Pandeminin ekonomi-politiği ve patent...
28-01-2021 08:14

Nurettin Abacıoğlu
Bu makul ve insani bir istek, ihtiyaç ve ötesi…
Ne yapıp edilmeli ve bu zorunluluk mutlaka giderilmeli.
Ama nasıl? Veya yoksa bu iş biraz zor mu?
İkinci dert ise, ruhsat izni alarak üretilip, dağıtılmaya başlanan aşılara, ülkelerin ve halkların nasıl ulaşacağı; kefaret bedellerinin karşılanıp, karşılanamayacağı…
Bu fasıl ise, işin dram bölümü ve ne yazık ki karanlık yüzü…
Neden mi dersiniz? Haydi, hep beraber biraz akıl yürütelim…
Birincisi şudur: Bir doz aşı, eşittir belli bir yekûn dolar.
İLGİLİ HABERLER
Faturasını ödeyemeyen 3,2 milyon abonenin elektrik ve gazı kesildi
Türkiye'de yurttaşlar, koronavirüs salgını ve ekonomik kriz nedeniyle temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz duruma düşerken, toplam 3 milyon 200 bin abonenin elektrik ve doğalgazı kesildi.
10-12-2020 10:58

Türkiye'de yurttaşlar, yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınıyla daha fazla derinleşen ekonomik kriz koşulları altında geçim derdi mücadelesi vermeye devam ediyor.
Öyle ki milyonlarca işçinin günlük 39 liraya mahkum edildiği Türkiye'de, yılın ilk 9 ayında 2,6 milyon elektrik, 600 bin doğalgaz abonesi, faturalarını zamanında ödeyemedi. Toplam 3 milyon 200 bin abonenin elektrik ve doğalgazı kesildi.
Sözcü gazetesinden Ali Ekber Ertürk'ün haberine göre, CHP Bursa Milletvekili Erkan Aydın'ın soru önergesini yanıtlayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, 2020'nin Ocak-Eylül aylarında gönderilen 269 milyon 203 bin 49 elektrik faturasından, yüzde 0,95'inin (yaklaşık 2.6 milyon); 128 milyon 809 bin 427 doğalgaz faturasından da yüzde 0,46'sının (yaklaşık 600 bin) zamanında ödenmediğini ve bu abonelere 'geçici kesinti' uygulandığını açıkladı.
Dönmez, “Mevzuat kapsamında yükümlülüklerini yerine getiren bütün abonelere tekrar elektrik ve doğalgaz arzı sağlanmıştır” dedi. Önergesine verilen yanıtı değerlendiren CHP'li Erkan Aydın, Türkiye genelinde elektrik ve doğalgaz faturalarının ödenemeyerek kesilmesinin ekonominin geldiği geldiği noktayı gözler önüne serdiğine dikkat çekti.
İleri Hatırlatıyor
HDP düğümü
27-02-2021 00:43

Metin Çulhaoğlu
“Türkiye’nin bir numaralı sorunu Kürt sorunudur” sözü bundan 15-20 yıl kadar önce çok sık söylenirdi. Böyle düşünenler kuşkusuz bugün de vardır. Gelgelelim, sorunun oturduğu bağlam son dönemde epey değişmiştir ve bugün aynısını söylemek o kadar inandırıcı olmayacaktır.
Sorun ne çözülmüş ne de önemini yitirmiştir. Ancak, “bağlam” dedik ya, orası epey farklılaşmıştır. “Bir numaralı sorun” tespiti, bu sorunu çözen Türkiye’nin “uçuşa geçmesi” ya da Avrupa Birliği yolunun bu sorunun çözümüyle açılması veya aynı sorunun çözülmesinin Türkiye’yi (“İslam bayrağı altında”) bölgesel süper güç yapması gibi bağlamlarda anlamlandırılırken bugün bunlar eski inandırıcılığını yitirmiş görünmektedir.
Yazının devamı için tıklayınız
Aykırı kalalım
26-02-2021 01:47

