Patronun evinin bulunduğu mahalleye özel 'eylem yasağı': Direnen Migros depo işçilerine polis saldırısı!
Direnişi patron Tuncay Özilhan’ın Beykoz’da bulunan villası önünde taşıyan işçiler, burada polis engellemesi ve gözaltılarla karşı karşıya kalıyor.
31-03-2021 15:03

Tugay Candan - @TugayCandann
Mail: tugaycandan@ilerihaber.org
Direnişlerinin 86. gününde, patron Tuncay Özilhan’ın evinin önünde mahalleye özel çıkarılan eylem yasağı kararı gerekçe gösterilerek 16 Migros direnişçisi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında bulunan DGD-Sen Genel Başkanı Murat Bostancı, "Tuncay Özilhan TÜSİAD Genel Kurulu'nda demokrasi nutukları atıyor ama evinin önünde 86 gündür direnen Migros depo işçileri gözaltına alınıyor" dedi.
Kocaeli’nin Çayırova ilçesindeki Şekerpınar Migros deposunda çalışan işçiler yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgına karşı alınmayan önlemler, uzun çalışma saatleri, kötü işyeri koşulları, mobbing ve tacize karşı Depo, Liman, Tersane ve Deniz İşçileri Sendikası’nda (DGD-Sen) örgütlendi.
SENDİKALI İŞÇİLERE ÜCRETSİZ İZİN VE SÜRGÜN
Üye olan işçilerden 70’i ücretsiz izine çıkarılırken, 3 işçi ise İstanbul Esenyurt’ta bulunan depoya sürgün edildi. Sürgün edilen işçilerin Esenyurt’a gitmemesi üzerine önce işçilere ihtar çekildi, ardından 3 işçi de işten çıkarıldı.
İŞÇİLER 86 GÜNDÜR DİRENİŞTE
Yaşananların ardından direnişe başlayan işçilerin mücadelesi 86 gündür sürüyor. Direnişi patron Tuncay Özilhan’ın Beykoz’da bulunan villası önünde taşıyan işçiler, burada polis engellemesi ve gözaltılarla karşı karşıya kalıyor.
PATRONUN EVİNE ÖZEL ‘GÖSTERİ YASAĞI’
Beykoz Kaymakamlığı, aldığı kararla Migros’un sahibi Tuncay Özilhan’ın evinin bulunduğu Çubuklu Mahallesi’nde 15 gün gösteri, yürüyüş, basın açıklamasını yasakladı.
16 DİRENİŞÇİ GÖZALTINDA
Bugün yapılan eylemde de Beykoz Kaymakamlığı’nın Tuncay Özilhan’ın villasının bulunduğu” Çubuk Mahallesi’nde basın açıklaması, gösteri, yürüyüş yasağı” gerekçe gösterilerek aralarında DGD-Sen Genel Başkanı Murat Bostancı’nın da bulunduğu 16 kişi gözaltına alındı.
Patronun evinin bulunduğu mahalleye özel 'eylem yasağı': Direnen Migros depo işçilerine polis saldırdı, 16 kişi gözaltına alındı
— İleri Haber (@ilerihaber) March 31, 2021
💬 "Tuncay Özilhan TÜSİAD Genel Kurulu'nda demokrasi nutukları atarken, biz evinin önünde gözaltına alındık"@TugayCandann'ın haberi
'TUNCAY ÖZİLHAN TÜSİAD GENEL KURULU'NDA DEMOKRASİ NUTUKLARI ATIYOR AMA...'
Gözaltında konuştuğumuz DGD-Sen Genel Başkanı Murat Bostancı, "Tuncay Özilhan TÜSİAD Genel Kurulu'nda demokrasi nutukları atıyor ama evinin önünde 86 gündür direnen Migros depo işçileri gözaltına alınıyor. Kod29 ile işten çıkarılan işçiler Tuncay Özilhan'ın evinin önünde direnişi devam ettirecek. Bir defa değil, bin defada gözaltı da olsa haklarımızı alana kadar direneceğiz. Tuncay Özilhan ve Oğlu İzzet Özilhan işçi düşmanı ve emek hırsızıdır" dedi.
İLGİLİ HABERLER
Tuncay Özilhan'a aralıksız 'koruma', hak arayan işçilere aralıksız zulüm: 'Devlet bizi sadece gözaltına almak için görüyor'
Migros depo işçileri, patron Tuncay Özilhan'a özel çıkarılan koruma kararının uzatılması ile direnişlerinin 100. gününde bir kez daha gözaltına alındı. Kaymakamlık kararına tepki gösteren DGD-Sen Genel Başkanı Bostancı, devletin kendilerini sadece gözaltına almak için gördüğünü söyledi.
