Neşeli militanlık
Birbirimizle ilişkimizde ihtiyaç duyduğumuz şeyin kendisi olduğumuzda ve gücümüzü dostlukta bulduğumuzda, işte o zaman bir tehdit oluşturacağız.
Ufuk Akkuş
Kapitalist sistemin insanı insanlıktan çıkarıcı işleyişi, elbette ona karşı itirazları ve isyanı da gündeme getirmektedir. Bu karşı çıkışın temelinde en etkili yöntemin sistemi dönüştürecek örgütlü bir fikir ve eylem gücünün harekete geçmesi olduğu söylenebilir. Bunun yanı sıra sistemi geriletecek pek çok alternatifin varlığından da söz edilebilir. Nick Montgomery ve Carla Bergman’ın “Neşeli Militanlık Toksik Zamanlarda Direnişi Örmek” adlı kitabında sistem için rahatsız edici olma konusunda alternatif yollar önerilmekte. Bu alternatif yollar konusunda Spinoza’nın neşe ve duygulanım kavramlarından yararlanılmakta ve yazarların “neşeli militanlık” diye adlandırdıkları kavram etrafında çeşitli sorgulamalar, sohbetler geliştirilmektedir.
Kitabın öncelikli motivasyonu, yazarların “sekter radikalizm” diye ifade ettikleri duygulanımsal zorunluluklara bir yanıt oluşturmak olarak ifade ediliyor. Sekter radikalizm; kendini diğerlerinden daha radikal hissetmenin memnuniyeti ve yeterince radikal olmamanın üzüntüsü, her yerde sistemle girilen suç ortaklıklarına dair izler aranması, beğeni alındığında modun yükseldiği, görmezden gelindiğinde modun düştüğü sosyal medyadaki endişeli hal olarak tanımlanıyor. Sekter radikalizm; duyarlılık, yaratıcılık ve deneyimleme kapasitesini yok eden güvensizliği ve belirli ilişkilenme biçimlerini öne çıkararak üretici gerilimi boğar ve risk almaya izin vermez. Radikal hareketlerin ve radikal mücadele alanları, yazarlara göre; radikal hareketler ve mücadelelerin çoğunda dönüştürücü potansiyeli tüketen bir şey hakimdir. Öyle bir şey ki, kendimizi en hayat dolu hissettiğimiz bir yerde sekterliği, kuşkuyu ve endişeyi besler. Dikkatlerimizi acımasızca hem kendimizdeki hem de başkalarındaki kusur ve tutarsızlıklara yöneltir, deneyim ve merakı yerle bir eder. Farklılığa, karmaşıklığa ve detaya düşman olup, kendini en karmaşık ve en detaylı şey olarak sunarak kendi dışındakileri basit ve aptal görür. Böylelikle radikalizm bir ideale dönüşür ve herkes bu ideal karşısında yetersiz kalır. Sekter radikalizme sırf eleştiriyle karşı konulamayacağını iddia eden yazarlar, onu teşhis etmenin ve onunla mücadele etmenin ötesinde bu alanların başka türlü olmasını mümkün kılacak yoların çeşitliliğini ortaya koymaya çalıştıklarını söylerler. Bu yollar nasıl gelişeceğimiz ve sevgiye dair konularda konuşmak, sağlam bağlar ve yeni ortaklıklar kurmak olarak konulur. Ancak bu sayede yazarların “İmparatorluk” diye adlandırdıkları örgütlü yıkım ortadan kaldırılabilir. İmparatorluk her şeyi kar edilebilir ve kontrol edilebilir hale getirmeye çalıştığı için alternatif yaşam formlarına karşı bir savaş yürütür. İmparatorluk özerkliği baskılayıp, bağımlılığı teşvik ederek yaşamın bütün alanlarını tekeline almaya çalışır.
Kitabın temel argümanı; İmparatorluk, uyumlulaştırma ve baskı altına alma politikalarına devam ederken, direniş ve dönüşümün de uçlarda örülmekte olduğu şeklinde sunulmuştur. İmparatorluk’un denetim altına almak için kullandığı bütün mekanizmalar; sürekli artan direniş, özerklik ve ayaklanmalar tepki olarak icra edilmiş mekanizmalardır. Bu artış sadece dışsal bir tahakküme karşı değil, aynı zamanda İmparatorluk’un kimlikleri, arzuları ve ilişkileri denetim altında tutmasına karşı da bir direnişe işaret eder. İmparatorluk’u dağıtmak, aynı zamanda kendimizi dağıtmaktır. Bu salt olumsuz bir anlam taşımaz, yeni şeyler yapabilir hale gelme anlamına da gelir. Kapitalist sistem yerine Hardt ve Negri’nin dolaşıma soktuğu “İmparatorluk” terimini kullanan yazarlar Spinoza’nın “neşe” kavramını da temel çıkış noktası olarak alırlar. Spinoza için yaşamın tüm amacı, başkalarıyla birlikte yeni şeyler yapabilir hale gelmektir. Bu süreç, neşe olarak adlandırılır. Yazarlar, neşenin mutlulukla aynı şey olmadığını savunurlar. Neşeli bir dönüşüm süreci mutluluğu da içerebilir fakat, daha ziyade pek çok farklı duygunun aynı anda hissedilebildiği bir süreçtir. Boğucu, ıstıraplı, dramatik ve dünyayı yerinden oynatacak kadar güçlü gelebilir. Neşe, çok nadiren rahat ya da sakin hissettirir, çünkü insanları da ilişkileri de dönüştürür ve onlara yeni bir yön verir. Bir şeyler üretmeye, yorucu alışkanlıkları terk etmeye ve birlikte olabilmeyi mümkün kılan yoları güçlendirmeye dair kolektif ve gelişmekte olan kapasiteleri yansıtır. Spinoza’da neşe duygu değil, birinin etkileme ve etkilenebilme gücünün artışıdır. Bir şey yapabilme ve hissedebilme kapasitesinin artışıdır. Yazarlar; neşe ve militanlığı bir arada düşünmelerinin sebebini, bu iki kavramı kararlılık ve sevgi, direniş ve özen, mücadelecilik ve bakım arasındaki bağlantılar üzerinden ele almaları üzerinden açıklarlar. İnsanlar yaşadıkları yerle bir bağ geliştirdikleri ya da geçmişle kurulmuş bir bağı canlandırdıkları zaman, kendilerini bir mekanı korumak için buldozerlere karşı dikilirken bulabilirler. Gündelik ihtiyaçlarını mahalle toplantıları ve karşılıklı yardımlaşma ile karşılamaya başladıklarında birdenbire polisle mücadele etmeye istekli hale gelebilir ve bu mücadelenin kendisi güven ve dayanışmayı derinleştirebilir.
