Müzisyen Serpil Barlas hayatını kaybetti
Müzisyen Serpil Barlas, Beşiktaş'taki evinde kalp yetmezliği sebebiyle yaşamını yitirdi.
21-02-2021 11:08

Pop müziğin önemli isimlerinden Serpil Barlas hayatını kaybetti.
Barlas'ın dün gece saat 23.00 sularında, Beşiktaş'taki evinde akşam yemeğinin ardından kalp yetmezliğinden hayatını kaybettiği öğrenildi.
Serpil Barlas'ın cenazesi, 22 Şubat Pazartesi günü Feriköy Mezarlığı'nda anneannesi Macide Balkış'ın bulunduğu aile kabristanına defnedilecek.
SERPİL BARLAS KİMDİR?
Solist Aysel İpar ve Kazım Polat'ın kızı olan Serpil Barlas, 1957 yılında İstanbul'da doğdu.
1960'lı yıllarda şehir tiyatrolarında oyunculuğa başladı ve döneminin ünlü orkestralarında solistlik yaptı.
1970 yılında Altın Ses Yarışması'nda Nilüfer'in ardından ikinci oldu.
1976-1978 yılları arasında 45'lik plaklar yayımladı, "Oldu Olanlar" adlı parçası popülerlik kazandı.
1978'de Eurovision Şarkı Yarışması Türkiye finaline "Yaşamaya Bak" isimli şarkıyla katıldı.
1978'de ABD'ye yerleşri ve 15 yıl bu ülkede ikamet etti.
1993 yılında Türkiye'ye dönüşünden sonra AIDS ile mücadelede öncü rol oynadı.
Müzisyen Uğur Dikmen'in desteğiyle "Benim Adım İnsan", "Sahipsiz Çocuklar" ve "Bosna" albümlerini yayımladı.
Flash TV'de 1998-2001 yılları arasında "Serpil Barlas'la Kurdele" adlı televizyon programını hazırlayıp sundu.
İLGİLİ HABERLER
Otopark kazısında, Roma ve Bizans dönemlerine ait duvar kalıntıları bulundu
Trabzon Müze Müdürlüğü, çok sayıda arkeolojik kalıntılara ulaşıldığını belirtti.
28-02-2021 21:49

Trabzon'da otopark için kazı yapılan alanda, Roma ve Bizans dönemlerine ait 4 sikke, 1 şamdan ve çok sayıda seramik parçasının yer aldığı arkeolojik kalıntılara da bulundu.
Trabzon'un Ortahisar ilçesi Pazarkapı Mahallesi'nde, Büyükşehir Belediyesi'nin otopark projesi için kamulaştırılan arazide kazı çalışması için Kültür ve Turizm Bakanlığı’na başvuru yapıldı.
Bakanlık onayının ardından Trabzon Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü görevlilerinin gözetiminde alanda kazı başladı. 5 bin metrekareye yayılan alanda süren kazılarda Roma İmparatoru Hadrianus ile Geç Bizans dönemine ait yapılara ulaşıldı. Milattan sonra 117-128 yılları arasında Roma İmparatoru Hadrianus dönemine ait olduğu düşünülen şehrin ilk sur duvarının güneydoğu köşesinin bir bölümü, aynı döneme ait bir örme sütun ile Geç Bizans dönemi olarak bilinen 1460 yılına tarihlendirilen hendek duvarı gün yüzüne çıkarıldı. Kazılarda ayrıca, Roma döneminde yapılmış evlerin çatısına ait kiremit ile çömlek parçalarına ulaşıldı. Uzmanlar, alanın tarihte bölgenin ticarethane ve yerleşim yeri olduğu görüşünde birleşti.
