Maske uyarısında bulunduğu hasta yakını tarafından darp edilen sağlık emekçisinin cezalandırılmak istenmesine tepki

Maske uyarısında bulunduğu hasta yakını tarafından darp edilen sağlık emekçisinin cezalandırılmak istenmesine tepki

Covid-19 salgınıyla en ön saflarda mücadele ederken bir yandan da şiddete maruz kalan sağlık emekçileri için bir araya gelen sağlık meslek örgütleri, ‘’Sağlık emekçileri, şiddet diliyle toplum nezdinde hedef haline getiriliyor’’ dedi.

İleri Haber

İstanbul Tıp Fakültesi önünde bir araya gelen sağlık emekçileri, bir kez daha ‘’Sağlıkta şiddet sona ersin’’ demek için buluştu. Savcılığın, bir hastaya maske uyarısında bulunduğu için hasta yakınınca darp edilen ve bir gözünde %85 oranında görme kaybı oluşan sağlık emekçisi Rıfat Babayiğit hakkında ‘’basit yaralama’’ suçlamasıyla ceza talep etmesine tepki gösteren sağlık emekçileri, ‘’Rıfat arkadaşımız cezayı değil, ödülü hak etmektedir’’ dedi.

SES Sendikası Aksaray Şubesi, Sağlık-İş Sendikası İstanbul Şubesi, Sağlık Emekçileri Koordinasyonu ve Kent Emekçileri Dayanışması, Çapa’daki İstanbul Tıp Fakültesi önünde bir araya geldi. ‘’Artık yeter! Sağlıkta şiddet son bulsun’’ pankartının taşındığı açıklamada, ‘’Birçok başlık üzerinden mağdur edilen sağlık emekçileri toplum nezdinde hedef haline getiriliyor’’ ifadeleri yer aldı.

Açıklamanın tamamı şu şekilde:

Bugün burada toplanmamızın nedeni maalesef salgın koşullarında bile hız kesmeyen ve her gün yenileri eklenen sağlıkta şiddet gerçeğidir. Geçtiğimiz eylül ayında İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi çalışanı Rıfat Babayiğit arkadaşımız Covid-19 bulaşma riskine karşı maske uyarısı yaptığı için bir hasta yakını tarafından şiddete uğramıştı. İş yerinde yaşanan olay iş kazasıdır. Olayın ardından hemen acil cerrahide beyin kanaması yönünden incelenmiş, kayıt işlemleri iş kazası değil adli olay şeklinde açılmıştır. Daha sonra göz bölümüne gönderilmiş aynı gün 13.30’da ameliyata alınmıştır. Göz bölümünde de giriş adli olay şeklinde kayıt yapılmıştır. Tüm çabalara rağmen bir gözünde oluşan hasar nedeniyle görme yetisini %85 oranında kaybetmiştir. Daha sonra kişisel girişimlerimizle acil cerrahi kaydı iş kazası şeklinde düzeltilmiş, göz bölümünde gösterdiğimiz tüm çabalara rağmen ‘Başhekimlikten talep gelirse değişiklik yaparız’ denilmiştir. İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu ile yapılan görüşmede ise olayın iş kazası şeklinde bildirim yapıldığını ifade etmişlerdir.

‘RIFAT CEZAYI DEĞİL ÖDÜLÜ HAK EDİYOR’

Rıfat arkadaşımız olaydan sonra rapor almış, ücreti kesilmiştir. Yaşadığı fiziksel şiddet yanında psikolojik olarak sürekli darp edileceğini düşündüğünden psikolojik tedaviye başlamıştır. Darp eden şahıs geçmiş suçlarından açık cezaevinde kalan, koronavirüs salgınından ötürü tahliye edilmiş bir sabıkalıdır. Rıfat’a yaşattığı darp sonrası tutuklanarak kapalı cezaevine gönderilmiştir. Ceza davasında olayın en üzücüsü de davayı takip eden savcının, mağdur edilen Rıfat’ın darp edene karşılık vermesinden ötürü ‘basit yaralama’ suçundan cezalandırılmasını istemesidir. Maske takmasını istediği hasta yakınınca darp edilip bir gözünü kaybeden Rıfat arkadaşımız cezayı değil, ödülü hak etmektedir.

‘HER AN ŞİDDETE MARUZ KALMA RİSKİYLE BURUN BURUNAYIZ’

Sağlık emekçileri olarak sağlık emek ve meslek örgütleriyle birlikte yıllardır ‘Sağlıkta şiddet sona ersin’ başlıklı açıklamalar, eylemler, hatta iş bırakmalar gerçekleştiriyoruz. Çeşitli yasa taslaklarının, önerilerin ilgili kurumlara iletildiğini, kimi düzenlemeler yapıldığını da biliyoruz. Fakat görüyoruz ki uygulama anlamında bir arpa yol alınabilmiş değildir. Pandemi gibi bütün toplumu ilgilendiren ve sağlıkçıların hayatlarını feda ederek hizmet verdikleri bir süreçte bile sağlık emekçileri her an şiddete maruz kalma riskiyle burun buruna çalışmaya devam ediyor.

Ne Rıfat arkadaşımızın yaşadıkları ne de diğer sağlık emekçilerinin uğradıkları saldırılar istisna veya münferit olaylar değildir. Sağlıkta şiddetin kaynağı sağlık emekçileri ile yurttaşları sürekli karşı karşıya getiren politikalar esas sorumluları gizlemekte, güvencesizlik, kötü çalışma koşulları, ağır iş yükü gibi birçok başlık üzerinden mağdur edilen sağlık emekçilerini toplum nezdinde hedef haline getirmektedir.

‘SAĞLIK SİSTEMİNİ YÖNETENLERİN ŞİDDET DİLİ, ŞİDDET OLAYLARININ ARTMASINA NEDEN OLUYOR’

Bir başka nokta ise, sağlık sistemini yönetenlerin kullandıkları şiddet dilinin sağlıkta şiddet olaylarının artmasına neden olduğu, bu şiddet ikliminin ne sağlık emekçilerine ne de toplumun geneline bir fayda getireceği ortadadır.

Arkadaşımıza tekrar geçmiş olsun dileklerimizi ve dayanışma duygularımızı iletiyor, hukuki sürecin takipçisi olacağımızı belirtiyoruz. Sağlıkta yaşanan şiddetin son bulması için mücadelemize devam edeceğimizi bir kez daha hatırlatıyoruz.