14-04-2021 14:41

Tugay Candan - @TugayCandann
Mail: tugaycandan@ilerihaber.org
Patron Tuncay Özilhan’ın villasının bulunduğu mahalleye özel çıkarılan eylem yasağının uzatıldığı gerekçesiyle direnişlerinin 100. gününde 14 Migros direnişçisi gözaltına alındı. DGD-Sen Genel Başkanı Murat Bostancı, "100 gündür direnen Migros depo işçilerini devletin hiçbir kurumu görmüyor. Sadece İçişleri Bakanlığı görüyor, onlarda gözaltına almak için görüyor" dedi.
İleri Hatırlatıyor
Kocaeli’nin Çayırova ilçesindeki Şekerpınar Migros deposunda çalışan işçiler yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgına karşı alınmayan önlemler, uzun çalışma saatleri, kötü işyeri koşulları, mobbing ve tacize karşı Depo, Liman, Tersane ve Deniz İşçileri Sendikası’nda (DGD-Sen) örgütlendi.
SENDİKALI İŞÇİLERE ÜCRETSİZ İZİN VE SÜRGÜN
Üye olan işçilerden 70’i ücretsiz izine çıkarılırken, 3 işçi ise İstanbul Esenyurt’ta bulunan depoya sürgün edildi. Sürgün edilen işçilerin Esenyurt’a gitmemesi üzerine önce işçilere ihtar çekildi, ardından 3 işçi de işten çıkarıldı.
İŞÇİLER 100 GÜNDÜR DİRENİŞTE: PATRONA ÖZEL KORUMA
Yaşananların ardından direnişe başlayan işçilerin mücadelesi 100 gündür sürüyor. İşçilerin, direnişi patron Tuncay Özilhan’ın Beykoz’da bulunan villası önüne taşıma kararıyla birlikte, Beykoz Kaymakamlığı da bir karar alarak Özilhan’ın evinin bulunduğu Çubuklu Mahallesi’nde 15 gün süreyle gösteri, yürüyüş ve basın açıklamasını yasakladı. Bu sürede işçiler Çubuklu Mahallesi’nde polis saldırısına maruz kalırken, işkence ile gözaltı da yapıldı. Bu işkenceler sonucu DGD-Sen Örgütlenme Uzmanı Kemal Yılmaz’ın kolu kırıldı.
İleri Hatırlatıyor
ÖZİLHAN’A ARALIKSIZ KORUMA
Beykoz Kaymakamlığı’nın aldığı 15 günlük gösteri, yürüyüş ve basın açıklaması yasağı dün itibarıyla sona erdi. Kaymakamlık bugün bu yasağı 15 gün daha uzattı. Direnişlerinin 100. gününde Çubuklu Mahallesi’nde eylem yapmak isteyen Migros depo işçileri, bir kez daha yasak gerekçesiyle polis saldırısına maruz kaldı. Saldırıda 14 işçi gözaltına alındı.
‘DEVLET BİZİ SADECE GÖZALTINA ALMAK İÇİN GÖRÜYOR’
İleri’ye konuşan DGD-Sen Genel Başkanı Murat Bostancı, Beykoz Kaymakamlığı’nın Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı hareket ettiğini söyledi. “İkinci defa 15 gün gösteri, yürüyüş, basın açıklaması yasak kararı neye göre, kime göre alıyor?” diye soran Bostancı, "100 gündür direnen Migros depo işçilerini devletin hiçbir kurumu görmüyor. Sadece İçişleri Bakanlığı görüyor, onlarda gözaltına almak için görüyor" dedi.
Siyasi parti başkanları ve konfederasyonların da kendilerine destek vermediğinden yakınan Bostancı, Tuncay Özilhan’ın “işçilerin tazminatına çöktüğünü” vurguladı.
Mühlet doldu, haklar ödenmedi: Kayı İnşaat işçileri direniş için yine İstanbul'a geliyor!
16 Nisan’da sona erecek 3 aylık mühletinin sonunda, konkordato süreci devam edecek ya da şirket iflasa gidecek. Bunun üzerine İnşaat-Sen’den konuya ilişkin yapılan açıklamada, direnişin yeniden İstanbul’a taşınacağı belirtildi.
14-04-2021 16:31

İleri Haber
Hakları ödenmediği için daha önce patronun ofisi önünde direnen Kayı İnşaat işçileri, şirketin ilan ettiği konkordatonun geçici 3 aylık mühletinde de haklarının ödenmemesi üzerine bir kez daha İstanbul’a geliyor. İnşaat Sen’den yapılan açıklamada, “Alacaklı bankaların ellerini ovuşturduğunu, şirket üzerindeki mülklerin satışını heyecanla beklediğini biliyoruz. Ya konkordato ya iflas: Bankalar geriye çekilecek, her koşulda önce işçilerin alacakları ödenecek” denildi.
