Resmi rakamlara göre koronavirüs nedeniyle can kaybı 18 bini aştı!
Sağlık Bakanı Koca, tabloyu, "Ağır hasta ve aktif vaka sayımız düşmeye devam ediyor. Tedbir ve kısıtlamalar netice veriyor. Daha belirgin neticeler alacağımıza inanıyoruz. Bunu birlikte başarabiliriz. Birlikte mücadele virüsten daha güçlüdür" ifadeleriyle değerlendirdi.
20-12-2020 20:30

İleri Haber
Türkiye'de koronavirüs nedeniyle resmi rakamlara göre son 24 saatte 246 kişi yaşamını yitirirken, toplam can kaybı 18 bin 97 oldu. Yine son 24 saatte 20 bin 316 yeni vaka tespit edildi.
Sağlık Bakanlığı tarafından günlük yeni tip koronavirüse (Covid-19) tablosu açıklandı. Tabloya göre, son 24 saatte 246 kişi yaşamını yitirdi, 20 bin 316 yeni vaka tespit edildi. Bu verilerle can kaybı toplam 18 bin 097 olurken, toplam vaka sayısı ise 2 milyon 24 bin 601’e yükseldi.
Son 24 saatte iyileşen hasta sayısı 21 bin 218 olarak açıklanırken, toplam iyileşen hasta sayısı 1 milyon 800 bin 286'ya ulaştı. Ağır hasta sayısı da 5 bin 347 olarak kayıtlara geçti.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, tabloyu şu ifadelerle değerlendirdi:
"Bugün tespit edilen 3.546 yeni hastamız var. Ağır hasta ve aktif vaka sayımız düşmeye devam ediyor. Tedbir ve kısıtlamalar netice veriyor. Daha belirgin neticeler alacağımıza inanıyoruz. Bunu birlikte başarabiliriz. Birlikte mücadele virüsten daha güçlüdür."
Bugün tespit edilen 3.546 yeni hastamız var. Ağır hasta ve aktif vaka sayımız düşmeye devam ediyor. Tedbir ve kısıtlamalar netice veriyor. Daha belirgin neticeler alacağımıza inanıyoruz. Bunu birlikte başarabiliriz. Birlikte mücadele virüsten daha güçlüdür https://t.co/RVlhe7786O
— Dr. Fahrettin Koca (@drfahrettinkoca) December 20, 2020
İLGİLİ HABERLER
Sağlık Bakanı Koca: Yıl sonuna kadar BioNTech'ten 25 milyon doz aşı gelecek
Bakan Koca, "Bize Nisana kadar 100 milyon doz gerek, bunu sağlamaya çalışıyoruz. Nisan ayında bu belayı bitirmek, gündemden düşürmek istiyoruz. Bu yüzden tüm aşılarla ilgiliyiz" diye konuştu.
09-12-2020 13:35

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, BioNTech'in Pfizer ile geliştirdiği koronavirüs aşısından 25 milyon doz geleceğini açıkladı. Koca, "Yıl sonuna kadar 25 milyon dozu verebilecekler. Biz bunu erkene çekmeye çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.
Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınında artış sürerken, aşı ile ilgili gelişmeler de yaşanmaya devam ediyor. Konuyla ilgili Habertürk yazarı Fatih Altaylı’ya açıklamalarda bulunan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “İki firma bize süre konusunda istediğimize yakın tarihlerde aşı verebileceğini söyledi o zaman. Biri Sinovac (Çin), diğeri Astra Zeneca/Oxford (İngiltere) erken dönemde aşı temin edebilecek olanlar bunlardı. Astra Zeneca sonuçlarda sorun yaşayınca onlarla anlaşamadık. Ama hala önümüzde o olasılık var. Astra Zenaca hala aşı verebiliriz diyor ve sonuçlar olumlu çıkarsa İngilizlerin Astra Zeneca aşısını da alabiliriz. O kapı hala açık. Üstelik 4 dolar fiyatı ile en ucuz aşı da o. Moderna ise sizin de bildiğiniz gibi ABD dışına satılamayacak ilk dönemde” dedi.
'ASIL HEDEFİMİZ 100 MİLYON DOZ TEMİN ETMEK'
Altaylı'nın "Diğer ülkeler nasıl alabildi peki Biontech ve Moderna aşılarını?" sorusuna yanıt veren Koca, "Fatin Bey, sürekli listeler dolaşıyor sosyal medyada ve medyada. Amerika 600 milyon doz, Hindistan 1,4 milyar doz, İngiltere 300 milyon doz, Almanya 300 milyon doz gibi sayılar. Biz bunların arasında 50 milyon doz ile altlarda gösteriliyoruz. Ama şunu kimse sormuyor. Bu bahsedilen dozlar bu ülkelere ne zaman verilecek bu aşılar ne zaman halka ulaşacak ve uygulanacak. Alacaklar da ne zaman alacaklar meselesi var" diye konuştu.
Koca, şöyle devam etti:
"Bunların büyük bölümü 2021 sonuna kadar hatta daha sonrasına söz edilen sayılar. Biz ise acilen bu aşıları istiyoruz. Yazdan önce istiyoruz. İngiltere aşı yapmaya başladı bugün. Peki kaç doz. Ay sonuna kadar 600 bin doz. Almanya Nisan sonuna kadar 11 milyon doz yapabilecek. Yani 5,5 milyon kişi. Biz ise Nisan sonuna kadar 50 milyon dozu kesinlikle dağıtıp, aşıyı yapmış olacağız. Ama bizim asıl hedefimiz o tarihe kadar 100 milyon dozu temin edip, yapmış olmak. İnaktif aşıların üretimi daha kolay ve hızlı olduğu için biz hızlıca Sinovac’tan temin edebiliyoruz. Hala diğerleri ile de görüşmelerimiz sürüyor. Çok açık söylüyorum bizim hedefimiz 100 milyon dozu en geç Nisan sonuna kadar temin edip, uygulamış olmak. Sonrası zaten yaz. Biz yazdan önce 50 milyon vatandaşımızı aşılamış olmak istiyoruz. Bu sayıya ulaşmamız şart."
