Ödemeler bilançosunda tablo giderek kötüleşiyor!
20-01-2021 00:40

Mustafa Özer
Bir ülkede yerleşiklerin yabancı ülkelerle olan iktisadi işlemlerini ödemeler bilançosu ya da dengesi adı verilen tablodan izliyoruz. Ödemeler dengesi beş dengeden oluşur. Bunlar, cari işlemler hesabı, sermaye hesabı, finans hesapları, uluslararası rezerv hareketleri ve net hata ve noksandır. Ödemeler dengesinde her işlem iki ayrı kaleme, iki ayrı işaretle -artı ve eksi olarak- kaydedilir.
Yazının devamı için tıklayınız
İLGİLİ HABERLER
HDP ve ayağa sert girmek üzerine
01-03-2021 12:25

Akın Olgun
Evet, bazen insan ne diyeceğini bilemiyor. Kaskatı kesiliyor kelimeleriniz, sözleriniz, cümleleriniz. Şaşa kalmak değil bu. Adım adım gelinen noktayı görüp, her duruma umutlu bahaneler üretip, mecburiyetlere prangalanmanın ve bahaneler buldukça, ilkelerinizden bir parça daha koparıp, kenara koymanın bir sonucu sadece. Zalimlik var. Zulüm var. Hukuksuzluk, adaletsizlik, inkâr var ve ayakta kalmaya, direnmeye çalışan bir parti var diyorsunuz ve göze görünmez hale getirdikçe her yaklaşımı, kendiniz olmaktan çıkıyorsunuz.
***
‘Çok da şey yapmayalım’ muhalefeti
01-03-2021 08:27

Doğan Ergün
İşçi sınıfı mücadele ettikçe, sosyalistler seslerini yükselttikçe ak koyun-kara koyun ortaya çıkıyor. Ülkenin on yıllardır mahkum edildiği siyaset biçiminin, bu ülkenin toplumsal dinamikleri açısından nasıl da yıkıcı olduğu gün yüzüne çıkıyor.
İyidir…
***
Olmak ya da olmamak
28-02-2021 11:12

Ercüment Sin
Mahatma Gandi sorunu çok iyi özetleyen bir cümle söyler: “Dünya herkesin ihtiyacına yetecek kadarını sağlar, fakat herkesin hırsını karşılamaya yetecek kadarını değil.” İnsanın neoliberal politikaların kıskacında sadece tüketen varlık olarak tanımlanması son elli yılda dünyayı ondan önceki tüm zamanlardan daha fazla olacak sevide mahvetti. Sadece dünyanın en büyük birkaç çevre felaketine bakmamız bile bunu görmeye kâfidir.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız.
Kelimelerin ‘görünmez’ ağırlıkları vardır
28-02-2021 02:37

Selda Salman
Şiddet, üstüne konuşulması zor; insanların duygularını zorlayıcı hatta insanları bambaşka korkulara sürükleyebilecek bir konu. Birçok alt başlığı bulunmakla birlikte –maalesef- herkes hayatında “şiddet”in farklı türlerine çeşitli biçimlerde maruz kalıyor. Şiddet biçimleri, bireylerin yaşamlarında onarılmaz yaralar bırakıyor, hiç beklenilmeyen anlarda farklı korkularla kişilerin karşısına dikiliyor veya şiddetin arkasındaki tahribatı ortadan kaldırmak ve bu süreçte karşılaşılan farklı şiddet türleriyle aynı anda mücadele edebilmek bireyleri oldukça derinden etkiliyor.
Yazının devamı için tıklayınız
Amok Koşucusu
28-02-2021 02:00

Levent Turhan Gümüş
Stefan Zweig, aynı adlı eserinde, kendisi de bir Amok koşucusuna dönüşmüş olan roman kahramanı aracılığıyla “Amok”u şu şekilde tarif eder:
“... ... Amok nedir, bilir misiniz? Deliliktir. Kitap gibi konuşalım: Bir cins insan kuduzudur; duygusuz, öldürücü bir monomani krizi... (Amok) koşarken salyalar akar ağzından, deliler gibi bağırır ama koşar, durmadan koşar, sağını solunu görmeden, durmadan, bağıra bağıra koşar, elinde kanlı hançeri...” (1)
Adını koyalım, adını koymayı kolaylaştıracak bir cümleyle başlayalım:
Devlet ve hükümet biçimi olarak Faşizm adıyla kayda geçmiş bilindik rejimlerde siyasal süreçler nasıl geliştiyse ülkemizdeki siyasal sürecin seyri de öyle olacaktır; öyle olmaktadır.
Yazının devamı için tıklayınız
Bir kentin hafızasını silmek…
28-02-2021 01:01

Süleyman Hacıbektaşoğlu
Fatih’in fethettiği ,
Yavuz’un yönettiği,
Kanuni’nin doğduğu şehir olarak retorik oluşturmak ve bu tarih dilimi ile bir kentin kimliğinin yeniden kodlamak isteyen egemen anlayışa karşı Trabzon’da kazdıkça şehrin tarihinin sıkıştırılmak istendiği zaman aralığı tüm uğraşlara rağmen tutmuyor. Kent kendini ispatlarcasına bütün çalışmaları inkar ediyor. 1980 sonrasında 40 yılda özellikle bir kent sadece bu retorikle anılmaya anlatılmaya çalışıldı. Aynı durum AKP eliyle de devam ettiriliyor.
Yazının devamı için tıklayınız