Özgür Özel: Akşener'in partisi CHP'nin değil, AKP ile MHP'nin endişe edeceği bir durum

Özgür Özel: Akşener'in partisi CHP'nin değil, AKP ile MHP'nin endişe edeceği bir durum

CHP Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Özgür Özel, Meral Akşener liderliğindeki oluşuma ilişkin değerlendirmesinde, milliyetçi-muhafazakar tabana hitap eden ve referandumda tavrını ‘hayır’dan yana koymuş bu oluşumun bir parti haline gelerek güçlenmesinin, CHP açısından değil,  AKP ile MHP açısından endişe edilecek bir durum olduğunu belirtti.

MHP’den ihraç edilen Meral Akşener, Ümit Özdağ ve Koray Aydın’ın öncülüğünde kurulacak yeni partinin muhtemel siyasi etkilerine ilişkin hazırladığımız dosya kapsamında CHP Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Özgür Özel ile konuştuk.

Akşener ve ekibinin referandumdaki ‘hayır’ cephesinin önemli bir bileşeni olduğunu belirten Özel, bu girişiminin ‘evet’ tabanına yönelik güçlü bir alternatif olarak ortaya çıkmasının rejim tartışmaları açısından önemli olduğu vurguladı. Özel, Akşener liderliğindeki partiye ilişkin CHP’nin herhangi bir endişesi olmadığını vurgulayarak, AKP ve MHP tabanına hitap eden ancak tavrını ‘hayır’dan yana koymuş bir yapının güçlenmesinin ‘evet’ cephesinin endişeleneceği bir durum olduğunu söyledi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener liderliğindeki oluşum için “bir siyasi boşluk doldurulmak isteniyor” yorumunda bulunmuştu. Bu değerlendirmeden hareket edersek, yeni oluşum, AKP ve MHP’yi zorlayarak sağ siyasette var olduğu belirtilen bu boşluğu doldurabilir mi?

Meral Akşener meselesine şöyle bakıyorum. Tabii siyasette bir boşluk varsa ve orası uygun bir şekilde doldurulursa bir karşılık alınır, yoksa siyasi girişimler başarılı olmaz. Ama önemli olan şu; bugün Türkiye’nin rejiminin değiştirilmesi oylandı. 16 Nisan günü ‘evet’çiler karşılarında düşündüklerinden daha güçlü bir ‘hayır’ birlikteliği gördüler. Ve iki taraf neredeyse eşit oy aldı. Kimin daha fazla aldığını bilmiyoruz çünkü mühürsüz oyların kabul edilmesiyle seçim sonuçlarına şaibe karıştı. Ama iki tarafın da birbirine çok yakın oy aldığını biliyoruz. Bu bir siyasi denge noktası…

“’HAYIR’CILAR TEZLERİNİN ARKASINDAYSA BİR SONRAKİ SEÇİM REFERANDUM NİTELİĞİNDE OLACAKTIR”

Birinin tek adamlık hayalleri, anayasanın ihlal edilmesiyle fiilen şu an hayata geçirilmiş olsa da bütünlemeye kaldı. Onun da günü yapılacak ilk genel seçimler. Yapılacak ilk genel seçimler referandum niteliğinde olacaktır. Eğer biz samimiysek, eğer ‘hayır’cılar kendi tezlerinin arkasında duruyorsa, biz “bu yetkiler bizim liderimize, bizim adayımıza verilse de kabul etmiyoruz, biz parlamenter demokrasiyi, kuvvetler ayrılığını ve hukukun üstünlüğünü savunuyoruz” diyorsak, öyle olmalı. Gelecek seçimlerde, “aman benim adayım kazansın da ben yöneteyim” tavrını değil, parlamenter demokrasiye dönüşü, demokrasinin, kişisel hak ve özgürlüklerin yeniden inşasını, kuvvetler ayrılığının yeniden inşasını savunmalıyız.