‘YIL SONUNA KADAR 25 MİLYON DOZ VEREBİLECEKLER’
BioNTech tarafından geliştirilen koronavirüs aşısı hakkında konuşan Koca, "Biontech aşısı da gelecek. Üretimi zor bir aşı, taşıması belirli koşullara bağlı bir aşı. Onlarla da bir yere vardık. Yıl sonuna kadar 25 milyon dozu verebilecekler. Biz bunu erkene çekmeye çalışıyoruz. Yoksa Biontceh aşı da gelecek. Mesele zamanlama. Biz yazdan önce istiyoruz. Yangınımız var. Bir an önce söndürmemiz lazım. Ama Biontech aşısı da gelecek" ifadelerini kullandı.
Altaylı'nın 'Ne zaman gelecek?' sorusuna yanıt veren Koca, "Yeni yıla kadar bir kısım gelir. Nisana kadar gerisi gelsin diye uğraşıyoruz. Bize Nisana kadar en 100 milyon doz gerek, bunu sağlamaya çalışıyoruz. Nisan ayında bu belayı bitirmek, gündemden düşürmek istiyoruz. Bu yüzden tüm aşılarla ilgiliyiz" diye konuştu.
TTB'den Sağlık Bakanlığı'na acil 'özel hastane' çağrısı: 'Olanaklar kamu iradesi ile halka sunulsun'
Başından bu yana sürecin dışında bırakılan ve iktidar bileşenleri tarafından hedef gösterilen TTB tarafından yapılan açıklamada, durumun her geçen gün daha da kötüleştiği belirtilerek, salgının boyutu “tsunami” olarak nitelendirildi.
30-11-2020 13:12

İleri Haber
TTB’den Sağlık Bakanlığı’na yapılan çağrıda “Özel ve vakıf hastanelerinin olanaklarını kamu iradesi ile yurttaşların hizmetine sunulmalıdır” denildi.
Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de hızla yayılmaya devam ederken, Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı veriler ve iktidarın salgın politikaları tartışılmaya ve eleştirilmeye devam ediliyor. Başından bu yana sürecin dışında bırakılan ve iktidar bileşenleri tarafından hedef gösterilen Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından yapılan açıklamada, durumun her geçen gün daha da kötüleştiği belirtilerek, salgının boyutu “tsunami” olarak nitelendirildi.
Sağlık Bakanlığı’nın salgının başından bu yana yoğun bakım yatak doluluk oranını “düşük” ve yatak sayılarını “yeterli” olarak duyurduğu belirtilen açıklamada, “pembe bir tablo çizilmeye devam edildiğine” dikkat çekildi. Bakanlığın duyurduğu rakamların, TTB’ye ulaşan rakamlarla çeliştiği ifade edilirken, tablo şöyle açıklandı:
“Türk Tabipleri Birliği’ne illerden ulaşan bilgiler COVID-19 servis ve yoğun bakımlarının %100’ü ya da %100’e yakınının dolu olduğunu göstermektedir. Birçok kamu hastanesinde yoğun bakım yatakları tamamen doludur. Hastalar bazen günlerce acil servislerde yoğun bakım yatağı beklemektedir. Bir hasta vefat ettiğinde ya da iyileşip servise alındığında ancak yer açılmakta ve yerine hasta yatırılabilmektedir. Hastane kapasiteleri dolu olduğu için hastaneler arası nakiller de yapıl(a)mamaktadır. 112 merkezleri sürekli boş yatak aramakta, ancak boş yer bulmakta zorluk çekmektedirler. Bu uzayan bekleme süreleri hastaların daha da kötüleşmesine, hatta tedavi alamadan ölmelerine de neden olabilmektedir. Kamuoyuna yansıdığı kadarıyla Batman il merkezinde yoğun bakımlarda yer bulunmadığı için 1,5 yaşındaki Sakine bebeğin ölümü mevcut tabloyu gösteren en acı örnek olmuştur.”
‘KORİDORLARI YOĞUN BAKIMA ÇEVİRMEK ÇÖZÜM DEĞİL’
Hastanelerde ara koridorlar, boşluklar, sığınaklar ve yemekhanelerin yoğun bakım haline getirildiği ancak çalışan hekim, hemşire, personel ve malzeme sayısı yeterli olmadığı için sorunların çözümünden çok, yeni sorunları ortaya çıkardığının altının çizildiği açıklamada sağlık çalışanlarının yükünün arttığı vurgulandı.
“Mart ayında yayımlanan özel ve vakıf hastanelerinin pandemi hastanesi olduğu ve SGK ödemelerinin buna göre yapılacağı genelgesi değişmediği ve yürürlükte olduğu halde gerekleri uygulanmamaktadır” denilen açıklamanın devamında “temiz hastane” uygulamasının salgın yönetimi için önemli olduğu ancak özel hastanelerin bu uygulamayı fırsata çevirerek, “temiz hastane”yi reklam sloganı olarak kullandığı ve hizmet ücretlerinde artışa gidildiği ifade edildi.
SAĞLIK BAKANLIĞI’NA 6 ÖNERİ
TTB açıklamasında Sağlık Bakanlığı’na şu öneriler yapıldı:
- Ülkemizde dokuz aydır devam eden COVID-19 pandemisini esas olarak ikinci ve üçüncü basamak sağlık kurumları olan hastanelerde karşılanması stratejisinden vazgeçilmeli, toplumsal bulaşıcılığın önlenmesine yönelik tedbirler yaşama geçirilmelidir.
- Salgınla mücadelenin tedavi ve bakım hizmetlerine sıkıştırılamayacağı, salgının sadece yataklı tedavi kurumlarında karşılanması durumunda sağlık altyapısının buna yetmeyeceği artık kabul edilmeli, önümüzdeki günlerde hastalığın seyrinin ağırlaşacağı, yatak ve yoğun bakımlarda yer bulmanın daha da güçleşeceği öngörüsü ile talep ve uyarılarımız dikkate alınmalı, TTB olarak açıkladığımız tedbir paketi bir an önce uygulanmalıdır.
