Niğde'de AKP'li başkan ve üyeleri şaşırtmadı: 3 bin 500 liralık 'huzur hakkı'
Niğde'de AKP'li Belediye Başkanı ve belediye şirketinde bulunan üyeler, 3 bin 500 lira huzur hakkı alıyor.
03-09-2019 10:57

Niğde'de AKP'li Belediye Başkanı Emrah Özdemir ve belediye şirketinde bulunan AKP'li iki üye 3 bin 500 lira huzur hakkı alıyor.
Cumhuriyet'ten Hazal Ocak'ın haberine göre Özdemir 10 bin 900 lira maaşa artı alarak belediye şirketinden de aylık 3 bin 500 lira huzur hakkı alıyor.
Yönetimde yer alan AKP’li iki kişinin daha huzur hakkı adı altında belediyeden para aldığı kaydedildi.
Niğde Belediyesi’nin CHP’li Meclis Üyesi Erdal Aydoğan 1 Ağustos’ta belediyeye başvurarak belediye şirketlerini ve şirketlerin yönetim kurulu üyelerinin maaşlarını sordu.
Cevap yazısında Niğde Belediyesi Personel Anonim Şirketi’nin taşeron işçilerin kadroya geçmesi amacıyla 29 Mart 2018 tarihinde 20 milyon 25 bin bütçesiyle kurulduğu anlatıldı. Şirket Yönetim Kurulu başkanlığını 5 Nisan’dan beri AKP’li Niğde Belediye Başkanı Emrah Özdemir’in yürüttüğü belirtilen yazıda Özdemir’in 10 bin 900 lira belediye ödeneğinin yanında bir de şirketten 3 bin 500 lira huzur hakkı aldığı ifade edildi.
Yazıya göre şirketin başkan vekilliğini 25 Mayıs 2018 - 14 Kasım 2018 tarihleri arasında Aslan Gezici yapmış. Gezici de aylık 3 bin lira huzur hakkı almış. Yani Gezici şirketteki görev süresi boyunca toplam 21 bin lira huzur hakkı aldı. Şu anda ise şirketin başkan vekilliğini Orhan Özbek yürütüyor. Özbek de aylık 3 bin lira huzur hakkı alıyor. Özbek bir önceki dönem belediyede AKP’den meclis üyeliği yaptı.
İLGİLİ HABERLER
AYM: BİK'in 'ilan kesme cezası' basın özgürlüğünün ihlalidir
AYM, gazetenin ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiği yönünde hüküm kurmasına rağmen gazetenin tazminat talebini reddetti.
05-03-2021 16:31

AYM, BİK’in, Korkusuz gazetesine verdiği “Resmi ilan ve reklamların kesilmesi” cezasını “İfade ve basın özgürlüğü ihlali” olarak değerlendirdi.
AKP iktidarı döneminde muhalif medyaya yaptırım aracına dönüşen Basın İlan Kurumu (BİK), Korkusuz gazetesine 3 Ağustos 2015’te yayınlanan "Milletin Parasını Böyle Çarçur Ediyorlar!" başlıklı yazı nedeniyle bir günlük resmi ilan ve reklamların kesilmesi cezası vermişti.
Cezanın Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) götürülmesinin ardından basın özgürlüğünün tesisinin koşullarından birinin ekonomik imkanlar olduğu belirten AYM, basın özgürlüğünün haberin içeriğinin yanında haberin veriliş biçimini de kapsadığı hatırlattı.
AYM kararında “Bu şekilde maddi bir yaptırıma maruz kalma endişesinin kişiler üzerinde kesintiye uğratıcı bir etkisi vardır ve sonunda kişinin bu etki altında ileride düşünce açıklamalarından veya basın faaliyetlerini yapmaktan imtina etme riski bulunmaktadır” diyerek cezanın ifade özgürlüğü üzerindeki etkisine vurgu yaptı.