“HER 5 MHP’LİDEN 4 TANESİNİN BİRLİKTE HAREKET ETTİĞİ BİR YAPIDAN BAHSEDİYORUZ”

Referandumda ‘hayır’ın önemli bileşenlerinden bir tanesi; daha önce başkanlık karşıtı çok sayıda açıklamasına rağmen nasıl tutum değiştirdiği ve ne zaman değiştirdiği çok şüpheli olan MHP’nin yöneticilerinin tavrından kendi tavrını bağımsızlaştıran MHP tabanının, Meral Akşener liderliğindeki bir grup siyasetçiyle birlikte hareket ederek ‘hayır’ cephesinde yer almalarıydı. Bugün gelinen noktada Meral Akşener hareketi, hem AKP hem MHP açısından, siyaset yaptıkları taban üzerinden okunduğunda önemli bir siyasi rakiptir. Ama biz meseleye daha çok ‘evet’, ‘hayır’ çizgisinden bakıyoruz. Çünkü özellikle batıdaki MHP tabanının ve Türkiye genelindeki MHP tabanının da önemli bir kesiminin, Türkiye’deki her 5 MHP’liden 4 tanesinin birlikte hareket ettiği ve ‘hayır’ cephesinde yer alan bir yapıdan bahsediyoruz.

“MİLLİYETÇİ-MUHAFAZAKAR CEPHEDE BİR AYRIŞMA OLACAKSA, BU KOL ‘HAYIR’DAN YANA OLSUN”

Bu ‘hayır’ açısından ve Tayyip Erdoğan’ın bütünlemeye kaldığı tek adam rejiminin hayata geçirilmesi açısından kritik olan gelecekte yapılacak “referandum” açısından önemli. O yüzden eğer milliyetçi-muhafazakar cephede bir ayrışma olacak, yeni bir oluşum çıkacaksa, uzayan kol ‘hayır’dan yana olsun, meseleye böyle bakarız.

“’EVET’ÇİLERE HİTAP EDEN ‘HAYIR’CI YAPILANMANIN GÜÇLENMESİ REJİM TARTIŞMALARI AÇISINDAN ÖNEMLİ”

Bizim kendi siyasi pozisyonumuz açısından yakın durmadığımız bir yapılanmadır. Ancak bugün başkanlık sistemi özelinde bakıldığında benzer düşündüğümüz, birlikte hareket ettiğimiz bir yapının, ‘evet’ bloku içindeki o tabana yönelik güçlü bir alternatif olarak ‘hayır’ı savunan bir yapının ortaya çıkması rejim tartışmaları açısından önemlidir.

Meral Akşener liderliğinde kurulacak partinin CHP’ye de rakip olabileceği, CHP tabanına da hitap edebileceği yönünde değerlendirmeler var. Ancak siz ‘hayır’ cephesine vurgu yaptınız. 2019’daki seçimlerde bir ittifak, bir ortaklık düşünülüyor mu?

Meral Akşener meselesine siyasi partiler ve onların rekabetleri açısından baktığımızda, Cumhuriyet Halk Partisi’nin endişeleneceği bir durum yok.  Esas endişelenmesi gereken milliyetçi-muhafazakar tabana yönelik faaliyet gösteren AKP ve MHP. İşte rejimi değiştirmeye yönelik ciddi bir hamle yaptılar ama kıl payıyla geçti. Ama yapılacak ilk seçimde bunların başkan seçtirip seçtiremeyeceği ciddi bir tartışma konusu ve Türkiye’de rejimin geleceği açısından da demokrasi açısından da çok önemli.

“AKP-MHP TABANINA HİTAP EDEN ‘HAYIR’CI YAPININ GÜÇLENMESİ ‘EVET’ CEPHESİNİN ENDİŞELENECEĞİ BİR DURUM”

Bu iki partiyle aynı düzlemdeki seçmene hitap eden ancak net olarak tavrını parlamenter rejimden yana, ‘hayır’dan yana koymuş bir yapının güçlenmesi, ‘evet’ cephesinin endişelenmesi gereken bir durum. Ben bunu tespit ediyorum.

“BİR İTTİFAK ARAYIŞI YOK”

Bir ittifak arayışı yok. Sonuçta ittifak arayışları yerine herkesin kendi tabanına kendi pozisyonunu doğru anlatması en geniş ‘hayır’ cephesini oluşturmuştu. Yine aynısı yapılacak. Farklılıklarımızı konuşarak ayrı düşmek yerine herkesin kendi kitlesine rejimle ilgili, demokrasiyle ilgili meseleyi doğru aktarması, esas mesele budur.