- Yoğun bakım verileri sağlık çalışanları ve toplum ile şeffaf bir şekilde paylaşılmalı COVID-19 hastalarına uygun, yeterli donanım ve sağlık çalışanına sahip erişkin ve çocuk yoğun bakım yatak sayısı kamu ve özel-vakıf hastaneleri için ayrı ayrı açıklanmalıdır.
- Sağlık Bakanlığı özel ve vakıf hastanelerinin olanaklarını kamu iradesi ile yurttaşların hizmetine sunmalıdır.
- Pandeminin gelmiş olduğu vahim tablo göz önüne alınarak başlangıç olarak özel ve vakıf hastaneleri için çıkarılan genelge uygulanarak, SGK ödemeleri de yapılarak her il için tüm hastaneleri sürece dahil eden değerlendirmeler yapılmalıdır. Yoğun bakım ihtiyaçlarında il içi ve iller arası hastaneler için iyi bir koordinasyon kurularak, COVID-19 hastalarını kabul etmeleri sağlanmalıdır.
- KHK’larla haksız-hukuksuz biçimde işlerine son verilen sağlık emekçileri görevlerine iade edilmeli, göreve atanmayı bekleyen sağlık çalışanları da göreve başlatılmalıdır.
- Sağlık Bakanlığı şimdiye kadar yürüttüğü politikalardan vazgeçerek salgınla mücadelede başarılı olmanın ön koşulu olan şeffaflık, akıl ve bilimin kılavuzluğunda belirlenmiş politikaları toplum ve sağlık meslek örgütlerinin katılımı sağlanarak yaşama geçirmelidir.
Bir süredir durduruldu… Covid-19 günlük ve haftalık raporları neden yayımlanmıyor?
Sağlık Bakanlığı’nın internet sitesine girildiğinde raporlardan haftalık olanının 19 Ekim’den, günlük olanının ise 16 Kasım’dan bu yana yayınlanmadığı görüldü.
27-11-2020 13:20

İleri Haber
Covid-19 verilerinin bölgelere ve yaş gruplarına göre dağılımı gibi bilgilerinin yer aldığı raporların günlük olanının 16 Kasım’dan, haftalık olanının ise 19 Ekim’den bu yana Sağlık Bakanlığı’nın internet sitesinde yayımlanmadığı görüldü. Raporlar, 29 Haziran’dan bu yana yayımlanıyor ve günlük ve haftalık verileri içeriyordu.
Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını en yüksek hızla yayılmaya devam ederken, Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı verilerin şeffaflığı ve salgın yönetimine dair eleştiriler de sürüyor. Bakanlık, çarşamba günü ilk defa vaka sayılarını açıklamış ve kamuoyunda “salgın başından bu yana rakamların gizlendiği” görüşü güçlenmişti.
29 HAZİRAN’DAN BU YANA YAYIMLANIYORDU
Öte yandan Sağlık Bakanlığı’nın sitesinde dikkat çeken bir detay daha göze çarptı. 29 Haziran’dan itibaren Covid-19 salgını için günlük ve haftalık durum raporları yayımlanmaya başlanmıştı. Bakanlığın günlük raporlarında, yeni test sayısı, yeni hasta sayısı, hastaneye yatırılan yeni hasta sayısı gibi bilgilerin yanı sıra, vakaların bölge, yaş ve cinsiyete göre dağılımı bilgileri yer alıyordu. Haftalık raporlarda ise Türkiye’nin Epidemiyolojik Durumu ile ilgili bilgiler veren veriler paylaşılıyordu.
RAPORLARIN YAYIMLANMASI DURDURULDU
Sağlık Bakanlığı’nın internet sitesine girildiğinde bu raporlardan haftalık olanının 19 Ekim’den, günlük olanının ise 16 Kasım’dan bu yana yayınlanmadığı görüldü.
DAHA ÖNCE DE DURDURULDU
Bakanlık 26 Ağustos’ta bu raporları yayımlamayı durdurmuş ve tepkilerin ardından “teknik bir aksaklıktan dolayı 26 Ağustos sonrasında raporların yayımlanmadığı ve durumun çözülmesinin ardından Covid-19 verilerinin sitede yer aldığı” duyurulmuştu.
'Üniversitede kadro tahsisi' Bakan Koca'ya soruldu: 'Adrese teslim atamanın ispatı'
CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, verdiği soru önergesinde Sağlık Bilimleri Üniversitesi'nin 22 Ekim 2020 tarihinde Öğretim Üyesi Alımı İlanı yayınlandığını ve ilanda yer alan Gülhane Tıp Fakültesi, Temel Tıp Bilimleri Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı için açılan Profesör kadrosu ilanının çok dikkat çekici olduğunun altını çizdi.
27-10-2020 14:16

CHP'li Başevirgen Sağlık Bakanlığı Üniversitesindeki Kadro Tahsisini Sordu
CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, Sağlık Bakanlığı Üniversitesi'nde yapılan adrese teslim kadro tahsisi iddiasını Meclis gündemine taşıdı.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın yanıtlaması istemi ile meclis başkanlığına soru önergesi veren CHP'li Başevirgen, "Kadronun, ülkemizde sadece bir vakada görülmüş olan ve onu da vaka taktimi olarak yayınlamış olan ekip içerisinde yer alan bir kişi için açıldığı bellidir. Ülkemizde tek bir olguda görülmüş olan ve hastalık üzerinde moleküler tanıya dayanan, araştırma makalesi bile yayınlanmamış olan MERS-CoV üzerine çalışma yapmış olma şartı adrese teslim atamanın ispatıdır." dedi.
CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, verdiği soru önergesinde Sağlık Bilimleri Üniversitesi'nin 22 Ekim 2020 tarihinde Öğretim Üyesi Alımı İlanı yayınlandığını ve ilanda yer alan Gülhane Tıp Fakültesi, Temel Tıp Bilimleri Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı için açılan Profesör kadrosu ilanının çok dikkat çekici olduğunun altını çizdi.
