Mehmet Büyük evli olduğu Süryan Büyük'ü öldürdü ve 3 kişiyi yaraladı!
Diyarbakır'da evli olduğu Süryan Büyük'ü öldüren ve ailesinden 3 kişiyi de yaralayan Mehmet Büyük'ün daha önce de kadına şiddet uyguladığı ortaya çıktı.
29-01-2021 14:11

Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesine bağlı Hantepe Mahallesi'nde ikamet eden Mehmet Büyük adlı erkek, evli olduğu Süryan Büyük’ü öldürdü. Fail erkek, büyük oğlunu, Süryan Büyük'ün ismi kız kardeşini ve kendi yeğenini de yaraladı.
Edinilen bilgilere göre, Süryan Büyük, Mehmet Büyük'ten gördüğü şiddet sonucu bir ay önce evinden ayrılarak sığınma evine yerleşti. Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'nce 4 çocuğu yurda yerleştirilen Büyük, 2 çocuğuyla 1 ay sığınmaevinde kaldı. Büyük, daha sonra babasının Kayapınar ilçesi Gaziler semtindeki evinde kalmaya başladı. Ancak kadın, barışma vaadiyle ikna edilmesi üzerine yeniden evine döndü.
Taşınma işleri için Süryan Büyük'ün kız kardeşi Fatma Sever ve Mehmet Büyük'ün yeğeni yardıma geldi. Bu sırada gelen Mehmet Büyük ile evdekiler arasında bilinmeyen nedenle tartışma çıktı. Tartışma esnasında tabancasını çıkaran Mehmet Büyük, ateş etmeye başladı. Mermilerin hedefi olan Süryan Büyük, olay yerinde yaşamını yitirirken, kız kardeşi Fatma Sever, oğlu Azad ve Mehmet Büyük'ün yeğeni de yaralandı.
Yaralılar, ihbarla gelen sağlık görevlilerince ambulanslarla hastaneye kaldırıldı. Tedaviye alınan yaralılardan Fatma Sever'in sağlık durumunun kritik olduğu öğrenildi.
Güvenlik güçleri, saldırı sonrası kaçan Mehmet Büyük'ün yakalanmasına yönelik çalışmalarını sürdürüyor.
İLGİLİ HABERLER
Tahterevalli Müzik Grubu'ndan 8 Mart için şarkı: 'Ayağa Kalkıyoruz!'
Şarkıyı besteleyen Tahterevalli Müzik Grubu, “toplumsal düzenin günlük hayatımızdaki izlerinin peşine düşen şiirleri ezbere alıp kimi zaman şiirin bir satırını kimi zaman şiirin fikrini kimi zaman da dizelerini” bestelediklerini belirtti.
07-03-2021 19:25
İleri Haber
Tahterevalli Müzik Grubu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için “Ayağa Kalkıyoruz!” isimli şarkısını yayınladı. Çeşitli sosyal medya kanalları ve çevrim içi müzik platformlarında dinleyicisiyle buluşan şarkıyı, İzmir’den 10 kadın seslendirdi.
Şarkıyı besteleyen Tahterevalli Müzik Grubu, “toplumsal düzenin günlük hayatımızdaki izlerinin peşine düşen şiirleri ezbere alıp kimi zaman şiirin bir satırını kimi zaman şiirin fikrini kimi zaman da dizelerini” bestelediklerini belirtti.
Şarkıyı; hem kadınların hem siyahların hak savunuculuğunu yapan Maya Angelou’nun, 1978’de yayınlanan ve Faris Kuseyri çevirisiyle Ayrıntı Yayınları’ndan çıkan “Kafesteki Kuşun Şarkısı” kitabındaki “Ayağa Kalkıyorum” şiirden hareketle oluşturduklarını ifade eden grup, açıklamasında “...kitabını okuduğumuzda bizi en çok etkileyen şiir “Ayağa Kalkıyorum” oldu. Bu şiiri, bir esin kaynağı ve hareket noktası olarak alıp şarkının sözlerini oluşturduk. 8 Mart günü için yola çıkan bu şarkıyı, sokaklarda eşit ve özgür bir yaşam için mücadele eden tüm kadınların mücadelesine, Maya Angelou’nun adalet için çaldığı bir ıslık olarak iletiyoruz ve büyüyen kadın mücadelesine alanlarda eşlik etmesini diliyoruz.” sözlerine yer verdi.
Önümüzdeki günlerde yeni bestelerini yayınlayacaklarını da duyuran grup, isim tercihlerini şu sözlerle ifade ediyor: “Tahterevalli’yi, Bertolt Brecht’in ünlü şiirinde geçen ve mevcut sömürü sistemi içindeki uzlaşmaz çelişkilerin anlatımına yeni bir metafor katmış olduğu ‘bütün düzen bir tahterevalli aslında’ sözüne atfen taşımaya çalışıyoruz.”
