yaşam koşulları ve yoksulluk, sağlık göstergelerine yansıyor. Romanların ortalama yaşam beklentisi ülkemizdeki ortalama yaşam beklentisinin yaklaşık 10 yıl altında. Solunum yollarına ilişkin rahatsızlıklar çocuklarda yaygın olarak görülüyor, kronik hastalıklar yirmili yıllarda başlıyor, yaşla beraber ağırlığı artıyor.

ÖNYARGILARI AŞAMIYORLAR

Yoksulluk en temel sorunlardan. Ancak, Romanların toplumsal yaşama eşit yurttaşlar olarak katılımının önündeki en büyük engel ve yukarıda sıralanan sorunların altında yatan ana sebep karşı karşıya kaldıkları önyargılar ve bu önyargıların yol açtığı ayrımcılık. Özellikle medyada yer alan ayrımcı ifadeler, Romanlar gibi kırılgan grupların daha da dışlanmasına yol açarken, önyargıları da pekiştiriyor. Maalesef önyargılar ayrımcılığın ötesinde, kimi yerde nefret söylemine dönüşüyor. Nefret söylemi konusunda da yeterince önlem alınmıyor. Bu suçu işleyenler yaptıklarıyla kalıyor.”

SORUNLAR HALA ÇÖZÜM BEKLİYOR!

Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar ve normlarla belirlenmiş, anayasa ve yasalarla güvence altına alınmış olan eğitim, barınma, istihdam, sağlık, sosyal güvence ve kamu hizmetlerine erişim gibi hakların hala çözüm beklediğine vurgu yapan bildiride, çözüm için şu çağrılar yapıldı:

“- Romanlara yönelik nefret söylemleri, sosyal dışlama ve ayrımcı tutumların önlenmesine ilişkin yasal mevzuat oluşturulması ve bu tür vakaların önlenmesine yönelik var olan yasal yaptırımların uygulanması,

- Eğitimden istihdama, sağlıktan barınmaya ve önyargılarla mücadeleye kadar yaşamın tüm alanları kapsayan Romanlara yönelik gerçekçi ve bütüncül toplumsal içerme politikalarının ve stratejiler geliştirilmesi; bunların eylem planları ve önlemlerle, gerekli bütçenin de ayırarak hızla uygulamaya koyulması,

- Pandeminin yol açtığı sorunlardan en ağır şekilde etkilenen Romanlara yönelik sosyo-ekonomik destek paketlerinin oluşturulması,

- Başta eğitim, politika ve medya alanlarında olmak üzere, Romanlara ilişkin resmi anlatı ve söylemlerin, demokratik toplum, insan haklarına saygı ve hukukun üstünlüğü ilkeleri kapsamında ve bu ilkeleri güçlendirecek şekilde pozitif bir çerçevede yansıtılması,

- Romanlara ilişkin her türlü destek programı, politika, strateji ve eylem planının hazırlama, uygulama, izleme ve değerlendirme süreçlerinde Romanların katılımının sağlanması ve görüşünün alınması,

- Ülkemizin kültürünün bir parçası olan Roman kültürü konusunda farkındalığın ve görünürlüğün artırılması.”

6 MADDEDE ROMANLARIN YANINDA OLMAK…

Bu konuda insan haklarına duyarlı sivil toplum aktivistlerinden de beklentilerini açıklayan Roman Diyalog Ağı, şu sözlere yer verdi:

“- Romanlara yönelik önyargılarınız ve kalıp düşüncelerinizi sorgulamanızı,

- Romanların maruz kaldığı nefret söylemi, sosyal dışlanma ve ayrımcılık konusunda sesinizi çıkarmanızı,

- Romanların tarihi, sosyal ve kültürel yaşamlarıyla, yaşadıkları ekonomik ve toplumsal sorunlara ilişkin bilgilenmenizi,

- Romanların ayrımcı tutumlara maruz kaldığına tanık olduğunuzda, onların yanında yer almanızı,

- Roman toplumuyla ilgili konularda karar almadan önce, onları karar süreçlerine katılmanızı,

- Sadece 8 Nisan Dünya Romanlar Günü’nde ya da 6 Mayıs Hıdırellez’de değil, yılın tümünde Romanların yanında olmanızı bekliyoruz”