YENİ KALINTILARA DA ULAŞILDI
Bölgedeki kazılar arkeologlar eşliğinde sürdürülürken, Trabzon Müze Müdürlüğü de yaptığı yazılı açıklamayla, aynı alanda Roma ve Bizans dönemlerine ait 4 sikke, 1 şamdan ve çok sayıda seramik parçasının yer aldığı arkeolojik kalıntılara da ulaşıldığını duyurdu. Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Şu ana kadar 4 ayrı açmada farklı noktalarda sondaj çalışmaları yapılmış ve yer yer 5-6 metre derinliğe inilmiştir. Yapılan çalışmalar neticesinde mevcut sur duvarlarının 9 metre dışında, dış yüzü 4.5 metre derinliğe inen anıtsal bir hendek duvarı (kuzey-güney yönde) (Bizans Dönemi) tespit edilmiştir. Yapılan kazı çalışmasında ayrıca mevcut sur duvarına 5.50 metre mesafede, 1.50 metre kalınlığında anıtsal ilk sur duvarı tespit edilmiştir. Buradaki yapının temel izleri, Roma Dönemi'ne tarihlenen ve kaleyi koruma maksatlı yapılmış bir yapının olabileceği izlenimini uyandırmaktadır Küçük buluntu olarak 4 sikke, 1 şamdan ve çok sayıda 12, 13’üncü yüzyıl Bizans seramik parçası tespit edilmiştir. Çalışma sonunda hazırlanacak müze raporu Bakanlığımız Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile Trabzon Kültür Varlıklarını Koruma Bölge kuruluna sunulacaktır."
Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali’nin emek, başarı ve onur ödülleri belli oldu
Kadın yönetmenlerin ve sektördeki kadın emeğinin görünürlüğüne katkı sağlamayı amaçlayan festival üç ayrı tarihte yapılacak.
27-02-2021 10:14

Kadın Yönetmenler Derneği tarafından bu yıl 4’üncüsü düzenlenecek Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali’nde Emek Ödülü’ne Sevin Okyay, Başarı Ödülü’ne Eylem Atakav, Onur Ödülü’ne ise Tamara Kotevska layık görüldü.
Festival, 1-7 Mart, 26 Nisan-5 Mayıs ve 25-30 Haziran olmak üzere üç ayrı tarihte yapılacak. Kadın sinemacı ve sektör emekçilerini bir araya getirerek, kadın yönetmenlerin ve sektördeki kadın emeğinin görünürlüğüne katkı sağlamayı amaçlayan festival kapsamında verilecek olan emek, başarı ve onur ödüllerinin sahipleri belli oldu.
- Emek Ödülü’ne Türkiye’nin ilk kadın sinema eleştirmeni olan Sevin Okyay,
- Akademi kategorisinde Başarı Ödülü’ne East Anglia Üniversitesi’nde film, kadın ve medya üzerine çalışan yönetmen Prof. Eylem Atakav,
-Onur Ödülü’ne ise Bal Ülkesi (Honeyland) belgeseli ile Oscar adaylığı kazanan yönetmen Tamara Kotevska layık görüldü.
27 FİLM DÜNYA PRÖMİYERİNİ TÜRKİYE'DE YAPACAK
30 ülkeden 150 filmin başvurduğu festivalde. 45’i Türkiye’den olmak üzere 85 film izleyici ile buluşacak. Balkan seçkisinde yer alan filmlerden 27’si dünya prömiyerlerini ilk kez Türkiye’de yapacak.
1-7 Mart tarihlerini kapsayan ilk programda Türkiye’den filmler, Britanya ve Kosova genelinde çevrimiçi olarak gösterilecek.
Festivalin ulusal yarışma finalistleri, ulusal seçkileri ve Balkan yarışma finalistlerinden oluşan ikinci programı ise 25 Nisan-5 Mayıs tarihleri arasında Türkiye’den çevrimiçi olarak takip edilebilecek.
Festivalde gösterimlerin yanı sıra paneller, söyleşiler ve atölye etkinlikleri de olacak.
JÜRİDE KİMLER VAR?