“Ayağa Kalkıyoruz!” şarkısının sözleri şöyle:
Beni tarihe kaydedebilirsiniz
Acı sözlerle yalanlarla
Beni yerin dibine batırabilirsiniz
Ama uçuşan bir toz gibi
Ben yine ayağa kalkıyorum
Beni sözlerinizle vurabilirsiniz
Gözlerinizle yaralayabilirsiniz, beni
Nefretinizle öldürebilirsiniz
Ama hava gibi su gibi
Ben yine ayağa kalkıyorum
Korkulu geceleri geride bıraktık
Utanan tarihin evinden çıktık
Acıdaki geçmişten şafaklara doğru
Biz yine ayağa kalkıyoruz
Soundcloud dinleme linki: https://soundcloud.com/tahterevalli-muezik-grubu/ayaga-kalkiyoruz-tahterevalli
8 Mart eyleminde gözaltına alınan 9 kişiden 2'sine ev hapsi!
Kadıköy'de 8 Mart eyleminde işkenceyle gözaltına alınan 9 kişi hakkındaki tutuklama talebi reddedildi. 9 kişiden 2'si hakkında ev hapsi kararı verildi.
07-03-2021 18:35

8 Mart Kadın Platformu çağrısıyla dün Kadıköy'de yapılan eylemde polisin işkenceyle gözaltına aldığı 9 kişiyle ilgili tutuklama talebi reddedildi. 9 kişi hakkında yurt dışı yasağı, 2 kişi hakkında bir aylığına ev hapsi kararı, kalan 7 kişi hakkında ise haftada iki gün imza kararı verildi.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü öncesi dün İstanbul Kadıköy İskele Meydanı'nda buluşan kadınların etrafını barikatlarla kapatan polisi, gökkuşağı renkleri bulunan bayrakların içeri alınmasına izin vermemişti. Verilen mücadelenin ardından bayraklar eylem alanına sokulurken, polis, eylem bittikten sonra evlerine dönmek üzere taksiye binen LBGTİ+ bireyleri gözaltına almaya çalışmıştı. Kadınların tepkisiyle karşılaşan polis, olay anını görüntülemeye çalışan bir muhabirle beraber 9 kişiyi işkenceyle gözaltına almıştı.
Dün gözaltına alınanlar bugün Anadolu Adliyesi'ne götürüldü. 9 kişi, savcılık tarafından ifade alınmaksızın tutuklanma talebiyle Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edildi.
8 MART PLATFORMU: KAYMAKAMLIĞIN AÇIKLAMASI YALAN
Kadıköy Kaymakamlığı tarafından gözaltına alınanlarla ile ilgili şu açıklama yapılmıştı:
"06.03.2021 günü, 8 Mart Kadın Platformu ve çeşitli kadın örgütleri organizesinde Kadıköy Rıhtım Meydanı'nda “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” ile ilgili olarak saat: 16.00’da basın açıklaması gerçekleştirilmiştir. Basın açıklaması yapan grubun güvenliğini sağlamak amacıyla meydanın etrafında oluşturulan kontrol noktasından geçmek isteyen 20 kişilik LGBTİ grubu, güvenlik güçlerinin görev yapmasını engelleyerek mukavemet göstermişlerdir. Dağılımlar esnasında aynı grubun yeniden mukavemet göstermesi üzerine, güvenlik güçlerine görevini yaptırmamak için direnen 9 kişi yakalanarak gözaltına alınmış olup, adli işlemlere devam edilmektedir."
8 Mart Kadın Platformu'ndan söz konusu açıklamaya ilişkin yapılan paylaşımda ise, "Kadıköy Kaymakamlığının paylaşmış olduğu açıklama tamamen yalan dolandır! Arkadaşlarımız mukavemet esnasında değil, taksiyle evlerine dönmeye çalışırken önleri kesilip işkenceyle gözaltına alınmıştır" denildi
Dün Kadıköy’de Büyük Kadın Buluşması’nın ardından takip edilerek gözaltına alınan arkadaşlarımız tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi.
— 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü (@8MartYuruyus) March 7, 2021
Siz engellemeye çalıştıkça gökkuşağı gökyüzünde daha çok parlayacak.
Engel olamayacaksınız. #Sizibırakmayacağız pic.twitter.com/edHGMC5gPm
2 KİŞİYE EV HAPSİ
Sulh Ceza Hakimliği'ndeki duruşmada hakim salonda yer almadı. Hakim, duruşmaya SEGBİS ile katılırken, mahkeme 9 kişi hakkında istenen tutuklama talebini reddetti. 9 kişi hakkında yurt dışı yasağı, 2 kişi hakkında bir aylığına ev hapsi kararı, kalan 7 kişi hakkında ise haftada iki gün imza kararı verildi.
Hakkında uzaklaştırma kararı olan Zeynel Korkmaz isimli erkek evli olduğu kadını katletti!
