Muğla Çevre Platformu: 48 köyümüz kömür ruhsat alanlarının içinde kalıyor

Muğla Çevre Platformu: 48 köyümüz kömür ruhsat alanlarının içinde kalıyor

Muğla Çevre Platformu Küresel İklim Grevi Haftası nedeni ile bir etkinlik düzenledi.

İleri Haber

Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Küresel İklim Grevi Haftası nedeni ile Muğla bölgesinde işletilen termik santrallerinin neden olduğu doğa felaketlerine dikkat çekmek için bir etkinlik düzenledi.

Yatağan'ın Turgut Köyü'nde ölüm çukuru diye anılan kömür ocağının hemen yanındaki zeytinlik alanda yapılan etkinlikte jandarmanın ve kömür şirketinin güvenlik personelinin çokluğu dikkat çekti.

Etkinlik alanına giden yolları kapatarak, katılımın yüksek olmasını önlemek isteyen kömür şirketi, bir de doğaya verdiği büyük zararın görünmemesi için ölüm çukurunun etrafını branda ile kapattı.

MUÇEP'in basın açıklamasını ölüm çukurunun branda ile gizlenmeyen bir bölümünde yapması nedeniyle etkinliğe katılan herkes kömür ocağının verdiği zararı görmüş oldu.
Muğla CHP Milletvekilleri  Süleyman Girgin ve Burak Erbay'ın da katıldığı etkinlikte MUÇEP sözcüleri ile  erel halk kömür ocağının verdiği zararları dile getirdiler ve sonuna kadar mücadele edileceğini belirttiler.

Etkinlik Praksis Müzik Kollektifi'nin konseri ile son buldu.

Muğla Çevre Platformu'nun basın açıklaması şu şekilde:

Küresel İklim Grevi Haftasında Muğla Çevre Platformu olarak Muğla bölgesinde işletilen  termik santrallerin ve onlara kömür sağlayan maden sahalarının neden olduğu yerel ve küresel felaketlere dikkat çekmek için etkinlikler düzenliyoruz. Üç gün önce Milas’ın Karacahisar-İkizköy köyleri arasında kömür ruhsat alanı içinde  kalan ve  kesilmek üzere işaretlenen orman alanında idik. Bu gün burada aynı kara talihsizliğin yıllardır mağduru olan Yatağan bölgesinin ve Turgut Köylülerinin yaşadığı trajediyi bir kez daha gündeme getirmek için bir araya geldik.

Üç gün önceki etkinliğimizde olduğu gibi çağrımıza cevap vererek burada bir araya gelen bölge halkımıza, basın çalışanlarımıza, etkinliğimize destek veren Muğla Büyükşehir ve Milas Belediyelerimize, Menteşe Kent Konseyine, milletvekillerimize, siyasi partilerimize, etkinliğimize müziği ile renk katmak üzere gelen Praksis’e teşekkür ediyoruz. İklim Grevi çağrıları ile küresel sorumluluğumuzu hatırlattıkları için Muğla’nın ve  dünyanın tüm çocuklarına ve gençlerine bir kez daha selamlarımızı gönderiyoruz.
Şu an sınırında bulunduğumuz arkamızdaki devasa ölüm çukuruna bir zamanlar bulunduğumuz noktadan bakanlar, canlı ve keyif veren doğal yaşamı ile bereketli ovaların, zeytinliklerin, ormanların ve Yeşilbağcılar Köyü’nün manzarasını keyifle izleyebiliyordu.. Bu sınır, bir kabus gibi, her geçen gün yaşam alanlarımızı yok ederek ilerlemeye devam ediyor. Eğer bu çılgın ilerleyiş durdurulmazsa, şu an üzerinde bulunduğumuz bu zeytinlik de ne yazık ki kısa süre sonra gittikçe büyüyen bu devasa ölüm çukurunun içinde kaybolacak.

Bölgemizde yaşanan trajediyi, 27 ve 28 Temmuz’da Milas ve Turgut’ta 350org ile birlikte düzenlediğimiz sempozyumlarda paylaştığımız Kömürün Gerçek Bedeli Raporu ile ortaya koymuştuk. Yatağan – Milas havzasında yer alan kömür sahaları ve termik santrallerin neden olduğu sorunları bu raporda yer alan birkaç çarpıcı bilimsel veriyi paylaşarak bir kez daha gözler önüne sermek istiyoruz:

Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santralleri, 1983-2017 yılları arasında atmosfere 360 milyon ton karbondioksit,  9,5 milyon ton sülfür dioksit, 890 bin ton azot oksit, 65 bin ton toz, 28 bin kilogram cıva saldı.

