Ölüm, yas, sanat ve aşka dair

Ölüm, yas, sanat ve aşka dair

“Hikâyemiz heyecan verici ve beklenmedik şeylerin olduğu bir tarzda değil. Dost’u okunabilir ve bence tekrar tekrar okunabilir yapan da tam olarak bu. Dost bir yas kitabı, bir aşk kitabı, gidenin ardından hayatta kalma rehberi ve bir edebiyat deryası.”

Berna Metin

Kafka Kitap’ın kendine has yayın kapakları olduğunu sanırım çoğumuz fark ettik. Bu defa oldukça renkli ve kapaktaki alıntı bir hayvanseveri büyüleyecek türden: “Bütün evin köpek kokuyor, diyor ziyarete gelen birisi. İcabına bakacağımı söylüyorum. Bunu da o kişiyi bir daha asla davet etmeyerek yapıyorum.” Evini bir hayvanla paylaşmayı tercih edenlerin vereceği en hafif tepki ama yine de duygulu ve gerçekçi. Bu sözün altında siyah beyaz desenli dev bir Danua var. Mağrur ifadesiyle göğe bakıyor. Kitabın ismi Dost, kendi dili olan İngilizceden birebir çevrilmiş. (The Friend) Arka kapağa geçtiğinizde birkaç ayrıntı hariç hepimizin yaşaması muhtemel bir hikâye olduğunu anlıyorsunuz.

Romanın isimsiz kadın anlatıcısı; gençlik yıllarının aşkını, olgunluk çağının ise kıymetli dostunu, tanınmış bir yazarı kaybeder. Bu kaybetmek öyle aniden ve beklenmedik olmuştur ki sindirmek güçtür, alışmak neredeyse imkânsız... Ölüm çağrıldığı zaman gelen bir tanrıdır ve o kıymetli dost tanrısını çağırmıştır. Bir intihar, üstelik son mektupsuz, notsuz bir intihar. Neredeyse bir muamma. Giden için hikâyenin bitmesi, kalanlar içinse ya yeni bir hikayeye başlanması ya da sürekli bir savruluş.

“Senin öldüğünü ilk duyduğum andan itibaren, bir ayağı delilikte yaşayan biri gibi hissettim sık sık.”

İsimsiz kadın kahramanımız, kendisine ölen dostundan kalan sahipsiz bir köpek olmasa yeni bir hikâyeye başlamaktansa belki de savrulmayı tercih ederdi. Lakin bir intiharla aramızdan ayrılmayı seçen yazar dostumuzun eşi, 80 kiloluk bu dev Danuayı bakmayı kabul etmedi. Kimsesiz bir halde, genç sayılmayacak kadar yaşlı ve oldukça kısa ömürlü bu cins köpek kira sözleşmesinde eve hayvan almayacağını özellikle belirten kadın kahramanımıza kaldı.

Kitaba dair çok fazla şey anlattığımı düşünmenizi istemem, şimdiye değin herhangi bir “spoiler” okumadınız. Hikâyemiz heyecan verici ve beklenmedik şeylerin olduğu bir tarzda değil. Dostu okunabilir ve bence tekrar tekrar okunabilir yapan da tam olarak bu. Dost bir yas kitabı, bir aşk kitabı, gidenin ardından hayatta kalma rehberi ve bir edebiyat deryası. Çünkü dev Danuamızı sahiplenen kadın kahramanımız bir yazarlık öğretmeni. Dost’u okurken Virginia Woolf’tan Beckett’a, Rilke’den Wittengenstein’a, Nabokov’dan Toni Morrison’a; kitaplardan filmlere, filmlerden müziklere; müziklerden dünya üzerinde yapılan herhangi bir deneye savrulabilirsiniz. Bu savruluşta kendinizi şöyle derken bulmanız muhtemel: bir sayfa daha, bir sayfa daha, son sayfayı okuyorum ve hooop kitap bitmiş.

Hayatındaki büyük boşluğu büyük bir köpekle dolduran kahramanımız, gidenin ardından kalana sahip çıkar. Kalan sadece bir köpek değildir; anılardır, acılardır, yaşananlar kadar yaşanmayanlardır da. “Senin tüylü bir parçan yanımdaymış gibiydi…”

Ölümün ardından başlayan bu yas süreci edebi hatırlamalarla ve bir köpeğe sarılıp kendi kendine yapılan konuşmalarla geçer. Kimisi buna delilik diyor. Oysa bu apaçık koşulsuz sevginin keşfi.

Kitabımızın yazarı Sigrid Nunez’in dilimizde yayımlanan ilk kitabı Dost. Kafka Kitap’ın yayın programında iki kitabı daha olduğunu görmek beni oldukça mutlu etti. Amerikan Ulusal Kitap Ödülü’nü kazanan Nunez’i dilimize çeviren sevgili Ayça Sabuncuoğlu’nun şahane bir iş çıkardığını söylemeden yazıyı bitirmek istemiyorum.

Ve son söze gelirken,

Dost, bir köpek ve bir insan arasında kurulan o kusursuz bağın öyküsü değil sadece, uğurlanan bir dostun da öyküsü. Aynı zamanda edebiyatın geçmişinin, bugününün ve az çok geleceğinin de tasviri.

Evini bir hayvanla paylaşan hemen hemen herkesin kalbini titreten iki endişe vardır; ilki ya acı içinde bu dünyadan giderse ve ben çaresizce gidişini izlemek zorunda kalırsam, ikincisi ise ya ben ondan önce bu dünyadan gidersem ve o sahipsiz kalırsa… Koşulsuz sevginin bizi içine ittiği bu büyük korku sanırım sadece evimizi paylaştığımız hayvanlarla da sınırlı değil, sevdiğimiz her şeyle, herkesle ilgili. Sevmek kaybetmeyi  peşinen göze almak değilse ne? Belki bir intihar, belki bir hastalık, belki de öylesine bir sabahta açamamak gözlerini.. Ünlü İngiliz yazar Ackerley’in romanlarında köpeklerden kişi sıfatıyla bahsettiğini öğrendiğimden beri bende hatlar biraz karıştı, bunu itiraf etmeliyim.

Bir dostu sonsuzluğa uğurlarken, yeni bir dostla tutunmak hayata… Üstelik endişelerle ve korkularla.. Sigrid Nunez’in muhteşem hikâyesiyle bizi tanıştırdığı için Kafka Kitap’a teşekkür ediyor, Dost’u okuyacak edebiyat severlere ise şimdiden iyi okumalar diliyorum.

KÜNYE: Dost, Sigrid Nunez, Çeviri: Ayça Sabuncuoğlu, Kafka Kitap, 2019, 191 sayfa

DAHA FAZLA