Onurcan Ülker yazdı | Koronavirüs, dünyada hortlayan 'öteki', Çin’de hatırlanan soru

Onurcan Ülker yazdı | Koronavirüs, dünyada hortlayan 'öteki', Çin’de hatırlanan soru

"Her ne kadar bu yeni tür koronavirüsün geride kalan 50 yılda ortaya çıkan ebola, kuş gribi, SARS, H1N1 gibi hayvandan insana bulaşan diğer virüs salgınlarına kıyasla çok daha düşük bir ölüm oranına sahip olduğu açıklansa da, yarattığı panik yakın dönemdeki diğer örnekleri fersah fersah geride bıraktı..."

Onurcan Ülker

Dünya, 2020 yılının başından beri Çin kaynaklı koronavirüs salgınıyla çalkalanıyor. Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ); hızla yayılan salgını geçtiğimiz hafta -kimilerine göre bir hayli gecikmeli de olsa- küresel sağlık tehdidi ilân etti. Pek çok ülke, Çin’de yaşayan vatandaşlarını tahliye etmenin yanı sıra seyahat engeli ve geçici sınır kapatma gibi sıkı önlemlerle hastalığın daha fazla yayılmasını engellemeye çalışıyor. Çin kaynakları, 5 Şubat itibarıyla kesinleşmiş vaka sayısının, yarıdan fazlası Wuhan kentinin bulunduğu Hubei eyaletinde olmak üzere 24.500’ü bulduğunu, koronavirüs kaynaklı ölüm sayısının ise 500’e yaklaştığını bildiriyordu.(1)

Her ne kadar bu yeni tür koronavirüsün geride kalan 50 yılda ortaya çıkan ebola, kuş gribi, SARS, H1N1 gibi hayvandan insana bulaşan diğer virüs salgınlarına kıyasla çok daha düşük bir ölüm oranına sahip olduğu açıklansa da(2), yarattığı panik yakın dönemdeki diğer örnekleri fersah fersah geride bıraktı. Bu durumun bir ölçüde virüsün yayılma hızından kaynaklandığı söylenebilir. Nitekim Wuhan virüsünün kesinleşen vaka sayısı, 2003’te patlak veren SARS salgınınınkini daha Ocak ayı sonunda aşmış bulunuyordu. Bunun yanı sıra hastalığın, sağlık hizmetlerinin son derece yetersiz olduğu bölgelere (örneğin, Çin’le sıkı ticari ilişkileri bulunan Afrika kıtasına) yayılarak insani bir krize yol açma riski de DSÖ’yü teyakkuza geçirmiş durumda.

Salgınının kökenine ilişkin bilimsel bir değerlendirme, yazarın bilgi birikimini de, bu yazının kapsamını da fazlasıyla aşıyor. Öte yandan konuya ilişkin çalışma yürüten bilim insanlarının, hastalıkla ilgili etraflı bir değerlendirme yapmak için hâlâ çok erken olduğuna dikkat çekmelerine karşın(3), kamuoyunda muazzam bir bilgi kirliliği olduğu da su götürmez bir gerçek. Bu durumun, bir ölçüde, ilk bulgulara göre salgının çok sayıda yaban hayvanının sağlıksız koşullarda bir arada bulunduğu bir canlı hayvan pazarından yayılmış olabileceğinin açıklanmasıyla ilgili olduğu söylenebilir. Nihayetinde, bütün bu dramatik gelişmelerin merkezinde, henüz “açık, liberal, çağdaş ve özgür” bir toplum olma vasıflarına erişememiş, “despotik” ve “egzotik” bir “öteki”nin bulunması, satıcısı kadar alıcısı da bol olan “Sinolojik-Oryantalist” anlatıya, üzerinde boy verebileceği bereketli bir zemin sunuyor(4) Gerek anaakım medyanın gerekse çok sayıda sosyal medya kullanıcısının, yabani hayvan eti tüketiminin salgını nasıl tetiklemiş olabileceği gibi karmaşık ve uzmanlık gerektiren meselelere kafa yormak yerine, stereotipleştirilmiş Çinliye mâl edilen yeme-içme alışkanlıklarını (özellikle de köpek eti tüketimini) ‘ahlâki’ açıdan sorgulamaya girişmesi, bunu yaparken de sık sık açık veya örtük ırkçı suçlamalara başvurması, bu açıdan ilgi çekici bir örnek. Öte yandan sahip olduğu çok-partili liberal seçim sistemi, dünyaca ünlü pop kültürü ve Soğuk Savaş döneminden beri ‘hür dünya’nın bir parçası olması sebebiyle ‘içimizden biri’ kabul edilen Güney Kore’de, yılda yaklaşık bir milyon köpek tüketilmesi ve halkın ezici çoğunluğunun köpek etinin yasaklanmasını desteklememesi(5), öyle pek de fazla gündeme getirilmiyor. Kaldı ki tartışılan konunun güncel salgınla ilgisi olup olmaması bir yana, mesele sağlık düzleminden ‘ahlâk’ düzlemine taşındığında, niçin bazı hayvanları eti için öldürmenin daha ‘kabul edilebilir’, diğerlerini aynı gerekçeyle öldürmenin ise daha ‘iğrenç’ olduğunu tutarlı bir şekilde açıklayabilen de yok. Oysa, örneğin Çinli genç kuşak internet kullanıcıları, tam da kamu sağlığı açısından yarattığı tehdide işaret ederek, salgın başladığından beri sağlıksız yaban hayvanı tüketimine karşı güçlü bir sosyal medya kampanyası yürütüyor.