Ankara'da Zeynel Korkmaz isimli erkek, evli olduğu Reyhan Korkmaz'ı çocuklarının gözleri önünde bıçaklayarak katletti. Zeynel Korkmaz'ın daha önce Reyhan Korkmaz'a şiddet uyguladığı belirtilirken hakkında uzaklaştırma kararı olduğu ortaya çıktı.
07-03-2021 15:40

Ankara'nın Mamak ilçesinin Durali Alıç Mahallesi'nde Zeynel Korkmaz isimli erkek, evli olduğu Reyhan Korkmaz'ı 4 çocuğunun gözleri önüde bıçaklayarak katletti.
Komşuların ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve polis ekibi sevk edildi. Sağlık ekipleri yaptıkları incelemede Reyhan Korkmaz'ın hayatını kaybettiğini belirledi.
Reyhan Korkmaz'ı öldürmesinin ardından olay yerinden kaçan Zeynel Korkmaz polis ekiplerince yakalandı. Gözaltına alınan Zeynel Korkmaz, emniyetteki işlemlerin ardından adliyeye sevk edildi.
Öte yandan Zeynel Korkmaz'ın başka bir kadınla dini nikahlı olduğu ve daha önce de eşine şiddet uyguladığı için hakkında uzaklaştırma kararı verildiği belirlendi.
AKP'li Lütfiye Selva Çam: Partimiz sayesinde ülkemiz kadınlarının tamamı önemli demokratik kazanımlar elde etti
AKP Kadın Kolları Başkanı Çam 8 Mart mesajında, "Partimizin haklı mücadelesi sayesinde dili, dini, ırkı, giyimi kuşamı, yaşı ne olursa olsun ülkemiz kadınlarının tamamı için önemli demokratik kazanımlar elde edilmiştir" iddiasında bulundu.
07-03-2021 13:25

AKP Kadın Kolları Başkanı Lütfiye Selva Çam, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı. AKP sayesinde dili, dini, ırkı, giyimi kuşamı, yaşı ne olursa olsun kadınların tamamı için önemli demokratik kazanımlar elde edildiğini iddia eden Çam, "Partimizin haklı mücadelesi sayesinde dili, dini, ırkı, giyimi kuşamı, yaşı ne olursa olsun ülkemiz kadınlarının tamamı için önemli demokratik kazanımlar elde edilmiştir. Demokratik kazanımlarımızı, her yıl olduğu gibi bu yılki 8 Mart'ta da tüm kadınlarla heyecanla paylaşıyoruz" ifadelerini kullandı.
Selva Çam, AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin'in çıplak arama iddiaları için ''onurlu kadın 1 yıl beklemez' söylemine destek çıkan açıklamalarıyla yakın zamanda tepki toplamıştı.
Çam, AKP Kadın Kolları olarak başından beri savundukları değerlerin Türkiye'de ve küresel düzeyde daha da sahiplenilmesinden ve aileyi tüm fertleriyle güçlendirecek çalışmaların yapılmasından büyük memnuniyet duyduklarını söylerken şu ifadelere yer verdi:
"Salgınla mücadelenin en önemli aracı olan sosyal izolasyon, kadınların yükünü arttırdı. Evimiz, her şeyi bir arada yaptığımız tek mekan haline geldi. Evlerimiz birer yuva olmaya devam ederken çocuklar için birer okul, biz anne ve babalar için iş yeri oldu. Çocuklarımıza rehberlik ettiğimiz süre arttı. Her mücadelede en ön saflarda yer aldığımız gibi salgınla mücadelede de ön safları tuttuk ve her şerde bir hayır olduğuna inandık. Ailemizin birliği ve sürekliliğini, yaşadığımız yeni dönemde ve sonrasında da sağlamak adına her zamankinden daha çok gayret ettik. Salgın nedeniyle kendimiz de kaygılıyken, çocuklarımıza, eşlerimize, kısacası yakın ve uzak tüm ailemize güven telkin ettik."
Samsun'da kendisinden ayrılan kadını sokak ortasında şiddete maruz bırakan İbrahim Zarap tutuklandı
Samsun’da İbrahim Zarap isimli bir erkek, boşandığı kadına sokak ortasında şiddet uyguladı. Zarap görüntülerin sosyal medyada yayılmasının ardından gözaltına alınırken, şiddete maruz bırakılan kadının kardeşi "Ne olur yardım edin. İlk defa değil yüzlerce kez şikayetçi olduk hiç ceza almadı" dedi.
07-03-2021 11:33

İleri Haber
Samsun'un Canik ilçesinde İbrahim Zarap isimli erkek, kendisinden boşanan kadını çocuğunun gözleri önünde şiddete maruz bıraktı. Zarap, görüntülerin sosyal medyada yayılmasının ardından Canik Emniyet Müdürlüğü Aile İçi Şiddet Bürosu tarafından gözaltına alındı.
İbrahim Zarap'ın sokak ortasında şiddet uyguladığı kadın tedavisi için hastaneye kaldırıldı.