Neşe, bulaşıcı ve egemenler için tehlikeli olabilir. Neşeli militanlık, yazarların İmparatorluk diye adlandırdıkları olgunun çatlaklarında filizlenen yeni yaşam biçimlerine ve bu yaşam biçimlerini sürdürülebilir kılan değer, sorumluluk ve sorulara dair güçlü bir taahhüt olarak ortaya çıkmaktadır. Neşeli militanlık, kolektif olarak üretilen ve zarafetle sürdürülen, riskli, dönüştürücü ve deneyimleyerek ilerleyen bir süreçtir. O aynı zamanda çaresizlik ve umutsuzlukla birlikte hareket edebilme ve onu siyasallaştırabilme kapasitesine sahip olabildiğimiz yerlerde ortaya çıkar. Neşeli militanlık ilişkilerin bir ürünüdür. İlişkileri iyileştirerek ulaşılacak bir konum değildir. Zaten dayanışmacı ilişkiler içinde olduğumuz için ortaya çıkar. Yani bizi umutsuzluktan çekip çıkaran daha pozitif ilişkilerin kapıları bize aralandığında ortaya çıkar. Ayrıca, neşeli militanlık sadece iyi ilişkilerin kurulmasını değil, aynı zamanda sağlıksız ve bize zarar veren ilişkilerin kesilmesini gerektirir. Neşeli militanlığın gelişimi Spinoza’nın ortak mefhumlar olarak adlandırdığı şeyler aracılığı ile gelişir. Pasiflikten aktifliğe geçiş ortak mefhumlar yoluyla gerçekleşir. İnsanların içinde bulunduğu durumda dönüşümü sürekli kılacak şeyin ne olduğunu, onunla nasıl ilerleyeceklerini ve bu dönüşümün yayılma sürecinin nasıl bir parçası olabileceklerini birlikte keşfeder. Ortak mefhumlar olarak güven ve sorumluluk, belirli pratiklere ve yaşam formlarına bağlı olarak filizlenir. Dönüşüme güvenmek demek korkuyu ve denetimi devre dışı bırakmak demektir. Denetim toplumu, bireyselleştirme, tabi kılma politikaları ile neşelenmeyi, güven duymayı ve sorumluluk üstlenmeyi zorlaştıran bir dünyaya bağımlılığı derinleştiren İmparatorluk’un korkunçluklarını deşifre etmek, tabiiyeti ortadan kaldırmak bir yana, kopuşa da yol açabilir. İmparatorluk’un yaşam formlarını sekteye uğratıldığı her yerde başka bir yaşama dair filizlenen beceriler bir anda coşar. İnsanların mücadele sürecinde ve deneyimleri aracılığı ile birlikte çalışma konusunda sorumluluk üstlenerek problemleri ortaklaşa bir şekilde belirleyerek çözüm üretmeleriyle güven bağları ağırlık kazanır. İnsanlar, bu kolektif güven ve sorumluluk formları sayesinde daha yaşam dolu hissettiğinde, güven ve sevgi bağlarını derinleştirdiğinde, militanlık da güçlenme eğiliminde olur.
Neşe konusunda militan olmak; ortak mefhumları, dönüşümün şimdi ve burada gerçekleştirilmesini, sürdürülmesini ve derinleşmesini mümkün kılacak biçimde işlemektir. Ortak mefhumlar, gelecekte gerçekleştirilecek bir devrimin araçları değil, insanların özerklik ve mücadele kapasitesinin şimdi ve burada yeniden ortaya konulmasıdır.
Nick Montgomery ve Carla Bergman, “Neşeli Militanlık” kitabında; kapitalizm olarak tarif edebileceğim “İmparatorluk’un”; insanlığı yıkıma götüren, gözetim altında tutan, kolektif düşünce ve eylemi engelleyen, bireyselleştiren, izole eden, özgürlüğe ket vuran yapısını çok net bir şekilde ortaya koyarak, bu sürece meydan okumanın ve alternatif bir yaşam kurmanın neşeli militanlık ile mümkün olacağını öneriyorlar. Bunun için de dostluk ve sevgi ilişkileri ile ortak mefhumların geliştirilmesi gerektiğinin altını çiziyorlar.
Künye: Neşeli Militanlık Toksik Zamanlarda Direnişi Örmek, Nıck Montgomery, Carla Bergman, Çev. Gülnur Elçik, İletişim Yayınları, 2022, 264 sayfa.