Festivalin ulusal yarışma jürisinde; akademisyen Dilaver Bayındır, yönetmen Jale İncekol, yönetmen Sevinç Baloğlu, yönetmen Aysim Türkmen ve sinema yazarı Banu Bozdemir var.
Balkan yarışma finalistlerinin jürisinde ise; akademisyenler Ragıp Taranç, Zeynep Merve Uygun Ebru Beyazıt ile festivalin Balkan Temsilcisi Nena Popovic bulunuyor.
Festivalin ödül töreni ise 25 ve 30 Haziran tarihleri arasında İzmir'in Seferihisar ilçesinde düzenlenecek.
Sovyet sinema tarihinin ilk Oscar ödülünü konu alan ‘İlk Oscar’ filminin çekimleri başladı
Sergei Mokritsky’nin yönetmen koltuğunda oturduğu filmin başrollerini Tikhon Zhiznevsky, Anton Momot, Daria Zhovner ve Andrey Merzlikin paylaşıyor.
26-02-2021 13:09

İleri Haber / Çeviri: Şamil Orhan
Rusya’nın Kaluga bölgesinin Medyn kentinde Sovyetler zamanında çekilmiş görüntülerle “Alman askerlerinin Moskova yakınlarındaki yenilgisini” konu alan Moscow Strikes Back (Rusça: Разгром немецких войск под Москвой) belgeselinin yapımını anlatacak olan “İlk Oscar” filminin çekimlerine başlandı. Belgesel, Sovyet sinema tarihindeki ilk ödülünü sinema akademisyenlerinden aldı.
Filmde konu edinilen Moscow Strikes Back belgeseli, ABD’de 1942 yılında 15. Akademi Ödülleri’nde “En iyi belgesel” ödülünü aldı. Ayrıca aynı sene en iyi belgesel dalında “National Board of Review" ödülüne ve en iyi savaş gerçeği filmi dalında New York Film Eleştirmenleri Ödülü’ne layık görüldü. Belgesel, Sovyetler Birliği’nde yine 1942’de Stalin Ödülü olarak bilinen Sovyet Oscarı'nı aldı.
Sergei Mokritsky’nin yönetmen koltuğunda oturduğu filmin başrollerini Tikhon Zhiznevsky, Anton Momot, Daria Zhovner ve Andrey Merzlikin paylaşıyor.
Moscow Strikes Back, 1941 sonbaharında Alman birlikleri saldırdığında çekilmek yerine cepheye giden acemi operatörler Lev Alperin ve Ivan Maisky’yi konu ediniyor. Operatörler, kanlı savaşa tanıklık ederek Moskova cephesini konu alan belgesellerini bir kasete çekiyor ve bu kaset Oscar Ödülü’ne layık görülüyor.
Karakterlerin kurgusal olduğu fakat filmin gerçek yaratıcılarının biyografilerinden esinlenildiği İlk Oscar filminin ilk gösterimi, savaşın 80. yıl dönümü vesilesiyle şubat ve nisan ayları arasında 2022 yılı içerisinde yapılacak.
PEN Duygu Asena ödülü Prof. Dr. Ayşe Buğra'ya verildi
Türkiye edebiyatının önemli kalemlerinden Duygu Asena anısına verilen PEN Duygu Asena Ödülü, Erdoğan'ın hedef gösterdiği Prof. Dr. Ayşe Buğra'ya verildi.
22-02-2021 12:00

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Boğaziçi Üniversitesi'ndeki kayyum rektör protestolarına ilişkin olarak isim vermeden, "Osman Kavala denilen, adeta Soros'un temsilcisi olan kişinin karısı da provokatörlerin içerisinde yer alan bir kadındır" sözleriyle hedef gösterdiği Prof. Dr. Ayşe Buğra, PEN Duygu Asena Ödülü'ne layık görüldü.