Özel olarak Türkiye’de ise, hastalığın, milliyetçi-muhafazakâr söylemin ‘tarihsel düşman’ olarak kodlayageldiği Çin’de patlak vermesinden dolayı ipin ucunun iyice kaçtığı söylenebilir. Salgını Çinlilerin “Allah’ın helal kıldığı yaşta evliliği” tecavüz sayarak “gayretullaha dokunmasıyla”, olmadı bir tarikat şeyhinin bedduasıyla açıklayan ya da “köpek yiyen Kızıl Çin, köpek soyun kurusun” naraları ile kutlayan sapkın yaklaşımlar, sosyal medya hurafelerinden beslenen memleketteki egemen düşünsel iklimin ne gibi patolojik durumlara yol açabileceği konusunda ilginç ama ürkütücü enstantaneler sunuyor. Yine de işin henüz koronavirüse haddini bildirmek için sokakta sopayla Doğu Asyalı turist kovalama boyutuna ulaşmamış olması, bir ölçüde teselli edici sayılabilir.

Koronavirüs salgınının yarattığı haklı korku ve dünya çapında hortlattığı Çin/Çinli önyargısı bir yana, Çin dışında tanı konan kişi sayısı şimdilik sadece 200 civarında. Çin basınının da öne çıkardığı üzere, DSÖ Genel Sekreteri Tedros Adhanom dâhil(6) çok sayıda uzman, Çin yönetimi ve harekete geçirdiği sağlık çalışanları, güvenlik görevlileri, işçiler ve gönüllülerin şu ana dek kriz yönetimi konusunda başarılı sayılabilecek bir sınav verdiklerini ifade ediyor. Ülkenin devasa ölçeği, büyük nüfusu ve salgının, tam da bütün bir yıl zor koşullarda çalışan yüz milyonlarca göçmen işçinin memleketine gideceği Bahar Bayramı (Çin Yeni Yılı) arifesinde patlak verdiği düşünülürse, şehir giriş-çıkışlarını kapatma ve milyonlarca insanın yaşadığı kentlerde bölgesel karantina gibi radikal önlemleri kararlılıkla uygulamanın ne denli zor olduğunu, hangi tepkilere yol açabileceğini ve nasıl güçlü bir örgütlenme becerisi ve disiplin gerektirdiğini az çok tahmin etmek mümkün. Sadece yaklaşık bir hafta içinde 1000 yatak kapasiteli ve tam teşekkülü bir koronavirüs hastanesi inşa edilebilmesi bile, başlı başına büyük bir iş. ÇKP yönetimine mesafeli bazı Batılı kaynaklar ise, acil durum karşısında verilen bu hızlı refleksi peşinen inkâr etmek yerine, Çin'in bütün kaynaklarını "tepeden inme" yöntemlerle seferber etme serbestliğine sahip "otoriter bir ülke" olmasına yoruyor.(7)

