Marx’a yeniden bakış ama doğru bakış

Marx’a yeniden bakış ama doğru bakış

Herkes için hayatın üretiminin ötesinden bir gerçek özgürlük payı varolur olmaz Marksizm kendi ömrünü tamamlamış olacaktır; onun yerini bir özgürlük felsefesi alacaktır.” O gün henüz gelmedi. Gelmesinin sonsuza kadar ertelenip ertelenmediğini göreceğiz.” Ölümsüz bir ışığın, bu kasırgalı çağı aydınlığa boğacağı” günün hiç gelmeyeceğini kim söyleyebilir ki?

Zeynep Altıok

Bilimsel sosyalizmin iki kurucusundan biri, kuşkusuz insanlık tarihinin en önemli devrimci filozofu olan Karl Marx ve onun öğretileri bugünlerde hiç olmadığı kadar güncel. Günümüzde bu öğretilere kutsallık atfederek basmakalıp düşüncelerle yorumlayanlar bir taraftan, bir taraftan da öğretileri cehaletle yorumlayarak “sapma”ya yol açacak düşünceler mevcut. Bu ikilikten bizi çıkaracak olan Engels’e kulak vermek en doğru yöntem olacaktır. “Marx’ın anlayışı, bir doktrin değil bir yöntemdir. Hazır dogmalar vermez, daha ileri araştırmalar için ölçütler ve bu araştırmalar için yöntem verir”1

Dipnot yayınlarından çıkan, John Seed’in kaleme aldığı okurun Marx’ın yazılarına yönelmesine vesile olmayı amaçlayan “Kafası Karışmışlar İçin Karl Marx”, Türkçe çevirisiyle raflardaki yerini aldı. Seed, kitabında Marx’ın metinlerine dönme ve bunlardan bir anlam çıkarmanın yollarını keşfetme odağı ile yola çıkmış, anlam çıkarırken de kafa karışıklığına düşmeyecek şekilde bir anlama ihtiyacı duyanların beklentilerini karşılama gereği duymuş. Marx’ın düşüncesini yedi bölüm altında inceleyen Seed, her bölümde farklı bir kavramı ele almış gözüküyor.

Yazarın kitabında genişçe yer verdiği Reform ve Devrim bölümünde; entelektüellerden parlamenter sisteme, devrimden siyasete birçok konuya değiniliyor. Seed, Gotha Programı’nın Eleştirisi kısmında; Marx’ın eleştirilerinin dört temel noktasını belirliyor: İşçi sınıfına nazaran diğer bütün sınıfların gerici bir kitle olduğu, programın enternasyonalizm tutumu, sosyalist devleti nasıl anladıkları sorunu ve emek değer teorisi ile ilgili yanlış ifadeler. Bu noktalar irdelenerek okurun konuyu kavraması kolaylaştırılıyor. Bu bölümde kilit öneme sahip bir diğer konuysa komünizme barışçıl yollarla geçiş meselesi. Marx, Avrupa’nın farklı kesimlerindeki siyasi koşulların özgüllüğünü vurgulasa da, “Marx ve Engels komünizme barışçı bir geçişin imkansız olduğunu anlayacak kadar gerçekçiydi” diyor Seed.

Kitapta vurgulanan diğer konular ise ekonomi politik ve kapitalizmdir. Yazar sık sık anlatımı sağlamlaştırmak için Kapital’e başvurur, daha doğrusu bu bölümü Kapital’in ışığında inceler. Seed, “Ekonomi politik Marx için neden eleştirecek kadar önemliydi?” diyerek Marx’ın eleştirilerini temellendirir. Son olarak, Sonuç: Kapitalizmden Sonra bölümünde ise emek ve yaşam standardı alt başlıkları ile kapitalizm sonrası iş bölümü, işçi sınıfının durumunu ilgili çıkarımlarda bulunur.

Kafası Karışmışlar İçin Marx, okuyucunun kafa karışıklığını gidermekte yeterli bir kaynak olabilir mi sorununa cevabı okuyucuya bırakmak en doğrusu olacaktır ama yazarın “Marx’ı hiç tartışmamaktansa kısaca tartışmak yeğdir” sözünü hatırlatarak kendi eksikliğini bildiğini varsayalım. Bu yüzden bu yazı kitaptan olmayan eksiklikleri gidermek için değil var olanın üzerine gidebilmek için yazıldı. Bu noktada eleştirilmeye değer gördüğüm birkaç hususu açmayı gerekli görüyorum.

Marksizm’in yıkıntısı mı yoksa pratiği mi?

Yazar, Marksizmin Yıkıntıları bölümünde Marksizm-Leninizm’e ve Sovyetler Birliği’ne eleştiriler getirir. Bu eleştiriler arasında Marksizm-Leninizm’i tikel ve acayip biçim olarak değerlendirdiği, Marksizmin yanlış anlaşılmış olduğu ve Marx’ın ve öğretisinin, Sovyetlerle ilişkilendirilerek kirletildiğini dile getiriyor. Bu noktadaki kafa karışıklığına bu kez bizim müdahale etmemiz icap eder.

