‘Mardin ovası DEDAŞ’ın ateşinde yanarsa, tüm Türkiye dumanında boğulur’

‘Mardin ovası DEDAŞ’ın ateşinde yanarsa, tüm Türkiye dumanında boğulur’

Mardin’de yurttaşlar, elektrik dağıtım şirketi DEDAŞ’ın elektrik sayaçlarını hane dışına taşımasına karşı mücadele ediyor. Şirket ise yurttaşları kolluk kuvvetlerini saldırtarak caydırmaya çalışıyor. Mardinliler, son yıllarda kentte çalkantılar yaratan yolsuzluklar ve fahiş elektrik faturaları sebebiyle endişeli.

İleri Haber

Mardin’in farklı ilçelerinde Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. tarafından uygulanan keyfi elektrik kesintileri ve yüksek elektrik faturaları yurttaşları isyan ettirirken, şirketin elektrik sayaçlarını hane dışına taşımaya başlaması gerilimi iyice tırmandırdı. Yurttaşlar, belediyede yaşanan yolsuzluklar sebebiyle tutuklanan eski DEDAŞ İl Müdürü Mehmet Bulut’un uygulamalarının devam etmesinden dolayı da endişeli.

‘FATURALANDIRMA SİSTEMİNİ TAKİP EDEMİYORUZ’

Konuya ilişkin görüşlerini aldığımız Mardinli çiftçi Şerzan Kılınçaslan, özellikle tarımda kullanılan sulama sistemlerinde, suyun elektrik ile tedarik edildiğini, elektrik faturalarının da sulama arazilere göre belirlendiğini belirtti. Kılınçaslan, Türkiye genelinde kooperatiflerden edindiği bilgilere göre dekar başına yapılan ödeme ile bölgede yapılan ödeme arasında binlerce liralık fark olduğunu belirterek, “Elektrik şirketi başta sanayide kullanılan elektrik tarifesi üzerinden faturalandırma yapsa da, daha sonra bunda farklı yöntemler denedi. Örneğin sulanan tarım arazisi üzerinden bir faturalandırmaya gitti. Daha sonrasında şimdiki sorun yaratan sisteme geçildi. Kullanılan elektriği uzaktan takip edecekleri sistemler getirdiler. Bu sistemleri trafolara bağladılar. Takibini yapamaz olduk ve faturalandırma sistemlerini takip edemez olduk. Şu an nasıl bir sistem ve birim fiyatı üzerinden faturalandırma yapıldığı konusunda bir fikrimiz yok. Bir sistematik olmadığından net bilgi de veremiyoruz sulama maliyeti konusunda. Yani aynı miktarda arazide aynı işlemin uygulandığı iki farklı aboneye çok farklı faturalar kesilmekte” dedi.

‘BORCU OLMAYANIN DA ELEKTRİĞİ KESİLDİ’

Gelinen noktada çiftçilerin borçlarını ödeyemez hale geldiğine dikkat çeken Kılınçaslan, DEDAŞ’ın kırsal bölgede hukuksuz bir biçimde faturalarını ödeyenler de dahil tüm yurttaşların elektriklerini kestiğini dile getirdi. DEDAŞ’ın bu uygulamasının ekinlerin en çok suya ihtiyaç duyduğu  ve sıcakların başladığı dönemde gerçekleştirdiğini vurgulayan Kılınçaslan, “Şehrin kırsal kesiminin elektriğini toplu kesti. Burada yeni kuyu açanlar, borcu olmayanlar, çiftçiliğe yeni başlayanlar, tüm meskenler yani bir şehrin kırsal tarım alının tamamının elektriği kesti. Bunu normal bir bakış açısıyla anlatmak mümkün değil. Alışılagelmiş rasyonel, bilimsel düşünce teknikleriyle anlatmak da kesinlikle mümkün değil. İzahı yok. Yani borcu olmayanında elektriği kesildi. Faturasını düzenli ödeyen meskenlerin de elektriği kesildi. Bu uygulamadan sonra tarım alanlarında %50 ye varan verim kayıpları yaşandı. Ekonomik getiriden daha önemli olan durum ise, bir insanlık krizi başladı. Hastalar, yaşlılar, çocuklar gibi bakıma muhtaç kişilerin kişisel ihtiyaçlarını karşılayamaz olduk” diyerek bölgedeki durumu aktardı. 

