Marks neden haklıydı?
14-03-2021 02:18

İzge Günal
Fark etmişsinizdir, yazımın başlığı özgün değil: Terry Eagleton’ın kitaplarından bir tanesinin ismi. Eagleton, Marksizm’e yöneltilen on eleştiriyi yanıtlıyor bu kitabında. Aslında yapılan eleştiriler ne yeni ne de birbirinden farklı, hepsi yıllardır duyduğum ve özünde "Marks'ın geçerliliği kalmadı" yargısının değişik biçimlerde söylenmiş şekilleri. Gerçekten de her fırsatta bu eleştiriler gündeme gelir: Dünya savaşları oldu, Marksizm bitti; Sovyetler Birliği yıkıldı, Marksizm bitti; internet çağındayız, Marksizm bitti; işçi ücretleri arttı, Marksizm bitti; Covid-19 pandemisi var, Marksizm bitti (bu sonuncusu sanırım henüz söylenmedi); bu bitmeyen bir söylemdir. Aslında aynı savın her seferinde dillendirilmesi hiçbir şeyin bitmediğini kanıtlamakla kalmıyor; dahası, hala birilerinin uykularını kaçırmaya devam ettiğini gösteriyor.
Yazının devamı için tıklayınız
İLGİLİ HABERLER
Biz yazmazsak iyi senaryo çıkmaz
17-04-2021 01:14

Metin Çulhaoğlu
Küresel pandeminin üzerinden bir yıl geçti.
Tıp alanındaki bilim insanları ve uluslararası sağlık kuruluşları pandeminin geleceği, aşılar, mutant virüs, sürü bağışıklığı gibi konularda görüş ve tahminlerini dile getiriyor. Hükümetler, pandemiyle mücadelede kendilerine göre çeşitli önlemler alırken süreç, hangi noktaya ne zaman gelinebileceği konusundaki belirsizliklerle birlikte devam ediyor.
Yazının devamı için tıklayınız
Sözün kısası
16-04-2021 00:44

Dört bir koldan organize olmuş bir kötülüğün muhatabı oluyoruz.
Her geçen gün, şiddetin çeperini genişletiyorlar ve “kendine müslüman” iktidarları ile tepemize çullanıyorlar.
Çürüme, dalga dalga toplumun her kesimine bulaşmış durumda. Adını koymaktan çekindiğimiz ve konduramadığımız ne varsa, dönüp dolaşıp karşımıza çıkıyor. Herkes kendi çürümesinin, sapmasının mubahını yaratıyor. “Ne var canım bunda” diyerek tıslayan bir “duygu” yitimi, başımıza bela ediliyor yeniden, yeniden...
***
Yazının devamı için tıklayın.
Kıbrıs ve yakın tarih-I
15-04-2021 08:36

Nurettin Abacıoğlu
Sadeleştirirsek, bakılan noktalar sınıfsaldır. Tarihi materyalizmi kavramaya dairdir. Hatta her türden sınıfsal yorumların içinde bile, ne farklı renk spektrumlarının bulunduğu ayrıca tartışmalara konu olan bir çeşitliliktir. Fikirlerin kırılma noktası muhtemelen de burasıdır. Kuşkusuz her yazılan da yazarının kendi kişisel tarihine düştüğü bir şerhtir. Neyi, nasıl gördüğü ve bunları nasıl yorumladığı geniş bir tarih araştırmasına konu edildiğinde, tarihin o çağından geçilirken, o tarihin oluşturulmasının köşe taşlarını da oluşturulmaktadır.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız.
Trump Gölü’ne ne olacak?
15-04-2021 08:00

Özgür Dirim Özkan
Geçtiğimiz güz aylarında Kosova ve Sırbistan’da yaşanan bir sorun, Trump’ın kendinden menkul iş bitirici müdahalesiyle çözülmüştü. Bir kısmı Kosova’da, bir kısmı da Sırbistan’da yer alan bir gölün ismiyle ilgili anlaşmazlık dâhiyane bir fikirle çözülmüştü ve göle “Trump Gölü” ismi verilmişti. Trump ismi dört ayda unutuldu bile. “Trump Gölü”ne ne olacak?
***
Minsky anı ve Türkiye ekonomisi: Saadet zincirinin sonuna mı geliyoruz?
14-04-2021 00:25

Mustafa Özer
Anaakım makroiktisat öğretisinde iki gelenek hâkimdir. Bunlar Klasik gelenek ile Keynesçi gelenektir. İlk iktisadi düşünce okulu olarak kabul edilen Klasik iktisat, 18. yüzyıl İskoç iktisatçısı Adam Smith ile başlamıştır. Bu gelenek Neoklasik iktisat yanında, Paracı olarak bilinen iktisatçılar ile 1980’li yılların başından itibaren iktisat dünyasını etkisi altına alan Yeni Klasik iktisat, Arz yönlü iktisat ve Reel Konjonktür Teorisi gibi akımları da içerir. Bu yaklaşımların hepsi serbest piyasa ekonomisini savunur. Hiçbirinde devlet müdahalesine yer yoktur. Bu yaklaşımlarla adı anılan makro iktisatçılar da ‘denge modelleri’ ile iktisadi olayları açıklamaya çalışırlar.
Yazının devamı için tıklayınız
128 milyar dolar nerede?
13-04-2021 07:40

Özgür Urfa
Cevabını öğrenmek için ya da merak edildiği için sorulan bir soru değil. Aksine herkesin cevabını bildiği ve mutlak aynı yanıtı verdiği sorulardan biri sadece. Soru ve hesap sorulamayan, itiraz edilemeyen ve eleştirilemeyen bir rejim inşası hayalleri var. Tam da bu nedenle soru sormak suretiyle suç işlendiğini iddia edecek bir hukuk düzeneğini işletmeye çalışıyorlar. Her türlü kötülüğü ve zorbalığı örtbas etmek için kullanışlı bir aparata dönüştürdükleri ''cumhurbaşkanına hakaret'' suçunu bu nedenle her niyete yenen muz haline getirdiler.
***