Kayı İnşaat'ın Cezayir'deki Bechar Askeri Hastane, Cite Financiere, Oran Askeri Konaklama ve Ouargla Askeri Hastane şantiyelerinde çalışan işçilerin 2 yıllık maaşlarının ödenmediği ortaya çıkmıştı. Patron Coşkun Yılmaz’ın işçileri bir yıldır oyaladığı, işçilerin 28 Aralık 2019’da maaşlarını alamadıkları için Cezayir’de grev yaptığı, dava açtığı, yüzlerce kez patronlarla görüştüğü ancak buna rağmen verilen tek cevabın, “Bekleyin” olduğu ifade edilmişti.
İşçiler bunun üzerine İnşaat Emekçileri Sendikası (İnşaat-Sen) öncülüğünde Coşkun Yılmaz’ın ofisi önünde direnişe başlamış ve haklarının ödenmesini talep etmişti. İşçilerin direnişi üzerine şirket konkordato ilan etmek zorunda kalmıştı. Bu arada patron Coşkun Yılmaz'ın sermayesini Antep Şehir Hastanesi hisselerine yatırdığı ortaya çıkmıştı.
BAKANLIK SÖZ VERMİŞTİ
Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, Coşkun Yılmaz'ın Antep Şehir Hastanesi hisseleri üzerinden Kayı İnşaat işçilerinin hak edişlerini ödeyeceğini ve konuyu en üst düzeyde takip edeceklerinin sözünü vermişti.
MÜHLET BİTTİ, İŞÇİLERİN HAKLARI ÖDENMEDİ
Konkordato sürecinde beklenilen satışlar gerçekleşmeyince işçilerin hakları da ödenmedi. 16 Nisan’da sona erecek 3 aylık mühletinin sonunda, konkordato süreci devam edecek ya da şirket iflasa gidecek.
İŞÇİLER YİNE İSTANBUL’A GELİYOR
İnşaat-Sen’den konuya ilişkin yapılan açıklamada, direnişin yeniden İstanbul’a taşınacağı belirtildi. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
Kurtarılamayan şirketlerin sorumlusu işçiler değildir. Ancak bugüne kadar o şirketlerin tüm ticari faaliyetlerini izleyen devlet, işçi alacaklarının ödenmesinden sorumludur. Bu yüzden konkordato sürse de iflas da olsa işçi alacakları devletin garantisi altında olmalıdır.
Mücadelemizi bir adım daha ileriye taşımak için Kayı İnşaat işçileri yeniden İstanbul’a geliyor.
- 14 Nisan Çarşamba günü sendika ve işçilerden oluşan temsilci heyetimiz Ankara’da Dışişleri Bakanlığı ile somut bir yol haritasının oluşturulması için gerekli görüşmeleri gerçekleştirecek.
- 15 Nisan Perşembe günü 12.00’da Kadıköy Eminönü İskelesi önünde buluşarak “Bankalar geriye, öncelik işçilere” diyerek eylemde olacağız.
- 16 Nisan Cuma günü 12.30’da Kartal Anadolu Adliyesi önünde basın açıklaması gerçekleştireceğiz. Ardından saat 14.00’te 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülecek olan konkordato davasında tek haklı taraf olarak bulunacağız.
En başından beri dediğimiz gibi bu mücadele tüm işçilerin mücadelesidir. Kazandığımız her şey, tüm işçi sınıfı adına olacak. İnşaat-Sen olarak yürüttüğümüz bu örgütlü mücadelenin, işçilere dayatılan çözümsüz hukuk yollarını aşacağına inanıyoruz.
Biz omuz omuza bir yola çıktık. O koca yapıları sabırla inşa ettik. Şimdi mücadelemizi sabırla, umutla ve dirençle sürdürmeye devam edeceğiz.
Alacaklı bankaların ellerini ovuşturduğunu, şirket üzerindeki mülklerin satışını heyecanla beklediğini biliyoruz. Ya konkordato ya iflas: Bankalar geriye çekilecek, her koşulda önce işçilerin alacakları ödenecek.
Tuncay Özilhan'a aralıksız 'koruma', hak arayan işçilere aralıksız zulüm: 'Devlet bizi sadece gözaltına almak için görüyor'
Migros depo işçileri, patron Tuncay Özilhan'a özel çıkarılan koruma kararının uzatılması ile direnişlerinin 100. gününde bir kez daha gözaltına alındı. Kaymakamlık kararına tepki gösteren DGD-Sen Genel Başkanı Bostancı, devletin kendilerini sadece gözaltına almak için gördüğünü söyledi.
14-04-2021 14:41

Tugay Candan - @TugayCandann
Mail: tugaycandan@ilerihaber.org
Patron Tuncay Özilhan’ın villasının bulunduğu mahalleye özel çıkarılan eylem yasağının uzatıldığı gerekçesiyle direnişlerinin 100. gününde 14 Migros direnişçisi gözaltına alındı. DGD-Sen Genel Başkanı Murat Bostancı, "100 gündür direnen Migros depo işçilerini devletin hiçbir kurumu görmüyor. Sadece İçişleri Bakanlığı görüyor, onlarda gözaltına almak için görüyor" dedi.