Bununla birlikte Çin sosyal medyasını takip edenlerin, genel olarak ülkede devlet destekli bir ‘millî birlik ve beraberlik’ rüzgârı estiğini sezebilmekle birlikte, yer yer çatlak seslerle de karşılaşması olası. Çin’de, yurttaşların, yaşanan toplumsal sorunlarda merkezî hükümete pek bulaşmadan yerel yönetimleri kıyasıya eleştirmeleri bir gelenek hâlini almış durumda ve salgın söz konusu olduğunda da bu geleneğin bozulmadığı göze çarpıyor. Bu durum, sular biraz durulduktan sonra, halkın süreci iyi yönetemediğinden yakındığı bazı Parti örgütlerinde ve yerel yönetimlerde, insanların öfkesini biraz olsun dindirecek yeni görevlendirmeler yapılacağının habercisi olabilir. Nitekim resmî kaynaklar, daha şimdiden Hubei eyaletine bağlı Huanggang kentinde üst düzey yetkililer de dahil 337 Parti üye ve kadrosunun salgının önlenmesi ve denetimi konusunda görevlerini yerine getiremedikleri tespit edilerek disiplin cezasına çarptırıldıklarını; Hebei, Jiangxi, Guangxi ve Guizhou gibi eyaletlerde de benzer soruşturmaların yürütüldüğünü duyurdu.(8) ‘Merkeze fazla sataşma, yerelde tavizi kap...’ Bugünkü Çin’de işler, biraz böyle yürüyor. Bunun dışında, özellikle okumuş-yazmış kesimin ve birinci derece mağdurların kıyasıya eleştirdikleri bir başka konu da, resmî açıklama ve bilgilerin sınırlılığı ve yetersizliği. Yetkililerin halkı yeterince bilgilendirmediği noktada kaçınılmaz olarak sosyal medya hurafeleri ortaya saçılıyor; hâl böyle olunca da, halkı galeyana getirmek için yanıltıcı bilgiler yayanlara karşı polisiye tedbirler devreye giriyor. Peki, samimi eleştirilerini ve resmî kaynaklara yansımayan güncel gelişmeleri sosyal medya üzerinden halkla paylaşan sorumluluk sahibi yurttaşlarla gerçekten suç teşkil eden söylentileri çıkaran kötü niyetli provokatörleri kim, nasıl, hangi kıstasa göre ayırt edecek? Dananın kuyruğu, tıpkı Türkiye’de olduğu gibi, işte tam da burada kopuyor... Her şeye rağmen salgınla beraber harekete geçen esas toplumsal fay hattı, henüz tam olarak kırılmış değil. Zaten Ticaret Savaşı’nın getirdiği güçlüklerle boğuşan pek çok küçük ve orta boy işletmede salgın yüzünden faaliyetlerin durmasıyla beraber özellikle üretim ve hizmet sektörlerinin ciddi bir darboğaza girmesi beklenirken, Mart ve Nisan aylarıyla birlikte çok sayıda göçmen işçinin kitlesel işten çıkarmalarla karşı karşıya kalabileceği dile getiriliyor.(9) Genç kuşak göçmen işçiler arasında örgütlenme ve mücadele eğiliminin gittikçe güçlendiği göz önünde bulundurulursa(10), salgının, Çin’in gelişen yeni işçi sınıfı hareketi açısından orta vadede bir sıçramayı tetiklemesi beklenebilir.