'TÜRKİYE'DE SADECE BİR VAKA GÖRÜLMÜŞ'
İlan metninde Profesör kadrosu için aranan şartlarda sadece "Mers-CoV virüsünün tanısı ve genotip analizi üzerine çalışmaları olmak" koşulunun yer aldığını belirten Başevirgen, "Ülkemizde MERS sebebiyle ilk ölüm vakası, 2014 yılının Ekim ayı içerisinde Suudi Arabistan'da çalışan bir kişinin Türkiye'ye dönüş yaptıktan sonra hayatını kaybetmesi sonucu görülmüştür. Bu nedenle ülkemizde sadece bir olgunun görülmesi ve bu olgunun da vaka taktimi şeklinde yayınlanması nedeniyle ilandaki istenilen şartlar sadece bir kişiyi işaret etmektedir." dedi.
'KADROLARIN NASIL OLUŞTURULDUĞUNUN GÖSTERGESİ'
Gülhane Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı'na atanacak bir Profesör kadrosu için, tıbbi mikrobiyoloji gibi oldukça geniş bir bilim dalında sadece tek bir hastalığın öne çıkarılmasının oldukça manidar olduğunu vurgulayan Bekir Başevirgen, "Bu çalışma konusu ve istenilen şartlar, sadece Bakanlığın kendi bünyesinde yer alan Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü, Ulusal Mikrobiyoloji Referans Laboratuvarı'nda çalışan bir kişi için kadro açıldığını göstermektedir. Ülkemizde sadece bir vakada görülmüş olan ve onu da vaka taktimi olarak yayınlamış olan ekip içerisinde yer alan bir doçent için açıldığı ortadadır. Tıbbi Mikrobiyoloji alanında daha geniş ve sık görülen hastalıklar için "aranan şartlar" yazılabilecek iken, sadece bir kişi için oldukça spesifik ve bilimsel olarak geçerliliği tartışmaya açık bir şartın yazılmış olması Sağlık Bakanlığı'nın ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi'nin bilimsellikten ne kadar uzak olduğunun ve ülkemizde akademik kadroların nasıl oluşturulduğunun açık bir göstergesidir." diye konuştu.
CHP'li Başevirgen, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde bakana şu soruları yöneltti.
1- Mers-CoV ilk defa 2012 yılında Suudi Arabistan'da tanımlanan ve yeni bir coronavirüsün neden olduğu bulaşıcı solunum yolu hastalığıdır. Ülkemizde MERS sebebiyle ilk ölüm vakası ise 2014 yılının Ekim ayı içerisinde Suudi Arabistan'da çalışan bir kişinin Türkiye'ye dönüş yaptıktan sonra hayatını kaybetmesi üzerine görülmüştür. Bu nedenle ülkemizde sadece bir olgunun görülmesi ve bu olgunun da vaka taktimi şeklinde yayınlanması nedeniyle ilandaki istenilen şartlar sadece bir kişiyi işaret etmektedir. Adrese teslim bu atama iddiaları doğru mudur? Doğru ise gerekçesi nedir?
2- Gülhane Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı'na atanacak bir Profesör kadrosu için, tıbbi mikrobiyoloji gibi oldukça geniş bir bilim dalında sadece bir hastalık üzerinde çalışmış olma şartının gerekçesi nedir?
3- Bu çalışma konusu ve istenilen şartlar sadece Bakanlığın kendi bünyesinde yer alan Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü, Ulusal Mikrobiyoloji Referans Laboratuvarı'nda çalışan bir kişi için kadro açıldığını göstermektedir. Ülkemizde tek bir olguda görülmüş olan ve hastalık üzerinde moleküler tanıya dayanan, araştırma makalesi bile yayınlanmamış olan MERS-CoV'un, aranan tek şart olmasının nedeni nedir?
4- Tıbbi Mikrobiyoloji alanında daha geniş ve sık görülen hastalıklar açısından "aranan şartlar" yazılabilecek iken sadece bir kişi için oldukça spesifik ve bilimsel olarak geçerliliği tartışmaya açık bir şartın yazılmış olması Sağlık Bakanlığı'nın ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi'nin bilimsellikten ne kadar uzak olduğunun ve ülkemizde akademik kadroların nasıl oluşturulduğunun açık bir göstergesi değil midir? Atamalarda liyakat ilkesi göz ardı mı edilmektedir.
5- Bakanlığın bu adrese teslim kadro tahsisi ile ilgili açıklaması nedir?
Toplam can kaybı 7 bin 858'e yükseldi: Koronavirüste son durum ne?
Sağlık Bakanlığı, Twitter hesabından, son 24 saatte tespit edilen koronavirüs vakalarını ve hastalık sebebiyle yaşamını yitirenlerin sayısını açıkladı.
25-09-2020 20:40

İleri Haber
Covid-19 salgınında yaşamını yitiren yurttaşların sayısı resmi olarak toplamda 7 bin 858’e yükselirken, toplam vaka sayısı ise 311 bin 455’e yükseldi.
Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınıyla ilgili son 24 saatteki tabloyu paylaştı. Yapılan 112 bin 885 testte, 1665 yeni vaka tespit edildiği belirtilen tabloya göre toplam vaka sayısı 311 bin 455 oldu. Son 24 saatte 73 yurttaşın daha yaşamının yitirildiği gösterilen tabloya göre toplam can kaybı ise 7 bin 858'e yükseldi.
Tabloda ayrıca, ağır hasta sayısı 1601, hastalarda zatürre oranı ise 6.6 oldu.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ise verilerin yer aldığı tabloya ilişkin şu ifadeleri kullandı:
Bugün tespit edilen 1.665 yeni hastamız var. Bölgesel çalışmalarımızın neticesini görmeye başladık. Önümüzdeki günlerde yeni hasta sayılarının salgını kontrol altına aldığımızı göstereceğine inanıyorum. Virüsle hep birlikte mücadele edelim.
Bugün tespit edilen 1.665 yeni hastamız var. Bölgesel çalışmalarımızın neticesini görmeye başladık. Önümüzdeki günlerde yeni hasta sayılarının salgını kontrol altına aldığımızı göstereceğine inanıyorum. Virüsle hep birlikte mücadele edelim. https://t.co/RVlhe7786O
— Dr. Fahrettin Koca (@drfahrettinkoca) September 25, 2020
Koronavirüste son 24 saat: Resmi rakamlara göre 65 kişi daha yaşamını yitirdi...
