Neyin ne kadarı kabul edilebilir?
26-12-2020 01:28

Metin Çulhaoğlu
Erdoğan geçenlerde “Bu ülkeye muhalefetin iyisini de biz kazandıracağız” dedi. Bu sözü “Demek muhalefete razı oldu, ona hazırlanıyor” şeklinde yorumlayanlar çıktı. Ancak biz bu kanıda değiliz. Erdoğan gibi bir siyasetçinin meramının bu olması pek mümkün görünmüyor. Bizce “Kendi muhalefetimize de ayar vereceğiz, onu da ‘dizayn’ edeceğiz” demek istemiştir.
Buradan geçmişe, 21-22 yıl kadar öncesine dönelim.
Sosyalist bir parti, yaklaşan seçimlerle ilgili önemli bir karar almıştı. Bu karara muhalefet edenler de vardı. Normal bir durumdur. Ancak, pek normal sayılamayacak bir beklentinin dile getirildiğine bizzat tanık olduk: Önemli bir derneğin (sivil toplum kuruluşu) yönetimi bu kararından dolayı söz konusu partiye gereken sözü söyleyecek, partiye “ayar verecekti…”
Yazının devamı için tıklayınız
İLGİLİ HABERLER
Kıbrıs’ın havası…
21-01-2021 08:49

Nurettin Abacıoğlu
Federasyon anayasal temelde bir anlaşma ile birbirine hukuken tam bağımlı bir devlet biçimi. Dışişleri, hukuk, güvenlik (sivil ve askeri kolluk güçleri dâhil), sınırlar, bayrak, ortak mecliste temsiliyet gibi konular, bu hukukun başlıca başlıkları. Toplumlar, kültürel ve bazı iç düzenlemelerde görece özerk.
Konfederasyona gelince, bu esnek bir beraberlik içeriyor. Zorunlu anlaşmalar ve anayasal temellendirme söz konusu değil. İki ayrı devlet, kendi coğrafyalarında ve hukuki mevcudiyetiyle anlaşabildikleri konularda işbirliği sağlıyorlar.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız.
Bosna’da göçmen krizi ve uluslararası örgütlerin riyakârlığı
21-01-2021 00:56

Özgür Dirim Özkan
Yaklaşık bir aydır zorlu Balkan kışı koşullarında açık havada yaşam mücadelesi veren yüzlerce transit göçmenin başına gelenler sadece Bosna’nın sicilinde yeni bir yolsuzluk ve beceriksizlik hikâyesi değil, Batı’nın “insani yardım” konusundaki ikiyüzlülüğünü, haysiyetsizliğini anlatan bir utanç belgesidir.
Avrupa’ya mülteci akınının güzergâhı Balkanlar’a kaydığında, bir süre boyunca Bosna bu güzergahın dışında kalmıştı ve bu durum sarkazmın gündelik hayatın bir parçası olduğu Saraybosna’da Bosna’ya mültecilerin bile gelmeyi düşünmediği şeklinde yorumlanmıştı.
Yazının devamı için tıklayınız
Ödemeler bilançosunda tablo giderek kötüleşiyor!
20-01-2021 00:40

Mustafa Özer
Bir ülkede yerleşiklerin yabancı ülkelerle olan iktisadi işlemlerini ödemeler bilançosu ya da dengesi adı verilen tablodan izliyoruz. Ödemeler dengesi beş dengeden oluşur. Bunlar, cari işlemler hesabı, sermaye hesabı, finans hesapları, uluslararası rezerv hareketleri ve net hata ve noksandır. Ödemeler dengesinde her işlem iki ayrı kaleme, iki ayrı işaretle -artı ve eksi olarak- kaydedilir.
Yazının devamı için tıklayınız
Güvenlik soruşturması ve sakıncalı işçiler
19-01-2021 08:43

Özgür Urfa
Aydın Valiliği tarafından birkaç gün önce Aydın Büyükşehir Belediyesi, Germencik ve Efeler Belediye Başkanlıklarına gönderilen yazılarda söz konusu belediyelerde çalışmakta olan 80 işçinin güvenlik soruşturmalarının olumsuz olduğu ileri sürülerek iş sözleşmelerinin feshedilmesi gerektiği belirtilmiş. Pandemi gerekçesiyle yaklaşık bir yıldır işten çıkartmaları “yasaklamakla” övünen siyasi iktidarın bu konudaki maskesi düşeli aslında epey zaman olmuştu. İş Kanunu'ndaki “ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılık” maddesi gerekçe gösterilerek işçilerin tazminatsız işten çıkartılmasını hiçbir zaman engellemeyenlerin bir diğer silahı da “güvenlik soruşturmaları”.
***
Bir kırık gözlük, bir çift kundura, bir kırık saat
19-01-2021 01:34

Levent Turhan Gümüş
Diyarbakırda, Sur içinde, Dört Ayaklı Minare önünde öldürülen Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi, bir hafta kadar önce sosyal medya aracılığıyla bir fotoğraf paylaştı.
Fotoğrafta yerde upuzun yüz üstü yatan bir ölü vardı. Ayak bileklerine kadar olan kısmı beyaz bir örtüyle kapatılmıştı. Altı delinmiş ayakkabı teki ölünün kimliğini ele veriyordu. Bu bizim Hrant’tı, kardeşimiz Hrant.
Fotoğrafın hemen üzerinde sarsıcı, kahredici bir ifade yer alıyordu:
“Gidenlerin ardında bir çift kundura, bir kırık saat kalır. Gidenlerin ardında bir ülkeye, çözülmemiş iki cinayetin utancı kalır.“
Yazının devamı için tıklayınız
Sosyalizm propagandası, bilimsellik ve devrim
19-01-2021 01:02

Metin Çulhaoğlu
Soru çok basit görünse de kritik önemdedir: Sınıfa ya da daha geniş anlamda “halka”, (bilimsel) sosyalizmin kurucularının zamanında yazdıklarıyla, söyledikleriyle ve yaptıkları analizlerle mi gidilir?
***
Önce Marx ve Engels’i, ardından Lenin’i düşünürsek göreceğimiz şudur: Bu tarihsel kurucular yaşamları boyunca ağırlıklı olarak bir tür sosyalizm iddiası taşıyanlarla uğraşmışlardır. Marx ve Engels söz konusu olduğunda “muhataplar” arasında Weitling, Proudhon, Blanqui, Bakunin, Lasalle, vb. vardır. Lenin’e geldiğimizde karşı tarafta Legal Marksistleri, ekonomistleri, Menşevikleri, Narodnikleri, SR’leri görürüz. Yelpazenin Lenin’de biraz daha genişleyip liberalleri (özellikle “Anayasacı Demokratlar”) de içine aldığını söyleyebiliriz.
Yazının devamı için tıklayınız