Santrallerden kaynaklanan hava kirliliği halihazırda yılda 280 erken ölüme yol açıyor ve 2017 yılına kadar 45.000 insanın ölümüne yol açtığı hesaplanıyor;  hastalık ve erken ölümler dolayısıyla yılda toplamda 61 bin işgünü kaybına yol açıyor; 2018-2043 yılları arasında, her bir santral 50 yaşını dolduruncaya kadar çalışmaya devam ederse; çevre yatırımları mevzuata göre yapılsa bile, santrallerden kaynaklı hava kirliliğinin 5.300 insanın daha erken ölümüne yol açacağı öngörülüyor.

48 köyümüz kömür ruhsat alanlarının içinde kalıyor. Geçtiğimiz yıllar içinde kömür madenlerinin işletmeye alınması nedeniyle 8 köyümüz bazıları tamamen, bazıları da başka yerlere taşınmak zorunda bırakılarak yok edildi. Santrallerin kapasite artırımı, ömürlerinin uzatılması ve maden ruhsat alanlarının işletmeye alınması planları gerçekleşirse kalan 40 köyümüz de yok edilme tehdidi altında. 40 köyün halkı daha, köyünün olduğu gibi taşınması ya da zeytinlik, tarım, orman alanlarının istimlakı sonucunda yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalacak. Bu da, Milas’ta 8.300, Yatağan ve Menteşe’de 20.400 olmak üzere toplamda 30 bine yakın insanın doğrudan veya dolaylı olarak yerinden edilmesi anlamına gelecek.

Açık kömür ocaklarının yarattığı ölüm çukurları, yok etmek için İkizköy’ün Karadam Mahallesine, Çamköy’e, Karacahisar’a ve Turgut’a dayanmış durumda. Yeni istimlaklarla köylerimiz yutulmak istenmektedir.

UNESCO dünya mirası adayı olan Stratonikeia ve Lagina sit alanları, bölgedeki kömür çıkarma sahalarından en fazla etkilenen arkeolojik sitlerdir.  Hem kömür ocakları, hem de üç santralin bacasından çıkan kirleticiler arkeolojik sit alanlarına zarar vermekte, insan sağlığı üzerinde olduğu gibi, kültür varlıkları üzerinde de olumsuz etkileri yaratmaktadır.
Muğla bölgesinden yayılan zehirli sera gazları komşu illerimize, ülkemize, deniz aşırı ülkelere yayılarak tüm dünyayı etkiliyor. Bu anlamda Muğla’nın kömürlü termik santrallarının, yerel ölçekte yarattığı felaketin yanında, küresel ölçekteki iklim krizinde de yadsınamaz bir etkisi vardır. Tüm dünyada iklim katili olarak damgalanan bu çağdışı enerji üretim modeli hızla terk edilerek yenilenebilir, temiz enerji üretim yöntemlerine geçiliyor. Ne yazık ki ülkemizde, Muğla’mızda havamızı, toprağımızı, suyumuzu zehirleyen, sağlığımızı, atalarımızdan kalan yaşam alanlarımızı yok eden bu kirli politikalar inatla sürdürülüyor. Bu inattan vazgeçilmezse çocuklarımıza, atalarımızdan miras aldığımız cennet yurdumuzun yerine her karışı zehirlenmiş, artık hiçbir canlıya yaşama imkânı kalmamış devasa ölüm çukurları bırakacağız.
Turgut’tan, bu ölüm çukurunun dibinden bir kez daha sesleniyoruz. Yetkilileri, hem bölge halkımızı yaşadığı ekolojik ve sosyal felaketlerden kurtarmak, hem de küresel boyuttaki iklim kirizinin çözümü için sorumluluk almaya davet ediyoruz;

Bu ölüm çukurlarının daha fazla büyümesine izin vermeyin, şu ana kadar açılmış olanları rehabilite edin. Atalarımızdan miras kalan yurdumuzda, doğamızla denge içinde, sağlıklı olarak yaşamak istiyoruz. 

Çağdışı teknolojilerle işlettiğiniz ve iklim krizinin baş sorumlusu olan kömürlü termik santrallerden derhal vaz geçin. Yatağan, Kemerköy ve Yeniköy termik santrallerini ve onlara kömür sağlayan maden ocaklarını kapatın. Küresel iklim krizine daha fazla katkıda bulunmayın, enerji verimliliğini ve doğa dostu enerji üretimini temel alan politikalar geliştirin ve uygulayın.

Turgut’tan ve komşularımızın köylerinden, topraklarından elinizi çekin. Zeytinliklerimizi, köylerimizi, ormanlarımızı rahat bırakın.

Muğlamızı kömür ve termik santral belasından kurtarana kadar, “Kömürsüz Muğla” hedefimize ulaşana kadar mücadele edeceğiz.

Muğla cennet kalsın, dünya temiz kalsın."

DAHA FAZLA