İleri Hatırlatıyor
Kocaeli’nin Çayırova ilçesindeki Şekerpınar Migros deposunda çalışan işçiler yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgına karşı alınmayan önlemler, uzun çalışma saatleri, kötü işyeri koşulları, mobbing ve tacize karşı Depo, Liman, Tersane ve Deniz İşçileri Sendikası’nda (DGD-Sen) örgütlendi.
SENDİKALI İŞÇİLERE ÜCRETSİZ İZİN VE SÜRGÜN
Üye olan işçilerden 70’i ücretsiz izine çıkarılırken, 3 işçi ise İstanbul Esenyurt’ta bulunan depoya sürgün edildi. Sürgün edilen işçilerin Esenyurt’a gitmemesi üzerine önce işçilere ihtar çekildi, ardından 3 işçi de işten çıkarıldı.
İŞÇİLER 100 GÜNDÜR DİRENİŞTE: PATRONA ÖZEL KORUMA
Yaşananların ardından direnişe başlayan işçilerin mücadelesi 100 gündür sürüyor. İşçilerin, direnişi patron Tuncay Özilhan’ın Beykoz’da bulunan villası önüne taşıma kararıyla birlikte, Beykoz Kaymakamlığı da bir karar alarak Özilhan’ın evinin bulunduğu Çubuklu Mahallesi’nde 15 gün süreyle gösteri, yürüyüş ve basın açıklamasını yasakladı. Bu sürede işçiler Çubuklu Mahallesi’nde polis saldırısına maruz kalırken, işkence ile gözaltı da yapıldı. Bu işkenceler sonucu DGD-Sen Örgütlenme Uzmanı Kemal Yılmaz’ın kolu kırıldı.
İleri Hatırlatıyor
ÖZİLHAN’A ARALIKSIZ KORUMA
Beykoz Kaymakamlığı’nın aldığı 15 günlük gösteri, yürüyüş ve basın açıklaması yasağı dün itibarıyla sona erdi. Kaymakamlık bugün bu yasağı 15 gün daha uzattı. Direnişlerinin 100. gününde Çubuklu Mahallesi’nde eylem yapmak isteyen Migros depo işçileri, bir kez daha yasak gerekçesiyle polis saldırısına maruz kaldı. Saldırıda 14 işçi gözaltına alındı.
‘DEVLET BİZİ SADECE GÖZALTINA ALMAK İÇİN GÖRÜYOR’
İleri’ye konuşan DGD-Sen Genel Başkanı Murat Bostancı, Beykoz Kaymakamlığı’nın Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı hareket ettiğini söyledi. “İkinci defa 15 gün gösteri, yürüyüş, basın açıklaması yasak kararı neye göre, kime göre alıyor?” diye soran Bostancı, "100 gündür direnen Migros depo işçilerini devletin hiçbir kurumu görmüyor. Sadece İçişleri Bakanlığı görüyor, onlarda gözaltına almak için görüyor" dedi.
Siyasi parti başkanları ve konfederasyonların da kendilerine destek vermediğinden yakınan Bostancı, Tuncay Özilhan’ın “işçilerin tazminatına çöktüğünü” vurguladı.
Kod-29'la işten çıkartılan PTT emekçileri direnişin 107. gününde gözaltına alındı
SGK İstanbul İl Müdürlüğü önünde direnen PTT işçileri, polis saldırısı sonucu gözaltına alındı.
14-04-2021 13:28

İstanbul’da sendikal faaliyet yürüttükleri gerekçesiyle Kod-29'la işten çıkarılan PTT işçileri, SGK İstanbul İl Müdürlüğü önündeki direnişlerinin 107’nci gününde gözaltına alındı.
PTT’de sendikalı oldukları ve sendikal faaliyet yürüttükleri gerekçesiyle ''ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranış'' anlamına gelen Kod-29’la işten atılan taşeron işçiler, “Bak postacı direniyor” sloganıyla başlattıkları direnişe İstanbul ve İzmir’de devam ediyor.
Aralarında PTT-Sen’in başkan ve yöneticilerinin de olduğu taşeron işçiler, bugün direnişin 107’nci gününde SGK İstanbul İl Müdürlüğü önünde bir araya geldi. Eyleme, polisin saldırısı sonucu PTT Sen Genel Başkanı Halit Büyük başta olmak üzere toplam 8 işçi gözaltına alındı.
PTT-Sen'in sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, “SGK İstanbul İl Müdürlüğü önünde genel başkanımız, yöneticilerimiz ve dayanışma gösteren dostlarımız gözaltına alındı. Kod 29’a, sendikal baskılara, işten atmalara karşı direnmeye devam edeceğiz. Halkımızı dayanışmaya çağırıyoruz! Patronları sorgulamayan SGK, tek tuşla işleri Kod-29’dan isten atan SGK, tek tuşla da Kod-29’u kaldıracak. İşçilerin hakkını verecek başka yolu yok” ifadeleri kullanıldı.