Öte yandan salgınla birlikte, özellikle bazı sol ya da ‘Yeni-Maoist’ olarak bilinen kaynaklarda, bizim de aşina olduğumuz eski bir soru, ‘Özel, güzel midir?’ sorusu, yeniden gündeme gelmiş durumda. Tartışmanın fitilini ateşleyen, Pekin’deki en prestijli özel sağlık kuruluşlarından biri olan, sadece hasta kayıt ücretleri bile binlerce RMB’yi bulan Hemujia Hastanesi’ndeki yüksek ateş biriminin, tam da salgın ülkeyi kasıp kavururken “yenileme çalışmaları” bahanesiyle hizmete ara vermesi oldu. “Mingde Xiansheng 3” imzasıyla yayımlanan ve kısa süre içinde binlerce kişiye ulaşan bir yazıda, bu örneğe atıfla, “özelleşmenin nimetleri” söyleminin ne kadar boş olduğunun ancak bir felaket patlak verdiğinde su yüzüne çıktığı vurgulanıyor: İnsanların hayatı tehlikeye düştüğünde onları kurtarmaya kâr etme derdindeki özel sermaye değil, yine normal zamanda en çok eleştiriye uğrayan kamuya ait sağlık kuruluşları koşuyor.(11) Ütopya internet sitesinde yayımlanan Wang Zhongxin imzalı bir başka yazıda ise, geride kalan on yılda devlet hastanelerinin yeniden yapılandırılması adı altında sağlık sisteminde kapsamlı bir özelleştirme programının hayata geçirildiğine dikkat çekiliyor. Wang, Çin’deki özel hastane sayısının ilk kez 2015 yılı sonunda devlet hastanelerinin sayısını geride bıraktığını; o tarihten itibaren ise pıtrak gibi çoğalarak 2019 yılı itibarıyla 23.200’e ulaştığını hatırlatıyor. Halihazırda ülkedeki devlet hastanelerinin sayısı ise, yalnızca 12.000 civarında! Yazar, bu büyük sayısal üstünlüğe karşın, salt bir kamu sağlığı sorunu değil, aynı zamanda bir ulusal güvenlik sorunu olarak da değerlendirdiği koronavirüs salgınında, özel sağlık kuruluşlarının etkisiz kalmalarını eleştiriyor; gece gündüz canını dişine takıp çalışan sağlık ekiplerinin ülke genelinde devlet tarafından örgütlendiğini, hastalıkla mücadele için dur durak bilmeden ilaç üretimi ve tedariki yapan şirketlerin esas olarak KİT’ler olduklarını vurguluyor.(12) Li Guangman imzalı bir başka yazıda ise, depremden salgın hastalıklara, ülkedeki bütün felaketlere en önce kamu hastaneleri ve askerî hastanelerin koştuğu hatırlatılarak, hükümet kamuya ait sağlık kuruluşlarının sayısını sınırlandırma ve sağlıkta özelleştirme politikasında ısrar eder, devlet hastanelerindeki doktorları özel hastanelere geçmeye ya da kendi kliniklerini açmaya teşvik etmeyi sürdürürse, sık sık türlü afetlerle boğuşan sıradan halkın karşılaştığı sağlık sorunlarıyla kimin ilgileneceği sorgulanıyor. Yazar, internette karşılaştığı dokunaklı bir yoruma da yer veriyor: “Para, sağlık çalışanlarının gerçek görevi olan hastalıkları tedavi etmenin ve insanların hayatını kurtarmanın önüne geçmemelidir ... Şayet sağlık reformumuzun hedefi, bütün bir sağlık sitemini sermayenin insafına bırakmaksa, emekçi kitleler dara düştüğünde, kim beyaz üniformasını giyip onları kurtarmaya gelecek? Somut durum, yurttaşları bir kez daha uyarıyor: Mao Zedong önderliğinde halkın inşa ettiği sosyalist kamu mülkiyeti sistemi, Çin’in afet ve zorluklarla mücadelede can damarı, mihenk taşıdır!”(13)

Xi Jinping’in, kendinden önceki Reformcu önderlere kıyasla çok daha sol-milliyetçi bir söylem benimsediği ve halkla daha sıkı bir bağ kurabilmek adına sosyalist dönemin değer ve sloganlarına sık sık atıf yaptığı, Çin siyasetiyle az çok ilgilenen hemen herkesin malumu. ÇKP Merkez Komitesi’nin yayın organı Halkın Günlüğü’nün, 4 Şubat tarihli nüshasında, koronavirüs salgınına karşı manşetten coşkulu bir dille “Halk Savaşı” ilân etmesi ve “büyük Çin milletini”, “Xi Jinping Yoldaş’ın kalbinde yer aldığı Merkez Komitesi’nin etrafında sımsıkı kenetlenerek cesaret ve birlikle acımasız hastalığa karşı savaşmaya” çağırmasını, bu çerçevede değerlendirmek mümkün.(14) Ne var ki Xi döneminde de, söylemdeki göreli ‘sol’a kayışın, pratikte, piyasa-merkezli Reform ve Dışa Açılma programından geri adım atmaya yol açmadığı biliniyor. Bu koşullarda, bütün bir halk, ülkeyi ve dünyayı kasıp kavuran koronavirüse karşı yeni bir “Halk Savaşı”na davet edilirken, şu ana dek bu savaşta geri planda kalan özel sağlık kuruluşlarına ve genel olarak kamu hizmetlerinin piyasalaşmasına karşı Çin’de yeni bir dalganın yükselmesi beklenebilir mi? ÇHC Devlet Konseyi’nin henüz geçen yılın Mayıs ayında “ilaç ve sağlık sisteminde reformu derinleştirmeyi ve özel hastanelerin gelişimini etkin olarak desteklemeyi”(15) kararlaştırdığı göz önünde bulundurulursa, açıkçası bu, fazla iyimser bir temenni gibi duruyor.