Kararda “Bilhassa süreli yayınlar açısından haberin verilmesi için ekonomik imkanlar büyük ölçüde resmi ilan ve reklamların yayımlanmasıyla sağlanmaktadır. Bu nedenle eldeki başvuruya benzer başvurularda BİK’in resmi ilan ve reklamların kesilmesi şeklindeki müdahale yetkisinin basının etik yönden niteliklerini artırmaya yönelik bir düzenleme olduğu, bir yaptırım aracı olarak öngörülmediği göz önüne alınmalıdır. Dolayısıyla BİK’in önüne gelen şikayetlerle ilgili olarak yukarıda sayılan dengeleme kriterlerini çok sıkı bir şekilde uygulaması ve anılan müdahale biçimini başvurulabilecek son çare olarak görmesi basın özgürlüğü açısından hayati önem taşımaktadır” denildi.
‘TOPLUMSAL İHTİYACI KARŞILADIĞI İLE İLGİLİ GEREKÇE YOK’
Karar metninin hüküm kısmında şu ifadeler yer aldı:
“Bu şekilde maddi bir yaptırıma maruz kalma endişesinin kişiler üzerinde kesintiye uğratıcı bir etkisi vardır ve sonunda kişinin bu etki altında ileride düşünce açıklamalarından veya basın faaliyetlerini yapmaktan imtina etme riski bulunmaktadır.
Sonuç olarak başvurucunun yayımlanan haber nedeniyle resmi ilan ve reklamların kesilmesi şeklinde bir kararla cezalandırılmasının zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı ile ilgili ve yeterli bir gerekçeyle ortaya konulamamıştır.
Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir."
‘İFADE VE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ İHLALİ’
AYM, gazetenin ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiği yönünde hüküm kurmasına rağmen gazetenin tazminat talebini reddetti.
Hapis cezası onanan HDP'li Gergerlioğlu AYM'ye başvurdu
HDP'li Gergerlioğlu'na verilen hapis cezasının onanmasının ardından Gergerlioğlu, kararın siyasi nitelik taşıdığını vurgulayarak AYM'ye başvurdu.
05-03-2021 15:26

Yargıtay’ın 2,5 yıl hapis cezasını onadığı halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili ve insan hakları savunucusu Ömer Faruk Gergerlioğlu, "ifade özgürlüğünün ihlal edildiği" gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvurarak bir örneğini de TBMM Başkanı Mustafa Şentop'a gönderdi.
Gergerlioğlu'na 2016 yılında sosyal medyadan yaptığı paylaşım nedeniyle "örgüt propagandası yapmak" suçlamasıyla Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından verilen 2,5 yıl hapis cezasını onamıştı.
Avukatı Kerem Altıparmak aracılığıyla yaptığı başvuru dilekçesinde ifade özgürlüğünün ve siyasi faaliyette bulunma hakının ihlal edildiğine dikkat çeken Gergerlioğlu, söz konusu sosyal medya paylaşımında "Kürt sorunun barışçıl yollardan çözümü"nü önerdiğini kaydetti.
'ANAYASAYA AYKIRI'
Başvuruda, Gergerlioğlu’nun yasama dokunulmazlığı kazanmasına rağmen yargılamaya devam edilmesinin Anayasa’nın 83'üncü maddesine aykırı olduğu belirtilerek "Somut olayda da başvurucu dokunulmazlıktan yararlandırılmamış ve hakkındaki dava devam etmiş ve bunun sonucu olarak da ifade özgürlüğüne müdahale edilmiştir" denildi.
Gergerlioğlu’nun paylaşımının şiddet çağrısı olarak yorumlanamayacağının ve suç içermediğinin de altı çizilen başvuruda, "Açık bir şekilde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), AYM ve Yargıtay’ın yerleşik kararları yok sayılarak bir haber paylaşımı ile birlikte yapmış olduğu ‘barış çağrısının’, ‘terör örgütünün cebir, şiddet ve tehdit içeren yöntemlerinin propagandası’ olarak nitelendirilerek ceza verilmesinin meşru bir amaç taşıdığı iddia edilemez. Hiçbir hukukçunun böyle bir yorum yapması mümkün değildir" denildi.
Gergerlioğlu’nun paylaşımını yaptığı habere erişim engeli getirilmediğine dikkat çekilen başvuruda, haberdeki fotoğrafta yer alan silahtan da ‘şiddet teşvik’ sonucunun çıkarılamayacağı savunuldu.