GÖZALTINA ALINDIK!
— PTT-Sen (@pttsendika) April 14, 2021
SGK İstanbul İl Müdürlüğü önünde genel başkanımız, yöneticilerimiz ve dayanışma gösteren dostlarımız gözaltına alındı. Kod 29’a, sendikal baskılara, işten atmalara karşı direnmeye devam edeceğiz. Halkımızı dayanışmaya çağırıyoruz!#BakPostacıDireniyor pic.twitter.com/KbGojndMdn
Ziya Selçuk: 425 bin 430 öğretmen ve okul çalışanı aşı randevusuna dahil edildi
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Covid-19 aşı uygulaması randevusuna 425 bin 430 öğretmen ve okul çalışanının dahil edildiğini açıkladı.
14-04-2021 11:05

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, öğretmenler ve okul çalışanlarına ilişkin öncelikli yeni tip koronavirüs (Covid-19) aşı uygulaması randevusuna, şu ana kadar 425 bin 430 eğitim emekçisinin dahil edildiğini bildirdi.
Selçuk, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, öğretmenlerin ve okul çalışanları için öncelikli Covid-19 aşı uygulamasının devam ettiğini belirtti. İlkokul ve okul öncesi kurumlarda bulunan öğretmenler, psikolojik danışmanlar, okul yöneticileri ve okul çalışanlarının sistem tanımlamalarıyla birlikte aşı için randevu alabileceğini bildiren Selçuk, şunları kaydetti:
"Şu ana kadar 425 bin 430 çalışma arkadaşımız aşı randevusuna dahil edilmiştir. Sağlık Bakanlığı, aşı tedarik süreciyle bağlantılı olarak tüm öğretmenlerimiz, psikolojik danışmanlarımız, okul yöneticilerimiz ve okul çalışanlarımız için planlama yapmaktadır. Aşı planlaması doğrultusunda '@enabizsistemi' ve '@MHRS_182'den durumunuzu takip edip randevularınızı oluşturabilirsiniz."
— Ziya Selçuk (@ziyaselcuk) April 14, 2021
Bir sağlık emekçisi daha koronavirüs sebebiyle hayatını kaybetti
TTB, Diş Teknisyeni Yaşar Gürlek'in Covid-19 sebebiyle hayatını kaybettiğini duyurdu.
14-04-2021 07:30

Türk Tabipleri Birliği (TTB), yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle bir sağlık emekçisinin daha hayatını kaybettiğini duyurdu.
AKP iktidarının ''Hakkınız ödenmez'' dediği fakat salgınla mücadelede yalnız bıraktığı sağlık emekçileri hayatlarını kaybetmeye devam ediyor.
TTB'nin yaptığı sosyal medya paylaşımına göre, İstanbul Eyüpsultan İlçe Sağlık Müdürlüğü filyasyon ekibinde görev yapan Diş Teknisyeni Yaşar Gürlek koronavirüs sebebiyle yaşamını yitirdi.
#ÖfkeliyizÇünküÖlüyoruz
— TürkTabipleriBirliği (@ttborgtr) April 13, 2021
İstanbul Eyüpsultan İlçe Sağlık Müdürlüğü filyasyon ekibinde görev yapan Diş Teknisyeni Yaşar GÜRLEK'i COVID-19 nedeniyle kaybettik.
Ailesine ve tüm sağlık camiasına başsağlığı diliyoruz.#OyalamaDeğilYasa pic.twitter.com/o1zSdKo1LH
Soma Katliamı davası ertelendi: 'O tekmeyi yüreklerimize her gün attınız'
Soma maden faciasının davası Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde tekrar görülen duruşmasında dava 24 Mayıs'a ertelendi.
13-04-2021 20:03

İleri Haber
Manisa'nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014 tarihinde 301 madencinin hayatını kaybettiği maden faciasının davası bugün yeniden görüldü.
Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada 'olası kastla insan öldürme' suçundan ceza alan Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, yönetim kurulu üyesi Haluk Evinç ve mühendisler Efkan Kurt ile Adem Osmanoğlu, Yargıtay 12'nci Dairesi'nin ocak ayında verdiği karar doğrultusunda 'bilinçli taksirle ölüme ve yaralamaya neden olma' suçundan yeniden hakim karşısına çıktı.
Sanıklar duruşmaya SEGBİS ile katıldı.
DURUŞMA BAŞLADI
Soma Katliamı davası Yargıtay kararının okunmasıyla Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı.
Duruşmaya faciada hayatını kaybeden 301 madencinin aileleri katlırken, patron sanık Can Gürkan Çağlayan Adliyesi'nden SEGBİS ile bağlandı.