Sağlık Bakanlığı, Twitter hesabından, bugün tespit edilen koronavirüs vakalarını ve hastalık sebebiyle yaşamını yitirenlerin sayısını açıkladı.
22-09-2020 19:46

İleri Haber
Covid-19 salgınında yaşamını yitiren yurttaşların sayısı resmi olarak toplamda 7 bin 639’a yükselirken, toplam vaka sayısı ise 306 bin 302’ye yükseldi.
Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınıyla ilgili son 24 saatteki tabloyu paylaştı. Yapılan 114 bin 311 testte, 1692 yeni vaka tespit edildiği belirtilen tabloya göre toplam vaka sayısı 306 bin 302 oldu. Son 24 saatte 65 yurttaşın daha yaşamının yitirildiği gösterilen tabloya göre, toplam can kaybı ise 7 bin 639'a yükseldi. Tabloda, 1261 kişinin daha iyileştiği ifade edildi.
Tabloda ayrıca, ağır hasta sayısı 1522, hastalarda zatürre oranı ise 6.7 oldu.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ise verilerin yer aldığı tabloya ilişkin şu ifadeleri kullandı:
“Ağır hasta sayımız 1.522’ye ulaştı. Zatürre oranında düşüş devam ediyor. Bugün 1.692 yeni hastamız var. Tedbirlere uygun hareket ederek gecesi gündüzü bizim için çalışmakla geçen sağlık çalışanlarımıza destek verelim. Birlikte başaracağız.”
Ağır hasta sayımız 1.522’ye ulaştı. Zatürre oranında düşüş devam ediyor. Bugün 1.692 yeni hastamız var. Tedbirlere uygun hareket ederek gecesi gündüzü bizim için çalışmakla geçen sağlık çalışanlarımıza destek verelim. Birlikte başaracağız. https://t.co/RVlhe7786O
— Dr. Fahrettin Koca (@drfahrettinkoca) September 22, 2020
Acun Karadağ tahliye edildi
Yüksel Direnişçisi Acun Karadağ tahliye edildi.
27-01-2021 20:03

Ankara Yüksel Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde “İşimizi geri istiyoruz” eylemini sürdüren Acun Karadağ, Alev Şahin, Armağan Özbaş, Mahmut Konuk, Mehmet Dersulu, Nazan Bozkurt 13 Ağustos’ta evlerine düzenlenen polis baskınıyla gözaltına alınmış ve ardından tutuklanmıştı. Bugün görülen duruşmada Acun Karadağ hakkında tahliye kararı verildi.
DİSK, TBMM'yi göreve çağırdı: 'Asgari ücret en az 750 lira artırılabilir'
Partilerle yapılan görüşmelerde, DİSK’in konuya dair raporu sunularak, TBMM’de gerekli düzenlemelerin yapılması talebi dile getirildi.
27-01-2021 18:23

İleri Haber
İşçilerin talep ve ihtiyacından düşük belirlenen asgari ücretle ilgili DİSK, TBMM’yi göreve çağırarak, asgari ücretin yükseltilmesi için yasal düzenlemenin yapılmasını istedi. Konuyla ilgili Meclis’te grubu bulunan partilerle görüşmeye başlayan DİSK heyeti, HDP ve CHP’ye ziyaretlerde bulundu.
2021 yılı asgari ücret görüşmeleri sonrası patronlar ve hükümet emekçiyi yine açlığa mahkum etmiş ve asgari ücret brüt 3 bin 577 lira 50 kuruş, net 2 bin 825 lira 90 kuruş olarak belirlenmişti. Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını öncesi AKP iktidarının ekonomi politikaları sonucu derinleşen halkın krizi, salgınla birlikte daha da derinleşirken, belirlenen asgari ücret tepkilere neden olmuştu.
Konuyla ilgili Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) tarafından yapılan açıklamada, ücretin vergiden tamamen muaf tutulması ve asgari ücrete sağlanacak SGK prim desteğiyle asgari ücretin ve tüm işçilerin eline geçen nakit miktarının 750 lira artabileceği belirtildi.
Konuyla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) de çağrı yapan DİSK, gerekli yasal düzenlemelerin yapılması için grubu bulunan partilerle görüşeceğini duyurdu.
HDP VE CHP İLE GÖRÜŞÜLDÜ
Bu kapsamda DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Genel Sekreteri Adnan Serdaroğlu ve DİSK Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çalışkan’ın yer aldığı heyet bugün görüşmelerde bulundu.
TBMM’de önce Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile sonrasında ise Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Merkezi’nde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşüldü.
‘İŞÇİNİN ELİNE GEÇEN MİKTARIN YÜZDE 25 ARTIRILMASI MÜMKÜN’
Görüşmelerde DİSK’in konuya dair raporu sunularak, TBMM’de gerekli düzenlemelerin yapılması talebi dile getirildi. DİSK’in konuya dair raporunda özetle şu görüşlere yer verildi:
- 2021 yılı asgari ücreti Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından saptanmış olsa da TBMM tarafından yapılacak yasal değişiklikler ile asgari ücretlilerin ve tüm işçilerin eline geçen nakit miktarın en az 750 lira artırılması mümkündür.
- Asgari ücretin tümüyle vergiden muaf tutulması ve asgari ücrete sağlanacak SGK prim desteği ile asgari ücretli işçinin eline geçen miktarın yüzde 25’ten fazla artması mümkün olacaktır.
- TBMM’yi pandemi koşullarında asgari ücretle çalışan işçiler başta olmak üzere tüm işçilerin gelirinin iyileştirilmesi için harekete geçmeye ve gerekli yasal değişiklikleri yapmaya çağırıyoruz.
Karamollaoğlu'ndan Erdoğan'a 'gerçek dost' mesajı
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Mollaoğlu’nun açıklamaları arasında son dönemde gündeme gelen AKP ile ittifak konusu da vardı.