'KARAR SİYASİ AMAÇLA VERİLMİŞTİR'
Başvuruda Gergerlioğlu’nun ifade özgürlüğünün ve siyasi faaliyette bulunma hakkının ihlal edildiğine de işaret edilerek "Başvurucu bir milletvekili ve insan hakları savunucusu olarak parlamento içinde ve dışında adam kaçırma, çıplak arama, işkence vb. ağır insan hakları ihlallerini dile getirmesi nedeniyle iktidarın hedefi haline gelmiştir. Başvurucunun hakkındaki ceza kararının bu ortamda hukukun bütün ilkelerinin yok sayılarak onanmasının siyasi bir amaç taşıdığı açıktır. Özellikle son günlerde HDP’li vekillere yönelik siyasi amaçlı fezlekelerin düzenlendiği, milletvekilliklerinin düşürülerek ara seçim yapılacağı iddialarının gündemde olduğu bir ortamda bu kararın verilmesi, kararın siyasi amaçla verildiğini göstermektedir. Bu nedenle başvurucunun ifade ve siyasi faaliyette bulunma haklarına siyasi amaçla müdahale edilmek suretiyle Anayasanın 14. maddesi, 26 ve 67. maddeleriyle bağlantılı olarak ihlal edilmiştir" ifadelerine yer verildi.
Hrant Dink davasında karar bekleniyordu.. duruşma 26 Mart'a ertelendi
Hrant Dink cinayetine ilişkin yürütülen davanın duruşması davaya bakan hakimin kalp krizi geçirmesi nedeniyle 26 Mart 2021 tarihine ertelendi.
05-03-2021 12:20

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin aralarında jandarma ve eski emniyet görevlilerinin de bulunduğu 6'sı tutuklu ve 13'ü firari 76 sanığın yargılandığı davanın duruşması, Çağlayan’da bulunan İstanbul 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşma kimlik tespitiyle başlarken avukatlar ve tutuksuz sanıklar Abdullah Dinç, Ali Öz, Metin Yıldız, Hüseyin Yılmaz, Cevat Eser, Gazi Günay, Hacı Ömer Ünalır, Reşat Altay ve Celalettin Cerrah hazır bulundu. Tutuklu sanıklar Ali Fuat Yılmazer, Ercan Gün, Ramazan Akyürek, Okan Şimşek, Muhammer Demirkale, Veysel Şahin, Hamza Celepoğlu, Mehmet Uçar, Ali Poyraz, Osman Gülbel, Yavuz Karakaya ve Temel Bülent Demirel ise bulundukları cezaevinden Sesli ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı.
DURUŞMA 26 MART'A ERTELENDİ
Duruşmada karar beklenirken, mahkeme heyeti üyesi hakim Ferhat Şahin'in kalp ameliyatı geçirmesi nedeniyle 26 Mart 2021’e ertelendi.
DURUŞMA ÖNCESİ AÇIKLAMA
Adliye önünde ise Hrant'ın arkadaşları duruşma öncesinde basın açıklaması yaptı.
Grup adına konuşan Bülent Aydın, Hrant Dink cinayeti davasının 2007'den bu yana 14 yıldır sürdüğünü belirterek, cinayete ilişkin önce tetikçilerin yargılandığı aşamanın kararını arkadaşlarıyla birlikte dinlediklerini ve o davanın skandal bir kararla sonuçlandığını söyledi.
Tetikçilerin yargılandığı davaya ilişkin kararın daha sonra bozulduğunu, 10 yıl süren adalet mücadelesinin sonucunda davanın 2016'da yeniden başladığını anlatan Aydın, "Bugün biten dava işte bu dava. Türkiye'de bugüne kadar bu kadar çok kamu görevlisinin yargılandığı bir siyasi cinayet davası olmadı. Hrant Dink cinayetine ilişkin bütün hususların aydınlandığı ve bu cinayete katılan bütün tarafların gerçekten yargılandığı bir aşamanın sonucunda 'Acaba adalete ne kadar yaklaştık?' derseniz, henüz Hrant Dink için adalete ulaşamadık." diye konuştu.