Mahkeme heyeti Can Gürkan'a beyanlarını sorması üzerine Av. Güray Dağ heyete usule dair beyanlarda bulunmak istediğini belirtti.
Dağ şunları söyledi:
"Sanıkların talebi olmadığı halde ara karar ile sanıkların ifadelerinin SEGBİS ve istinabe ile alınmasına karar verdiniz.
Türkiye tarihinin en büyük işçi katliamı olan ve iktidar tarafından müdahale edilen, eşi benzeri görülmeyen hukuksuzlukların olduğu bu davada, adil yargılanma hakkı kapsamında ailelerin önünde kararınızı tekrar değerlendirip kararınızdan rücu etmenizi talep ediyoruz."
'KATİLLER BURAYA GETİRİLSİN'
Av. Güray Dağ'ın beyanlarının ardından aileler, sanıkların mahkeme salonuna getirilmelerini talep etti.
Aileler, "Evet buraya gelsin, biz geliyorsak onlar da gelsin, katiller buraya getirilsin" dedi.
Mahkeme heyeti söz isteyen ailelere söz hakkı vermedi.
'BU OLAYA KARIŞAN HERKES BÜYÜK ACILAR YAŞIYOR'
Sanık Can Gürkan bozmaya karşı beyanda bulundu.
Gürkan'ın "Bu olaya karışan herkes büyük acılar yaşıyor farkındayım" demesi üzerine aileler "Neyin farkındasın?" diyerek tepki gösterdi.
Gürkan beraatini talep etmesinin ardından katılma taleplerine karşı itirazı olmadığını söyledi.
Sanık müdafii avukatı, "Biz hiçbir suç işlemediğimiz kanaatindeyiz, müvekkilimizin duruşmalardan vareste tutulmasını talep ederiz" ifadelerini kullandı.
'UTANMIYOR MUSUNUZ?'
Duruşmada söz alan Av. Berrin Demir sanıkların mahkeme salonuna getirilmemesine tepki gösterirken şu ifadeleri kullandı:
"Sayın başkan bu yargılama şeklinden utanmıyor muyuz? Dünya gündemindeki bir katliamda SEGBİSle ifade alınması, 301 madencinin canına sebep sanığın burada aileler ile yüzleştirilmemesi ve sizin buna izin vermenizden utanıyoruz. Bu ihsas-ı reydir."
'İŞÇİLERİN EKMEĞİNİ KAZANIRKEN ÖLMESİ SAYI HESABI OLARAK MI KALACAK?'
Av. Can Atalay söz aldı:
"Bütün meselemiz şudur; karşımızda bir Yargıtay kararı mı kağıt parçası mıdır? Bu bir paçavradır. Bu; paranın gücüne iman edenlerin, cemaatlerle iş tutanların kazandıklarını sandıkları bir paçavradır.
Bozma sonrası serbestiyet ilkesi gereğince biz sizin olası kast ile inceleme yapmanızı, gerekirse delil toplamanızı talep ediyoruz. Çünkü burada aleyhe bozma yasağı yok. Olası kastla ceza vermeniz gerekir. Bakın mümkün demiyoruz, gerekli diyoruz.
Öncesinde sanık müdafileri güneydoğudan gelen bir işçiye lafı getirmeye çalıştı. Sonra fetullahın cinlerine indiler, 15 temmuz anlattılar. Sonra karşı taraf Müge Anlı programının dökümünün celbini talep etti. Bu dosyada bu saçmalıklar yaşandı.
Biz orada keşif yaptık, heyet buna dair karar kurdu. Keşifte tüm noktalar kamera kaydına alındı. Biri dışında uzakta bir pet şişe bulundu ve o sıra elektrik kesildi. Mahkeme başkanı da buna bakmaya gerek yok dedi. Ankara'daki iş bitiriciler ise o heyeti gönderdiler.
Yargıtay C. Başsavcısı sayı hesabı diyor. Bu ülkede 5 10 işçi ölse idare ederiz diyor. Gezi'den sonra 301 işçinin ölmesi ile olası kast meselesi ortaya çıkmıştır diyor sanık müdafileri. Yargıtay da bu avukatlar da sayı hesabı yapıyorlar.
Bu ülkede işçilerin ekmeğini kazanırken ölmesi sayı hesabı olarak mı kalacak? Selçuk olsa anlatırdı, 'Burada katliam olacak bana izin ver ben havalandırma getireyim buraya' diyorlar. Patronlar ise buna para gidecek diye izin vermiyor.
Burası patlamaya hazır bomba gibiyken üretim 16.5 kat arttırılıyor. O ocağa inildi, bilirkişiler bize 'burada ne olduğu açıkça belli' dediler. Siz göremediniz ama bizler ve bilirkişiler gördü. Bizi ve kendinizi bu paçavra ile sınırlamayın.