27-01-2021 15:43

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, son dönemde gündeme gelen AKP ile ittifak konusuna ilişkin, “Sayın Erdoğan’a çağrım. Biz sizi incitmek için değil, yanlışların ortadan kalkması için acı söylüyoruz. Gerçek dostlar birbirinin hatasının üstünü örten değil, uyarıda bulunup hatırlatma yapanlardır” dedi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Mollaoğlu’nun açıklamaları arasında son dönemde gündeme gelen AKP ile ittifak konusu da vardı. "İttifak konusu ancak seçim sathı mahalline girildiği zaman konuşulacak bir konudur" değerlendirmesinde bulunan Karamollaoğlu, ayrıca şunları söyledi:
"Bu kadar farklılıkların olduğu bir ortamda, dostluklara daha çok ihtiyaç var ama unutulmamalıdır ki dost acı söyler. Sayın Erdoğan’a çağrım. Biz sizi incitmek için değil, yanlışların ortadan kalkması için acı söylüyoruz. Gerçek dostlar birbirinin hatasının üstünü örten değil, uyarıda bulunup hatırlatma yapanlardır. Çok açık bir şekilde söylemek istiyorum. İttifak konusu ancak seçim sathı mahalline girildiği zaman konuşulacak bir konudur. Saadet Partisi şahısları değil, ilkeleri konuşur. İttifak konusunda da zamanı geldiğinde bu ilkeler çerçevesinde karar veririz."
NE OLMUŞTU?
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ü ziyaret etmişti. Erdoğan görüşmenin ardından bir cuma namazı sonrası “Sayın Asiltürk ile geçmişte birlikte olduğumuz büyüğümdür. Benim bu ziyaretim hem nezaket hem de bu ittifak meselesinde seçim ittifakı mı olur geleceğe yönelik terörle mücadelede her türlü desteğin bizim yanımızda olması lazım. Biz yalnızlığı hissetmemiz lazım” diyerek “ittifak” işareti vermişti.
Asiltürk ise görüşmede konuşulanlara ilişkin “Bunu açıklarsam bir bölünme meydana gelir. Ben bunu açıklamam” demişti.
Özgür Özel'den Süleyman Soylu'ya: 'Hadi oradan hadsiz Süleyman'
CHP'li Özgür Özel, konuşmasında "Bu Nazi ağzından kurtulmak lazım" diyerek Kılıçdaroğlu'nu eleştiren Ömer Çelik'e Adolf Hitler'i örnek vererek yanıt verdi.
27-01-2021 15:21

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Meclis'te basın toplantısı düzenledi.
Özel Türkiye gündemine ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulunurken, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'militan' söylemine "Bu Nazi ağzından kurtulmak lazım" yanıtını veren AKP Sözcüsü Ömer Çelik'e sert tepki gösterdi.
Özgür Özel, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya ilişkin ise şu ifadeleri kullandı
"Taç giyecek ki baş akıllanacak. Bu tacı giydi giyeli iyice zırvaladı. Ülkenin ana muhalefet liderine söylediği sözü de kendisine iade ediyoruz. Hadi oradan hadsiz Süleyman. FETÖ söyledi diye 50 bin il gezmiş, altına arabayı arabanın benzinini ceketi FETÖ vermiş. En yakınındaki arkadaşı FETÖ’ye iltisaklanmış Fethullah Gülen’in dizine diz çökmüş hadsiz Süleyman çıkıp Gülen ile alakası olmayan, mücadele içindeki partinin genel başkanına hadsizlik ediyor. Hadi oradan!"
Özel'in konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:
"Dün 40 dakika boyunca esnaf için, işsiz için konuşmayıp CHP’ye saldırdığını Ömer Çelik’in ağzından dinledik. Bunun siyasetteki anlamı Türkiye’de psikolojik iktidar el değiştirmiş durumdadır. CHP’ye 60 dakikanın 40 dakikasını ayırıyorlarsa görülen şudur: Artık Türkiye’de psikolojik olarak üstünlük muhalefetin ve ana muhalefetin elindedir. Kendi yarattıkları kirli gündeme muhalefet partilerini çekmeye çalışıyorlar. Ömer Çelik’in kendine has kibri dağları delen yüzündeki sırıtışın çaresizliğinden kaynaklandığını biliyoruz. Her gün eriyen Cumhur İttifakı ve karşısında güçlenen CHP güçlenen muhalefet var. Suçluların psikolojisi şöyledir: Kendinde gördüğü en önemli kusuru karşıda varmış gibi söylerler. Ömer Çelik, Nazi ağzından bahsedeceksek o konuda elim güçlü. Hitler iktidarda kömür dağıtımıyla, bölünmüş yollarla övünmüş. Sonra demiş ki "Her Alman 3 çocuk yapacak". Kendi işaretini yapmış sonra yapmayanları suçlamış. Hatırlayın, bu kadar yerli ve milli iktidarın işareti İhvan'dan. Tek millet, tek devlet, tek lider, Adolf Hitler. Tek millet tek bayrak tek devlet tek vatan ile kimsenin bir derdi yok. Bir ara Türk milleti diyemeyen sendin. 10. Yıl Marşı faşist bir marştır dediler. Andımızı okutmadılar, MHP dava açtı ama geldiğimiz noktada hepsi sulh oldu. Devlete söz söylemeyen biziz devleti şirket gibi yönetip batıran sensin.,
NUMAN KURTULMUŞ'A YANIT
Numan Kurtulmuş diyor ki: Türkiye’de iki farklı siyaset yolu var. Biri genç Türkler, İttifak ve Terakki ile bugünkü CHP’ye kadar gelmiş siyasi çizgi. Diğer yol ise milletin hizmet yoludur AKP o yolun temsilcisidir diyor. İttihak ve Terakki’nin karşısında Sevr’i imzalayan Damat Ferit var. Bu ülkenin paylaşılmasını imzalayan Damat Ferit o zaman İttihak ve Terakki’nin karşısında. Hem orduyu toplamaya hem kurulacak devletin hazırlıklarını yapmaya çalışıyorken onlar bizim karşımızdaymış doğrudur. Saflar netleşti. Onlar Vahdettin’in temsilci. Biz Vahdettin’in idama mahkum ettiği Atatürk’ün temsilcisiyiz.