Aydın, Dink cinayetiin yıllar süren bir hazırlık sonucu gerçekleştiğini ifade ederek şunları dile getirdi:
"Hrant Dink, hedef haline getirilerek, sonra asılsız davalardan yargılanarak mahkum edilerek, tehdit edilerek ve peş peşe işleyen organize bir sürecin sonunda adeta tetikçilerin önüne atılarak, öldürülmesi mümkün kılınarak, önceden bütün ayrıntılarıyla bilinen hazırlık sürecinden sonra öldürüldü. Maalesef cinayet öncesi sürece ilişkin büyük eksiklikler var. O aşamaya ilişkin hiçbir sanık bu davada yargılanmadı. Yine Hrant Dink ailesinin avukatlarının ısrarlı hukuk çabalarına rağmen, bu cinayetle ilgili çok sayıda kamu görevlisi hakkında soruşturma açılmadı. İhlal davası Anayasa Mahkemesinde görüldü ve 'Önce mahkeme aşamasının sona ermesi gerekir.' gibi tartışılacak bir kararla reddedildi, önümüzdeki aşamalarda bu davanın farklı dönemleriyle biz yeniden yüz yüze olacağız."
Bülent Aydın, Dink cinayetine ilişkin adalet mücadelesinin bu davayla bitmeyeceğini kaydederek, şunları söyledi:
"Aksine bu kararla birlikte adalet mücadelesi yeni bir aşamaya geçmiş olacak. O yüzden Beşiktaş'ta süren, tetikçilerin yargılandığı ilk duruşma bittiğinde söylediğimiz gibi, biz bugün bir kez daha buradan sesleniyoruz: 'Biz bitti demeden bu dava bitmez.' Adalet mücadelesi bundan sonra da devam edecek. 'Hrant için adalet için' demeye devam edeceğiz. Bu cinayetten hemen sonra, yüzbinlerce kişilik kalabalıkla Hrant Dink'in arkasında yürürken söylediğimiz gibi bu cinayetin üstündeki karanlık perde kalkana, bu cinayetin tüm ortakları gerçekten yargılanana ve hak ettikleri cezayı bulana kadar hepimiz 'Hrant'ız hepimiz Ermeniyiz' demeye devam edeceğiz."
Aydın'ın açıklamasının ardından katılımcılar, "Hepimiz Hrant'ız, hepimiz Ermeniyiz" ve "Biz bitti demeden bu dava bitmez" şeklinde slogan attıktan sonra duruşmayı takip etmek üzere adliyeye girdi.
Bakan Selçuk: En düşük intihar oranına sahibiz
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nun Türkiye'de ekonomik sıkıntılar sebebiyle intihar edenlerin sayısı ile ilgili sorusunu yanıtladı.
04-03-2021 22:13

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, TBMM'ye Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk'un yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, Türkiye'de ekonomik sebeplerle yaşamına son veren yurttaşların oranı ve intiharlara ilişkin açıklama istedi. Tanrıkulu, intihar eden yurttaşların çocuklarına ve eşine yardım yapılıp yapılmadığını da sordu ve “2002-2020 yılları arasında Türkiye’de genelinde illere göre toplam kaç kişi borçları olduğu ve geçinemediği için intihar etmiştir?” dedi.
Bakan Selçuk, Tanrıkulu’nun önergesine verdiği yanıtta Türkiye’deki intihar vakalarının TÜİK tarafından açıklandığını hatırlatarak, “OECD 2017 intihar verilerine göre ülkemiz 36 OECD ülkesi arasında en düşük intihar oranına sahip ülkedir” dedi.
Bakan Selçuk, akademik toplantılar ile intiharların nedenlerinin araştırıldığını ifade ederek, intihar eden kişilerin yakınlarına yapılan yardımla ilgili “Kişisel veriler, 6698 Sayılı Kişisel Verileri Koruma Kanunu kapsamındadır” diye bilgi verdi.
Bitlis'te helikopter düştü: 11 asker yaşamını yitirdi
MSB, Bitlis'te askeri helikopterin düşmesi sonucu 11 askerin yaşamını yitirdiğini, 1 askerin yaralandığını duyurdu.