Dipnotlar:

1- Quanguo xinxing feiyan yiqing shishi dongtai, https://ncov.dxy.cn/ncovh5/view/pneumonia (Son erişim tarihi: 05.03.2020)

2- Aylin Woodward ve Shayanne Gal (2020, 31 Ocak); How the New Coronavirus Compares to Past Zoonotic Outbreaks, in One Simple Chart, https://www.sciencealert.com/this-chart-shows-how-the-wuhan-virus-compares-to-other-recent-outbreaks Yazarlar, örneğin 2009-2010 yılları arasında 214 ülkeden 1,5 milyonu aşkın insanı etkileyen H1N1 virüsünün %17,40’lık ölüm oranına ulaşırken, 30 Ocak 2020 itibarıyla yeni tür koronavirüs teşhisi konan 8149 hastadan yalnızca %2’sinin yaşamını yitirdiğine dikkat çekiyor.

3- Richard Horton (2020, 1 Şubat). Offline: 2019-nCoV Outbreak—Early Lessons, https://www.thelancet.com/action/showPdf?pii=S0140-6736%2820%2930212-9

4- “Sinolojik-Oryantalizm” kavramı için bkz. Daniel F. Vukovich (2012). China and Orientalism: Western Knowledge Production and the P.R.C. New York: Routledge.

5- Hal Herzog (2019). Sevdiklerimiz, Tiksindiklerimiz, Yediklerimiz: Hayvanlar Hakkında Tutarlı Düşünmek Neden Bu Kadar Zor? (Y. Seber, Çev.). İstanbul: YKY, ss. 218-219.

6- Guo Yage (2020, 4 Şubat). Swift, decisive, transparent, cooperative: China buying world time in fight against coronavirus epidemic, http://www.xinhuanet.com/english/2020-02/04/c_138755660.htm

7- Sophie Williams (2020, Ocak 31). Coronavirus: How can China build a hospital so quickly?, https://www.bbc.com/news/world-asia-china-51245156

8- ÇKP Haber Portalı (2020, 2 Şubat). Hubei Sheng Huanggangshi chufen dangyuan ganbu 337 ren, Quanguo duo di tongbao ganbu yingdui yiqing gongzuo buli wenti, http://fanfu.people.com.cn/n1/2020/0130/c64371-31565382.html

9- Sidney Leng (2020, 31 Ocak). China’s unemployment risks surge as service providers bear the brunt of coronavirus outbreak, https://www.scmp.com/economy/china-economy/article/3048396/chinas-unemployment-risks-surge-service-providers-bear-brunt; He Huifeng (2020, 3 Şubat). Coronavirus could be ‘death blow’ for many of China’s small manufacturers if not under control by April, https://www.scmp.com/economy/china-economy/article/3048589/coronavirus-could-be-death-blow-many-chinas-small

10- Parry P. Leung (2015). Labor Activists and the New Working Class in China. New York: Palgrave Macmillan.

11- Mingde Xiansheng 3 (2020, 29 Ocak). Yiqing lai le, Beijing zui niubi de sili yiyuan guanmen tingzhen - pa pa, da le shei de lian?, http://www.mzfxw.com/e/action/ShowInfo.php?classid=11&id=131055

12- Wang Zhongxin (2020, 31 Ocak). Wuhan yiqing kaowen: Ruhe jianchi gongli yiyuan de gongyixing!, http://www.wyzxwk.com/Article/shehui/2020/01/413112.html

13- Li Guangman (2020, 30 Ocak). Gongli yiyuan jiuyuandui buwei sheng-si yingyi nixing! Weihe bu jian yi zhi sili yiyuan jiuyuandui dao Wuhan jiuyuan?, http://www.wyzxwk.com/Article/shiping/2020/01/413073.html

14- Halkın Günlüğü (2020, 4 Şubat). Daxiang yiqing fangkong de Renmin Zhanzheng, http://paper.people.com.cn/rmrb/html/2020-02/04/nw.D110000renmrb_20200204_4-01.htm

15- ÇHC Devlet Konseyi (2019, Mayıs 23). China to increase support for private hospitals to improve medical services, http://english.www.gov.cn/premier/news/2019/05/23/content_281476676388590.htm

DAHA FAZLA