'HADİ ORADAN SÜLEYMAN'
Soylu, vali ve kaymakamlara suç duyurusunda bulunun diye gayrıresmi bilgi notu yolluyor. Biz üstünlük sağlayamadık ama devletin kamu görevlileri CHP’ye suç duyurusunda bulunursa belki milletin zihni bulanır yaklaşımındadırlar. Bu ülkede işe girmek için AK Parti’ye üye olmak gerekiyor mu gerekmiyor mu? Bugün CHP üyesi olanlar devlet memuru sınavına girmeden korkup kaydını sildirelim diyor. İşe girmek için AKP üyeliği avantaj mı değil mi? AKP üyeliği avantajsa tayinde terfide kolaylık sağlıyorsa millet yalan söyleyenle doğru söyleyeni ayıracaktır.
Taç giyecek ki baş akıllanacak. Bu tacı giydi giyeli iyice zırvaladı. Ülkenin ana muhalefet liderine söylediği sözü de kendisine iade ediyoruz. Hadi oradan hadsiz Süleyman. FETÖ söyledi diye 50 bin il gezmiş, altına arabayı arabanın benzinini ceketi FETÖ vermiş. En yakınındaki arkadaşı FETÖ’ye iltisaklanmış Fethullah Gülen’in dizine diz çökmüş hadsiz Süleyman çıkıp Gülen ile alakası olmayan, mücadele içindeki partinin genel başkanına hadsizlik ediyor. Hadi oradan!
PARLAMENTER SİSTEM YANITI
Mehmet Uçum ‘Parlamenter sisteme dönüş mümkün olmayacaktır’ diyor. Bu millet parlamentoya 600 tane vekil yolluyor. Bunlar senin gibi düşünmüyorsa sistemi değiştirir. Bu milletin verebileceği bir karara kafa tutma mı yoksa dilinin altında başka bir şey mi var? Darbeci misin sen? Bu millet Meclis’e kaç vekil yollayacağını da bilir o vekilin vereceği kararı da bilir. Bunu sarayın atanmışından öğrenecek değiliz. Millet anayasayı değiştirecek de geriye dönmek nasıl mümkün olmayacak?
Birinci 100 günlük planda hayvan hakları yasası dediler. Bugün, rejime kast eden anayasa değişikliğinden sonra kurulan tek adam rejiminin 949. günü. İlk 100 günde hayvan hakları yasası çıkacaktı, ne oldu? Gelin bu hayvan hakları yasasını çıkaralım.
'BAHÇELİ REKOR GELİŞTİRİYOR'
Bahçeli siyasi nezaketsizlikte kendine ait rekoru geliştirdi. Bundan önce kendisine geçmiş olsun diyen ana muhalefet liderinin elini havada bırakmıştı. Bu rekoru ana muhalefet partisi liderine linç girişimi yapıldığında geliştirmişti. Devamında bir mafya örgütü liderinin genel başkanımızı tehdidine susmuştu. Partisini Selçuk Özdağ’a saldırıdan sıyırmaya çalışan bir anlayış. Partiyi oradan sıyırmanın yolu sen kendi kendini dövdürdün demek değildir, samimi bir geçmiş olsun telefonu yeterdi. Bahçeli siyasi nezaketsizlikte rekor geliştiriyor.
KISITLAMALAR
10 aydır sadece alkollü olduğu için kapalı olan mekanlar var. Bu yaşam biçimine müdahaledir. Godomanların AVM’si açık garibanın kuru fasulye pilavcısı kapalı. Devasa marketler açık, tekel bayii kapalı. Madenlerde kan ter içinde birlikte çalışmak serbest, kıraathanede bir çay içmek yasak. Mitinglerde vatandaşın kafasına çay atmak serbest, bir yaşlı amcanın kahvede nefeslenmesi yasak. 11 aydır canı çıkmış kahveciye 2 bin lira verecek."
10 Ekim Katliamı Davası'nda skandallar bitmiyor: İhmaller ortaya çıktı, suç duyurusunda bulunuldu!
Avukatların açıklamasında, "Hakkındaki ihbar dikkate alınarak Yakub Şahin yakalansaydı 10 Ekim Ankara katliamı belki de hiç yaşanmayacaktı" denildi.
27-01-2021 14:35

İleri Haber
10 Ekim Ankara Katliamı’na ilişkin o dönem Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’nde görevli bulunan ve görev ile sorumluluklarını yerine getirmeyen tüm sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunuldu.
10 Ekim 2015 günü Ankara Tren Garı önünde DİSK, KESK, TMMOB ve TTB tarafından organize edilen Emek, Barış ve Demokrasi mitingine düzenlenen canlı bomba saldırısı sonucunda 103 insan yaşamını yitirmiş, yüzlercesiyse yaralanmıştı. Katliamdan sonra açılan davada, 2018 yılında tutuklu sanıklar hakkında çeşitli mahkumiyet kararları verilirken, firari sanıklarla ilgili yargılama halen devam ediyor.
Konuyla ilgili mitingi organize eden kurumlar, katliamda yakınını kaybeden bir kısım aileler ve yaralananlar adına, o dönem Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’nde görevli bulunan ve bu konuda görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyen tüm sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunuldu.
‘HUKUK SKANDALI NİTELİĞİNDE GELİŞMELER YAŞANIYOR’
10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu’ndan yapılan açıklamada şunlar kaydedildi:
Firari sanıklarla ilgili bu yargılama devam ederken adeta hukuk skandalı niteliğinde gelişmeler yaşanmış ve katliamdan tam 4 yıl sonra soruşturmaya ilişkin 9 klasör evrak, kimliği belirsiz kişilerce Ankara Adliyesi’nin savcılık katına bırakılmıştır.
‘SORUŞTURMA SAVCILARI BİLİNÇLİ ŞEKİLDE GİZLEDİ’
Mahkeme’ye ulaşan söz konusu “kayıp” 9 klasörün içeriğine bakıldığında, katliamın nasıl organize edildiğine ve kamu görevlileri tarafından katliam faillerine nasıl yol verildiğine dair çok önemli deliller ve bilgiler bulunduğu görülmektedir. Nitekim klasörlerin içeriğinin soruşturma savcılarının yaptıkları yazışmalardan ve soruşturmayla ilgili çok önemli delilerden oluşması ve ancak yargılama başladıktan yıllar sonra ortaya çıkması, bunların soruşturma savcıları tarafından bilinçli bir şekilde gizlenerek davaya özellikle dahil edilmediğini göstermektedir. Bu gelişmeler sonucunda, soruşturma savcılarının delilleri gizledikleri ve kararttıklarının anlaşılması üzerine haklarında bir süre önce ilgili mercii olan HSK’ya tarafımızca gerekli şikayetler yapılmıştır.
