Murder King: Sadece sanatçının değil her insanın bir politik duruşu olmalı

Murder King: Sadece sanatçının değil her insanın bir politik duruşu olmalı

¨Bütün müzisyenler gibi işsiz, fakir kaldık ve devlet tarafından yalnız bırakıldık. Bir nevi ölüme terk edildiğimizi söyleyebiliriz.¨

Ufuk İpek - İzmir

Ülkemizde emekçi olmanın zorluğu, pandemiyle birlikte artarak birçok alanda katlanılması zor güçlüklere sebep oldu. Ne yazık ki bundan en çok etkilenen kesimlerden biri de kültür sanat emekçileri oldu. Hayatın durma noktasına gelmesiyle kültür-sanat alanının yaşadığı zorlukları birinci elden deneyimleyen heavy metal grubu Murder King’in üyeleri, İzmir'de verdikleri konser sonrasında hem yaşadıkları sorunlara hem de sanata dair sorularımızı yanıtladı.

2002'den bu yana müzik piyasasının içindesiniz ama grup olarak ilk albümünüzü 2014 yılında çıkartabildiniz. Bize Türkiye'de sanat ve müzik yapmanın zorluklarından kendi tecrübelerinize dayanarak biraz bahsedebilir misiniz?

Öncelikle daha öncesinde bir cover grubu olarak ilerlediğimizden albüm fikri sonradan oluştu ve 2014 yılında ilk albümümüzü piyasaya çıkarmış olduk. Türkiye’deki her sektörde olduğu gibi Türkiye’de müzik yapmak da aynı imkansızlıklar arasında ilerliyor. Piyasa normlarının dışında da bir iş yapıyorsan endüstri seni çok fazla içine almıyor. Biz artık bu işi bir cesaret olarak görüyoruz. En önemlisi zamanlama meselesi. Albüm yapmak için ciddi bir zamana ve emeğe ihtiyaç duyuyorsunuz. Bizi zorlayan demeyelim ama zorluklar içinde yola devam etmemizi sağlayan şey tamamen ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumlar ve bizim seçtiğimiz türün popüler kültürün dışında kalması.

Kreator, Helloween, Moonspell, Katatonia gibi gruplar ile aynı sahneleri paylaştınız. En çok hangi yerli ve yabancı gruplarla sahne almak size haz verdi, hangi gruplarla sahne almak istersiniz?

Yabancı gruplarla çalmak elbette çok keyifliydi. Yerli gruplardan ise değerli Pentagram ve Blacktooth ile aynı sahnede olmak çok güzeldi. Korn’la, Slipknot’la, emekli olmasalar Slayer’la çalmak bize büyük keyif verirdi.

‘SİLİVRİ SOĞUKTUR ŞAKALARINA ÇOK FAZLA MARUZ KALIYORUZ’

Kitleler sizi tanımaya başladığında yaşadığınız zorluklar nelerdi? Nasıl başa çıktınız?

Barda uzun yıllar çaldığımız için bizi tanıyan bir kitle zaten vardı. Onun üzerine katlandı diyebiliriz. Bazen müzik aletleriyle ilgili çok detay sorularda bilmediğimiz bir şey olduğunda zorlanıyoruz. Sadece kendi enstrümanımızla değil, çeşitli enstrümanlarla ilgili sorular gelince… Bunun dışında bizi tanımayan insanlar yaptığımız işle ilgili bizi üst makamlara şikâyet ediyorlar. ¨Silivri soğuktur¨ şakalarına çok fazla maruz kalıyoruz tabii ama işimize odaklanıp, yolumuza bakıp, etkilenmemeye çalışıyoruz.

Birçok sektörde olduğu gibi sanat dünyasında da pandeminin olumsuz etkilerinin görüldüğünü söyleyebiliriz. Peki, Murder King olarak bu süreçten nasıl etkilendiniz?