Türkiye edebiyatının önemli kalemlerinden Duygu Asena anısına verilen PEN Duygu Asena Ödülü'ne ilişkin yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"PEN Yazarlar Derneği her yıl iki ödül verir. Bunlardan ilki kadın hareketinin öncülerinden ve en duyarlı kalemlerinden, genç yaşta yitirdiğimiz Sevgili Duygu Asena adına düzenlenen PEN Ödülü, diğeri ise o yılın şiir bildirisini hazırlayacak olan, edebiyatımızı varlığıyla, eserleriyle zenginleştirmiş bir şaire verilen PEN Şiir Ödülü’dür.
2021 PEN Duygu Asena Ödülü’nü, varlığıyla, çalışmalarıyla, kitaplarıyla, duruşuyla, eğitimci ve bilim insanı kimliğiyle örnek oluşturan Prof. Dr. Ayşe Buğra’ya sevgi ve saygıyla sunuyoruz. Ayşe Buğra Dünya Bilimler Akademisi’nin 2015 Sosyal Bilimler Ödülü’nü kazanmış dünya çapında bir bilginimizdir.
Üniversite kavramının içinin her geçen gün daha da boşaltıldığı, ülkemiz eğitim sisteminde çağdaş ve evrensel değerlerden uzaklaşıldığı, her alanda olduğu gibi akademik bağımsızlığın da baskı ve tehdit altında olduğu, Cumhuriyet ilkelerinden ödün verildiği, karşı devrim adımlarının uygulanmaya çalışıldığı bir dönemden geçmekteyiz.
'AYŞE BUĞRA YAŞADIĞI TÜM GÜÇLÜKLERE KARŞIN KENDİNİ ÖĞRENCİLERİNE ADAMIŞTIR'
Bu dönemde, dünya bilim camiasında en saygın yeri olan, eserleri dünyanın birçok üniversitesinde kaynak olarak kullanılan Ayşe Buğra yaşadığı tüm güçlüklere, engellere karşın kendini öğrencilerine adamayı, eğitim vermeyi sürdürmüştür. Adliye koridorlarında uzun sürmüş eziyet sürecinin tanıklığını ve adalet arayışını sürdürürken, haksızlıklara baş eğmemenin de örneğini vermiştir. Yine bu dönemde siyasi otoritenin hakaret, iftira ve tehditlerine uğramış, hedef gösterilmiş, aşağılanmaya çalışılmıştır. Kişilik haklarına saldırılmış, hem bir Cumhuriyet Aydını hem de kadın olarak kendisine bedel ödetilmek istenmiştir. Ayşe Buğra bu saldırılar, bu hoyratlık karşısında her zamanki sağduyulu, alçak gönüllü duruşunu bozmamış, tepkisini “memleketim için üzüldüm” diye göstererek insanlık, vicdan ve terbiye dersi vermiştir.
Biz PEN Yazarlar Derneği olarak Ayşe Buğra’nın üzüntüsüne katılıyor, ancak kadın olmanın, bilim insanı olmanın onurunu, tüm kadınlar için, kadın özgürlüğü için taşıyan ve bunun ülkeyi de, düşünceyi de özgürleştireceğini bilen onun gibi bir Cumhuriyet Kadınımız olduğu için sonsuz bir sevinç duyuyoruz. 2021 PEN Duygu Asena Ödülü’nü kabul ettiği için kendisine teşekkür ediyoruz."
TİP Genel Başkanı Erkan Baş’ın ‘Yaşamak İçin Sosyalizm’ kitabı çıktı!
Erkan Baş’ın kapitalizmi ve güncel sorunları irdelediği kitabı Yaşamak İçin Sosyalizm, raflarda yerini aldı.
