Eskiden konaklarda dalkavuk bulundurmak adetmiş. Konağın beyi demiş ki:
- Bir dalkavuk alacağım, filan gün imtihan var, sağa sola haber salın.
Derken o gün gelmiş, kapının önünde dalkavuk adayları sıra olmuş. İlki içeri alınmış. Bey sormuş:
-Sen dalkavuk musun?
-Evet efendim.
-Ama sen dalkavuğa hiç benzemiyorsun.
-Olur mu efendim? Ben filan beyin yanında şu kadar sene, feşmekan beyin yanında da bu kadar sene dalkavuk olarak çalıştım.
Bey:
-Olmadı, sen çık, demiş.
Diğer tüm adaylardan hep aynı cevabı almış. Konağın beyi tam da umutsuzluğa kapılmaya başladığı anda içeri başka biri girmiş. Bey bu kişiye de sormuş:
-Söyle bakalım sen dalkavuk musun?
-Evet efendim.
-Ama sen dalkavuğa hiç benzemiyorsun.
-Haklısınız efendim, dalkavuğa hiç benzemem efendim.
Bey;
-Dur bakayım, biraz da benziyorsun galiba.
-Evet efendim. Ben biraz da dalkavuğa benzerim efendim.
Bey hemen dışarı haber salmış:
-Tamam ben dalkavuğumu buldum!
***
Kayırıcı: Bir kimseyi kayıran ona arka çıkan kimse, iltimasçı, piston, torpil
Dayı (mecaz anlamda) Kayırıcı: ‘Bunların çok bariz olan bir tarafı da siyasi dayıları sık sık değiştirmeleridir’- P. Safa.
Liyakat: Bir kimsenin, kendisine iş verilmeye uygunluk, yaraşırlık durumu. Yani layık olma, yaraşma, yeterlilik, yetenek.
Dalkavuk (isim): Kendisine çıkar sağlayacak olanlara aşırı bir saygı ve hayranlık göstererek yaranmak isteyen kimse, huluskâr, yağcı, yalaka, yağdanlık, yalpak, yaltak, yaltakçı, kemik yalayıcı, çanak yalayıcı, (tarih): Saraylarda devlet büyüklerini nükteli sözlerle eğlendiren kimse (TDK)
Liyakatin[1] önemsenmediği toplumlarda terfi edebilmenin ve siyaseten yükselmenin en geçerli yöntemi dalkavukluk/yalakalıktır. Her dalkavuğun amacına ulaştığını söyleyemeyiz. Ancak kendileri de yalakalıkla bulunduğu makama gelmiş olan yöneticilerin, tıpkı kendileri gibi dalkavuklarla çalışmayı tercih ettiklerini ve bunun nedeninin, ‘narsistik gereksinimlerinin’ yine bu yalakalar tarafından doyurulmakta olduğunu tereddütsüz söyleyebiliriz.
Siyasal alandaki dalkavukların nefret ettiği ancak içten içe gıpta ettiği bir insan türü vardır ki, bunlara liyakat ve ilke sahibi insanlar diyoruz. Liyakat sahibi olup siyasi partilerde yükselmiş insanlar elbette var. Ancak mevcut sistem bu insanların çoğunu elediği için, sayıca az oldukları inkar edilemez bir gerçek. Siyasal alan, nitelikli insanlar siyaseten hak ettikleri yere/makama gelmesin diye önlerine takoz koyan çok sayıda yalaka güruhuyla doludur. Bu camia, yeteneksizliklerini ve yetersizliklerini dalkavuklukla kapatmaya çalışanların cirit attığı bir camiadır. Mevcut statülerini, ayrıcalıklarını kaybetmemek veya yükseltmek için üst düzey siyasilerle kurdukları ilişkiyi biçimlendiren çıkarlarıdır. Fırsatçı/oportünisttirler.
Dalkavuklar, ‘birilerine yaranma endişesi taşımadan, açık yüreklilikle düşüncelerini ve görüşlerini paylaşan, birlikte çalıştığı kişi veya kişilere karşı samimi ve yapıcı eleştirilerde bulunan, eğitimli, yetenekli, donanımlı, liyakat sahibi ve ilkeli insanları’ daima bir tehdit olarak görürler. Çünkü liyakat ve ilke sahibi insanların varlığı dalkavuklara ‘kim olduklarını’ ve ‘bulundukları yere nasıl geldiklerini’ hatırlatır.
Siyasette yükselmek için her zaman dalkavukluk yeterli olmayabilir. Bir de “dayı” olsa hiç fena olmaz (siyasal kayırma, kayırıcı, iltimas, torpil...) Bu ‘dayı’ kimi zaman sülalenin bir üyesi, kimi zamansa siyasal alanda etkin bir isim olabilir. Sülale önemlidir. Kimin kızı, kimin oğlu, kimin gelini, kimin damadı, kimin yeğeni olduğun, nüfuzlu bir aileden gelip gelmediğin, ailende (geçmişte de olsa) parti yöneticisi, milletvekili, bakan, belediye başkanı olup olmadığı, toprak ağası, aşiret reisi, cemaat lideri, tarikat şeyhi, büyük bir işadamı...Bunların tümü çok hem de çok önemli.
Liyakat falan filan hikaye. Donanım, uzmanlık, yetkinlik, eğitim düzeyi mi? Eğitim düzeyini hallederiz caaanıımm o da bir şey mi? Kimlerinki halledilmedi ki! İstediğin eğitim kurumundan al sana diploma...Diğer özelliklere gelince, olsa da olur olmasa da...
Yozlaşma, kokuşmuşluk ve çürümüşlük... Durum bu kadar mı berbat? Evet bu kadar berbat!
LİYAKAT SAHİBİ VE İLKELİ İNSANLARIN ÇOĞUNUN ELENDİĞİ, DALKAVUKLARIN VE KAPIKULLARININ YÜKSELTİLDİĞİ SİYASET!
[1] Liyakat (Meritokrasi):Latince meritum ile Yunanca kratein kelimelerinin birleşmesinden oluşur. Meritum; yeterli ve değer anlamına, kratostan türeyen krasi ise güç, etki ve kuvvet anlamına gelmektedir. Üst kademelerin zeka, çalışkanlık ve diğer meslekî hünerleri bulunan kişilere yer verilmesi anlamına gelir.