Bütün müzisyenler gibi işsiz, fakir kaldık ve devlet tarafından yalnız bırakıldık. Bir nevi ölüme terk edildiğimizi söyleyebiliriz. İlk zamanlarda pandeminin ne kadar süreceği bilinmediğinden, psikolojimiz olumsuz etkilenmesin diyerek kendimizi eve kapatıp biraz üretelim dedik ama süreç uzadıkça hayatta kalma reflekslerimiz baş gösterdi ve üretmek yerine ne yiyeceğiz, ne içeceğiz dertlerine odaklanınca üretmekten de meslekten de koptuk. Daha yeni yeni ısınıp kendimize geliyoruz.

‘UMARIZ BİR DAHA HİÇ KİMSE VE HİÇBİR SEKTÖR BÖYLE BİR YALNIZLAŞTIRILMAYI YAŞAMAZ’

Pandemi sürecinde beklentileriniz ve olması gerektiğini düşündüğünüz şeyler nelerdi?

Öncelikle tabii ki bir kaynak aktarılıp müzisyenlere destek olunmasıydı. Ekonomi canlansın diye denetimli serbestlik altında açılan bazı sektörler gibi müziğe de en azından belli saatlerde de olsa izin verilmesiydi. En azından dijital ortamlarda da olsa daha fazla konser için destek verilmesiydi. Pandeminin artık sonlarına doğru çıkarılan, müzisyen arkadaşlara yapılan sadaka niyetine yardımların yerine daha güzel programlanmış bir paket sunulmasıydı. Çok fazla yalnızlaştırıldık. Yeme-içme sektörü gibi bizler de işlerimizi yapalım diye ön ayak olunabilecek projeler üretilmeliydi. Bizlere istemeden yardım ediliyormuş gibi, müzisyen misiniz o halde şu formları doldurun, şu belgeyi gönderin gibi kanıtlar istenmesiydi. Geçmiş bir sürü şeyi sıralayabiliriz. Normalde zaten yapılmayan şeyler bu süreçte hiç yapılmamaya devam etti. Hayatta kalanlarımız bir şekilde devam ediyor. Umarız bir daha hiç kimse ve hiçbir sektör böyle bir yalnızlaştırılmayı yaşamaz.

Zeytinli Rock Festivali gibi bağımsız festivalleri sevdiğinizi ve katılım sağladığınız biliyoruz. Bu bağlamda geçen kasım ayında ikincisi İzmir’de düzenlenen KeçiFest hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyiz?

Uzaktan izlediğimiz kadarıyla çok başarılı geçmiş bir festival. Hem müzisyenlerin hem de izleyicilerin memnun kaldığını duyduk. Umarız devamlılığı olan bir festival olur. Bir sonrakinde bizler de destek vermeyi isteriz.

‘SADECE SANATÇININ DEĞİL, HER İNSANIN POLİTİK DURUŞU OLMALI’

Şarkı sözlerinizde politik vurgular var. Sanatçının politik bir duruşu olması gerektiğini düşünüyor musunuz?

Sadece sanatçının değil her insanın bir politik duruşu olmalıdır. Apolitiklik de bir politik duruştur. Bu bir gereklilik değil doğanın kanunu. Politik duruş dediğiniz zaten hayattaki tüm davranışlarınız bir politik duruşu gösterir. Ülkemizde bunun doğru anlamlandırılmamasından kaynaklı, sanatçının politik duruşu olur mu gibi dönüşler geliyor. Olur tabii.

Son olarak, saat 00.00'dan sonrasında getirilen canlı müzik yasağı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu da iki yönlü bir soru. Tabii ki saat 00.00’dan sonra canlı müziğin susturulması garip bir hadise. Mekân sahiplerinin de organizatörlerin de elini kolunu bağlıyor bu durum. Çünkü aynı günde 2-3 grup çıkartılması gereken konser ya da festivaller olacağı zaman bu saat aralığı ne yazık ki yetmiyor. Aynı günde 2-3 grup çalabilse, hem mekânlar hem de müzisyenler para kazanabilirse süper olacak. Ancak bunun tam tersi durumlarda denenebiliyor. Bir gruba 4-5 saat çaldırarak aynı kaşelerin verilmesi gibi. Her iki durumun da önüne geçilmesi ve bir düzenleme getirilmesi lazım.

 

DAHA FAZLA