Öte yandan yüz binlerce sosyal medya kullanıcısı #İbrahimZarapTutuklansın hashtagi ile Zarap'ın tutuklanması için çalışma başlattı.
'YÜZLERDE KEZ ŞİKÂYETÇİ OLDUK, HİÇ CEZA ALMADI'
Şiddet gören kadının kardeşi Twitter hesabından yaptığı açıklamada İbrahim Zarap hakkında defalarca şikâketçi olduklarını buna karşın Zarap'ın hiç ceza almadığını söylerken "Evet bu kez çok yakınımızda bu videodaki kişi benim ablam. O çığlık atan küçücük çocuk benim yeğenim. Ne olur yardım edin. İlk defa değil yüzlerce kez şikayetçi olduk hiç ceza almadı. Videoda sokak ortasında küçücük bir çocuğun önünde öldüresiye dövülen kişi benim ABLAM" dedi.
Evet bu kez çok yakınımızda bu videodaki kişi benim ablam.O çığlık atan küçücük çocuk benim https://t.co/Rcd3F2kSjG olur yardım edin.İlk defa değil yüzlerce kez şikayetçi olduk hiç ceza almadı.Videoda sokak ortasında küçücük bi çocuğun önünde öldüresiye dövülen kişi benim ABLAM. pic.twitter.com/fnChkF3iiD
— rümeysa (@rumeysamtgl) March 6, 2021
'YAPTIĞI YANINA KÂR KALMAYACAK'
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ise sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada hakkında defalarca suç duyurusu olmasına rağmen ceza almayan İbrahim Zarap'ın yaptığının 'yanına kâr kalmayacağını' söyledi.
Gül Twitter'dan yaptığı paylaşımda "Samsun’da kadına karşı şiddetin en aşağılık örneklerinden birinin sergilendiği olay hakkında soruşturma başlatıldı. Başsavcılık talimatıyla fail yakalanarak gözaltına alındı. Hukuk gereğini yapacak, failin yaptığı yanına kâr kalmayacak" ifadelerini kullandı.
Samsun’da kadına karşı şiddetin en aşağılık örneklerinden birinin sergilendiği olay hakkında soruşturma başlatıldı. Başsavcılık talimatıyla fail yakalanarak gözaltına alındı. Hukuk gereğini yapacak, failin yaptığı yanına kâr kalmayacak.
— Abdulhamit Gül (@abdulhamitgul) March 6, 2021
İFADESİ ORTAYA ÇIKTI
İbrahim Zarap emniyette alınan ifadesinin ardından adliyeye sevk edildi. Zarap polise verdiği ifadesinde, "Kızımı teslim ederken bana, 'Sana bir daha kızı göstermeyeceğim' dibi şeyler söyledi. Bir anda gözüm döndü ve sinir krizi geçirmişim. O yüzden böyle yaptım. Olaydan sonra çevredekiler beni darp etti. Eğer kimlikleri tespit edilebilirse hepsinden şikayetçi olacağım" dedi.
İBRAHİM ZARAP TUTUKLANDI
Kendisinden ayrılan kadını sokak ortasında çocuğunun gözleri önünde şiddet uygulayan İbrahim Zarap, sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece ‘kasten öldürmeye teşebbüs’ suçundan tutuklandı.
Türkiye'de Kadın Hakları İhlalleri Raporu: 'Erkek egemen ideoloji durumu daha da ağırlaştırıyor'
CHP'li Sezgin Tanrıkulu hazırladığı 'Türkiye'de Kadın Hakları İhlalleri Raporu'nda, Türkiye'de kadına yönelik şiddet ve hak ihlallerine ilişkin dikkat çeken veriler paylaşırken "Siyasi iktidarların 'erkek egemen' ideolojiyi gerek mevzuat gerekse uygulama açısından desteklemesinin ve sorunları yok saymasının durumu ağırlaştırdığı bir gerçektir" ifadelerini kullandı.
07-03-2021 11:25

İleri Haber
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili ve İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili Sezgin Tanrıkulu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü öncesi 'Türkiye'de Kadın Hakları İhlalleri Raporu' hazırladı. “Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü kutlarken aklımızda bulunsun!" notuyla hazırlanan raporda, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yaşamın her alanında devam ettiğine vurgu yapıldı.
Sezgin Tanrıkulu raporda Türkiye'yi etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını döneminde kadınların erkeklere oranla daha fazla işsiz kaldığını belirtirken, 2020 yılında en az 148 kadın işçinin, iş cinayetleri sonucu hayatını kaybettiğine dikkat çekti. Tanrıkulu ayrıca 2020 yılında en az 300 kadının erkekler tarafından katledildiğini ifade etti.