04-03-2021 18:33

Milli Savunma Bakanlığı Bingöl'den kalkan askeri helikopterin kaza kırıma uğradığını, 9 personelin şehit olduğunu, 4 personelin yaralandığını bildirdi
Milli Savunma Bakanlığı'ndan konuyla ilgili yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Bingöl'den Tatvan'a gitmek üzere bugün saat 13.55’te kalkış yapan Kara Kuvvetleri Komutanlığımıza ait Cougar tipi bir helikopter ile saat 14.25’te irtibat kesilmiştir. Bölgede İHA, CN-235 uçağı ve bir helikopter ile arama çalışmalarına derhal başlanmıştır.
Arama çalışmaları sonucunda helikopterin kaza kırıma uğradığı tespit edilmiştir. Söz konusu elim kaza neticesinde; helikopterde bulunan kahraman silah arkadaşlarımızdan 9’unun şehit olduğu, 4 kahraman silah arkadaşımızın ise yaralandığı belirlenmiştir.
Yaralı personelimizin hastaneye sevk edilmelerine yönelik çalışmalar devam etmektedir.Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu elim olayda şehit olan kahraman silah arkadaşlarımıza Allah’tan rahmet, değerli ailelerine, yakınlarına, Türk Silahlı Kuvvetleri ile Asil milletimize başsağlığı ve sabır, yaralı personelimize acil şifalar diliyoruz.
YARALI ASKERLERDEN 2'Sİ HASTANEDE VEFAT ETTİ
Bakanlık yaptığı ikinci bir açıklamada vefat sayısının 10'a yükseldiğini duyurdu. Açıklamada, "Tatvan’da meydana gelen helikopter kazasında yaralanan kahraman silah arkadaşlarımızdan biri daha hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit olmuştur. Şehit sayımız 10’a yükselmiştir. Kahraman şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz" denildi.
Tatvan’da meydana gelen helikopter kazasında yaralanan 4 kahraman silah arkadaşımızdan biri daha hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit olmuştur. Şehit sayımız 10’a yükselmiştir. Kahraman şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz.
— T.C. Millî Savunma Bakanlığı (@tcsavunma) March 4, 2021
Daha sonra bir askerin daha vefat ettiği aktarılan MSB açıklamasında, "Tatvan’da kaza kırıma uğrayan helikopterdeki kahraman silah arkadaşımızdan biri daha kurtarılamayarak şehit olmuştur. Şehit sayımız 11’e yükselmiştir" ifadelerine yer verildi.
Tatvan’da kaza kırıma uğrayan helikopterdeki kahraman silah arkadaşımızdan biri daha kurtarılamayarak şehit olmuştur. Şehit sayımız 11’e yükselmiştir. Kahraman şehitlerimize Allah’tan rahmet, değerli ailelerine başsağlığı diliyoruz. Asil milletimizin başı sağ olsun🇹🇷
— T.C. Millî Savunma Bakanlığı (@tcsavunma) March 4, 2021
Anıl Akyüz ve Şilan Delipalta’nın tutukluluğuna devam kararı verildi
Boğaziçi Üniversitesi eylemlerinde gözaltına alınan ve tutuklanan Anıl Akyüz ve Şilan Delipalta için mahkeme, tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.
04-03-2021 17:49

İleri Haber
İstanbul Anadolu 7. Sulh Ceza Hakimliği , Boğaziçi Üniversitesi için yapılan eylemlere destek olmak için Kadıköy'de düzenlenen protestolarda gözaltına alınan ve tutuklanan Anıl Akyüz ile Şilan Delipalta'nın tutukluluğunun devamına karar verdi.
Anıl Akyüz ve Şilan Delipalta, yaklaşık 1 aydır tutuklu bulunuyor.
Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine destek eyleminde gözaltına alınarak tutuklanan Anıl ve Şilan'ın tutukluluk incelemesinde sulh ceza hakimliği tutukluluk hallerinin devamına karar verildi.#AnılveŞilanaÖzgürlük pic.twitter.com/gCOXmP2gme
— AdaletİçinHukukçular (@adaletsosyalizm) March 4, 2021