20-02-2021 11:51

İleri Haber
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı, İstanbul Milletvekili ve bilim tarihçisi Erkan Baş’ın İleri Kitaplığı’ndan çıkan Yaşamak İçin Sosyalizm kitabı okurlarıyla buluştu. Marksizmin 150 yılı aşkın teorik birikimine yaslanarak güncel sorunları irdeleyen eser, “Yaşadığımız Çağ”, “Gereksinim Olarak Sosyalizm”, “Bugünü Kazanmak” ve “Hep Birlikte” başlıklı bölümlerden oluşuyor. Kitabın sonunda ise “Kişisel Öyküm” başlığıyla, Erkan Baş’ın özellikle siyaset, kültür ve bilimle tanışma sürecini anlattığı bir söyleşi yer alıyor.
Daha önce pek çok kitap ve dergide makaleleri yayımlanan Erkan Baş’ın kişisel ilk kitabı olan “Yaşamak İçin Sosyalizm”, kapitalizmle güncel ve köklü bir hesaplaşmaya girerken, sosyalistlerin güncel sorunlara getirdiği çözümleri sade ve özlü diliyle ifade ediyor.
Kültür Bakanlığı personeli kadroya geçemeden emekli oluyor: Sözleşmeli sayısı 6,5 kat arttı
Nuri Ersoy'un Sezgin Tanrıkulu'nun soru önergesine verdiği yanıtla, bakanlık bünyesindeki sözleşmeli personel sayısının 10 yılda 6,5 kat arttığı ortaya çıktı.
19-02-2021 12:36

İleri Haber
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun Kültür ve Turizm Bakanı Nuri Ersoy’un yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesine gelen yanıta göre, bakanlıktaki toplam personelin beşte birinden fazlası sözleşmeli. 53 sözleşmeli personelin kadroya geçemeden emekli olduğunun ortaya çıktığı önergeye verilen cevapta, bakanlığa yapılan yandaş atamaları sorusu ise yanıtsız bırakıldı.
Sezgin Tanrıkulu, verdiği soru önergesinde bakanlık merkez ve taşra teşkilatlarında çalışan sözleşmeli ve kadrolu personel sayısını, KPSS ile kaç kişinin alındığını sordu. Bakan Ersoy’un önergeye verdiği yanıta göre, bakanlık bünyesinde toplamda 10 bin 424 kadrolu, 1892 sözleşmeli personel bulunuyor.
SÖZLEŞMELİ PERSONEL SAYISI 10 YILDA 6,5 KAT ARTTI
Personel alımlarında sözleşmelilere ağırlık verildiğinin anlaşıldığı yanıta göre, bakanlıkta 2010 yılında 9 bin 75 personel varken, bu sayı 2020 yılında sadece 10 bin 424’e çıktı. Sözleşmeli personel sayısı ise 10 yılda 6,5 kat arttı. 2010 yılında 290 olan sözleşmesi personel sayısı 1982’ye ulaştı. Ayrıca sözleşmeliler arasında 10 yılda 53 sözleşmeli personelin kadro göremeden emekli olduğu anlaşıldı.
Bakanlıkta yapılan atamaların da açıklandığı yanıtta, 4 Şubat 2020 tarihi itibarıyla Bakanlığın Özel Kalem Müdürü, Basın Müşaviri, Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğine 9 personel atandığı bilgisi yer aldı. Ataması yapılan üst düzey personel sayısı ise 48’i buldu.
YANDAŞ ATAMALARINI YANITLAMADI
Nuri Ersoy'a ''İstisnai kadro ile ataması yapılanlar arasında bakanların, milletvekillerinin ya da AKP üst düzey yöneticililerinin 3. dereceye kadar akrabalık bağı olan yakınları var mı?'' ve ''Bakanlığınızın üst düzey yönetici kadrolarına 2010-2020 yılları arasında atananların içinde milletvekillerinin ya da AKP üst düzey yöneticililerinin 3. dereceye kadar akrabalık bağı olan yakınları var mı?'' sorularının da yöneltildiği önergeye verilen yanıtta, bu soruların cevaplanmaması ise dikkat çekti.