Örtmeden ısıtan bir battaniye mümkün: Babamın Battaniyesi

Örtmeden ısıtan bir battaniye mümkün: Babamın Battaniyesi

Zihinsel ve fiziksel yükün kadın ve erkek tarafından paylaşıldığını varsaydığımız, sezdiğimiz bir hikaye evrenine davet ediyor bizi tam bu noktada Sara Şahinkanat. “Babamın Battaniyesi”, toplumsal cinsiyet rolleri bağlamındaki kabullerimizi sorgulatan gücüyle bana ve kitabı birlikte okuduğumuz öğrencilerime çok iyi geldi. Hem büyülü bir yolculuk hem de bu büyünün her eve yayılmasını istediğim bir gerçeklikti karşılaştığım.

Evrim Sayın

Annelerin bitmeyen koşturmacaları içindedir  çocuklarıyla “oyun da oynamak”. Oyuna katılmak gönüllü bir mesele olsa da anneler için hal pek böyle değildir toplumsal cinsiyet rolleri ekseninde. Roller öylesine sinsice dağıtılmıştır ki kadının günlük rutininde payına düşen onca yükün arasına çocuğuyla oyun oynamak eyleminin de eklenmesi ve bu eylemin yük kapsamına dahil edilmesi kadın için olağan ve erkek için yargılamaya kapalı bir yerdedir. Olağan kabul edemeyeceğimiz şey; aile olmaya karar veren iki kişiden birinin (heteroseksüel ilişkilerde babanın) bir süre sonra bu karardan azadeymiş gibi eve ve içindekilere dair (canlı-cansız) her şeyin sorumluluğundan usulca vazgeçmesidir. Usulca diye özellikle belirtmek istedim çünkü “Ben yardım ediyorum.” cümlesini sıkça kurup kendini pürübak ilan eden birçok erkeğin varlığından haberdarız. Lakin “yardım” kavramının anlam alanı oldukça genişken ve bu birçok tartışmayı beraberinde getirirken baba kişisi kendini kandırmaktan bir adım öteye gidemez. Anneyi kandıramamaktır çünkü çamaşırların makineden çıkarılması gereken vakti hesaplayan da işten geldikten sonra ne yemek yapacağını düşünen de yemekten sonra masayı nasıl toplarsa daha hızlı olur diye iç geçiren de sabahları işe gitmeden önce saat kaçta kalkarsa çocuklara hazırlayacağı kahvaltıyı yetiştirebilir diye endişelenen de biten tuvalet kağıdının rulosunu çöpe atıp yenisini tuvaletteki yerine asmak için dolabı karıştıran da annedir. Anneye “Yardıma ihtiyacın var mı?” diye sorulur, “İş bölümlerimizi bir konuşalım.” denmez. Yardım palavrasını atan erkeklere karşı net olmak, bunun bir iyilik ibaresi olmadığının kavratılması önemlidir özetle.

Zihinsel ve fiziksel yükün kadın ve erkek tarafından paylaşıldığını varsaydığımız, sezdiğimiz bir hikaye evrenine davet ediyor bizi tam bu noktada Sara Şahinkanat. “Babamın Battaniyesi”, toplumsal cinsiyet rolleri bağlamındaki kabullerimizi sorgulatan gücüyle bana ve kitabı birlikte okuduğumuz öğrencilerime çok iyi geldi. Hem büyülü bir yolculuk hem de bu büyünün her eve yayılmasını istediğim bir gerçeklikti karşılaştığım. Kırmızı bir battaniyeyi sırtlanan baba, ardında bıraktığı çocukluk çağının hayallerini bir yetişkin olarak dürtüyor ve tüm samimiyetiyle çocuklarıyla birlikte olduğu o anda kalmayı becererek kahkahalara boğuldukları bir eğlencenin mimarı oluveriyor. İşlevini herkesin bildiği, herkesin kabul ettiği bir battaniye değil bu. Soğukta ısıtmaktan daha önemli ne gibi bir işlevi olabilir ki bir battaniyenin? Hepsi çocukların gülüşlerinde saklı. Annelerin işten geldikten sonra gönüllerince ve hak ettikleri gibi dinlendikleri bir sırada istisnasız her evde kırmızı bir battaniyenin canlanıvermesine olan inancım ve umudumla…  

KÜNYE: Babamın Battaniyesi, Sara Şahinkanat, Res. Ayşe İnan, Yapı Kredi Yayınları, 2020, 40 Sayfa.   

 

DAHA FAZLA