Raporda fiziksel ve psikolojik şiddetin önüne geçilemeyen Türkiye'de İstanbul Sözleşmesi'nin ve 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un uygulanmadığını belirten Tanrıkulu "Resmi kurumların ekonomide, sağlıkta, eğitimde olduğu gibi her şeyi tozpembe gösteren yaklaşımına karşın gerek uluslararası örgütlerin gerekse sivil toplum örgütlerinin araştırmaları, ülkemizde kadınların maruz kaldığı eşitsizlikleri, şiddeti ve diğer hak ihlallerini gözler önüne sermektedir" dedi.
'TÜRKİYE 153 ÜLKE ARASINDA 130. SIRADA'
Türkiye'nin Dünya Ekonomik Forumunun (WEF) '2020 Cinsiyet Eşitliği Raporu'nda 153 ülke arasında130. sırada yer aldığını hatırlatan Sezgin Tanrıkulu şu ifadeleri kullandı:
"Resmi verilere dayandığı için kısıtlı olduğu eleştirileri yapılan 'Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi'nde (TCEE) sağlık kısmı anne ölüm ve ergen doğurganlık oranlarıyla, kadının güçlenmesi ise parlamentodaki kadın vekil oranı ve (en az) orta öğrenim görme oranı ile ölçülmektedir. İşgücü piyasasına katılım ise her iki cins için de işgücüne katılım oranı üzerinden hesaplanmaktadır. 2018 yılında 0.305’lk TCEE değeriyle 66. olan Türkiye, 2019 yılında iki sıra gerileyerek 0,306’lık TCEE değeriyle 162 ülke arasında 68. sırada yer almıştır.
Dünya Ekonomik Forumunun (WEF) '2020 Cinsiyet Eşitliği Raporu'nda da Türkiye 153 ülke arasında yine 130. sırada bulunuyordu.
Birleşmiş Milletler Kadın Birimi”nin 2019’da yayınladığı istatistiklere göre:
-Dünyanın 39 ülkesinde kız ve erkek çocukları mirastan eşit pay almıyor…
-Dünya kadınlarının yüzde 30’u partnerlerinin fiziksel ve/veya cinselşiddetinemaruz kaldığını ifade ediyor…
-Toplumsal eşitliğin en yüksek düzeyde olduğu ilk 5 ülke; İzlanda, Norveç, Finlandiya, İsviçre ve Nikaragua…
-Toplumsal eşitliğin en düşük düzeyde olduğu ilk 5 ülke; Yemen, Pakistan, Irak, Suriye ve Çad…
- Küresel iş gücüne katılım oranı kadınlarda yüzde 63, erkeklerde yüzde 94…
- Fortune 500 şirketlerinin yüzde 6.6’da kadın CEO görev yapıyor…
- Dünya çapında yüzde 41 oranında kadın doğum yardımı alıyor…
- Kadınların ev işlerine (ücretsiz) olarak katılımı erkeklerin 3 katı daha fazla…
- Dünyada kadın parlamenter oranı 2020 yılında 24.9…
- Dünyada çocuklarıyla yalnız yaşayan ebeveynlerin yüzde 84’ü kadın…"
'ERKEK EGEMEN İDEOLOJİ DURUMU AĞIRLAŞTIRMAKTADIR'
Tanrıkulu raporunun sonuç bölümünde "Türkiye’de tüm siyasi iktidarların 'erkek egemen' ideolojiyi gerek mevzuat gerekse uygulama açısından desteklemesinin ve sorunları yok saymasının durumu ağırlaştırdığı bir gerçektir" derken, "Bu zihniyet, evde, iş yerinde, okulda kendini gösterdiği kadar hukuk düzenlemelerinde, devletin yetkili kurumlarında ve mahkemelerde de varlığını sürdürmektedir" ifadelerini kullandı.
'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ UYGULANSIN'
Tanrıkulu raporda ayrıca çözüm önerilerini sıralarken, "6284 sayılı Ailenin Korunması ve İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi etkili bir biçimde uygulanmalı" dedi.
Sezgin Tanrıkulu'nun 'Türkiye'de Kadın Hakları İhlalleri Raporu'nun tamamı şu şekilde:
Pandemi Sürecinde Çalışma Yaşamı: İşsizlik, İstihdam
Kadın işçiler erkeklere göre daha fazla sömürüldü
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinin (İSİG) çalışmalarına göre, salgın süreci en büyük darbeyi“emek piyasasının en korunmasız ve ikincil, ucuz emeği konumunda olan” kadınlara vurdu.
“…kadın istihdamı ve işsizliği bakımından salgın iki bakımdan özgün ilerledi. Kadınların, ‘ikincil’ emek olarak görülmeleri ve daha güvencesiz çalışma koşulları kadın işsizliğinin daha fazla artmasına sebep oldu. Kadın işsizliğindeki bu eşitsiz artışın diğer bir nedeniyse, işgücü talebinin azaldığı sektörlerin (eğitim, perakende, eğlence ve konaklama gibi) kadın yoğun alanlar olmasıdır.”