‘TESPİT EDİLMESİNE RAĞMEN HİÇBİR İŞLEM YAPILMADI’
Esasen bu klasörler içindeki en önemli deliller, katliamın önemli sanıklarından olan ve canlı bombaların Gaziantep’ten Ankara’ya gelişinde escortluk yapan Yakub Şahin’in katliamdan 10 gün önce bomba malzemesi olan amonyum nitrat satın almaya çalıştığını gösteren Nizip Cumhuriyet Savcılığı’nın yaptığı soruşturmaya dair evraktır. Nizip Cumhuriyet Savcılığı, o dönemde Nizip’te gübre bayiliği yapan ve kendisinden gübre almak isteyen şahıslardan şüphelenen bir kişinin, 30 Eylül 2015 tarihinde yaptığı ihbarı ciddiye alarak, konuyla ilgili hemen soruşturma başlatmış ve Yakub Şahin ile onunla birlikte hareket eden Hüseyin Tunç’u ve olayda kullandıkları araçları kısa sürede tespit etmiştir. Bunun üzerine Nizip Emniyet Müdürlüğü, 02/10/2015 tarihinde (katliamdan 8 gün önce) kimliğini tespit ettikleri Yakub Şahin’i, Gaziantep Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ve İstihbarat Şube Müdürlüklerine bildirerek hakkında gerekli araştırmanın yapılmasını istemiştir.
Ancak dosyaya gelen bilgi ve belgelerden anlaşıldığı kadarıyla Gaziantep Emniyet Müdürlüğü bu ihbarla ve Yakub Şahin’le ilgili hiçbir işlem yapmamıştır. Oysaki o dönem, IŞİD’in arka arkaya canlı bomba eylemleri düzenlediği ve bu eylemlerin Gaziantep’ten organize edildiği bilinmekte olup böyle bir ihbarın ciddiye alınmaması, katliam faillerine özellikle dokunulmadığını düşündürmektedir. Üstelik dava dosyasında bulunan ve katliama dair İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişleri tarafından hazırlanan rapora göre Yakub Şahin hakkında o dönem iletişim tespiti kararı bulunmaktadır. Yani aynı esnada Yakub Şahin, Gaziantep Emniyet Müdürlüğü tarafından bilinmekte ve izlenmektedir. Dolayısıyla Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’nün hakkında ihbar bulunan, kimliğini ve faaliyetlerini bildiği ve izlediği Yakub Şahin hakkında hiçbir işlem yapmaması açıkça suç teşkil etmektedir. Nitekim hakkındaki ihbar dikkate alınarak Yakub Şahin yakalansaydı 10 Ekim Ankara katliamı belki de hiç yaşanmayacaktı.
SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULDU
Tüm bu gerekçelerle o dönemde (2015 yılında) Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’nde görevli bulunan ve bu konuda görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyen tüm sorumlular hakkında TCK 83. maddesinde düzenlenen “ kasten ihmali davranışla insan öldürme”, TCK 281. Maddesinde yer alan “suç delillerini yok etme” ve TCK 257. Maddesinde yer alan “görevi kötüye kullanma” suçlarından gerekli soruşturmanın yapılarak cezalandırılmalarının sağlanması için 10 Ekim mitingini düzenleyen kurumlar olan KESK, DİSK, TMMOB ve TTB ile katliamda yakınlarını yitiren bir kısım aileler ve yaralılar adına savcılığa suç duyurusuna ilişkin dilekçemizi vererek suç duyurusunda bulunduk.
‘IŞİD’LİLERE FARKLI YARGI UYGULAMASI YAPILIYOR’
Soruşturmanın en başından bu yana, katliamı gerçekleştirenlerin sadece mahkemede yargılananlardan ibaret olmadığını, katillerin katliam faillerine yardım eden, yol veren ve görmezlikten gelen kamu görevlileri sayesinde bu kadar rahat bir şekilde katliamlar gerçekleştirdiklerini söyledik, söylemeye devam ediyoruz. Nitekim bu olay, bu iddiamızın en somut örneklerinden biri olup, bugüne kadar hiçbir kamu görevlisinin bu katliamdan dolayı yargılanmaması ise maalesef dava dosyasından da tespit ettiğimiz üzere IŞİD’lilere farklı hukuk uygulayan yargı pratiğinin bir başka tezahürüdür.
Katliamın gerçek faillerinin bulunması ve bu katliamda şu veya bu biçimde sorumluluğu bulunan tüm kamu görevlilerinin yargılanmasının sağlanması için bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da her türlü hukuki yollara başvurmaya devam edeceğimizi kamuoyuna bir kez daha duyuruyoruz.
Mecliste ziyaretçi yasağı bir ay daha uzatıldı
TBMM Başkanlığından yapılan duyuruda, Meclis yerleşkesi ve eklentilerine, Covid-19 ile ilgili alınan tedbirler doğrultusunda, 1-28 Şubat tarihlerinde Genel Kurul çalışmalarının yapıldığı günlerde ziyaretçi kabul edilmeyeceği bildirildi.
27-01-2021 13:54

TBMM'de, yeni tip koronavirüs (Covid-19) tedbirleri kapsamında uygulanan ziyaretçi yasağı, 28 Şubat'a kadar uzatıldı.
TBMM Başkanlığından yapılan duyuruda, Meclis yerleşkesi ve eklentilerine, Covid-19 ile ilgili alınan tedbirler doğrultusunda, 1-28 Şubat tarihlerinde Genel Kurul çalışmalarının yapıldığı günlerde ziyaretçi kabul edilmeyeceği bildirildi.
TBMM'de ziyaretçi yasağı daha önce de iki kez bir aylığına uzatılmıştı.