Akın Olgun
İYİ Partinin en büyük özelliği, hem muhalefete, hem iktidara ortak olmasıdır. Her ikisini de idare etmeyi başarabilmesi hiç zor olmuyor. Olmuyor, çünkü her ikisinin de ortasında konumlanabilmesini sağlayan şey, tam da siyasetsizliğin kendisidir ve İYİ Parti, bu siyasetsizliğin ortasında varlığını bir kilit olarak konumlandırarak, her iki tarafın da ekmeğini yiyor.
Yazının devamı için tıklayınız
Komünistlerin Manifesti ne anlatır?
26-02-2021 01:38

Güray Öz
Ne var ki bu Manifest’te? Ne anlatıyor bu iki yüzyıla yakın bir süredir insanlığın belleğinde yer etmiş, etkisini kuşaktan kuşağa sürdüren 25-30 sayfalık kitapçık. Bu tuhaf sorulara kurunun kurusu yanıt genellikle şöyle olur: Komünistler Birliği adlı gizli çalışan uluslararası partinin Karl Marx - Friedrich Engels’in kaleme aldıkları programıdır. Komünistleri ve amaçlarını anlatır. Tüm ülkelerin işçilerini bir olmaya birlik olmaya davet eder; şu sav söz de dillere pelesenk olmuştur: “Proleterlerin zincirlerinden başka kaybedecekleri bir şey yoktur, kazanacakları bir dünya vardır.” “Bütün ülkelerin işçileri birleşin” diye biter bu kitapçık.
Yazının devamı için tıklayınız
Ay’a seyahat!
26-02-2021 01:33

Cüneyt Göksu
Bu iki kelimeyi yan yana duyduğum her zaman aklıma öncelikle Jules Verne’in ölümsüz eseri gelir. Uzaya seyahat ya da Ay’a yolculuk etme hayalini bence en iyi anlatan romandır. Yaşamını 1828-1905 yılları arasında sürdüren Jules Verne, bu romanını, 1865’de kaleme almış. Dünya’nın Merkezine Yolculuk, Denizler Altında 20.000 Fersah gibi öteki kitaplarından da anlaşılacağı üzere, zaten zamanının ötesinde bir hayal gücüne sahip olduğu çok açık; öyle ki, onun hayallerinin çoğu yüz yıllar sonra, ancak günümüzde gerçekleşmiş durumda.
Yazının devamı için tıklayınız
Duymak ya da duymamak…
25-02-2021 09:36

Nurettin Abacıoğlu
W. Shakespeare'e atfedilen bir özlü söz var: “Hiç kimse, duymak istemeyen biri kadar sağır olamaz.”
Bu tümcenin pek çok çeşidi, sürümü de var.
Bir rastladığım biçimi, Fuzuli’ye atfedilmiş. Hemen şerh düşeyim, bir kanıtı varsa da ben bulamadım. Ama hadi onun olsun. Fuzuli diyormuş ki, "Görmek istemeyen göze ne göstereyim; duymak istemeyen kulağa ne söyleyeyim".
***
‘El parasıyla’ nereye kadar?
24-02-2021 00:38

Mustafa Özer
Giriş düzeyinde iktisat derslerinde para konusu, paranın ne olduğunu tanımlamak ve paranın günümüze kadar geçirdiği evreleri anlatan bir ‘tarih dersi’ ile başlar. Nasıl başlamasın ki? Sayın Ege Cansen’e sorsanız, para “Kalu Bela” dan bu yana insanların ekonomi denince aklına gelen ilk şeydir. Oysa iktisatçılarla, sıradan yurttaşlar çoğu zaman parayı farklı anlamda kullanırlar. Sıklıkla birçok kişinin gelir, servet ve kredi yerine, parayı yanlış bir biçimde kullandıklarına tanık oluruz. Örneğin, geçen yıl ne kadar para kazandınız diye sorarlar. Paramın büyük bir kısmını gayrimenkule yatırdım diye övünürler! Ya da bankalardan kredi almakta zorlandıkları zaman, bankadan para almak ne zormuş diye serzenişte bulunurlar.
Yazının devamı için tıklayınız