İSİG internet sitesinde yayınlanan “Salgın Sürecinde Kadın Emeği” başlıklı yazıda özetle şunlara dikkat çekildi:
“Türkiye bakımından, (…) yalnızca kadın istihdamının yüzde 56,6’nı oluşturan hizmetler sektörünü ele aldığımızda dahi 3,5 milyon kadının doğrudan etkilendiği bir boyuta ulaşmıştır.”
“Öte yandan salgın sürecinde okulların, kreşlerin, bakım evlerinin kapatılması ile bakım emeğinin büyük oranda kadınların üzerine kalması, hijyen ihtiyacının artması, kadın işsizliğindeki büyük artışın önemli nedenlerinden biri oldu. Kadınlar ev ve bakım hizmetlerini yürütebilmek için, işten ayrılmak ya da yarı zamanlı ve geçici işlerde çalışmak zorunda kaldı. (…)” (https://bit.ly/3dYTKGx)
DİSK Araştırma Merkezinin (DİSK-AR) 2020 Aralık ayında yayınlanan “İşsizlik ve İstihdamın Görünümü Raporu”nagöre 2020 yılı Eylül Ayında kadın işgücü yüzde 7, kadın istihdamı ise yüzde 5,2 azaldı. 2019 yılı Eylül Ayında erkeklerde yüzde 17,8; kadınlarda yüzde 27,9 olan geniş tanımlı işsizlik oranı2020 Eylül ayında erkeklerde yüzde 21,8’e kadınlarda çok daha büyük bir artışla yüzde 34,8’e yükseldi.(https://bit.ly/2MDUuFB)
“Önümüzdeki süreçte ücretsiz aile işçiliği daha da artacaktır” saptaması yapılan İSİG çalışmasında, şöyle dendi:
“Önümüzdeki süreçte ücretsiz aile işçiliği daha da artacaktır. Kadın işsizliğinin orantısız artışı, özellikle işten atma yasağının kalkması sonrası daha da artacaktır. Salgın döneminde işsiz kalan kadınlar işgücüne katılma olanağı bulamayacak, bulanlar ise daha eşitsiz koşullarda çalışmaya mecbur kalacaktır. Tam zamanlı çalışma ile aynı ücret ve sosyal hakları sunmayan yarı zamanlı çalışmanın yaygınlaşması ve kalıcılaşması kadın emeğini sürüklediği ciddi bir eşitsizlik derinleşecek ve yaygınlaşacaktır. Cinsiyete dayalı ücret uçurumunun kapatılmasında güçlükle elde edilen ilerlemeyse onlarca yıl geriye gitme tehlikesi ile karşı karşıyadır.
(…) Salgın süreci kadınların ücretli mesailerini artırdığı gibi, ücretsiz mesailerinde de çok büyük bir artışa neden olmuştur. TÜİK araştırması, çalışan kadınların günde ortalama 3 saat 45 dakikasını ev işlerine ayırdığını göstermekteydi. Okulların, kreşlerin ve bakım evlerinin kapatılması, hijyen standartlarının artması, aile fertlerinin evde olduğu zamanın artışı, ev dışında alınan hizmet alımının azalması ile birlikte artan bakım yükü, düşen hane geliri nedeniyle satın alınamayan mal ve hizmetleri telafi yükünün de büyük oranda kadınlara düşmesi kadınların ev içinde sürdürdükleri “ikinci mesai” olan ev içi görünmez emeğinin mesai saatlerinin daha da artmasına neden oldu.
Pandemi döneminde kadın işçilerin günlük 16-18 saati bulan ücretli-ücretsiz mesaili döngü kadın emekçilerin sağlığını erkek işçilere oranla çok daha kötü etkilemektedir. Kadınların erkek işçilere kıyasla çok daha fazla ve uzun sürelerle maruz kaldıkları risklerin, iş kazaları ve meslek hastalıklarına doğrudan etki ettiğinin yıkıcı sonuçlarını önümüzdeki günlerde daha da fazla göreceğiz.
Dünyanın her yerinde salgın sürecinde kadının çalışma yaşamındaki eşitsiz konumunun, çalışma yaşamının erilliğinin ve kadına yönelik şiddetin evde ve işyerinde arttığını gözlemliyoruz.
Bir yandan virüsten “korunmak” için evde kalmanın kendisi, kadınlar için ev içi şiddetin ve istismarların arttırması demek oldu. Sosyal hayatın azalması ve evde kalma oranının arttığı bu dönemde kadına yönelik şiddette ciddi bir artış yaşandı. Salgında artan stres, stresi artıran işsizlik ve geçim sıkıntısı, kadın ve kız çocuklarının ev içi şiddete uğrama riskini artırırken, kadınların başvuracağı, destek alabileceği olanaklar da bu süreçte büyük oranda işlevsiz hale geldi. Kadınlar şiddete uğradıkları evlerde, şiddete uğradıkları kişilerle bir arada olmak zorunda kaldı.”