Seed, bazı Marksistlerin, Sovyet Marksizm-Leninizme sert eleştiriler getirdiğini söylüyor fakat bu eleştirilerin bağlamı hakkında bilgi vermiyor. Bu durum okuyucunun “eleştirmişler demek ki yanlış bir şeyler yapmışlar” kanısına yol açıyor. Öncelikle bu eleştirileri ayrı ayrı değerlendirmek yerine topyekün Marksizm-Leninizm'e üzerine yüklemek oldukça yanlış olacaktır. Gelen her eleştiriye cevap vermek hem bu yazının konusu değil hem de bu yazıyı oldukça aşan geniş bir kapsama sahip. Biz de yazar gibi “hiç tartışmamaktansa kısaca tartışmak yeğdir” diyerek birkaç noktanın üzerinde duralım.

Lenin’e getirilen ulusal sorun üzerine eleştiriyi biliyoruz fakat Lenin burada ulusal devleti kapitalizmin normu olarak görür ve ayrıca her ulusun kendi devletini kurma hakkı tanınmalı görüşünü savunur ama bu yoruma getirilen "devleti parçalama" eleştirilerine de Marx'ın İrlanda sorunu karşısında zamanla değişen tavrını hatırlatır ve ekler: "Ulusların özgür bir şekilde ayrılma hakkı, şu veya bu ulusun şu veya bu anda ayrılmalarının yararı ile karıştırılmamalıdır. Proletarya partisi bu sonuncu sorunu, her özel durum için, toplumsal gelişmenin bütünlüğünü ve proletaryanın sosyalizm için verdiği sınıf kavgasının çıkarlarını dikkate alarak, tam bağımsızlık içinde çözer."2 Lenin, bu noktada Marksizmden bir kopuş değil tamamlayıcılık unsuru söz konusudur.

Diğer bir eleştiri ise sosyalist devrimlerin Avrupa’daki ileri kapitalist ülkelerde gerçekleşmesi ve Rusya’nın o dönemde gericiliğin kalesi sayılmasıydı. Öncelikle Marx’ın bu düşüncesinin bir “beklenti” olduğunu bilmemiz ve Marx’ın öğretisinin mutlak değişmezlikler üzerine kurulmamış olduğunu anlamamız gerek.  Rusya kapitalizm öncesi döneme ait toplumsal biçimlerde bile sosyalizmin mümkün olabileceğini gösterdi. Marx’ın Alman İdeolojisinde de vurguladığı üzere “Bizim için komünizm, üretilmesi gereken bir durum, gerçekliğin kendisine göre düzenleneceği bir ideal değildir. Biz, bugünkü durumu ortadan kaldıran gerçek harekete komünizm diyoruz.”3

Sovyetlerin son dönemi başka bir yazının konusu olabilir fakat kitapta Ekim Devrimi’ni de kapsayan bir eleştiriden söz ediliyor. Burada sözü, olaylara tanıklık etmiş biri olarak, Dünyayı Sarsan On Gün kitabının yazarı John Reed’e vermek en doğrusu olacaktır: "Bolşevikler ne mülk sahibi sınıflar veya politikacılarla uzlaşarak, ne de eski devlet aygıtlarıyla barışarak iktidara geldiler. İktidarı küçük bir kliğin örgütlediği şiddet ile ele geçirmediler. Eğer bütün Rusya'da kitleler isyana hazır olmasaydı, ayaklanma başarıya ulaşamazdı. Bolşeviklerin zaferinin tek bir izahı vardı: Onlar eski dünyayı yıkarak, çöken harabenin dumanları arasında yeni bir dünyanın çatısını kurmaya davet ettikleri halkın en büyük kısmının basit ve yaygın özlemlerini gerçekleştirdiler."4 Sovyetler, Marx’ın kirletirmiş öğretisi olarak değil ders çıkarmamız gereken bir deneyim olarak önemini koruyor.

Bitirirken; Marx’ın eserlerinin okunması, tartışılması ve okuyucunun işinin kolaylaştırılması adına adımlar atılması Marx’ın öğretilerinin hala güncelliğini koruduğunun bir göstergesidir. Kafası Karışmışlar İçin Marx, bu doğrultuda yazılmış önemli bir kaynaktır. Bir hayalet dolaşıyor. Hâlâ…

Künye: Kafası Karışmışlar İçin Marx, John Seed, Dipnot Yayınları, Birinci Basım, Mart 2021

Kaynakça:

  1. Friedrich Engels, “Werner Sombart’a mektup, 1895”, K. Marx-F. Engels Seçme Yazışmalar
  2. Lenin, La Résolution, Soldatskaia Pravda’ya ek, 3 Mayıs 1917).
  3. Marx ve Engels, “Alman İdeolojisi”, Seçme Yapıtlar, c.1, s.42
  4. John Reed, Dünyayı Sarsan On Gün, İstanbul: Yordam Kitap

DAHA FAZLA