‘İNSANLAR NE UYGULANDIĞINI BİLMİYOR’

Elektrik sayaçlarının hane dışına taşınmasından kentte birçok yurttaşın şikayetçi olduğunu dile getiren Kılınçaslan, “Şu an şehrin yarısında Türkiye’de uygulanan sistem uygulanıyor. Sayaçlar hane halkının göreceği bir şekilde duruyor ve aylık bir şekilde endeksler okunup faturalandırılıyor. Diğer yarısında ise yeni sistemler kullanılıp sayaçlar hane dışına taşınıyor. Bu uygulamadan birçok şikâyet var. Faturalar arasında binlerce liralık farklar var. Kullanılan dolaplar, ışıklandırma sistemleri, elektronik cihazlar aynı olsa da faturalar çok farklı. Yani o kişinin bir ay dolap çalıştırıp diğer ay çalıştırmama gibi bir lüksü yok. Bu şikayet bir ya da iki kişiden değil, şehrin yarısından bahsediyoruz. Aynı şekilde bir ailenin kullandığı elektrikle çalışan cihazları da aynı şekilde değişmeyen şeyler ama her ay arasında uçurum olan faturalar kesiliyor. Aynı uygulama tüm elektrik kullanıcıları için geçerli ve bilindiği üzere elektrik bir temel ihtiyaçtır. Bu bilinmezlik ve sistemsizlik beraberinde kaos ve bilinmezlik getiriyor. İnsanlar ne uygulandığını bilmiyor sadece korkuyorlar. Eğer sayaçlar çıkarsa neyle karşılayacaklarını bilmiyorlar. Bu endişeyle de uygulamaya karşı çıkıyorlar” şeklinde konuştu.

‘ÖZELLEŞTİRMELERLE ŞİRKETLERİN İNSAFINA KALDIK’

Mahkeme kararıyla DEDAŞ’ın uyguladığı elektrik kesintilerinin hukuksuz olduğu ortaya çıkmış olsa da şirketin mahkeme kararını da hiçe sayarak uygulamalarını sürdürdüğünü belirten Kılınçaslan sözlerini şöyle sürdürdü:

DEDAŞ’ın iç kanunları vatandaş aleyhine olan kanunlar. Yakın dönemde toplu şekilde şehrin elektriğinin kesildiğini söyledik, mahkemeler bunun uygun olmadığını hukuk dışı olduğunu söyleyip elektriklerin bırakılması konusunda karar verdi. Mahkeme kararına rağmen elektrik şirketi bu kararı uygulamadı. Kesintiyi sonlandıracak tek otorite gene elektrik şirketi olmasına rağmen kesintiler sürüyor. Bu da şirketin kendi kanunlarını uyguladığının ispatı. Ayrıca mahkeme kararı uygulanmadı diye de bir cezai işlem görmediler daha. Bununla birlikte özel bir şirketin hukuk dışı kurallarını uygulamak istediğinde kolluk kuvvetlerinin onların yanında olmaması gerekir.

Özelleştirmelerle şirketlerin insafına bırakıldık. Bugün istediği gibi fiyatlandırma yapabiliyor ve daha kötüsü onu kontrol edecek denetleyecek bir yapılanma yok. Durum böyle olunca çiftçiyi sahipsiz bir kitle olarak kabul edip sömürme telaşında. Birçok örneği mevcut, ulusal basına yansıyan vakalardan birinden bahsedelim. Yaşlı bir çifte 10 bin TL sözde kacak kullanım cezası kesmişler. Peki kaçak olup olmadığını denetleyecek başka kurum var mı? Durumu inceleme yetkisi olan bir kurum var mı? İtiraz için DEDAŞ’a gittiğinizde yan masaya dilekçe verin diyorlar. Yan masa ise 14 gün sonra dilekçeniz reddedilmiştir diye cevap veriyor.

Dediğimiz gibi özelleştirme başlı başına tartışılacak bir konu, kamu kuruluşuyken ödenen dağıtım bedeli, vergi, TRT payı, sayaç okuma bedeli gibi uzayan kalemleri özelleştirmeden önce de ödüyorduk. Özelleştirmeden sonra bütün giderleri gene ödüyoruz bunun üstüne de bir de şirket sahiplerinin kar payını ödüyoruz. Devletin özelleştirme hamlesi elektrik konusunda ulusal bir hataydı. Bugün ceremesini çekiyoruz. Durum böyle devam ederse bir isyana hazır olunması gerek. Eğer Mardin ovası DEDAŞ’ın ateşinde yanarsa tüm Türkiye dumanında boğulur.