Bu arada DİSK-AR’ın“Uluslararası Eşit Ücret Günü (18 Eylül 2020)” nedeniyle yaptığı çalışma sonucunda elde edilen verileri de hatırlamakta yarar var:
-Türkiye’de erkeklerin geliri kadınlardan yüzde 31 fazla
-Erkekler kadınlardan yüzde 31,4 daha fazla gelir elde ediyor.
-Ücret gelirlerinde toplumsal cinsiyet eşitsizliği artıyor.
- Ücretli kadın ve erkekler arasındaki gelir eşitsizliği büyüyor.
-2006 yılında yüzde 12 olan ücret farkı 2019’da yüzde 20,7’ye yükseldi.
-Kendi hesabına çalışan erkeklerin geliri kadınlardan yüzde 77,3 fazla
…2006–2019 arasında erkeklerin ücret geliri kadınlara göre çok daha fazla artmış oldu. 2007 yılında erkekler kadınlardan yüzde 10,9 daha fazla ücret elde ederken, bu oran 2019’da yüzde 20,7’ye yükseldi.
Ücretli kadın ve erkekler arasında makas açıldı. Böylece kadın işçiler erkeklere göre daha fazla sömürüldü.”(https://bit.ly/2OdXLvN)
Son 8 Yılda En Az 907 Kadın İşçi İş Cinayetlerinde Yaşamını Yitirdi
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinin (İSİG) verilerine göre, 2013–2020 döneminde en az 965 kadın işçi, iş cinayetleri sonucunda yaşamını yitirmiştir.
Kadın emekçilerin en az yüzde 98’nin sendikasız olduğu unutulmadan
İSİG çalışmaları, 2020 yılında meydana gelen en az 2427 iş cinayetinden (148'i kadın işçi) en az 741’inin (Mart-Aralık 2020) Covid-19 kaynaklı olduğunu ortaya koymaktadır. Covid-19 nedeniyle ölen işçilerin 55’nin kadın olduğu belirtilen İSİG Raporlarında, iş cinayetlerinde kadın oranı yüzde 6 iken, Covid-19 sebepli ölümlerde bu oranın yüzde 7,4 olduğu belirtilmiştir. Bu süreçte ölen 302 sağlık emekçisinin yüzde 11,2ini kadınların oluşturduğu da kaydedilmiştir.
Kadına Yönelik Şiddet
2002-2020 yılları arasında Türkiye’de -en az- 6.732 kadının yaşam hakkı ihlal edilmiştir.
Kadın cinayetlerinde ciddi bir veri sorunu söz konusudur. Devletin açıkladığı veriler, basından, tanık anlatımlarından ve insan hakları örgütlerine yapılan başvurulardan derlenen şiddet olaylarıyla örtüşmemekte, dahası BM tarafından hazırlanan verilerle de rakamsal farklılıklar bulunmaktadır.
Bu bakımdan erkek şiddeti sonucu öldürülen kadınların tam sayısına güvenilir biçimde erişmenin mümkün olmadığını belirtmek önemlidir. Tespit edilebilen kadın cinayetlerine kaza ya da intihar süsü verilen vakalar dahil değildir.
Çeşitli kaynaklar tarafından derlenip sunulan veriler arasındaki tutarsızlık, ihlallerin önlenmesi bakımından pozitif yükümlüğü bulunan devletin, bu konudaki eksik, yetersiz ve ciddiyetsiz tutumundan ayrı düşünülemez. Türkiye’de kadına karşı şiddet ve cins kırımına varan seviyedeki kadın cinayetleri, kadınların “eşit yurttaşlar” olarak kabul edilmemeleri ve eşit muamele görmemeleri ile perçinlenmeye devam etmektedir.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun verilerine göre, 2020 yılında 300 kadın erkekler tarafından öldürüldü. 171 kadının ölümü ise “kuşkulu” bulundu (toplam 471)…
Şiddet uygulayanlara uzaklaştırma, yakın koruma gibi birçok tedbiri düzenleyen, kadınları maddi olarak güçlendirmekten kimlik bilgilerinin değiştirilmesine kadar birçok hak tanıyan ve kadın örgütlerinin yıllarca süren mücadelesi sonucu yürürlüğe giren 6284 Sayılı Kanun etkin uygulandığı takdirde kadınları korumaktadır. Kadınları korumak ve şiddeti önlemek için getirilen 6284 Sayılı Kanunun yasalaşması İstanbul Sözleşmesinin imzalanmasının ardından mümkün olabilmiştir. (http://kadincinayetlerinidurduracagiz.net)
Bu arada kadına yönelik şiddetin araştırılması ve izlenmesi amacıyla TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde sürekli bir alt komisyon oluşturulması amacıyla 2020 yılı Aralık Ayında kanun teklifi verdiğimizi de hatırlatmakta yarar var.
Anayasanın 12. maddesine atıfta bulunulan kanun teklifinin gerekçesinde, “Herkes kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder” ifadesi yer almaktadır.