Bırakın bu sorumluluğu 8 Ocak'ta 3 ay bekleyip itiraz eden Yargıtay C. Başsavcılığı taşısın. Bırakın bu kadar kapsamlı dosyayı 5 günde karara bağlayan 3 tane değişen üye taşısın.
Bu davada başından beri siyasi baskı vardır. Katliamdan sonra Alp Gürkan canlı yayında 'bu maden benim, ben sorumluyum' dedi. Yıllarca yargılamadan kaçırıldı.
Bugün ise talimat ile SEGBİS dayatılıyor. Ailelerin de dediği gibi Can Gürkan 301 insanın katilidir, bugün bu aileler o yüzden Can Gürkan nerde diye soruyor. SEGBİSe bu yüzden itraz ediyoruz. Tüm yaşananlarla, burada adil yargılanma yapıldığına inanmamızı beklemeyin."
'OLASI KASTTAN CEZA VERİLMEZSE HİÇBİR İŞÇİ KATLİAMI CEZALANDIRILAMAZ'
Av. Mürsel Ünder söz aldı:
"Hafızalarda nasıl kalacağınıza dair ağır bir yük altındasınız. Bu yargılama sermayenin baskısıyla yürüdü, devlet ve yargı sermayeye kol kanat gerdi, sermayenin hasar görmemesi için de elinden geleni yapmaya devam ediyor.
Can Gürkan, 'Eğer olası kasttan ceza verilirse madencilik yapacak kimse bulamazsınız' demişti. Eğer bu dosyada olası kasttan ceza verilmezse hiçbir işçi katliamı cezalandırılamaz."
'İŞ CİNAYETLERİ FITRAT, KADER DEĞİLDİR'
Av. Berrin Demir söz aldı:
"Katledilen 2 işçiyi tanıyorum. Doğduklarını, büyüdüklerini, evlendiklerini gördüm. Bu topraklarda zeytin, tütün ekilirdi bunları bitirdiler. Sonra da benim bu kardeşlerim yerin 7 kat altına girip çocuklarına hayat kazanmaya çalıştılar.
Bu arkadaşlarımız, katilleri 3 kuruş daha kazansın diye katledildi. Varolan heyetin değiştirilmesi, şahsınızın buraya başkan olarak tayini de tesadüfi değil.
Ben 34 yıldır iş cinayeti davasında emek veren bir avukatım Bu davanın gidişatı bana gösterdi ki bu ülkede olmayacak, imkanın varsa yapılmayacak şey yok.
Burada ilmek ilmek bir düzenek oluşturuldu, bununla mücadele etmeye devam edeceğiz. Böyle bir Yargıtay bozma düzeneği yok, daha önce buradaki hiç kimse böyle bir şey görmedi. Büyük bir oyunun içindeyiz.
İş cinayetleri fıtrat, kader değildir. İş cinayetleri yüzde 98 oranında engellenebilir şeylerdir. Bu madende bunlar yazıldı, çizildi, söylendi. Buralı olduğum için biliyorum, hiçbir tedbir alınmadı.
Buralarda bu travmadan dolayı akıl sağlığını yitirdi insanlar. Sakatlandı insanlar. Bu, para hırsı gözünü bürüyen katiller sakatladı bu insanları.
Mahkeme başkanı bize 'neden her duruşmaya 30 kişi gelyorsunuz bu dava siyasi bir dava değil' demişti. Bu alan siyasaldır, bizim mücadele alanımızdır.
Heyete soruyorum,siz şimdiye kadar bu şekilde bir katılan vekili ordusuyla karşılaştınız mı bir iş cinayeti dosyasında? Bu insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur Biz aklımız ve nefesimiz yettiği kadarıyla bu davaları yürütecek, mücadele edeceğiz."
'BURADA KATİLLER VAR'
Avukat beyanları tamamlanmasının ardından, duruşmaya katılanların beyanları dinleniyor.
Katledilen bir maden işçisinin babası şunları söyledi:
"Burada katiller var; arkasında da siyasi abileri, vahşi kapitalizm ve hukuk dedikleri şey var. Sanık avukatları, 'keser döner sap döner' demişti. Onlara hesabın da döneceğini söylüyorum."
'BEN YEDİ SENE ÖNCE ÇOCUĞUMLA TOPRAĞA GİRDİM'
Katledilen bir maden işçisinin annesi Elmas Kaya şunları kaydetti:
"Bütün avukatlarımız gereğini söyledi. Benim oğlumu niye öldürdüler demeyeceğim. Size başka şeyler soracağım.
Biz kitapları hep düz tarafından okuruz, öyle zaman oldu ki kitaplar ters tarafından okunuyor. Bizim avukatlarımız dövüldü, içeri atıldı. (Sanık vekillerini göstererek) Onların avukatları dedi ki 'onlar da çok basiretsizmiş, valizle para kazanıp kaçsalardı' dediler.