Özellikle son 10 yılda kadın cinayetlerinde tehlikeli bir artışın olduğu vurgulanan teklifte, “Anne ve babalar son yıllarda yaşananlardan dolayı özellikle kız çocuklarını yalnız başına sokağa bile çıkaramayacak duruma gelmişlerdir” ifadelerine de yer verilmiştir.
Şiddet olaylarının araştırılması için sürekli alt komisyonun kurulması gerektiği vurgulanan teklifte, “sürekli görevde olacak Alt Komisyon sayesinde yerinde ve zamanında tedbirler alınacak, şiddete maruz kalan kadınlar resmi olarak tespit edilerek, yakından takip edilecek, kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet olayları azaltılmış olacaktır” denilmiştir.
Cezaevleri:
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun 15 Kasım 2019 tarihli toplantısında yaklaşık 11 bin tutuklu ve hükümlü kadın bulunduğunu, annesinin yanında 780 çocuğun cezaevinde kaldığını açıklamıştır.
Mart 2019 tarihi itibariyle Türkiye'de, 9 kadın kapalı, 8 kadın açık, 7 çocuk kapalı, 5 çocuk eğitimevi bulunmaktadır.
Bugün itibariyle cezaevlerinde yaklaşık 17 bin kadın tutuklu ve hükümlü bulunduğu, 800 kadarının üç yaş altında bebek olmak üzere 3 bin çocuğun da anneleriyle birlikte cezaevinde tutulduğu söylenebilir.
SIĞINMA EVLERİ SAYISININ YETERSİZLİĞİ
83 milyonluk ülkemizde nüfusun yarısını kadınlar oluşturuyor. Ancak ülkemizde sığınma evlerinin toplam kapasitesi yalnızca 3 bin 482.Sığınma evlerinde 10 bin kadına 1 yer bile düşmüyor.
SONUÇ
Türkiye’de tüm siyasi iktidarların “erkek egemen” ideolojiyi gerek mevzuat gerekse uygulama açısından desteklemesinin ve sorunları yok saymasının durumu ağırlaştırdığı bir gerçektir.
Kadınlar için hayatın hemen her alanında gücünü mevcut erkek egemen zihniyetten alan bir baskı, sindirme ve yıldırma anlayışı söz konusudur. Bu zihniyet, evde, iş yerinde, okulda kendini gösterdiği kadar hukuk düzenlemelerinde, devletin yetkili kurumlarında ve mahkemelerde de varlığını sürdürmektedir.
Hukuk kurallarının düzenlenmesinden, bu hukukun uygulanmasına (usul) kadar tüm süreç, erkek şiddetini mümkün kılan ve sonlanmasını önleyen bir mekanizma gibi görülebilir…
Ceza hukukunun kadını her tür şiddetten koruyacak nitelikte olmaması, şiddet vakalarında etkili soruşturma yürütülmemesi, mahkemelerde erkek şiddetini ceza indirme ve erteleme yoluyla adeta “meşru” kılma yönündeki baskın tavır, şiddet gören kadınlara yönelik koruma tedbirlerinin ivedilikle ve usulüne uygun olarak hayata geçirilmemesi Türkiye’de kadına yönelik şiddeti ortadan kaldırma konusundaki ısrarın ne denli zayıf olduğunu bizlere göstermektedir.
Pek çok vakada rastlanan ve hatta ölümle sonuçlanan şiddet vakalarına zemin hazırlayan, erkek şiddetinin ilk elde karakollarda hafife alınıp çözümlenmeye çalışılması da (örneğin; şiddet gören kadını, şiddet uygulayan kocayla barıştırıp eve göndermek), Türkiye’de kadına yönelik şiddetin ne kadar hafife alındığının; erkek şiddetinin ne denli normalleştirildiğinin bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
* 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un etkili bir biçimde uygulanması…
* İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nin etkili bir biçimde uygulanması…
* Kadın ve erkeğin eşit olduğu kavramının benimsenmesi ve uygulanması…
* Şiddet önlenememiş, tehdit ortaya çıkmış ise 6284 sayılı kanununa göre etkin korunma sağlanması…
* Bir kadın zarar görmüş ise etkin kovuşturma ve yargılama; cezasızlığa neden olan indirimlerin, tahliyelerin uygulanmaması…
* Kadınların geleceğe dönük olarak ekonomik ve sosyal açılardan güçlendirilmesi…
* Hukuksal düzenlemelerin kesinlikle kadına yönelik her tür şiddeti ortadan kaldırır nitelikte olacak şekilde düzenlenmesi…
* Öğretmenlere, polislere, hakim-savcılara, sağlık görevlilerine kadar tüm kamu çalışanlarına Toplumsal cinsiyet eğitimleri verilmesi…
* AİHM kararları esas alınarak “cezasızlık” kavramı, cezasızlık olgusunun yanlış uygulamalar yüzünden nasıl pekiştirildiği konusunda bilhassa kolluk güçlerine eğitim"