Yaratandan değil yönetenden korktukları için böyle. Bu taraftaki avukatlar çanta çanta para aldılar, bu taraftakilere dayak tutuklama düştü. 300 can değil 5000 can aldınız. Adalet arkanızda yazan yazıda kalmasın adalet cüzdanınızla değil vicdanınızla karar verin.
Ne kadar yüksekten görürünürseniz görünün, tamam biz alçaktayız ama şunu unutmayın, siz bunu korku için yaptınız. Nerde bizim evlatlarımız, ben yaşıyor muyum sanki? Ben yedi sene önce çocuğumla toprağın altına girdim. Size diyeceğim siz de yaşamadan ölmeyin."
'ADALET SAĞLANMADIĞI SÜRECE YANMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
Katledilen işçilerden birinin eşi:
"Benim eşim son 3 ay sürekli gazdan zehirlenip geliyordu. 'Kömürü elimize alamıyorduk, yanıyordu' diyordu. Başımıza bir iş gelecek diyordu. Amirlere söylediklerinde 'çantanızı alın gidin' dediler. Eşimin gözü açık gitti, gözleri kapanmıyordu.
Sizin adaletinize nasıl güvenelim, o arkanızdaki yazıyı kaldırın. Kendi adaletimizi kendimiz mi sağlayalım? Benim çocuklarım yedi yıldır babasız. Biz yanıyoruz, siz adaleti sağlamadığınız sürece yanmaya devam edeceğiz."
'O TEKMEYİ YÜREKLERİMİZE HER GÜN ATTINIZ'
Soma 301 Madenciler Sosyal Yardımlaşma Derneği, duruşma öncesi mahkeme salonu önünde açıklama yaptı.
Artı Gerçek'ten Yağmur Kaya'nın aktardığına göre, açıklamayı okuyan dernek başkanı İsmail Çolak şu ifadeleri kullandı:
“Tekmelediniz bizleri sonraysa kendinize seçim yatırımı yapmak için bir özür dilettirdiniz. Kuru bir özür müydü o tekmenin acısını bizim yüreğimizden sökecek olan? O tekmeyi her gün attınız yüreklerimize… Mahkeme salonlarında verdiğiniz kararlarla, HSK önüne evlatlarımızın toprağını götürürken bizlere biber gazı sıkarak tekmelediniz. Avukatlarımıza şiddet gösterilmesine göz yumarak, dava karar aşamasına gelmişken, hakimi değiştirerek tekmelediniz. 'İnfaz yasası' adı altında 6 gün biçtiğiniz cezayı bile çok görüp bu kararı bozdunuz. Çıkardınız evlatlarımızın katillerini…
'BU MÜCADELEYİ BÜYÜTMEYE DEVAM EDECEĞİZ'
2 yıl sonra tekrar mahkeme salonlarını doldurma nedenimiz ise kamu görevlilerince yargı yolunun yeniden açılmasıdır. Biz adalet arayışımıza tam 7 yıl önce başladık, katliamından sorumlu tüm sanıklar kamu görevlileri Hukukun üstünlüğü gözetilerek yargılanmalıdır. Adalet sadece sermaye sınıfına ya da nüfuz sahibi olan insanlara olmamalıdır” diyerek yeniden tüm kamuoyunu davaya sahip çıkmaya davet etti.
Soma'dan sonra yüzlerce işçi kaybettik, hepsinin ailesinin yanındaydık. Biz yaşatmak ve onları korumak için yola çıktıkça başka haberlerde yıkıldık. Ne olursa olsun mücadele etmeye ve bu mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz."
ARA KARAR
Mahkeme ara kararını açıkladı. Sanıkların duruşmaya getirilmesi talebinin reddine, Adem Ormanoğlu ve Efkan Kurt yönünden vareste tutulma taleplerinin kabulüne, Can Gürkan yönünden reddi ile bir sonraki duruşmada SEGBİS ile hazır edilmesine, mütalaaya karşı önümüzdeki celseye kadar taraflara ayrı ayrı süre verilmesine, Haluk Evinç'in acil durum sorumluluğunun bulunup bulunmadığı konusunda beyanlarının alınması için talimat yazılmasına ve duruşmanın 24 Mayıs 2021 Saat: 09.00'a ertelenmesine karar verildi.
NE OLMUŞTU?
Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde yıllarca süren dava 2018 yılında sonuçlanmıştı.
Davada 37 kişi beraat etmiş, 14 sanık da taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmaktan ceza almıştı.
Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan’a basit taksirden 15 yıl hapis cezası verilmişti.
Bilinçli taksirden yargılanan diğer sanıklar Genel Müdür Ramazan Doğru 22 yıl 6 ay, İşletme Müdürü Akın Çelik 18 yıl 9 ay, Yardımcısı İsmail Adalı 22 yıl 6 ay hapis cezası almıştı.
Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, 18 Nisan 2019’da tahliye edilmişti.